• "uskudar a gider iken aldi da bir yagmur" diye ba$layan $arkinin gercek adi.
  • uskudar'a gider iken aldi da bir yagmur
    uskudar'a gider iken aldi da bir yagmur*

    katibimin setresi uzun etegi camur*
    katip uykudan uyanmis, gozleri mahmur.

    katip benim ben katibim el ne karisir
    katibime kolali da gomlek* ne guzel yarasir.

    uskudar'a gider iken bir mendil buldum,
    mendilimin icine de lokum doldurdum

    katibimi arar iken yanimda buldum
    katip benim ben katibim el ne karisir
    katibime kolali da gomlek ne guzel yarasir.
  • "uskudar'a gider iken bir mendil buldum,
    mendilimin icine de lokum doldurdum"
    sozleri, turk halki ile ilgili 3 onemli ipucu veriri bizlere:
    1. herhangi bir yerde buldugu birseyi direkt cebe indirme
    2. cebe indirilen materyali bir anda sahiplenme
    3. hijyene onem vermeme

    ayrica melodi de bir iskoc marsindan arakmis diye duydum, cok uzuldum, coook...
  • sozu edilen parcada gecen katip tiplemesi ibneye benzeyen sarki. suslu giyiniyor gozler mahmur falan. ancak kari parasi yiyen erkeklere de benziyor diyecem karisacak. bu nedenle sanki oglanci biri tarafindan yazilmis gibi geldi bana. o devirde belki de bunu acik etmek cok hos karsilanmiyordu sarki bu sekilde yazildi kimbilir.
  • uskudar'da turk yemekleri yenebilecek, guzel manzarali bir restaurant.
  • 11 temmuz 2004 blackmores night istanbul konserinde icra edilen tatlı sürpriz...
  • 1960 senesinde hayat mecmuasinda halide edip adivar imzali olarak cikmis bir yazi. yazida katibim turkusunun dogumuna neden olan ve yazarin katibim ile ayni mahallede oturan bir kadindan isittigi hikaye anlatilmakta.

    turku yasli dul bir kadinin ask macerasindan bahsetmektedir. yasli deniyor ama bu sifatin gecen yuzyil baslarinda otuz yasina basmis her kadin icin kullanilan turden oldugunun alti ciziliyor. bu zengin ve yasli dul kadin mahallesindeki genç ama evli bir katibe gonul verir. yazar, olayin, cogunlugun mintan giydigi ama katibin kolali gomlek kusandigi gunlerde mi yoksa katibin cogunluga uydugu gunlere mi denk geldigini bilmiyor zira rivayete gore katip, kolali gomlegi dul kadin sayesinde giymeye baslar. neyse uzatmayalim, dul kadin, bugun bile garip karsilanilacak bir genislikle katibin karisina, kocasini paylasmak kosuluyla diger bir deyisle ikinci karisi olmasi sartiyla dolgun maas baglamayi teklif eder. genc kadin, dulun servetine varis olma emeliyle teklifi kabul eder. karar asamasinda katibin dusuncesine ve tepkisine deginilmemektedir. ancak sonuca baktigimizda katibin her hangi bir itirazi olmadigini goruyoruz: katip ikinci evliligini dul bayanla yapar ve belki de bu evlilikten sonra unlu kolali gomlegini giyer ve tek atli acik bir arabada isine gidip gelmeye baslar. sonucta her iki taraf icinde mutlu ve huzurlu bir cozum bulunur.
  • sarkinin o cok bilinen sozlerinin yaninda bir de bilinmeyen su sozleri var:

    "katibimin evi hamama yakin
    katibim hamamdan cikmis katibe bakın
    sagina soluna hamayili takin"

    "uskudar'dan istanbul'a gecer kayiklar
    katip yan gelmis oturmus findik ayiklar
    ruyasinda beni gormus onu sayiklar"
  • unima üyesi olan istanbul'da bir karagözevi. aynı zaman da bir dernek.
  • kâtibin gerçek adı aziz mahmut efendi'dir ve üsküdar icra dairesi başkatibidir; torununun anlattığına göre 17 kere evlenecek kadar çapkındır ve 52 yaşında vefat etmiştir.

    türküyü yakan ve besteleyenin ise seyide ayşe hanım olduğuna inanılır, bu bayan da hasan rıza paşa'nın cariyesiyimiş. hasan rıza paşa'nın ölümünden sonra katip bu hanımla evlenir.

    şarkının sözlerinin tamamı ise şöyle:

    üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur
    kâtibimin setresi uzun, eteği çamur
    kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
    kâtibime sırmalı ceket ne güzel yaraşır

    üsküdar'a gider iken köşe başı bakkalı
    elinde kalem döker rakamı
    kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
    kâtibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır

    kâtibimin elinde kanarya kafesi
    dar kalıba vurmuş kâtibin fesi
    kâtip evlenecek çoktur hevesi
    kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
    kâtibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır

    üsküdar'a gider iken bir mendil buldum
    mendilin içine lokum doldurdum
    kâtibimi arar iken yanımda buldum
    kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
    kâtibime kokulu da gömlek ne güzel yaraşır

    kâtip kol kol olmuş çayırda gezer
    kâtibimin sözleri bağrımı ezer
    kâtibimin mektupları cebimde gezer
    kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
    kâtibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır

    üsküdar'a gider iken bohçam tutuştu
    kordonum kesildi, saatim düş
    üsküdar çapkınları peşime düş
    kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
    kâtibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır

    üsküdar'dan istanbul'a geçen kayıklar
    kâtibim oturmuş fındık ayıklar
    kâtip rüyasında beni sayıklar
    kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
    kâtibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır

    hamiş: kaçak yayın, haziran 2003, sayı 2, sayfa 54-55'deki ibrahim baştuğ'un yazısından devşirilmiştir.
hesabın var mı? giriş yap