• https://twitter.com/…tatus/1284839954930176000?s=19

    şurada "salonica, turkey" yazısını görünce durduk yere insanın sigara yakası gelmiyor değil.

    ittihat terakki'nin merkezi, atatürk ve kurucu kadrodaki pek çok kişinin memleketi, dönemin türkiyesinin batıya açılan önemli bir kapısıydı selanik. hatta ilk işçi örgütlenmesi ve grevleri bile burada gerçekleşti. ülkede modernleşme ve hürriyetin önemli sembolik mekanıydı. zaten türkiye'de ilericiliğe karşı olan kim varsa selanik lafzı geçtiğinde bir ürperir.

    ayrıca demografik olarak bugünkü gibi bir durum söz konusu olmayıp türk nüfus fazlaydı şehirde o zamanlar. rumlar hem türklerden hem yahudilerden daha aşağı bir nüfusa sahipti hatta.

    balkan savaşında elden çıkması ile itc'nin milliyetçilik konusunda şahinleşmesi arasında da açık bağlantı vardır bence. zira bıçağın kemiğe dayanmasından öte bıçağın saplanması vardır selanik'in kaybedilmesi ile.
  • katedraline gittim, aklimda kalan sey ici degil disiydi. disi derken, mimarisi degil, tuvaleti. norvec hukumetinin hibesiyle yapilmis, disinda koca bir tabela var durumu aciklayan. ote yandan hafta icleri dahil her gece butun barlari, cafeleri -ki bu buyuklukteki bir sehir icin cok fazla sayidalar- tika basa dolu. her gece yahu. oraya akan parayla selanikten atinaya kadar kesintisiz duble tuvalet yaptirirsin.

    insan utanir biraz. sabah "insanlik onuru, yolsuzluga hayir" diye gosteri yapanlarin (aralarinda ben de bulunmustum yakin zamanda) kendileri yahut komsulari, ayni gunun aksaminda tanesi 5 euroya biralari gotururken bir durup da "ulan soyle bir organize olup, onca turistin ziyaret ettigi koca katedralimize kicikirik bir tuvalet bile yaptiramiyoruz" diye hayiflanmislar midir acaba? tuvaletler norvecten, pahali biralar alman calisanlarin vergilerinden, gun ortasinda isi gucu olmayan sayisiz gencin kahveleri fransiz bankalarindan, sonra gel "sistemin haksizligindan" yakin, yakinirken de efkarlanip keyif adami ol. elalemin parasiyla keyif catmasini herkes bilir, kendi yapacagi isi baba parasiyla baskasina yaptirtmayi herkes becerir. bunun ne onurlu bir anti-kapitalist durusa yorulacak, ne de hovardalik edebiyatiyla romantize edilecek bir yanini goremiyorum; tahterevallinin obur ucunda it gibi calisan baskalari var cunku.
  • sanki ne bileyim izmirdesiniz de , denize ters taraftan bakiyormussunuz gibi bir sehir.
  • türk hava yolları uçuş numarası tk 1881 olan şehir.
  • kaybedilmesinin türkiye için önemi sanıldığından daha büyüktür. selanik ve diğer önemli balkan şehirlerinin kaybedilmesinin yarattığı 100 yıllık toplumsal psikoz ülkeyi en sonunda fake türkçülük ve siyasal islam konsorsiyumu altındaki bataklığa tamamen sapladı. türk toplumu, ikinci meşrutiyet hatta abdülhamid istibdatından daha karanlık bir döneme 2017 referandumundan sonra geçiş yaptı.

    osmanlı boşu boşuna balkanları ana vatanı bellemedi. anadolu cehaleti 1200'lü yıllardan 20.yy'a kadar öylesine bir vahim durumdaydı ki osmanlı anadoluyu hep kangren gördüğünden buralara hiç bulaşmadı.

    selanik batı dünyası ile osmanlıyı entegre eden en önemli kozmopolit liman şehriydi. selanik dönmesi, selanik yahudisi gibi anadolu çomarlarının nefret dili aslında bugün yaşadığımız toplumsal sorunların 100 yıl öncesinde temellerinin atıldığının en büyük kanıtı.

    selanik, üsküp, manastır, kavala gibi şehirler türkiye cumhuriyeti sınırları içinde varolsaydı seküler ve yobaz nufüs dengesi sekülerlerin ağırlığında olacağından türk modernleşmesi daha uzun soluklu olarak içselleştirilebilirdi.

    ülkenin ikinci bir izmir'e olan ihtiyacı o kadar fazla ki selanik'in günümüzde ülke sınırları içinde olmaması sadece bir şehir, bir toprak parçası olarak değerlendirilmemeli.
  • dün selanik, yunanistan'dan gelmiş birisi olarak bir kaç kelam edeyim o zaman.

    - istanbuldan gidiş geliş otobüs parası 240 tl ödedim. (selanik için)
    - metro turizm ve kamil koç ile gitmek mümkün. yolculuk ortalama 10 saat sürüyor. 2 saati gümrükte geçiyor.
    - otobüsler yunanistan sınırından sonra hemen her şehre giriyor ve bu sebeple yol 10 saat sürüyor. kendi aracınızla 5-6 saatte selanike'e gidersiniz.
    - bir arkadaşın evinde kaldığım için konaklama fiyatlarından pek haberdar değilim.
    - otobüs ile yolculuk (bileti büfeden alırsanız) tek biniş 0,50 €'dur. yani 2 tl. otobüste biraz daha pahalı sanırım. ama otobüslerde çok denetim yok. bir çok türk biletsiz biniyor. ben binmedim. saygı gösterip aldım biletimi hep.
    - selanik'te hemen her yere yürüyerek gidebilirsiniz. otobüse de çok gerek yok aslında.
    - taksi çok ucuz. taksimetre açılışı 1.30 euro. sonra km başına 70-75 cent ödüyorsunuz. yani ortalama 5 km yol - 20 tl falan tutuyor.
    - gece 12 ile sabah 6 arasında takside dual tariff var. yani çifte tarife. ama yine de ucuz bence.
    - günlük alışverişinizi bim, a101 benzeri büyük mağazalardan yaparsanız hayat çok ucuz. bakkalar ve 24 saat açık büfeler biraz kazık olabiliyor.
    - bazı şeyler türkiye'ye göre gereksiz pahalı. mesela dondurmanın 2-3 euro olması. ama bazı şeyler de felaket ucuz. mesela et, süt, yemek vb. çok uygun. restoranlar bile ucuz.
    - bir frappe'yi (soğuk kahve) ortalama 4-6 tl arasında içebilirsiniz. türkiye'de aynı frappe bu aralar 14-20 tl arasında değişiyor.
    - bir şiş süblaki (tavuk ya da dana şiş kebap) ortalama 5 tl'ye yiyebilirsiniz.
    - hemen herkes ingilizce biliyor. hatta türkçe bilen bir sürü insanla karşılaştık. dil sorunu hiç yaşamazsınız. pastanede çalışan amcadan dönerciye herkes ingilizce bilir ve kimse de bunu böbürlenerek göstermez.
    - türklerin yunanlara olan düşmanlığını unutun, çünkü yunanlar türkleri çok seviyor. ben bizi sevmeyen hiç bir kimseye rastlamadım. herkes en az 10 kelime türkçe biliyor. bizde yunanca hiç yok. ayıp bize.
    - servis kalitesi türkiye'den biraz daha iyi. garsonlar suratsız değil. her yerde ilgililer. hesabı genelde nakit olarak garsona ödersiniz. 1 € hesap olsa bile bahşiş ver diye kimse surat sallandırmaz. ne yediysen onu ödersin.
    - kafelerde suyu ücretsiz verirler. hatta oturur oturmaz bedava soğuk su masaya gelir. hiç bir yerde suya para vermedim.
    - vize konusunda çok bilgim yok. iş dolayısı ile polonya'dan aldığım schengen vizem ile gittim. gümrükte, pasaport kontrolde hiçbir sorun yaşamadım.
    - türk sınırından çıkarken türk polisleri yunan polislerine nazaran daha suratsızlar. bizim millet biraz sıkıntılı yani. yunan polisi düzenli bir şekilde pasaportları toplayıp herkesin yüzüne bakıyor. kimseyi bekletmiyor. ama göreceksiniz türk sınırı tam bir mahşer günü. düzensizlik içinde pasaport kontrolden geçersiniz.
    - en küçük yunan köyü bile çok güzel. hem temizlik, hem güzellik, hem tarihi doku, hem doğaya saygı üst düzeyde.
    - giderken de gelirken de "meriç"in psikolojik sınır olduğunu biliyordum fakat demokrasinin gerçekten meriç nehrinden sonra başladığını net bir şekilde hissediyorsunuz.
    - yunan duty free'de çalışan herkes türkçe biliyor. türk duty free'de kimse yunanca bilmiyor. yunan tarafını tercih edin. güler yüzlü olduklarını göreceksiniz.
    - yemek konusunda çekinmeyin. her şeyin tadına bakın. bizim yemek ve ağız tadımızdan hiç farkı olmadığını göreceksiniz.

    ek sorular için yeşillendirebilirsiniz.
  • yunanlıların, yaşamayı ne kadar iyi bildiğinin kanlı canlı kanıtıdır bu şehir. kimse vay efendim tembel millet, sürekli siesta eğlence. hiç çalışmamışlar da krizden çıkamıyorlar müstehaklarıdır demesin. tüm yıl günde 15 saat çalışıp yıllık izninde küçük fotoğraf makinasıyla tarihi eser çeken çalışkan bir japon olmaktansa, dünyaya kaç defa gelindiğinin farkında olan herşeye rağmen keyfi yerinde selanikli bir yunanlı olmayı bin kere tercih ederim.
    ayrıca hemen dibimizde olduğundan, her türk'e bir kere gidip selanik'i görmesini hararetle tavsiye ederim.
  • atatürk, cumhuriyet ile kavgalı evlad-ı osmanlı tiplerin hazetmediği şehir.

    laf başı gelince kerkük, musul, şam bağdat, mısır bizimdir, içişleri meselemizdir, yok efendim bosna, mostar köprüsü osmanlı mirasımız, kafa çok bozularsa dayanırız viyana kapılarına, osmanlı elleri biz geliyoruz, geri gel osmanlı, ver mehteri vs vs gidiyor ama selanik?

    aşağı yukarı 500 sene osmanlı hakimiyeti altında olan bir şehirden söz ediyoruz.

    arada elden çıktığı zaman bile padişahın "babamdan kalma mülküm" dediği şehir için sırf, sadece mustafa kemal'in doğum yeri diye söylenmedik şey bırakılmıyor... yunanlı diyen mi ararsın, yahudi diyen mi, sabetaycı mı sokuşturan mı istersin? bunlara göre osmanlı imparatorluğunun zamanında ele geçirdiği her yer ata yadigarı, osmanlı mirası, şu bu ama selanik hariç...

    işte bunlar tarihini bilmeyen evlad-ı fatihanlar, alnı secde gören müslümanlar...

    (bkz: atatürk türk'e benzemiyor)
  • zamanında ülkemizin (osmanlı türkiyesi'nin) en önemli şehirlerinden biriydi. hayır, tutup da "ceddimizin şehrini geri alsak keşke" diye milliyetçi bir söylem içeren lakırdılar yazacak değilim. benim derdim tarihin iyi idrak edilmesi ve geçmişimize daha iyi bir gözle bakabilmek. zira selanik'in düşmesinin ne demek olduğunu bu ülkenin çocukları bilmiyor. (gerçi geçmişimizdeki neyi biliyoruz ki? daha 1980'lerle, 1990'larla yüzleşemiyoruz) ermeniler için 1915 neyse, bizim için de selanik ve diğer balkan şehirlerindeki katliamlar ve oradan anadolu'ya göç odur. (travmatik boyutu açısından diyorum. kimsenin acısını yarıştıracak değilim) şu anki türkiye'de belki istanbul olmasa da bir izmir'in kaybedildiğini düşünün. bu büyük bir travmadır. çünkü selanik, osmanlı türkiyesi için bir sudan gibi, habeşistan gibi bir sömürge değil, vatanın ta kendisiydi. tarihte balkan felaketi olarak bilinen bu olayla, türklerle birlikte yahudiler, arnavutlar da kılıçtan geçirilmiş veya göç etmek zorunda kalmışlardır. belki de daha imparatorluğun başka bölgelerinde, sonradan olacak birtakım olaylara sebep olan da bu travmadır. bugün o gözle bakılmaz, ama biz zamanında memleketinden olmuşuzdur. ki tarihçiler balkanlar için osmanlı'nın anayurdudur derler, gerisini siz düşünün.
  • tanım: çokça ziyaret ettiğim, türkiye'deki hiçbir şehre benzemeyen şehir. bir arkadaşım anne ve babası gidiyor diye öneri istedi, burada da bulunsun.

    gidiş:

    araba veya uçakla olur.

    araba için beynelmilel ehliyet ve arabaya sigorta yaptırmak gerekiyor. ehliyet bir sene geçerli, ilk gidişte maliyeti yüksek gibi geliyor sonraki gidişler için avantajlı.

    sadece thy gidiyor. günde iki sefer. benim tavsiyem sabah uçağıyla gidip günü yakalamak. sabah 7:30 ve akşam 18:35 uçakları var. skyscannerda thy'nin web sitesine göre daha ucuz oluyor ama kampanya dönemleri hariç 500 tl'den ucuz bilet bulunamaz.

    konaklama:

    aşağıdaki üç otelde kaldım, birinde kalmadım. hepsi kendi formatı içinde güzel.

    the excelsior

    http://www.excelsiorhotel.gr/

    selanik'in en iyi oteli denebilir. butik otel sınıfına girer. şehir merkezinde. odalar çok rahat ve güzel. oda servisi ve kahvaltısı güzel.
    gecelik oda fiyatı eur 120- eur 150 arası.
    anlaşmalı otoparkı var. genel olarak otopark ücreti pahalı.

    electra palace

    http://electrahotels.gr/…ectra-palace-thessaloniki/

    bu tam aristotales meydanında. hiç kalmadım, bir kere terasında kahve içtim, büyük bir otel. excelsior'dan yürüyerek 3 dakika uzaklıkta.
    gecelik oda fiyatı eur 100- eur 150 arası.
    otopark konusunu bilmiyorum. anlaşmalı vardır bence.

    city hotel

    http://www.cityhotel.gr/tr/

    the excelsior'un düşük bütçelisi. karşı kaldırımında. personelleri bile aynı. daha turistik ve daha büyük. burada kalırlarsa iç odalar yerine şehir manzaralı odalarda kalınmalı. şehir manzarası dediği de sokak, ekstra bir beklenti olmasın.
    gecelik oda fiyatı: eur 80 - eur 100 arası.
    excelsior'la aynı olduğu için anlaşmalı otoparkı var.

    colors ladadika central

    http://colorscentral.gr/

    bu da tam meze restoranlarının olduğu ladadika denilen göbekte. odaların hepsi ayrı konseptte, tertemiz, çok şık ve daha düşük bütçeli; ben çok seviyorum. kahvaltı otel içinde değil, aynı sokak üstünde tatlı bi cafede. menünü kendin seçiyorsun. booking.com üstünden yapmakla otelin kendisiyle mailleşip rezervasyon yaptırmak arasında küçük de olsa fiyat avantajı oluyor.

    en pahalı odasının gecelik fiyatı eur 60 + eur 7 kahvaltı.

    bu otelin bir de daha hostel tarzı başka bir şubesi var, colors rooms and apartments diye geçiyor. kalabalık gidişlerde büyük odaları kullanabilirsiniz. biraz daha yukarıda, eğlence mekanlarının tam ortasında.

    yeme - içme

    nereye giderseniz gidin kötü yemek yeme ihtimaliniz yok.
    ben sevdiklerimi yazıyorum.

    ladadika ve civarı

    7 thalesses
    http://www.7thalasses.eu/

    menü içeriği gerçekten çok güzel. türkçe menüsü bile var. biraz sonra okuyacaklarınızdan bir iki tık daha pahalı. burada yemek yemeden istanbul'a gelmeyin.

    full tou meze
    http://www.fullmeze.gr/

    bu tam bir yunan konseptli yani mezeci. hem lokal hem de turistik bi restoran.
    porsiyonları gayet doyurucu. garsonlar türkçe de biliyor, sıkıntı yok. onlar ne derse ondan sipariş verebilirler. deniz ürünleri muhteşem tabii.

    tsimiski civarı

    local espresso bar

    deneyebileceğim en değişik yemekleri yediğim yer. şarap menüsü güzel, ouzo da içilebilir. burayı da denemelerini tavsiye ederim.

    taksiyle gidilecekler:

    karnagio

    akriton 15 ampelokipi, 56123, thessaloniki
    tel: 2310809120

    kelimeler kifayetsiz. esnaf restoranı görünümlü, muhteşem yemekleri olan bi restoran. sahibi çok güzel ingilizce konuşuyor. midye buğulama gibi bir şeyleri var mutlaka yemeli. karnagio salata çok güzel. yengeç salatası şahane.
    adam ne derse yesinler. o kadar diyorum :)

    öğleden sonra 2-3 gibi gidilmeli.

    meze meze

    karamanli 6, thessaloniki
    tel: 2310706671

    şehrin en batı ucunda, beni de yunanlı kardeşlerim götürdüler en son sefer.
    balık ürünleri tabii ki buranın da olayı. menüden rastgele seçim yapabilirsiniz, kötü bir şey yok.
    güzel havalarda yer bulmak zor, gitmeden konakladığınız yerden rica edin, rezervasyon yapsınlar.

    gezme - tozma

    atatürk'ün evi ve diğer önemli tarihi noktalar nerede bilmiyorum. o kısım bende yok.

    excelsior hotel'in tam altında şarküteri var. buraya girip kendinizi kaybedebilirsiniz seviyorsanız.

    city hotel ve excelsior'un tam karşısında iki güzel cafe var, oralarda kahvelerini içebilirler. sinatra tercihim.

    biraz daha aşağı yürüdünüz mi kordon boyu, herhangi bir cafede oturabilirsiniz. hepsinin konsepti aynı. denize bak, gelen geçeni seyret, çokça konuş.

    önerdiğim otellerin bir üst caddesi, tsimiski. burası benim için alışveriş caddesi. aklına ne marka gelirse var. eczanelerde korres ve apivita markaları var (kozmetik) %100 yunan. bir iki aydır kullanıyorum, hem uygun fiyatlı hem de doğal.

    şimdi bi de genç ve genç kalanlar için gece eğlencesi önerileri:

    selanik'te uyunmuyor. ona bi hazırlanın. hatta bir yunan arkadaşım, krizden önce barlara güneş gözlüğüyle gittiklerini söyledi. sabah çıkıyoruz hesabı.

    limani diye geçen sahil boyunda markiz isimli mekanı tek geçerim. rezervasyon şart. yoksa kapıda kalıverirsiniz.
    içeride çalan müzik saf yunan popu. "topoli poli mi yaaani, hmmhhh" diye burun kıvıran arkadaşlarımı bar tepelerinden zor topladım; ön yargılı olmayın.

    valaoritou caddesindeki barlar daha çok üniversite gençliğinin takıldığı tatlı rock n roll mekanlar. piccadily ve real rocknrolla favorim.

    bir de brockolo var, limani'ye gelmeden ortalarda bi yerde.

    aristotales meydanına yakın bir noktada ise lavalbone est.1978 30lu yaşlardaki okuyucuların sevecekleri güzel bir mekan.

    gelelim, daha sosyetik görünümlü mekanlara.

    taksi veya arabasız gitmenin zor olacağı le zazous ve shark bar, kalamaria tarafında. mekana girdiğinizde "eyvah, kıçımızdan pamuk alırlar, pahalıdır bura" demeyin, fiyatları herhangi bir barla aynı. bu iki mekanda yemek de yenebiliyor. rezervasyonsuz gitmenizi tavsiye etmem. ikisinde de aklınıza gelebilecek en güzel şarkılar çalıyor.

    genel olarak uyarım: pek çok yerde kredi kartı geçmiyor, nakit bulundurun.
hesabın var mı? giriş yap