• alıntıdır

    "1934 yılında soyadı kanunu çıktı, her türk kendine bir soyadı alacaktı.herkes kendi soyadını kendisi seçtiği için insanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı..dünyanın en cimrileri 'eli açık', dünyanın en korkakları 'yürekli', dünyanın en tembelleri 'çalışkan' gibi soyadları aldılar.bir mektup yazabilecek zamanda ancak imzasını atabilen bir öğretmenimiz kendisine 'çevikel' soyadını almıştı.irkçılığın yayıldığı günler olduğundan, özellikle türklüğü karışık olanlar ırkçılığı anlatan soyadlarını kapışıyorlardı. her türlü yağmada hep sona kaldığım için güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. bana, ortada böbürlenebileceğ im bir soyadı kalmadığından, kendime 'nesin' soyadını aldım. herkes 'nesin' diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim."

    aziz nesin
  • lan... yani...
    türk köylüsü muhakkak her şeyin en iyisine layık, soyadının bile...
    soyadı kanunuyla köylülere küçük düşürücü, aşağılayıcı sıfatlar soyadı olarak layık görülmüştür, doğrudur. imtiyaz sahiplerine acayip torpil geçilmiştir, muhakkaktır. aristokrat ailelere, ağalara, paşalara en kral soyadlar verilmiştir, kalıbımı basarım bu böyledir. insanları kendilerini ifade ettikleri soy isimlerinden vazgeçmeye zorlamış ve zamanın şartlarında belki de alelacele, düşünmeden seçilen türkçe adlara alışmaya mecbur bırakmıştır. hiç itirazım yok.
    böyledir de... diyorum ki hani birbirine garip, anlaşılmaz, edepsiz ve komik lakaplar takma konusunda duayen olmuş bir millet olarak bütün faturayı mı işgüzar nüfus memurları nezdinde devlete keselim?
    birbirine yarıdaşşaklar, çanağıyarıklar, ayyaşboklar diye seslenen bir milletin ahvadıyız netçede. sana nüfus memuru o hengamede "patlak" soyadını uygun görmüş diye "kömölüst pölütükönön föşöstlüğü bikbikbik..."

    kemalist politika nedir, kemal kim, politika kimin biliyorsam da yorganım pirelensin. ha, bilsem de gelip sana yine anlatmam lan, kimseye anlatmam, manyak mıyım amk...
  • insanların kendilerine taktıkları şanlı şöhretli lakaplar yerine daha eşit daha medeni ayırt edici bir kanundur. bir soyadı kanunu çıkartmakla, bir harf devrimi yapmakla deha olunmaz. biz ona koskoca! osmanlı'nın eşit şartlarda teslim olduğu düşmanı eşit olmayan şartlarda yendiği için deha diyoruz. katıldığı bütün savaşları kazandığı için deha diyoruz. çanakkale'de, kurtuluş savaşında çok önemli zaferler kazandığı için deha diyoruz. bazı sağdan soldan duyduklarını gerçek sananların ona rahat rahat hakaret etmesi için değil rahat ve huzurlu bir yaşam sürmesi için bize bağımsız bir ülke bıraktığı için deha diyoruz.
  • ataturk inkılapları arasında en önde gelenlerden biridir. insanların "sıracalı memmet" , "hasanların fadime" , "yukarı voltranın recai" diye bilinmeleri dayanılmaz bir durumdur aslında, ayrıca, sıracalı bir dolu memmet, hasanların bir sürü fadimesi olabilir, samanlıkta basıldığı için hasanların reddettiği fadimeleri de eklersek bir fadime ordusu bile doğabilir ve ayırt edilemez, hangisi hangi hasanın bilemezsin.

    1934 yılında kabul edilen bu kanunla, aile kavramı tam olarak oturmuştur neredeyse. bu kanun çıktığında tbmm, "mustafa kemal"e ataturk soyadını vermiştir.
  • ---- soyadı nizamnamesi ----

    bakanlar kurulu kararının tarihi: 24.12.1934, no: 2/1759

    dayandığı kanunun tarihi: 21.6.1934, no: 2525

    yayımlandığı r. gazetenin tarihi: 27.12.1934, no: 2891

    yayımlandığı düsturun tertibi: 3, cildi: 16, s. 353

    bölüm i

    hususi hükümler

    madde 1 – (değişik: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    her türk vatandaşı, öz adından başka soyadı da taşımak zorundadır. soyadı olmayanlara kendilerince belirlenen bir soyadı mülki idare amirleri tarafından aile kütüklerine ve doğum tutanaklarına yazdırılır.

    madde 2 – (değişik: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    söyleyişte, yazışta, öz ad önde, soyadı sonda olmak üzere bütün harfleri söylenerek veya yazılarak kullanılabileceği gibi söyleyişte ve yazışta öz adsız yalnız soyadı kullanılabilir ve imzada öz adın ilk harfi, öz ad iki tane ise her ikisinin ilk harfleri veya birinin ilk harfi ile öteki ad ve soyadının tümü yazılabilir. iki soyadı olan kadın her iki soyadını birlikte kullanır.

    madde 3 – (mülga: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    madde 4 – (mülga: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    bölüm ii

    soyadı

    madde 5 – yeni takılan soyadları türk dilinden alınır.

    madde 6 – soyadı ya yalnız olarak veyahut (oğlu) ile birlikte kullanılır.

    madde 7 – yabancı ırk ve millet isimleri soyadı olarak kullanılamaz.

    madde 8 – bir aşirete veya kabileye ilişik anlatan soyadları kullanılamaz ve yeniden takılamaz.

    madde 9 – eski ve yeni devlet kadrosundaki rütbe ve memuriyet bildiren soyadları kullanılamaz ve yeniden konamaz.

    madde 10 – umumi edeblere uygun olmıyan veya gülünç veya iğrenç olan veya hakaret anlatan soyadları kullanılamaz ve yeniden takılamaz.

    madde 11 – tarihte ün almış büyüklere ilişik anlatan soyadları bu kişilere ilişik resmi kayıdlarla, belgelerle sabit olmadıkça kullanılamaz ve yeniden takılamaz.

    madde 12 – (değişik: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    7, 8, 9, 10 ve 11 inci maddelere aykırı olarak verilmiş adlar aile kütüklerine ve doğum tutanaklarına yazılamaz. söz konusu maddelere aykırı olarak verilmiş olan adların değiştirilmesi için ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde dava açılır.

    madde 13 – (mülga: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    madde 14 – (mülga: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    bölüm iii

    soyadı seçim hak ve vazifesi

    madde 15 – (değişik: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün içinde doğan çocuklar babalarının soyadını taşırlar. evlilik dışında doğan çocuklar, analarının soyadını alırlar. ancak, ana önceki evliliğinden dolayı çift soyadı taşıyorsa, çocuk onun bekarlık soyadını taşır. evlilik dışında doğmuş çocuklar, ana ve babanın birbirleri ile evlenmesi veya babalarının tanıması ya da hakimin babalığa karar vermesi ile babanın soyadını alır.

    madde 16 – (değişik: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    evlatlık küçük ise evlat edinenin soyadını alır. ergin olan evlatlık, evlat edinilme sırasında dilerse evlat edinenin soyadını alabilir. evlatlık ilişkisinin kaldırılması durumunda evlatlık, evlat edinilmeden önceki soyadını alır.

    madde 17 – (değişik: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    kadın evlenmekle kocasının soyadını alır. ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.

    madde 18 – evlenen dul, evlendiği günden itibaren yeni kocasının soyadını alır ve eski kocasının soyadına bir daha dönemez.

    madde 19 – (değişik: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    boşanma halinde kadın, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. ancak hakim boşandığı kocasının soyadını taşımasına izin vermiş ise boşandığı kocasının soyadını taşımaya devam eder.

    madde 20 ilâ 25 – (mülga: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    madde 26 – (değişik: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    bulunmuş zihinsel özürlüler ile yaşının küçüklüğü nedeniyle kendini ifade edemeyen bulunmuş çocuklar hakkında düzenlenen tutanaklarda belirtilmemiş ise soyadı, nüfus müdürlüğünce verilir.

    madde 27 ilâ 30 – (mülga: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    bölüm iv

    soyadlarının yazımı

    madde 31 ilâ 49 – (mülga: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    bölüm vi

    türlü hükümler

    madde 50 ilâ 52 – (mülga: 25/3/2009-2009/14848 k.)

    madde 53 – bu nizamname hükümleri, 2/1/1935 tarihinden itibaren tatbik olunur.

    medde 54 – 2525 numaralı kanuna göre hazırlanmış ve şürayı devletçe görülmüş olan bu nizamname hükümlerini dahiliye vekili yürütür.
  • enteresandır, ülke tarihinin dönüm noktalarından biri olduğu halde soyadı kanunu ve bu kanunun uygulanması ile ilgili doğru dürüst ne bir araştırma, ne de herhangi bir kitap/roman/film vb mevcut. halbuki toplumun bütün kesimlerini doğrudan etkilemiş, sosyal hayatı şekillendirmiş çok ciddi bir olay bu. gelgelelim, sadece "bizim sülale lakabı sidikliler ama, nüfus memuru yılmaz diye yazmış" falan gibi kulaktan kulağa aktarılan hikayeler, yahut dönemin aydın kesiminin eleştiri niteliğindeki bir iki yazılı metni var. ha, bir de refik halit karay veya aziz nesin gibi muhalefetini ince ince yapanlar mevcut ki, sayısı bir elin parmaklarını geçmez sanırım.

    nasıl çıkmış, nasıl uygulanmış, kimler çalışmış, ne tür bir altyapı kullanılmış, türk dil kurumu, türk tarih kurumu, üniversiteler bu konuda ne yapmış, örnek soyadları nasıl ve kimler tarafından belirlenmiş, nüfus müdürlüklerine liste falan mı gönderilmiş? bürokrasinin nasıl işlediğine az çok vakıf ve bu tip "bir gecede çıkmış" kanunların nasıl uygulandığına şahit olmuş biri olarak cidden merak ediyorum.

    tahminime göre, birileri oturup o zamanki ideolojinin ruhuna uygun olarak örnek bir liste oluşturuyor ve bunlar nüfus müdürlüklerine yollanıyor. ilgili memurlar da belirlenen tarih aralığında müdürlüğe kadar gelip "ben soyadı olarak şunu istiyorum" diyebilen herkesin kaydını yapıyorlar. geri kalanlar, özellikle kırsalda yaşayıp köyünden çıkamayan veya kendine soyadı seçecek bilince sahip olmayanlar da nüfus memurları veya dönemin yerel idarecileri/muhtarlar/ağalar tarafından o bahsettiğim liste dahilinde rastgele kayıt altına alınıyorlar.

    işte o dönem şehirlerde yahut en kötü kasaba merkezlerinde yaşayıp sosyoekonomik düzeyi az çok yüksek olan (üretime, ticarete ve sosyal yaşama yön veren meslek erbapları, tüccarlar, toprak sahipleri, belirli soy ve sülaleler vb.), dönemin "elit tabakası" olarak adlandırabileceğimiz ufak bir kesim kendi soyadını seçebiliyor.

    teorime göre, bugün bile soyadlarına bakmak suretiyle osmanlı dönemi uzantısı olarak cumhuriyetin ilk yıllarında bu elit kesimi oluşturan tabakanın temsilcilerini tespit etmek mümkün. meslek, köken veya sülale atıflı soyadı varsa tamam. helvacıoğlu, taciroğlu, uncular, hacı(x)oğlu, yazıcı, ketenci, kalemci, ağaoğlu, hekimoğlu, kadıoğlu vb.. işte bunlar hep dönemin varlıklı/nitelikli insanlarının soylarını devam ettiriyorlar. toplumun geri kalanına göre daha iyi imkanları olan, daha iyi eğitim, sağlık, beslenme şartlarına erişebilen ve sahip oldukları mal varlığı ile gelecek kuşaklarına bile iyi hayat şartları sağlayabilen aileler bunlar. ve gerek maddi gerekse de entelektüel anlamda birikimlerini kuşaktan kuşağa aktararak bir şekilde devam ettirmişler.

    geri kalan büyük çoğunluğa gelince..

    eh, işte bizler de o dönem nüfus idaresine gidip seçtiği soyadını kayıda geçirecek kadar basireti olmayan, köyünde ağanın/muhtarın karşısında el pençe divan durup bu okuma yazmayı dahi doğru dürüst bilmeyen insanların (tahminen) bir listeye bakarak adeta taşak geçercesine dağıttığı "yılmaz", "coşkun", "şahin", "aslan", "demir", "güven", "kaya", "çelik" gibi soy isimlere sahip çapsız atalarımızın nesillerini devam ettiriyoruz nitekim.
  • bahsi geçen kanunun 7. ve 8. maddeleri şu şekildedir:

    madde 7

    "soy adlarına (yan, of, ef, viç, iç, is, pulos, aki, zade, mahdumu, veled ve bin) gibi başka milliyet anlatan ve başka dillerden alınan ekler ve kelimeler takılamaz. bu eklerin yerine (oğul) konulur."

    madde 8

    "arnavut oğulu, kürt oğlu" gibi umumi surette başka milliyet gösteren (çerkez hasan oğlu, boşnak ibrahim oğlu) başka milliyete ilişik anlatan (zoti, grandi) gibi başka dillerden alınmış olan soyadları kullanılamaz ve yeniden takılamaz.
  • balkan ve kafkas göcmenlerinin soyadlarini kabullenemeyen kanun.

    edit: gönderin zamanin ötesine amina koyim, cok sikimdesiniz...
  • zamaninda türkce olmayan soyadlarini kabul etmeyen kanun.
  • türkleşme adına uygurcadan kelimeler alan kemalist devrimin en mantıklı uygulamalarından biri de soyadı kanunu olmuştur. bile isteye öztürkçe soyadları verilmeye çalışılmıştır ki arapça ya da farsçadan bağımsız bir kimlik inşa edilsin.
    işe de yaramıştır.
hesabın var mı? giriş yap