• fulyada bi turbe!..aslinda bu turbe bir kac universite arkadasinin geyik yapmasiyla* tureyen bir turbe..bu arkadaslar, koruluk alanda ders çalıştıkları yere muhabbet olsun diye bardakcı baba yazısı asıp küçük bir mezar yeri yapmislar, zamanla çevre sakinlerinin buranın etrafını çevirerek turbe yaptiklarini gorunce oha olmuslar..bunu yapan arkadaslar zamaninda discilik okuyorlarmis ve calistiklari kafatasinida mezarin icine koymuslar*..bardakci isminin cikmasinin sebebide bu arkadaslar calistiklari masada surekli bardak bulunduruyorlarmis ve muhabbet olsun diye bardakci takmislar ismini..ulkemizde batil inanclarin nasil onemli oldugunu gosteren bir isim..
  • 1968 de huseyin dursun adlı bir diş hekimliği fakultesi öğrencisi tarafından sırf makara olsun diye yapılmıştır.
  • senelerce yurt dışında diş hekimliği yapmış ve sonradan türkiye'ye geri dönmüş aklı başında bir adamın çıkıp; ''vallahi de billahi de biz yaptık bu işi gençken, içinde hiçbir şey yok, inanmayan açsın baksın. hatta ben bütün türbe vs. kayıtlarını da araştırdım böyle biri yok'' demesine rağmen her geçen gün ziyaretçisinin arttığı, etrafının bakımlı hale getirildiği bir türbe. bu kadar haberin üzerine bu işlerle ilgilenen bakanlıktan birilerinin baktırması gerekirdi ama bulaşmak istemediler sanırım ya varsa diye. son zamanlarda etrafı residence cenneti olmuş durumda ama kesin planlarında o bölümü ayrı tutmuşlardır mimar kesimi.
    aklıma gelmişken paylaşayım; 25 kuruştan bardak satsan yakınında voleyi vurursun o derece..

    edit: önünden geçerken dikkat ettim de beni yalancı çıkarmamak için kendisini cam fanusa almışlar residence sakinleri*.
  • yasayip yasamadigini bilse bilse murat bardakci'nin bilebilecegi zat-i muhterem.
  • son hali linkte görüldüğü gibidir, ne diyem para da gideremiyor cehaletinizi bokunuzda boğulun lümpen lavuklar...
    lan çok sinirlendim hayrdarpaşayı yıkıp gökdelen yapacak götoşlar şuna dokunamamışlar bir de süslemişler, bardakçı babanızın bardakları kıçınızda paralansın...

    http://yfrog.com/4hbardakcibabarj
  • 29 mart perşembe saat:20.00'de dokuz eylül üniversitesi eğitim fakültesi konferans salonunda sahnelenecek oyun.
  • çocukluğumuzda, seksenlerin ikinci yarısında fulya'dan beşiktaş pazarına giderken bir yamacın önünden geçerdik. az yukarıda, bir patikayla çıkılan, etrafı telle çevrili yarı harabe bir mezar vardı. kenarlarında cam kırıkları olurdu, hep birlikte patikadan yukarı tırmanırdık ve ellerimizi açıp dua ederdik. bazen büyüklerimiz orada bir çay bardağını kırıp bırakırdı. patikadan aşağı inip yola devam ederdik. beşiktaş pazarına gidişimizin önemli bir parçası haline gelen bir ritüeldi bu. sonradan duyduk ki az ötedeki fakültenin öğrencileri burada içerlermiş, bardakları şişeleri de buraya saklarlarmış. içmeye gidecekleri zaman "haydi bardak baba'ya gidelim" derlermiş.
    hangisi doğru bilemiyoruz. türbenin baş kısmı kıbleye dönük değilmiş, bu yüzden şehir efsanesi tarafı ağır basıyor sanki.
    bildiğimiz, çocukluğumuzdan kalma bu silik hatıranın üzerine bir plaza yapmışlar, camekan içine almışlar, onu da plazaya uyumlu bir hale getirmişler.
hesabın var mı? giriş yap