• bakiniz soyle oluyor:

    ben bir bar sahibiyim; ufak bir mekan ve mudavimlerim sayesinde ayakta duruyorum. mudavimlerimin cogu da tipki benim gibi; baca misali tutuyor. ben isletmemi ayakta tutan mudavimlerimin huzuru ve refahi icin, kafama gore "damsiz, tipsiz v.s." diyerek, mekana girebilecekler uzerine hicbir mesneti olmayan kararlar alabiliyorum ve buna hicbir engel yok, ancak devlet gelip benim kendi mulkum olan barimda, sanki kamusal bir hizmet veriyormusum ve herkesin er ya da gec oraya yolu dusecekmis gibi birakin mudavimlerimin, benim sigara icmemi yasaklayabiliyor. ben bara kimin girebilecegi konusunda teror estirebilirken, devlet, benim mulkume adeta "haha, biz sigara icmiyoruz siz de icmeyeceksiniz; muzevirlerim" diyerek giren terorist gruplar yaratiyor. simdi gerizekaliligi fark ettin mi?

    simdi gerizekaliligi fark etmeyip, uste gerizekali olan bir kisim, uste kanunen - mekan tanimaksizin - tuketilmesi yasak olan seyler uzerinden, "o zaman senin mulkun diye onu da yap" gibi seylerle gelebilir; sasirmam; ben bastan buraya not duseyim; sigara icmek illegal degildir.

    son olarak, misali, "ben bir bar sahibiyim; ufak bir mekan ve mudavimlerim sayesinde ayakta duruyorum" diye verdim ya; iste boyle mekanlarin ayakta durmasi zorlasacak ve pek cogu kapanacak; devredilecek. insanlar kapanan barlarin yerine, daha buyuk ve daha kolay el degistiebilir mekanlara gitmeye baslayacaklar. bunlar el degistirdiginde ise, senin o mekanda sigara disinda neyi icebilip icemeyecegine dair hicbir tasarrufun kalmayacak.

    yillardir gelirleri sebebiyle, belediyelere kafa tutan isletmelerin gelirlerini dusurup, dize getirip, mekanlarini devretmelerini saglayip, bunlari 1-2 elde toplayip, bir gece ansizin "alkol servisi yapmiyoruz" diyebilmek icin bundan daha iyi bir fikir ben de dusunemezdim.
  • alışırız.

    ben on yıldır aktif içiciyim. günde bir paket sigara içiyorum (eskiden lisanlı voleybolcuyken de içerdim- düşünün yani sigaraya olan sadaktimi).

    şimdi bi takım şeyler var.
    1- türkiye gibi mal diyarı ülkeler, sigara üreticilerinin hazinesidir. üzerimizden babalar gibi para kazanırlar ve herhangi bir fayda vermezler. sigaranın hiç bir faydası yoktur bireye.

    2- sigara, her ne olursa olsun bir bağımlılık meselesidir. sigaradan vazgeçemeyen hiç kimsenin özgürlük ahkamı kesmeye hakkı yoktur. özgür birey, ruhsal bağımlılığı olmayan bireydir; bedenselden önce.

    3- sigara içme özgürlüğü sadece kişinin kamuya açık olmayan kendi mülkünde savunulabilir. faşizan olan sigara yasağı değil; insanları zehirlemekten başka bir faydası olmayan tek yasal zehrin serbest olmasıdır. kapitalist bir denge üzerinde birileri para kazansın diye yine bir zehirin yasal olabilmesi sadece kapitalist kodlarla bu kadar başarılı olabilirdi;öyle de zaten. baksanıza, nasıl da ateşli bir biçimde savunuyoruz zehir içmeyi. adamlar boku bile paketleyip bizi müptela haline getirebilirler, ve onu da ateşle savunuruz allah bilir.

    zavallı koyunlarız çünkü. bu dengelerin en büyük özelliği, sana bir şeyi senin istediğin bir şeymiş, senin özgürlüğünmüş gibi savundurtmasıdır.

    her şeyden önce bunu düşünmeliyiz: biz neyi savunuyoruz. birilerinin satıp para kazandığı ve acı çekerek ölme kapasitesinden başka bir şey vermeyen bir zehiri. bence bugün tutkuyla sigara yasağına karşı olan hiç bir bireyin insan hakları ve özgürlükler bağlamında herhangi bir laf etmeye hakkı yoktur. bu kadar da iddialıyım.

    faşizmden konu açılmışken, youtube'un kapatılmasına karşı yürüyüşler falan düzenlememiz gerekiyorken biraz tuhaf kaçmıyor mu zehir serbestisini sınırlayan bir yasağa karşı faşizm etiketi yapıştırmak?

    4- şunu savunuyoruz (sağdaki resimler): http://www.quitsmokinghelp.net/smokers_lungs.html

    ve evet, kimse sigara içtiği için değil; herkes yaşadığı için ölür.

    ama yaşarken nasıl yaşamak istediğimizden emin miyiz? ve nasıl ölmek istediğimizden?

    5- hong kong'da mesela, kamuya açık alanda (sokaklar da dahil) sigara yasağı uygulanmakta. tekrar söylüyorum; 10 yıllık aktif içiciyim ve günde bir paket içiyorum. orada sigara tüketimimi günde iki taneye indirebildim ve açıkçası koymadı bile. gezip tozuyor ve eğleniyor olduğum için değil, insan bünyesinin adaptasyonunun istendikten sonra o kadar da zor olmamasından dolayı. evet, barda klüpte biraz zor geldi içkinin yanında sigara içememek. sırf oral bağımlılığı telafi edeyim diye elim sürekli çerezlere vs gitti ve dönüşte kilo aldığımı fark ettim. olsun. bir süre sonra çerezsiz yemeksiz de durumu idare etmeye başlarız.

    6- işbirliği yapmalıyız. benim gibi ciddi içicilere, içmeyenlerin destek olması lazım. saldırgan ve aşağılayıcı bir tavırdan ziyade, durumu kolaylaştırıcı tutumlar takınılmalı. çünkü sigara toplumsal bir sorun. bireysel değil. daha tolarenslı, daha cesaret verici olmalı içmeyenler bize karşı.

    7- yapabiliriz. sigara tüketimimizi bu sayede minimuma indirerek çok şey kazanabiliriz. dişlerimizi, saçlarımızı, cildimizi, bisiklete binme ve sevişme kapasitemizi, elmanın tadını alma kapasitemizi geri alabilir veya koruyabiliriz.

    eğlencemizi, keyfimizi o puşta bağımlı kılmış olmaktan ötürü öfkelenmeli ve bu yasağı güzel karşılayarak bağımlılığımıza meydan okumalıyız.

    yapabiliriz. birlikte.
  • sendika.org'dan metin yeğin'in yazısı:

    ' sigaranın çok, çok zararlı olduğuna karar verdiler. endüstriyel sistem bütün günahlarını sigaraya yükledi ve her şeyden kurtuldu. bütün kanserlerin nedeni; otomobiller, fabrika dumanları, yer altına tıkılmış insanlık, yoksulluk ve aç bırakılma, nükleer santraller ve bulaşık deterjanları, otobanlar ve bizzat tıp lanetlenen sigaranın gölgesinde yaşayıp gidiyor. günahın çocuğu sigara, kapitalizmin şamar oğlanına döndü. önüne gelen üstüne bir suç yüklüyor. ayrıca faşizmin bir aracı olarak da kullanılıyor. üstümüzde denetim ve gözetim sebebi ve sonucu halini aldı. önce sigara içenler havaalanlarında camdan küçük bölmelere tıkılıp, birbirlerinin üstüne hava kabarcıkları salan aptal kırmızı balıklar gibi sergilenmeye başladı. şimdi de kahvede, kafede, barda, meyhanelerde ve hatta bazı ülkelerde sokakta içmek bile yasak.

    sigara yasağı faşizmin truva atı. sen kimsin ve nasıl benim ne içip ne içemeyeceğime karar verebilirsin? birden sağlığımı çok düşünür hale geldiler sanki işçilerin primleriyle inşa edilmiş ssk hastanelerini satmaya çalışanlar, paralı hale getirenler kendileri değilmiş gibi. bir yandan gdo’lu (genleri değiştirilmiş organizma) tarım üretimini serbest bırak. yani gdo kanser yaratsın, toprağı ve küçük köylüyü öldürsün, diğer yandan “çocuklarınızı ve sizi kanserden kurtarıyoruz” de. bir yandan 3. köprü ve duble yollarla son kalan ormanları, su havzalarını yok et, barajlarla ‘son bardak sularımızı’ çimento fabrikalarına elektrik olarak pompala ve nehirleri her şeyi ile ulus ötesi tekellere sat ve güya çocukları düşün. sigara yüzünden akciğer kanseri olacak zaman bile kalmayacak onlara. kot taşlama işçileri, sevinin; artık sigara dumanı altında kalmayacaksınız. tersane işçileri bayram yapın; kazalardan ölürken sigara yüzünden kirlenmemiş bir akciğer ile öleceksiniz. asbest, helyum gazını filan boş verin. bunun bir ötesi sizin zeytinyağlı imambayıldı yemenizi yasaklamalarıdır. kolestrolünüz çok yüksek ya da kilo alıyorsunuz diye. bir sene sonra zeytinyağlı imambayıldı kolestorole iyi geliyor diye bu sefer yemek zorunda bırakılırsınız. farkında değil misiniz; truva atı olarak sigara yasağı ile yasak meydanları genişliyor. tam bir post modern iktidar örneği. her yere yay yasağı, iktidarı ve otoriteyi. gereklilik hissi yarat. benimse onu. geri kalanı dışla ve yok say.

    şimdi eğer okuyorlarsa eski öğretmenlerim kızacaklar bana, hiçbir zaman beni tuvalette sigara içerken yakalayamayan. bizim toplum mühendisleri öykünmecisi solcular kızacaklar; her kötülüğü kendileri ortadan kaldırasıcılar, emekli öğretmenler, orta sınıf düzen ve intizam burjuvaları, yatak odam sigara kokmasın diye orgazm sigarasından ve bir ötesinde belki de mikrop kaparım diye orgazmdan da vazgeçen, geçmişin ince sigara içicileri ve tövbe böcekleri, hepsi kızacaklar. “yukarda yazdıklarına biz de karşıyız onlar da kalksın ama sigara da. bak kaç kişi pasif içici” diyecekler. pasif sizsiniz. farkında değil misiniz nefesimizi bile kontrol altına almak istiyorlar. fried chikin’in tüysüz, gagasız tavuğu haline sokmak istiyorlar bizi. bırakın da bari buna ben karar veriyim; sigara içilen bir yerde oturup oturmayacağıma. bu kadarına bile mi muktedir değilim? içki ve kahve gelecek peşinden. 'siz içerken çocuklar özeniyorlar efendim' diyecekler. çokbilmiş uzmanlar, sabah programları konukları olarak televizyonları ve oturma odalarımızın baş köşelerini işgal edecekler. her türlü keyiften vazgeçmek zorunda kalacağız. geriye sadece onların savaşları ve alışveriş merkezleri kalacak. hepimiz aynı şekilde yiyen, giyinen, yürüyen merdiven müptelalarına dönüşeceğiz. fast food'ların big menüleri gibi olacağız sigara kokusuz.

    ne güzel mutabıksınız ilk defa. başöğretmenler, temizlik mümessilleri, iktidar ve iktidar kırıntıları aynı fikirdesiniz çakma 4. murat, tayyip ile. size inat her yerde içeceğim. beni sigaraya başlatacaksınız. ve unutmayın! her türlü musibet faşizmden iyidir. '
  • bana memleketimde ve onun ufak bir yansıması olan sözlükte ne kadar denyo insanların bulunduğunu göstermiş, "hadi doktorum zamanının ötesi için daha uygun bir olay bulamazdın" düşüncesiyle hakkında entry girme zorunluluğu hissettirmiş yasaktır.
    bu boku 9 yıldır içiyorum. esas itibariyle kapalı açık dinlemeden tüttürür idim kendisini. hala da içiyorum hatta şu an bi tane daha yakacağım.
    ortaokuldaydım. henüz 2. sınıfta. 13 yaşında bir çocuktum yani başladığımda.
    hatırlıyorum, giderdik internet kafeye herkes içer, lokantada herkes içer, kafede herkes içer, dizilerde herkes içer, filmlerde herkes içer, o içer bu içer.
    (sigara içmemek medeniyet göstergesi değildir demiş birileri. hayır efendim bilakis medeniyetin en önemli göstergelerindendir. gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki tiryaki oranlarını, sigara yasaklarının uygulanabilirliğini ve uygulanma alanlarını karşılaştırdığınız vakit aradaki fark dikkatinizi çekecektir. "ulan hakkaten bir bokluk var" diyeceksiniz emin olun.
    güzel ülkemde bile değişkenlik gösterir tiryaki oranları. şehirden şehire, gelişmişlikle ters orantılı olarak değişir. yine de ülke genelinde bakıldığında dahi sigara içen insan sayısı oldukça yüksektir. çok gelişkin ve medeniyiz ya biz ondan)
    bellidir kişinin bu boku içmeye neden başladığı, tektir, özentiliktir, aksi iddia edilirse yalandır, hurafedir.
    çocukluk dönemi, insan hayatındaki "idol belirleme"ye en müsait dönemdir. sıradan bir erkek çocuğu sırasıyla, babası, amcası, dayısı gibi aile bireyleri; sonra komşuları olan kendinden yaşça büyük olan abileri, mahalledeki abileri, kuzenleri vs. kendine yakın bireyleri idol olarak seçer. davranışlarını kopyalamaya eğilim gösterir. bu bireylerden sigara içenler ne kadar fazla ise çocuk da sigara içme davranışına o kadar eğilimli olacaktır. yani yeni yetişmekte olan birey sigara içmeyi kendi içerisinde git gide normalleştirecektir. bu sadece sigara içme değil, şiddet, taciz gibi konularda da aynı paralelliktedir. birey kendi içinde bu davranışı normalleştirdiği müddetçe, sen istediğin kadar adama zararlarını anlat o adam "eöö özgürlük? bu içmeyo, yapmeyo özgür oleyo, ben içeyom içirmeyolar, yapıyom yaptırmeyolar?" diyerek vizirdanacaktir.
    arkadaşım, bunları seni aşağılamak için yazmıyorum. belki kimse anlatmadı, kimse uyarmadı ben uyarayım. müreffeh ve medeni bir memlekete el ele hep beraber yürüyelim.
    sigara içmek diğer herhangi bir faktörden bağımsız olarak içen kişide akciğer kanseri riskini içmeyene göre "15-20 kat arttırmaktadır."
    pasif sigara içiciliği diğer herhangi bir faktörden bağımsız olarak, kişide akciğer kanseri riskini dumandan arınmış kişiye göre "1,5-2 kat arttırmaktadır."
    şimdi düşün bi. senin ve benim kansere yakalanmamızı hadi siklemedik diyelim ki buna zaten geri döneceğim,
    senin benim gibi kendini bilmez binlerce geri zekalının, kendi sağlığını düşündüğü için sigara içmeyen onbinlerce adamın kanser olma riskini arttırmaya ne hakkımız var?
    benim kanser olursam yolda gördüğüm her sigara içen insan evladına ağız burun dalmam ne derece özgürlükse senin de kapalı alan vs. dinlemeden sigara içmen o derece özgürlüktür.
    hadi onu da geçtim (az önce döneceğim dediğim yere dönüyorum) devlet, seni de beni de sahiplenen devlet, o kadar uyarmasına, zararlarını ders programlarına dahi koymasına rağmen sigara içen senin benim gibi denyoların kansere, yahut sigaranın sebep olduğu başka bir hastalığa yakalandığımızda yaratacağımız binlerce dolarlık masrafı karşılamak zorunda mı? hadi de ki zorunda, sigara içmeyen adam senin salaklığın yüzünden zararları bas bas bağırılırken içmeye devam ettiğin için kanser olduğundan oluşacak masrafları ödemek zorunda mı? sen sigaranın devlete yüklediği yıllık masrafın senin aklına hayaline sığamayacak miktarlarda olduğunun farkında mısın? hadi farkındasın ama orospu çocuğusun, önemsemedin "skerünn" dedin geçtin, senin benim gibi denyoların her yerde sigara içmek istemesi yüzünden yılda sadece özentilikten sigaraya başlayan binlerce gencin, çocuğun geleceklerinin tehlike altında olduğunun, bunun faturasının da yine sana bana kesileceğinin senin halkın arasında içtiğin yek bir dal sigaranın dahi senin benim götümüzde patlayacağının farkında değil misin? farkında mısın? yine de umursamıyor musun? özgürlük muğa goyyim diye ağlıyor musun hala? e senin ben, deli gibi sigara içen bi tiryaki olaraktan, ta ammına koyayım o zaman! hadi hepsini geçtim sen ben kanser olacaz diye sigara içmeyen masum bir insanı eğlenmek istedi diye öldürmek zorunda mıyız? öldürmeyelim di mi? o sigara içmediği için insan değil ki eğlenmeye hakkı olsun değil mi?
    neymiş sigara içilen mekan, içilmeyen mekan olsunmuş.
    bu kadar az gelişmiş bir ülkede bu kadar gelişmemiş insan var iken bu insanların neredeyse hepsi sigara içmekte iken fazla sayıda müşterisi olan, bu müşterilerinden vazgeçmek istemeyen güzel seviyeli vs. sayılabilecek bir mekan sence sigara içilebilen tarafta mı yer alır içilemeyen tarafta mı? cevap bariz değil mi? eğer sen bunu bu şekilde uygularsan sigara içmeyen adama siktirgit başka yerde eğlen demekten ne farkı kalır?
    siktir git sigaranı 10 dakka dışarda iç de belki sigara içmeye çıkan bi hatunla tanışır da abazalığına çare bulur; memleketin, senin, benim, sigara içmeyen insanların hayrına düşünebilmeye başlarsın belki. salak herif.
    bu sigaranın anladım ki bana tek faydası alışkanlık yarattığı insanları gerizekalılaştırdığını yüzüme yüzüme vurmasıdır. başka da bi hayrını görmedim.
  • "bazı" orospu çocukları için bir gelir kapısına dönüşmüş, uygulamada kalması için herşeyi yapabileceklerine inandığım yasaktır. bunca zaman boyunca sigarayı ağız tadıyla içtirtmemeleri, kapalı mekanlardaki bizlere ait kısımları elimizden almaları, sigaraya deli gibi zam yapmaları değil de dün gördüğüm hareket içime ayrı bir oturdu sayın ekşi ahalisi.

    şimdi yasak şu değil mi güzel kardeşlerim: "kapalı mekanlarda sigara içmek yasaktır!"açık. net. anlaşılmayacak bir şey yok...

    peki ne zamandan beri kapalı mekana sigarayla "girmek" yasak amına koyim?

    niye benim haberim yok?

    başıyla kıçıyla olay şudur dostlar;

    dün akşam birkaç arkadaşımla birlikte kadıköy'de her zaman gittiğim mekanlardan birinde oturuyordum. tayfadan birkaç kişi sigara kullanıyoruz. e tabi kotun cebinde sıkışmasın diye çıkartıp masaya koymak diye bir şey vardır sigarayı. çıkarttım paketi koydum masaya, girişe de yakınız arada bir çıkıp sigara içiyoruz masaya geri dönüp devam ediyoruz sohbete falan... sonra içeri polis girdi. bir an bize baktı sigaraya baktı. gitti bara, mekanın sahibiyle konuştu falan... ulan acaba mı demiş olsam da içimden yok lan dedim içimden. rutin kontroldür, malum bayramın ilk günü, apaçiler etrafta fink atıyorlar, güvenlik teftiş falandır dedim. dışarıya bir baktım ekip otosu durmuş yolda bekliyor adamlar. bizim bar sahibi elemanı aldı arabaya götürdü polis, biz de inceden kesiyoruz nedir ne değildir diye... sonra dikkatimiz dağıldı muhabbete devam ettik falan. sonra birden mekan sahibi eleman geldi "abi nolur dedi sigara paketini kaldıralım masadan sırf masada diye rüşvet vermek zorunda kaldım" abi sen ne diyorsun olur mu öyle şey falan derken adam detaylarıyla anlattı. polis gelmiş niye sigara içirttiriyorsun mekanda demiş. bizim ki ne sigarası abi falan demiş ordan konuyu bize getirmiş polis, bak masada sigara var demiş. abi içmiyorlar ki kül tablası yok bir şey yok adamlar dışarıda içiyorlar bak demiş bizimki... sonra polis uzatma bayram günü bir çorba parası at da devam edelim demiş... bizimki de 50 kağıt vermek zorunda kalmış. abi keşke içseydinizde bari öyle verseydim dedi mekan sahibi. elemanla da nicedir tanışırız. aramız iyidir sıkıntı yapmadı tabi mekan sahibi adam. hayır halk olarak sigara yasağından sonra çeşitli mekanlarda sigara içilip mekanın polise rüşvet verdiğini çok duyduk da, mekanda sigara içirtilmeyip yine de rüşvet vereni ilk defa görüyorum.

    yani demek istedğim bu ne ibneliktir abicim, bu ne elindeki gücü yanlış yere kullanmaktır... adam bayram günü 10 mekan gezip hepsinden 50 - 100 vurup sonra parayı cukkalayacak pezevenk. mekan sahibi eleman da dedi: abi vermezdim de sonra adam takar kafayı buraya ille birşey bulur çıkartır karşımıza dedi. eğer ki halkta polisten korkan böyle bir intiba varsa bunun sebebi bazı polislerin bu tutumu değil midir? ellinin yüzün peşinde değil hiçkimse ama böyle haksız kazanca sebep olmak. işte bu çok koyuyor abi adama. yazıklar olsun, burnundan gelsin o herifin, hayır o değil yarın elini öpünce yiğenine vereceğin bayram harçlığı haram olacak pezevenk.
    sen nasıl adamsın lan?

    nasıl adamsın?

    ben beni koruyacak adamın böyle olmasını istemem abicim. yazıklar olsun bu sisteme.
  • ne gibi bir yaptırımı olursa olsun metro firmasının otobüs şöförlerine vız gelir tırıs gider bu yasak.
  • etrafınızda cidden kurala uyanlar varsa üzerine raid sıkılmış sinek gibi dolaşırsınız sağda solda. (bkz: raid)
    sabah biraz işe geç kaldım. "madem geç kaldım, tadını çıkartayım. köşedeki büfeden şöyle çift kaşarlı bir tost yiyeyim ardına da sigaramı tüttürür şirkete giderim" diye düşündüm. söylemesi ayıp tostumu yedim büfemdeyim. tam sigarayı yakacağım büfeci tutturmaz mı? "abi sen dükkanın döt kadar olduğuna bakma burada da yasak diye" sigaramız kursağımızda kaldı tabi. kuru kuru (!) çayımızı içtik. derken yolda patlattık bir tane. yollarda serbestmiş.
    şirkete girer girmez kapıda bir afiş. bilmem kaç para cezası var yazıyor. çıktım masama tam sigara yakacağım karşımdaki duman avcısı sefki kelepeki hatun uyardı. şirketin arka bahçesine çıktım. yaktım bir sigara. bahçeye kimse uğramıyordu eskiden. iki tane martı yuva yapmışlar. beni görünce ötmeye başladılar. herhalde yuvasına zarar vereceğimi düşünüp ötmeye başladılar ki aman ne ötme. bir bir tanesi bir diğeri ötüyor ama inanın ses dayanılacak gibi değil. içimden geçirdim "bak ne hallere düştün olm bırak şu sigarayı" diye. derken öğlen tatili olmuştu. 3 tane sigara içebilmiştim. ben normalde öğlene kadar yarım paketi havada yutarım. yemeği yedik. arka bahçeye çıktım. kilitli. nasıl yani ya? çay bile almıştım. güvenliğe sordum genel müdür kilitletmiş. çıktım şirket dışına bizim oradaki tüm çay ocakları, kafeler dolu. sigara içebilecek açıkta bir yer yok. gene yolda tüttürdüm sigaramı. öğleden sonra insan kaynakları müdürünün yanına gittim ama bu arada uyuz it gibi kaşınıyorum. "müdürüm nerede patlatacağız?" diye sordum baktım o da üzerine raid sıkılmış hamamböceği gibi hareketler yapıyor. anladım ki akşama kadar şirkette sigara yok. şirketin dışına çıktım. alenen caddenin kenarına huni şeklindeki küllüklerden koymuş bizim şirkettekiler bayan erkek sigara içiyorlar. dışardan baksan çok aşağılayıcı bir durum. tabi tiksinip "sigarayı bırakıyorum ulen" diye atlamadım -ki atlamam zaten biz geçmişimiz, hukukumuz var. akşama kadar sıktım dişimi yolda gene içtim. eve geldim. tam bir tane yakacağım annem atladı bu sefer evde de yasaklanmış diye. şu an bu yazıyı yazarken ellerim titriyor. len bir dışarı çıksam da sigara içip mi gelsem eve. iyi oldu bu iyi. oh olsun bana. zaten yengenize söyledim. böyle böyle oldu bugün dedim. "beter ol" dedi. sanırım onun yanında da yasak artık. lan kimse sevmiyormuş beni ne hayvan herifmişim ben be.
  • hayır, sigara içme hakkını niye ikincil bir hak olarak nitelendirebiliyor ve bu yasağı fazlasıyla savunup bokunu çıkartıyor onu anlamıyorum..

    kış.. hava bok gibi soğuk. iki tane ufo'nun altında kıçı kırık bir tentenin altında, naylondan soğuğu yiye yiye sigara kahve keyfimizi yapmaya çalışıyoruz. ama eşşeğin evladı, geliyor diyor ki; "yaeee benim burda oturma hakkım var içmesinler yaee"..

    lan hayvan, gül gibi içerisi var, sıcacık, yumuşacık koltuklar, rahat rahat oturmasyon.. benim 2 gram zevkimden ne istiyorsun lan allahın manyağı!??

    yasağa karşı değilim. çok da memnunum. yemekte içtiğim şarabın, yediğim yemeğin tadını çok daha iyi alıyorum. o işin başka boyutu.

    ama bu yasağa iyice bokunu çıkartıp olması gerekenden fazla misyon yükleyenlere iyiden iyiye gıcık olmaya başladım. bence ciddi ego ve eziklik problemleri var. bir başkasının keyfini ve tercihini bu kadar çok sabote etmeye meyilli bu tiplerin, hayatta gerçekten bir başarısı yok, seks hayatları boktan, işte patronları yerleri yalatıyor bunlara ve ellerine geçen bu fırsatı demokles'in kılıcı gibi sallayıp sallayıp duruyorlar.

    sigara içme hakkım ikincilmiş.. siktir lan ordan.. ben senden izole bir şekilde, o tenteli yerde götüm dona dona sigaramı içerken sen ancak götümün ikincili olursun..

    ihbar edecekmiş.. allahın denyosu..
  • asıl amacı temiz hava sahası yada halk sağlığını korumak değil, yırtık donu yamamak olan yasak. fakat bir türlü olmuyor, yırtıktan fırlayıp gözümüze gözümüze giriyor.

    biz sigara içen lavuklar, siz üçüncü sınıf dalkavukların bilmediği bir şeyi biliyoruz. türkiye seneler içerisinde birinci sınıf palyaçoların yönetiminde "yardım adı altında" aldığı, verecek tavizleri de yanında illaki gelen borç harçlar karşılığında yaptığı anlaşmalarla tütün üretimini bile isteye yok etme aşamasına gelmiştir. sadece son 10 senede hem ekim, hem üretim, hem de tütün işçisi sayısında yarıdan çok daha fazla bir düşüş olmuştur. bu durum son derece net bir biçimde daha fazla işsizlik, daha fazla göç demektir. bir dönem tüm dünya ülkelerine tütün satıp ciddi gelirler elde edilirken şimdi bu sektör de kurutulmuştur. türk tütününün yabancı marketlerde tercih edilmesi türk rakısının tüm dünya tarafından biliniyor olması gibi bir uydurmaca yada bir şehir efsanesi değil, gerçeğin ta kendisi idi. zira özellikle bizim ülkemizde ve birkaç balkan ülkesinde daha yetişen bu tütün tipi, tipik bir harman tütünü olmasının yanısıra, tek başına içimi daha meşakkatli ve keyifsiz olan burley yada virgina ile harmanlandığında harikalar yaratmakta idi, ki bahsettiğim bu yıkıcı ve yanlış tütün politikasının yansımasını en iyi camel ve marlboro içicileri yıllar içerisindeki tatsal değişimden yakinen bilirler.

    ne sigara yasağının ne de tütün mamüllerine yapılan fahiş zamların ardında bu halkı yada üreticiyi koruma amacı yoktur. üretimdeki müthiş düşüş ve pazarı yabancı şirketlere tamamen bırakma kaygısı vardır. sen eğer bundan 10 sene önceki üretim miktarını koruyup ardından bu yasağı getirip, elindekini de dışarı satmaya devam etseysin ben sana şapka çıkarırdım fakat tıpkı senden oncekiler gibi sadece emir kulluğu yapıyorsun, hem de herkesten fazla yapıyorsun. son 10 sene diyorum, nereye gitti tütün üreticisi? 600 binli rakamlardan 200 binli rakamlara nasıl düştü? bu insanlar şimdi ne yiyip ne içiyor?

    elbette az biraz meraklı olanlar içseler de içmeseler de türkiye'nin uzun süre baş gelir kaynaklarından olmuş olan tütün üzerine ufak araştırmalar yapacak ve kendi içine dönük türkçe kaynaklar yerine daha detaylı bilgiler alabilecekleri yabancı kaynaklara rahatlıkla ulaşacaklardır (boru değil, 1913 senesinde sadece amerikaya 11 milyon dolar ederinde tütün satmışız, ben değil new york times söylüyor). neyse.. yine de tembeller için şuraya okuması keyifli bir yazı koyayım --> http://www1.american.edu/ted/turkish-tobacco.htm

    gelelim cafe, restaurant ve barlara.. buralar halkın biraraya gelme, buluşma, konuşma yerleridir. bu mekanlardan ne kadar soğutursan o kadar az giderler, birbirleriyle "fiilen" o kadar az konuşur görüşürler. ileride sigara yasağının yanında bölgesel olarak alkol yasagi da uygulanacağını düşünüyorum, ki zaten bunun adımları da özellikle büyükşehirlerde bazı semtlerde ve eğlence mekanlarında "saat sınırlaması" ile atılarak uygulanmaya çalışılıyor.

    dipçik not: nickim kahvedelisi yerine tütündelisi de olabilirdi, buna rağmen sigara yasaklansın yada yasaklanmasın an itibari ile zerre umrumda değil, gerçekte neden yasaklandığını ve kimin nereyi yamamaya çalıştığını bilin istedim. temiz hava sahasına gelince.. siktiriboktan mimariye sahip şehirlerinizde, baz istasyonlarının gölgesinde, sunni gübrelerle bol bol ilaçlanarak yetiştirilmiş hibrit çekirdekli meyve sebzeleri dişlerken, deli gibi bok kömürlerini yakıp dumandan nefes alınmaz hale getirirken, denize, göle, nehire kimyasal atıklarınızı atıp, kanalizasyonunuzu direkt içine boşaltırken, hiçbiriniz sırıta sırıta "temiz hava sahasından bahsetme hakkına sahip değilsiniz". esas lavukluk budur. siz lavukların yanında biz tavuklar da boğazlandık hep, şimdi de öyle olacak, orası değişmez, bu ülke için allah'in emri.
  • yahu mekan sahibi sigara icilmesi icin gerekli ortami yaratmis, musteriler de sigara iciyor, yani alan memnun satan memnun. cok rahatsiz oluyorsan gitmezsin o mekana. tuvalate gidip sikayet telefonlari eden psikopatlarin varligini da ogrenmemizi saglamis yasaklardir.
hesabın var mı? giriş yap