• belirti,emare,işaret anlamlarında olup genelde tıpta kullanılan kelime.
  • merkezi sinir sistemi içinde yer alan bazı nöronların deşarj yolu bulamamasıyla ilgilidir.
  • "semptom, bir borca yakından benzeyen bir ıstırap pahasına hayatta dik durmaya devam etmek yönünde bir girişimdir. yaratmak yerine bizi felç eden şeyi aramaktan vazgeçeriz. onda kurban edilen, bedene dair bir şeydir: kusma, kurdeşen, kısmi felç, cinsel soğukluk, uykusuzluk - bu mantığa göre düşmana bir muharebeyi feda etmek, savaş alanında bütün 'silahlı kolorduyu' kaybetme riskindense taarruzu kaybetmek evladır. önce onunla ittifak kurmadan, sanırım, bu semptom ekonomisini sarsamayız.

    rüyaların bize anlattığı da işte budur. semptomla ilgili sorun, tatmin edilememesidir. semptomda uzun vadeli denge yoktur pek, bizden hep daha fazlasını isteyen bir gulyabanidir o. aç kalmış bu gulyabani ona verilenle tatmin olmaz (analizin faydası buradan gelir; ona daha fazla taze et sunmaktansa karşısına çıkıp çarpışmak) çünkü o tam da kurbansal değerden beslenir; öznenin arzusu için ödemek zorunda olduğunu düşündüğü bedeldir bu."

    eloge du risque - anne dufourmantelle
  • yunanca (ptoma) kökenli bir kelimedir ve düşüş, yıkılma ve bozulma anlamlarına gelir. bir durum ya da gelişim, değişime bağlı bir işarettir. özellikle de (çok sıklıkla) hastalıklı bir duruma ya da değişime bağlı bir işarettir ve bu, özellikle de hastalıklı bir durumun ya da değişimin ortaya çıkmasına sebep olan, buna izin veren bir işarettir. örnek olarak yorgunluk hissi, iştah kaybı ve mutsuzluk olası depresif bir durumun semptomlarıdır.

    semptomların bir kısmı gerçektir yani tartışma götürmez, kendini kabul ettirmiştir. hasta tarafından dile getirilir, fark edilmiştir. bazı semptomlar ise klinisyen tarafından gözlemlenebilir. örnek, ciltteki yaralar bir semptomdur, hasta bunların farkındadır ancak hastanın söylemindeki farklı semptomları klinisyen fark edecektir; mesela mutsuzluk gibi.

    freud, histeri olaylarını inceleyerek o zamana kadar genellikle öykünüm olarak görülen histerik dönme semptomunun, bilinçdışı isteğin ve bastırılmış içeriklerinin dışavurumu olduğunu öne sürdü. böylece "semptom" sözcüğüne yeni bir anlam yükledi ve travma doğuran gerçeklerin, bellekte tutulmasını açıklayabilmek için, psikopatolojik semptomun, isteğin doyurulmasını sağlayan bilinçdışı fantazmayı açığa vurduğunu ileri sürdü. bu bakımdan freud'a göre semptom, uzun süredir bastırılmış cinsel doyumun geri dönüşüdür, ama aynı zamanda , sözü geçen doyumun yinelenmesine yönelik bir eğilimin dile gelmesi bakımından da bir uzlaşım oluşumudur.
  • unutarak hatırlama: "tekrarlama eylemlerimizde, ne olduğunu bilmeden ve onu unutulmaz kıldığımızı da bilmeden, bir şeyi hatırlamanın bir yolunu bulmuş oluruz."*
  • hatır için çiğ murakami okurken fark ettim ki murakami'nin kitaplari bunun canlandırması gibi; baskarakterin ne olduğunu tanimlayamadigi bi karın agrisi ve o karın agrisini suretinde taşıyan yakin olduğu kadar uzak biri, bu ne demek diye soranin kafasına murakami firlatabilirsiniz.
  • hasta tarafından algılanan patolojik değişiklikler.
  • hastanın hekime aktardığı yakınmalardır. örneğin; ağrı iştahsızlık gibi.
  • http://petrospatounas.com/…=practice-rooms&area=bio
    "the entrance into analysis, or, better stated, the crossing towards this path happens not because of the violence of the symptom but because of the symptom’s malfunction, or, if it is favored, the subtraction of enjoyment from the indication of agony, with gratification- one it static: panic attacks, anorexia, boredom, repetition of failed relationships and incidents- no, these do not need cognition because it is their cognition that brings about their failure, doomed into a system of mastery between ideal goal and disillusionment."
hesabın var mı? giriş yap