• geçenlerde izlediğim bir performansından sonra kararımı verdim, çocukluğumdan kalma "kötü kalpli" sıfatını açık ara en çok hakeden kadın bu.

    muazzez diye bir kadın katılmıştı programına. 13 yaşında evlendirildiğini, sonra da işte habire evlendirildiğini, habire dayak yediğini anlatıyor. ama muazzez'de bir gariplik var, ağlamıyor. yaşadıklarından mıdır, yaradılışından mıdır artık, aklının yarısı bu alemde yarısı belirsiz bir başka alemde. programda olup bitenleri pek anlamıyor. sorulara cevap veriyor. çocukları çocuk esirgeme'ye vermiş. seda sayan kat kat filtreli "kendi kamerası"na bakarak ezberden "çalışın anam! merdiven silin. çalışmak ayıp de-ğil. bir ana çocuğu için...." diye korkunç bir şekilde çemkiriyor. siniri bile, çemkirmesi bile ezberden. lafı uzattıkça uzatıyor. taştan ses çıkacak, muazzez'den ses çıkmıyor. seda sayan dayanamayıp soruyor: "niye çalışmıyon kııız?" bu "sizden biriyim" edalarıyla, ve "kendi kamerası"nın uzata uzata patlıcan modeline getirdiği kafasıyla, ne kadarrrr çirkin! neyse, muazzez dile geliyor. kocaları çalıştırmamış, en sonuncusunu ikna etmiş, bir şirkette çay demliyormuş, öyle diyor. ama patron buna "sana elbise alayım mı? ama önce arabayı bir tenhaya park etsek mi?" demiş.

    bunun üzerine olanlar oluyor. program 20 dakika kadar muazzez'in dişlerine kilitleniyor. muazzez'in ön dişleri yok. hiç mi yok? hiç yok! seda sayan kendini tutma ihtiyacı bile duymadan "ayol buna kim baksın?" diye başlıyor. "ağzında diş yok ayol." sonra mikrofon kadrolu izleyiciler arasında dolaşıyor. "anlattıklarının hepsine inanıyorum ama burasına inanmıyorum seda abla. hiçbir erkek... sanmıyorum ben yani" diye ilerliyorlar. arada seda sayan program çok kasvetli oldu diye, "çalın laaeeyyn, oynıy-caaam" diye göbek atıyor... sonra yine dişler. epey sonra seda sayan tepki toplayabilecek bir davranış içinde olduğunu farkedebiliyor nihayet. "yani yanlış anlaşılmasın, ben onu bir alırım, yarın bir süslerim, inanamazsınız muazzez bacıma. hep bakımsızlık... kendinize bakın. yoksa sonuç karşınızda." diye güya toparlıyor. muazzez o arada bu aleme geliveriyor ve anlıyor bir an olanları, ağlamaya başlıyor. daha kadının gözyaşı düşmeden seda sayan ansızın yanına gidip oturuyor, kemanlı bir müzik başlıyor. ama nasıl birdenbire! ve seda abla, karnı içine çekmiş, göğüsleri öne ittirmiş halde, suratında acıyorum ifadesi ile, kaset kapağı pozu veriyor. eli muazzez'in omuzunda. muazzez tekrar gitti diğer aleme. alabildiğine bihaber. ağlıyor. seda sayan'ın kendi kamerası çektiği için görüntüleri, muazzez'in suratı belirsizleşti, yüzü uzadı iyice tuhaf görünüyor.

    işte bu fotoğrafıyla seda sayan benim için en kötü kalpli kadın dalında ömür boyu başarı ödülü alır artık. ustalara saygı kuşağında da yeşim salkım'ın bir iki çalışmasına yer veririm.
  • @kayıtsızkalamayanadam söylemiş ama detaylandırmadan geçemeyeceğim: o stüdyodaki insanlar günlük 50 tl'den aşağı almıyorlar(piyasadan uzak kaldım güncel rakamı bilmiyorum ama birkaç sene önce zaten 50 tl idi), ayrıca servisle alınıp servisle bırakılıyorlar. yani ayın 20 günü program olsa: 50*20=1000 tl'yi temiz cukkalıyorlar hergün giderlerse. (kanal ajansa veriyor; ajans 50'den arıyor, sen arkadaşını 40'tan götürürsen onun 10'u da senin falan gibi detaylar var; ama oraya gidenlerin çoğu zaten çoktan çözmüş sistemi)

    asgari ücretle madene girenler varken evet.

    sabah başka öğlen başka program ayarlayabilirsen, 2300 tl olan araştırma görevlisi maaşına yakınsayabiliyorsun yani. hala bu ülkeden gelişme bekleyen kardeşlerimin gözlerinden öperim. ha akademik zam başlığı altında, size çok bile falan yazanların burda birşey yazmadığını umarım, aradıklarını bulmuşlar bir de eleştirmiyorlardır heralde.

    tanım: profesörlerden kat be kat fazla kazanan şarkıcı, sunucu.

    edit: imla. dolma parmak-dokunmatik ekran
  • bunun bir tane sabah programı varmış. az önce denk geldim.

    boktan bir ankara havası söylüyor daha önce görmediğim bir kıro.

    herkes ayakta oynuyor. parmak şıklatıyor. ortada da mini etekli, yarı çıplak bir kız var. kamera götüne zum yapıyor. bacaklarına falan. kız zaten tam kons. yani bu programdan çıkıp muhtemelen pavyona ek işe gidiyor. öyle bir tip.

    leş bir ortam yani.

    melek mosso'nun konserinin iptal edilip şu kadının çağırılması geldi aklıma.

    bu ülkede, iki gencin el ele tutuşup yürümesini bile ahlaksız sayan orospu çocuklarının pavyonda birbirlerinin karılarına atlayan, konslara, pavyonlara çoluğunun çocuğunun rızkını yediren tipler olduğu gerçeği midemi bulandırıyor.
  • programına çıkardığı katile, öldürdüğü kadının oğluna dair "niye senin çıkmandan rahatsız oluyor" diye sorabilen kişi.

    bu ülke 90' lı yıllarda reha muhtar' ın ana haberlerini gördü, 2000' li yıllarda mehmet ali erbil' in canlı yayında yaptığı saçmalıkları gördü, 2010' lu yıllarda yandaş-paralel televizyon kanallarının insanların savunma hakkını nasıl elinden aldığını gördü ama bugün yaşanmış olan şey, özellikle de bu soru türk televizyonculuğunun dip noktasıdır.

    seda sayan, bu yaptığı ile türk televizyonculuk tarihine adını yazdırmıştır. tebrik ediyor ve kendisini mümkünse bir daha televizyonlarda görmemeyi diliyoruz.
  • bu kadının 2014 yılında hala televizyonda program yapabiliyor olması, ülkenin zeka seviyesi ve cahilliğinin kanıtıdr.
  • değer mi 3 kuruş için bunları yapmaya?
    tüm stüdyo duyarken "ben duymadım" demek saçma değil mi? ben duymuyorum diyerek ortalığı iyice kızıştırma çaban anlaşılmadı mı sanıyorsun?

    o sosyal mesajını katilin pişkin tavırlarına izin vererek mi verdiğini sanıyorsun? bunu o kişiyi yayına almadan da yapmak çok mu zor?
    günah değil mi o çocuğa? ayıp değil mi yarasını deşelemek.

    umarım seda sayan ismini bir daha medyanın hiç bir alanında görmem.
    umarım ömür boyu senden mahrum kalırım.
    ve umarım ibretlik bir ceza alacak şarkıcı bozuntusu olarak anılırsın.
  • jülide ateş'in 40 soru programında izleyip tanıyamadığım magazin figürü.

    fiziksel görünümüyle tamamen tanınmaz halde değil tabii. fakat, anlattığı kişi de seda sayan değil bak ondan çok eminim.

    seda sayan, 90'lı yıllarda önce tgrt kanalında trt spikerleri gibi konuşmaya çalışıp tamamen o dönem ihlas holding ilkelerine bağlı kalarak muhafazakar bir tavırla ekranlara çıkmıştı. sonra ülkedeki bazı siyasi gelişmeler üzerine kanal politikası da değişince o kibar kadın "gı napıyonuzz gııı" diye bağıra çağıra program yapan, kalçasını kameraya sallayan, "bacım" diye ağzını doldura doldura konuşan, özel hayatıyla televoleden hiç eksik olmayan hatta avam bulunan bir kadın haline gelmişti.

    her kanalda her türlü formatı deneyen, bazen kadınları aşağılayan tarzda konuşan, sürekli şive kullandığı için eleştirilen, programında bir süre adnan hoca güzellemesi yapan seda sayan zamanla gözden düşerek artık 2020 türkiyesinde kendi yer bulamayınca ingiliz asilzadesi olmuş. hiç tanımayan biri asla o kadın bu kadının aynı kişi olduğuna inanmaz.

    hatta tutunamayacağını o kadar anlamış ki, yandaş olduğu yetmiyormuş gibi mafya övmek konusunda da başarılı hale gelmiş.
    kendi deyimiyle "cumhurbaşkanı yalakası " ve mafya dostu olmaktan rahatsız değil.

    unuttuğu şey şu, dönemi bitti artık. ne yaparsa yapsın ne izlenir ne de dinlenir. nasıl var olduğunu, eski halini herkes gayet iyi biliyor.
  • eski kocası sinan engin , eski sevgilisi nihat doğan dır. başka sözüm yok hakim bey!
  • öncelikle, biri herhangi bir şekilde şu başlığa entry gireceğimi söylese bir yanımla ağır gülerdim. öyle böyle değil!

    aynı şekilde, offensive dünya denen şeyden ne kadar tiksinsem de, içinde yaşadığımız zamanın en büyük gerçeklerinden biri olduğunu kabul eden ve haliyle de sosyal medyada yazılan ota boka dava açan showbiz karakterlerini, politik tabirle "komik" ... bulan biriyim.

    bunları niye yazıyorum? çünkü, bugün kendi ağzından çıktığı iddia edilen şeyleri söylediyse eğer gerçekten, yani ciddi ciddi bir tecavüze tanıklık edip susmakla övünüp, tecavüzcüye bu durumla şantaj yapma arsızlığını / leşliğini / şerefsizliğini... gösterdiyse ve bu da yetmezmiş gibi tek tanık ben değildim ve diğer hepsi de sustu ayol! deme pişkinliğini zerre utanmadan gösterdiyse eğer, gerçekten allah belasını versin! kendisine olan tiksintimi, bir kadın olarak kendisine karşı hissettiğim duyguları yeterli biçimde dile getirmeme yardımcı olacak hakaret ya da küfür bulamıyorum! gerçekten insanlığın bittiği nokta seda sayan'ın bulunduğu nokta olsa gerek. tekrarlıyorum tekrar allah belasını versin!

    hayır, bunlar komplo tabii ki de, böyle tiksinç açıklamalar yapmadım diyorsa da, ister kendine bu iftirayı atanlara, isterse de kendisine edilebilecek tüm hakaretler konusunda açık çek yazan bana dava açsın! ben seve seve adli görevimi yerine getiririm. yeter ki, sözde yıllardır ezilen kadınların sesi olan, halkın güvendiği ünlülerin en birincisi olan bir kadın olarak, bu kadar mide bulandırıcı bir itham karşısında sessiz kalmasın ve en önemlisi bunun doğru olmadığını söylesin!
  • bir dönem bahçeşehirde karşı komşumuz olan sanatçı.
    sene sanırım 1996 ve sonrası - annesi bizim karşı binada otururdu oğlu oğulcan'la.
    funda evleri d blok'da, seda da o dönem
    mahsun'la çıkıyor.
    gelirdi bizim oraya ben hep görürdüm o nedenle benim için pek mühim değildi ama o dönem bir gün büfeye ekmek almaya gittiğimde yine görmüştüm.
    karşıya geçerken büfenin yanındaki park halindeki araçta bu kadın vardı yine aynı zamanda evinin önü oluyor zira belli anasına gelmiş.
    baktım ellerinde migros poşetli bir sürü ev hanımı arabanın dışında seda'nın çıkmasını bekliyorlar. seda'da telefonda konuşuyor, neyse ben ekmek aldım geri dönücem baktım kadınlarda bi heyecan bekliyorlar ki seda sayan çıksın arabadan ki iki lafın belini kırsınlar.
    bu seda sayan denen televizyonda "herkesin ablası" pozları veren kadın arabadan bi indi.
    arabası dışında onu görüp beklemiş olan ünlü birisini gördüğü için sevinen 3-5 kadın "seda hanım- seda hanım" derken birden "ne var be ? hayatınızda hiç sanatçı (veya ünlü tam anımsamadım şimdi) görmediniz mi ?" diye kadınlara azarı çekip kırıta kırıta evine gitti. kadınlar şaşkın ördek yavrusu gibi orada kalakalırken, ben de seda'nın peşinden gidiyordum zira aynı yoldan evime gidiyordum.
    ama o gün çok şaşırmıştım tv de sempatiklik dersi veren cici bici kadının kötü yüzünü görmüştüm.
    11 yaşında falandım. şaşırmıştım. düşünün o dönemde bile böyleydi şimdi kim bilir nasıldır ?

    o günden beri bu kadın hakkındaki tek düşüncem "samimiyetsiz ve para için halka oynayan" olmuştur. haksız da sayılmam.

    neyse bu arada oğulcan'ın o dönem akül arabası vardı kardeşim kapının önünden eve her gelişinde "oğulcan'ın akülü arabası var benim niye yok" der dururdu.
    annem de ona "oğlum onun annesi seda sayan, onda her gördüğün isteme" derdi :) ama mahallenin çocukları onda ne görse isterlerdi çocuk oyuncak bakımından şanslıydı yani. bu da öyle aklıma geldi işte.

    kısacası seda sayan eşittir samimiyetsiz.
    ülkedeki siyasetçilerin sanatçımsı versiyonu. zaten sorarım size senelerdir ne yapıyor bu kadın tv saçmalamaları ve aptal reklamlar dışında ?
    reklamlarda oynayıp onlarca bin dolar milyon dolar kazanma sebebi de sokakta gördüğünde yüzüne bakmadığı migros poşeti taşıyan ev hanımları.
    evet bu ülkede halkın gözü kör edilerek nasıl sempatik görünülür ve nasıl para kazanılır'ın bir başka canlı örneğidir kendisi.
    edit: imla
hesabın var mı? giriş yap