• madden manen bir hicken zamanla madden tavana vurup manen mal kalmis sürüngenlere denir
  • en belirgin özelliği elindekinin (yani daha önceden sahip olmayip sonradan elde ettiklerinin) kendisine sahip olmasıdır. bu nedenle kaybetmekten çok korkar. rahatsızdır. surekli etrafındaki herkesin kendi edindiklerine goz diktiğini sanır. butun derdi bu standardı korumak olmuştur artık. çok feci bir durumdur. çünkü kendi kendini yemektedir. bu tip kişilerde bir ağırbaşlılık, hayatı getirdikleriyle kabul etme gibi bir durum sözkonusu değildir. cazgırdırlar, cingenlik ederler.
  • standart alt bi yaşamın ardından bol para sahibi olunca, hal ve tawırlarına kaba bir burjuvazi takınmış kişi ya da kişiler. bi örgüt, bi aile.
  • (bkz: ali ağaoğlu)
  • 5 yildizli bir otelde calisiyorsaniz hergun gorebileceginiz insan tipleridir.birbirlerini yeni telefonlarini gosteren orta yasli bayanlar.acik bufeyi masalarina tasiyip ceyregini bile yiyemeden masadan kalkanlar.saraptan hic anlamadigi halde sanki sarap tadicisiymis gibi havalara girip tadimlik sarabi bi dikiste bitirip ehmmm guzelmis diyen beyler.daha neler neler..
  • "yüksek konumlardaki insanlar, kendi toplumlarındaki en aşağı seviyelere, sonradan görmüşlere göre daha az bir tiksinti ile bakarlar."

    mein kampf
  • "sonradan görmeler, benzer yeteneklere sahip oldukları maymunlar gibidir: onların yükselişi izlenir, yukarı tırmanırken gösterdikleri çeviklik hayranlık uyandırır, ama zirveye ulaştıklarında sadece ayıp yerleri görünür." *
  • (bkz: alamanci)
  • yaşam içinde varılmış "o an"a kadar yaşananların ardından, olan biteni görmesi sonucunda ortaya çıkan kişinin şekline bakar, kimin hangi sıralamada ne zaman ne gördüğü ile ilgilenmez, haliyle de bu ve mealli sözlerin olumsuz yakıştırılma durumlarından pek hoşlanmazdım.
    günün birinde tam anlamı ile bu lafın sözlük karşılığı olan adam ile yolum kesişene kadar durum hakkındaki düşüncelerim tarif ettiğim şekilde idi.
    zat-ı muhteremin yatına, kendi familyasından birkaç arkadaşı ile beraberlerken, çanakkale civarında katıldım. ilk istenen şey bodrum'a ulaşmak idi. hava koşulları sınırda olmasına rağmen bunu yapabileceğimizi belirttim. yola koyulduk...
    bodrum'a vardığımızın üzerinden henüz yarım gündüz geçmemişti ki fethiye'ye gitmek istediler, tamam bu da olabilirdi. özellikle de ağır havalarda, ard arda, yan koya geçer gibi belde değiştiremeyeceğimizi ama bunun ikincisi olmaksızın ilk ve son defa tolere edebileceğimi uygun dille ifade edip yola çıktım.
    fethiye'de de birkaç saati doldurunca bodrum'a geri dönmek istediler. o sırada takip eden günlerde birinin yaşgünü için boğazdaki yalıya süpriz yapmaya yetişip yetişemeyeceğimizi hesaplamamı da talep ettiler. hemen ardından yemek yapan aşçı ve garsonlar nasıl ki yemek boyunca masa çevresinde bulunuyorsa kaptanın da aynı şekilde masa başında hazır bulunması gerektiği konusunda bir uyarı aldım...
    tamam buradaki kaptanlığın ticari filodaki gemilerdekinden farklı olacağını öngörebiliyordum,, görevim "seyir" yapmak yanında biraz da "hizmet"e girecekti, ama bu kadar da değil...
    kaptana ödenen dolarların bunları yapması için olduğunu söylediklerinde tabii ki de olan oldu, "sikerim paranızı" deyip yatı alargada bırakarak kıyıya çıktım ve bir kamp yerine yerleştim.
    4 gün boyunca çaresizce yeni kaptan bekleyişlerini izledim günbatımlarında her yudumu 5000 dolara bedel soğuk bira eşliğinde...
  • haksız kibirin ve aşağılama yetkisinin hükmettiği insanlardır. sonradan görmelikle domalmış egolarının hükmü altında kalp gözleri kapanır, çirkefleşir sağlıklı insanlara göre çok kolay kalp kırarlar. bu tarz insanlarla ne iş ne arkadaşlık yapmaya gelmez, ne yaptılarsa başınıza kakarlar bir de üstüne sen benim kim olduğumu biliyor musun? diye eklerler. ne diyeceğinizi bilemez kalırsınız öylece.
hesabın var mı? giriş yap