• dahiler topluluğu.
  • sadece 2 şarkısını dinlediğim ve dinleten arkadaşın * hala dinliyebiliyor musun? diye şaşırdığı beğendiğim ve keşke gitmek zorunda kalmayıp daha çok dinleyebilseydim dediğim grup.
  • will smith in en sevdiği grup(muş)
  • ilk kurulduğundan beri sdm çizgisinde ilerleyen metal grubu. son albümleriyle yumuşama gösterdikleri düşüncesine de katılmıyorum.
    ayrıca kategorizasyon hastalığına girmemeye özen gösterip, chuck babanın bir özlü sözüyle bu entry'yi bitirmek istiyorum;
    "it's just heavy metal, dammit!!".
  • tuhaf bir mercyful fate - egypt cover'ı bulunan grup.
  • son olarak rejection role isimli parçalarına klip çekmişlerdir. klipte in flames yer almaktadır. zaten tarz olarakta iki grup benzerlik gösterir. bu klibi izleyenler için trigger isimli in flames klibinide izlemeleri önerilir.
  • düşündükçe tarzındanki değişime sevindiğim grup.bir at the gates klonu olmaktansa kendi tarzlarını yaratmaya çalışmakta haklılar.
  • 1995’te “in dreams we fall into the eternal lake” demosuyla müzikal yaşamına başlayan, o zamanki adıyla “internal breed”, o sıralarda bir metal müzik marketi işleten arkadaşları ünlü arch enemy, spiritual beggars ve ex-carcass gitaristi michael amott’un yardımıyla bu demosunu şirketlere yollamış ve kısa sürede anlaşma imzalamıştı.
    o zamanlar pantera müziğini andıran ve teknik öğeler de barındıran bir müzik yapan ve sonradan soilwork adını alan grup, bir kaç eleman değişikliğinden sonra ilk albümü “steelbath suicide” ve ardından çıkan “the chainheart machine” ile adını duyurdu, ancak asıl çıkışını 2001 çıkışlı kusursuz “a predator’s portrait” ile yaptı. teknik ve melodik gitarları, vahşi vokalleri, akılda kalıcı nakaratlarıyla ve opeth’ten mikale akerfeldt’in de konuk vokalist olarak yer aldığı bu albüm grubun en büyük patlamasıydı ve kimilerince de hala en iyi albümüdür.
    daha sonra kanadalı deli prodüktör devin townsend’in kanatları altına giren grubun dördüncü albümü “natural born chaos”, pek çok dergi tarafından yılın albümü olarak değerlendirildi. özellikle melodik nakaratlarının vuruculuğu ile kendine özgü bir tarz oluşturan soilwork, uzak doğu’da da büyük başarılar elde etti.
    amerika turnesinde in flames’in alt grubu olan soilwork, üretim hızını kesmeden 2003 yılında beşinci albümü “figure number five”’a imza attı. bu albümde, yoğunluğu nedeniyle devin townsend ile çalışamayan ve ondan öğrendiklerini uygulayan grup, son derece başarılı olan bu albüm sonrası davulcusu henry ranta’nın gruptan ayrılması üzerine bir süre eski ebony tears davulcusu richard evensand ile turladı. ancak sonradan evensand’in de ayrılmasıyla yeni albümü için davulcu arayışına girdi ve scarve grubunun davulcusuyla anlaştı.
    isveç metal sahnesinin en önemli simalarından “speed” lakaplı bjorn strid’in phil anselmo etkilenimli vahşi vokali ve peter wichers ile ola frenning’in gitarlarıyla süslenen müziğiyle soilwork, günümüzün en başarılı gruplarındandır ve kimilerine göre isveç’in tahtını in flames ile birlikte paylaşan gruptur.
    geçtiğimiz günlerde bağlı bulunduğu nuclear blast ile olan sözleşmesini uzatan grubun vokalisti bjorn’ün, mükemmel grup darkane’den gitarist klas ideberg ile ortak yan projesi “terror 2000” de müzik yaşamına devam etmektedir. soilwork’ten daha sert, thrash tadında bir müzik yapan grupta bjorn’ün vokalleri soilwork’tekinden daha yırtıcıdır.
    sonuç itibariyle soilwork; özellikle melodik ve akılda kalıcı nakaratlarıyla, daha uzun yıllar on binlerce insanı peşinden sürükleyeceğe benziyor.
  • son albümü verkligheten ile (en azından benim için) ortalığı sallamış, kasıp kavurmuş muhteşem metalcore etkileşimli melodic death grubu. sabah akşam loopta çalıyor, kendimi katiyen durduramıyorum. stalfagel adlı parça favorim olmak üzere her birini ayrı ayrı beğendiğimi belirtmek ister, türün severlerine şiddetle öneririm. ve evet, yine (bkz: isveç).
  • hatırlarım seneler önce bozcaadanın sakin, sessiz plajlarından birinin kayalıklarının üzerine oturup, güneş batmaya yakın zamanlarda, ben ve o zamanki 1 numaralı kız arkadaşım, stabbing the drama albümünün tamamını elimizdeki soni erikson xyz666 ile kaydetmiştik. telefon o kadar berbat bir kaliteyle kaydediyordu ki sesi, resmen süpersonik brutal vokal yapıyorduk. tabi dalga sesleri de falan. insanlar da umrumuzda değildi. ne güzel albümdü o zamanlar.
hesabın var mı? giriş yap