soluksuz
-
(bkz: sans répit)
-
film zaman geçirmek için güzel son sahnede hepimizin istediği şey var.
-
film adı gibi, soluksuz izledim ve çok beğendim.
-
yolsuzluk soruşturması altında olan teğmen thomas blin (franck gastambide) gece yarısı annesinin cenazesine gitmek zorundadır. yolda bir köpeğe çarpmamaya çalışırken yanlışlıkla bir adama çarpar ve onu oracıkta öldürür.
panik, o cesedi saklamaya karar verir. olaydan kurtulduğuna inanarak, kayıp kişinin soruşturması bir meslektaşına emanet edildiğinde ve gizemli bir tanık ona şantaj yapmaya çalıştığında kendini aşağı doğru bir sarmalın içine girerken bulur… -
netflix türkiye'de gösterime girmiş fransız yapımı bir film.
(bkz: sans repit)orjinali güney kore sinemasından "a hard day" olan filmin fransız yeniden yapımı.
bizde de yılmaz erdoğan'ın başrolde oynadığı kin filmiyle netflix'de yayınlandı.
açık söylemek gerekirse fransızlarınki azcık daha sürükleyici olmuş. lakin ikisi de çerezlik olmaktan öteye gidemiyor.
merak eden ikisini de arka arkaya netflix'den izler.
sadece temaları aynı, senaryoları epey bi farklı. -
nefessiz. soluğu tutarak, tutarcasına veya soluk soluğa kalırcasına aceleyle. doyumsuz gibi; biraz ters ve yüz* anlamları içiçe geçiyor.
"ama görüldüğü üzere ev mutluluğumun bir parçası, her şey sessiz: banyo, mutfak, salon, diğer üç oda; toplu yaşanan evlerdeki gibi gürültü, cinsel şehvet, bedenlerin ahlaksız talepleri, daha fazla bastırılamayan arzu ve istekler, her kuytu köşede, her mobilya arkasında uygunsuz, gelişi güzel şeylerin, yasak ilişkilerin yaşandığı, gayrimeşru çocukların dünyaya getirildiği, bütün bunların sürekli, vahşice, sabaha kadar, insanı nefessiz bırakan bir izdihamla her cumartesi yaşandığı gibi bir ev değil, senin mahallendeki sessiz, sakin pazar günlerinin yaşandığı yer gibi bir ev burası." franz kafka - briefe an milena
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap