• salinger'in glass ailesinin iki ferdini anlattigi iki uzun oykuden olusan kitabi. yky'den omer madra cevirisiyle cikmistir.
  • (bkz: basucu kitabi)
  • felsefi boyutlarda gezinen ama sunusu hayatin icinden olan, beyni yoran ve bu sayede okuyucuyu mutlu eden roman
  • glass ailesinin yedi kardeşinden ikisi olan franny ve zooey'i ele alan iki bölümlü kitap. tuhaf, kafası karışık ve bunalımın doruklarında olan hatta haplanmış izlenimi veren franny adlı kız ve aktörlük yapan aynı zamanda felsefik bir genç olan zooey bu ailenin anormalliğin sınırlarını zorladığını bir kez daha gösterir.
    bu kitaptaki iki temel öğe, franny'nin yanından ayırmadığı yeşil ciltli kutsal kitap ve zooey'nin elinden hiç düşürmediği ve yüzlerce kez okuduğu eski bir mektuptur.
  • bundan 3 yıl önce okuduğum çavdar tarlasında çocuklar(gönülçelen) ile tutku haline dönüşen j.d. salinger öykülerinden biri daha..
    ikinci dünya savaşı zamanlarında yaşayan glass ailesinin öyküsü bu kitapta sadece franny ve zooey ile sınırlı kalmıştı
    daha sonraları aileyi,yükseltin tavan kirişlerini ustalar ve seymour bir giriş adlı,yine iki öykülük bir kitapta tanıdık
    sanırım bu ailenin beyaz perdeye aktarılma zamanı çoktan geldi de geçiyor
  • "ego ego ego . bıktım usandım . kendiminkinden de başkalarınkinden de. bir yere varmak , farklı ve ayrıcalıklı birşeyler yapmak , ilginç biri olmak isteyen herkesten bıktım usandım . iğrenç bir şey bu - iğrenç iğrenç. kimin de ne dediği umrumda bile değil." salinger'ın yediğim kitabı .
  • frannynin icine girdigi varolussal krizde elinden eksik etmedigi kitap icin (bkz: pilgrims progress)
  • yine bir j. d. salinger kitabi ve yine hayattan kopmus, sade bir dil ve anlatim tarzi, ayni ailenin birbirine pek de benzeyen kardesleri, bunalimin, varolussal bir krizin dorugunda, ama hala kucuk mutluluklarda umut bulan umutlu umutsuz, mutlu mutsuz, karmasik karakterler. sanki bir ayna, sanki kendimizi okuyoruz gibi hisseder bazi okulrar salinger okuyunca. kitabi orjinal dilinde okudugum icin tercume etmekte zorlaniyorum o yuzden cevirmeden franny'ninsozlerini aktariyorum:

    " it's everybody, i mean. everything everybody does is so - i don't know - not wrong, or even mean, or even stupid necessarily. but just so tiny and meaningless and sad-making."

    ahh franny, bizi bir tek sen anladin, sen anlattin dogru ve yalin olarak. cagimizin hastaligini, problemini bu cumlenle daha yalin ve masum bir sekilde ifade edebilir miydin acaba?
  • the catcher in the ryedan sonra okumam gerektiğine karar verdiğim, franny'i anlatan ilk bölümde tek böyle düşünen demekki ben değilim diyerek içten içe sevindiğim, kendimi bulduğum, j. d. salingerin en sevdiğim yazar haline gelmesini sağlayan kitap
hesabın var mı? giriş yap