• harika bir jenerik açılışı vardı. hiç unutmam 5 mayıs 1989 tarihinde yayına başladı ve ilk yayınlanan görüntü paula abdul'ün bir klibiydi. harikaydı. bir yıldız döne döne gelip çemberler içinden star1 yaziyordu. bu kalitede daha bir tane bile jenerik göremedik. star bunu neden birakti ki?
  • salih diriklik' e ait http://www.diriklik.com/ sitesinden alıntıdır.işte star 1'in hikayesi ve 1990 yılındaki gelişmeleri.

    telif hakları ve sinema genel müdürlüğü tarafından istanbul atatürk kültür merkezi'nde 1. türk sinema kurultayı adlı yeni bir sempozyum daha düzenlenir. 3.- 5 .mayıs 1990 tarihleri arasında yapılan bu kurultay'datv yayınlarından devlet tekelinin kaldırılması için, anayasa'nın 133. maddesinde değişiklik yapılması bildiride okunur.sinema kurultayı'nda anayasanın 133. maddesinin değiştirilmesi teklif edilirken, kamuoyunda uzun süredir "yasal-yasadışı" tartışmalarına sebep olan star-1 televizyonu, 7.mayıs günü aniden test yayınına başlar. star-1, paravan şirket kurmak ve vergi kaçırmak isteyen işadamlarının rağbet ettiği lichtenstein'da 50.000 isviçre frangı sermaye ile 3.ağustos. 1989'da kurulmuş bulunan magic box incorporated ag adlı şirkete aittir. bu şirketin türkiye temsilcisi olarak aralık '90 ortalarında kurulan 150 milyon sermayeli magic box international'ın patronları ise, rumeli holding'in sahibi 31 yaşındaki cem cengiz uzan, yapı ve ticaret a.ş., imar bankası ve adabank'ın sahibi olan babası kemal uzan ile turgut özal'ın büyük oğlu ahmet özal'dır.

    test yayınına başlayan star-1, almanya'nın ludwigshaven şehrindeki akk stüdyolarından eutelsat f-5 uydusuna verdiği görüntüleri buradan türkiye'ye yansıtmakta ve sadece özel uydu antenleriyle izlenebilmektedir. ülkedeki yayın tekelini trt'ye veren anayasa maddesi henüz yürürlükteyken özel bir televizyonun yayına başlaması, iletişim yönünden türkiye'nin geleceğini etkileyen önemli bir dönüm noktası olur. 100 milyar liralık bir yatırımla kurulduğu söylenen magic box'da yayın sorumluluğunu yüklenen beyin takımı da hayli ilginçtir. şirketin yönetim kurulu başkanı ve star-1'in genel koordinatörü ünvanıyla işe başlayan tunca toskay, hemen hemen trt'deki eski ekibinin tamamını buraya toplamış gibidir. genel müdürlüğü yürüten mehmet turan akköprülü'nün yanısıra, ekrem çatay ve adem gürses de yeni kanalda önemli görevler üstlenir. asıl yayına eylül ayında geçeceğini ilan eden star-1, günde 12 saat süreyle (13.00- 01.00 arası) yaptığı test yayınlarında profesyonel amerikan basketbol ligi karşılaşmaları ile bol bol yabancı müzik klibi yayınlar. bu arada yeni kanalın tanıtımı için, sinema oyuncuları başta olmak üzere birçok sporcu, yazar ve gazeteciyle yapılmış reklam spotları da sık sık star-1 ekranına gelir.

    dallas, santa barbara ve miami vice gibi dizilerin yeni bölümlerini satın alan star-1'in yayın politikası, yayın sorumlusu tunca toskay'la yapılan bir röportaj vasıtasıyla kamuoyuna sunulur. toskay, 29.mayıs tarihli güneş gazetesi ekran ekinde yüksel aytuğ'un uydu yayıncılığı ile ilgili sorularını şöyle cevaplar:

    " bizim, yayınlarımızın engellenmesi gibi bir endişemiz, derdimiz, sıkıntımız yok. bir an önce test yayınını tamamlayıp, eylül ayındaki tam program yayınına geçmenin heyecanını yaşıyoruz. ben, başarılı olacağımız kanatindeyim. çünkü zamanlamamız çok iyi... söylemek istediğim, televizyon izleyicisinin değişik türde bir yayını özlemle, hatta ihtirasla beklediğidir. (...) bir ticari bir kuruluşuz. halkın çok rahat ederek, beğenerek izleyeceği bir ekran yaratmaya çalışıyoruz. halk önce rahatlamalı. (...) tabii ki erotizm konusunda trt kadar katı değiliz... her toplumun belli kültürel değerleri, alışkanlıkları vardır. biz de kendi toplumumuzun davranış biçimine uygun bir yayın politikası izleyeceğiz. trt kadar katı olmayacağız. (...) aslında duvarlar yıkıldı. biz algılamakta geç kaldık galiba... tv yayıncılığı açısından sınırlar ortadan kalkmıştır. yayın artık uzaydan geliyor, engelleyemezsiniz. artık çatınıza bir çanak yerleştirip, istediğiniz yayını izleyebiliyorsunuz. bu işin sınırı kalmadı. bu durumda türkiye kendine yeni bir politika yaratmak zorundadır... (trt olarak) hangi değerlerin korunacağına karar verilmeli, buna uygun bir yayın politikası oluşturulmalıdır. siz iyi olanı insanınıza verirsiniz. onun dışında (uydudan) gelen yayınlar zaten bu insan üzerinde fazla etkili olmaz. ancak herşeyi de koruyamazsınız. çünkü dünya giderek küçülüyor. ama farklı bir toplum olarak kalmayı arzuluyorsanız, bunu sağlayacak şeylerin neler olduğunu bilimsel yöntemlerle belirleyip, ona göre kültür ve yayın politikası belirlemek zorundasınız. bence çare budur."

    kendi genel müdürlüğü zamanında yaptırmadığı bu tür bilimsel araştırmaları yeni trt yönetimine tavsiye eden tunca toskay, erotizme yeşil ışık yakan söyleri de dikkate alındığında; "biz bazı değerleri nasıl olsa bozacağız, bari trt aklını başına toplasın da bu değerlerin bir kısmını korumaya gayret etsin" demeye çalışmaktadır. star-1 olayının bazı perde arkası gerçekleri ise, ancak aradan zaman geçtikçe ortaya çıkmaya başlar. bunlardan vericilerle ilgili olan kısmını hasan pulur 17.ocak.1992 tarihli milliyet gazetesi'ndeki köşesinde şöyle yazacaktır:

    " bildiğimiz kadarıyla ahmet özal'ın televizyonla ilgisi, evindeki tv'yi açıp kapamaktan ileri gitmeyen herhangi bir insandan farklı değildi. ne zamana kadar! şimdi kanlı-bıçaklı oldukları cem uzan'la ortak oluncaya kadar. çünkü anayasa'nın 133. maddesine göre, türkiye'de özel radyo ve tv yayınları trt'nin elinde, özel tv kurulamıyordu. o halde ne yapmalı? türkiye'de verici ve link hattı bulmalı... anayasa'ya göre vericiler trt'nin elinde.. o halde... şu vericileri trt'nin elinden nasıl kurtarmalı? bir kanun çıkarırız, verici istasyonları trt'den alır, ptt'ye bağlarız. ahmet bey oğlumuzun hatırı var. çocuk bir iş kuruyor, üç-beş kuruş para kazanacak. zaten annelerinin dediği gibi, dikili bir ağaçları bile yok! ve 3517 sayılı kanunla trt'nin olan radyo-tv vericileri ptt'ye devredildi."

    aslında resmi yoldan hiçbir engellemeye maruz kalmayan böyle bir olayın içinde bizzat cumhurbaşkanı turgut özal'ın olmadığını düşünmek mümkün değildir. zaten cem duna'yı trt genel müdürü seçtikten sonra tunca toskay'ı başbakanlık müşaviri olarak yanına alan ve ona özel tv yayınları ile ilgili bir fizibilite raporu hazırlatan da bizzat turgut özal'dır. ama tunca toskay, başlangıçta kendisiyle yapılan bütün röportajlarda ahmet özal'ın magic box'la hiçbir organik bağı olmadığını özellikle vurgulamaya çalışır. (nitekim, ahmet özal'ın şirkette %50 ortaklığı olduğu ve 100 bin doların üstündeki ödemeler için cem uzan'la birlikte imza yetkisine sahip olduğu, ancak iki ortağın anlaşmazlığa düştüğü 1991 yılı sonunda kesin şekilde ortaya çıkacaktır.)

    mayıs ayında deneme yayınlarına başlayan star-1, temmuz ayından itibaren santa barbara, ateş çemberi, cimri, aynadaki yüz gibi pembe dizileri yayınlamaya başlar. özel bir kanalın kurulmasıyla ilk defa rekabetle karşı karşıya kalan trt'deki huzursuzluk, alp buğdaycı, kaan yakupoğulları ve rana elik'ten sonra gülgün feyman, müge oruçkaptan gibi spikerlerin de elinden alınmasıyla artmaya başlar. ancak bardağı taşıran son damla, magic box'un fenerbahçe, galatasaray, beşiktaş ve trabzonspor başta olmak üzere birçok 1.lig takımıyla naklen yayın anlaşması imzalaması, 3.ağustos cumartesi günü de galatasaray- fenerbahçe arasındaki özel kupa maçını ekrandan naklen yayınlaması olur. o güne kadar sadece sözlü olarak yeni kanala karşı çıkan trt, bu gelişmeler üzerine "yayın tekelini çiğnediği" gerekçesiyle yeni kanalın kapatılması için mahkemeye başvurur. bu arada shp'nin yaptığı itirazı inceleyen anayasa mahkemesi de, anap hükumeti'nin çıkarttığı 3517 sayılı kanunla ptt'ye devredilen verici ve yansıtıcıların tekrar trt'ye geri verilmesine karar vermiştir. (vericilerin trt'ye iade işlemi ise ancak 25.haziran.1992'de, yani dyp-shp koalisyonu döneminde gerçekleşecektir.) bu beklenmeyen gelişme üzerine, gazetelere tam sayfa ilan veren magic box, "star-1'in verici ve yansıtıcılarla bir ilgisi yoktur. yayınlar doğrudan uydu sistemiyle yapılmaktadır" diye duyuru yapar. bu ilan kampanyası karşılığında basın da bazı gerçekleri kamuoyundan saklamayı uygun görür. star-1'in maç yayınlarında ptt'nin link hatlarından faydalandığı, hükumet'in istediği an bu hatları kapatarak yayınlara sekte vurabileceği gerçeği hiçbir gazetede yer almaz. ama basın, star-1'deki teknik hataları yazmaktan da geri kalmaz. 11.ağustos tarihli güneş ekran dergisi'de esen ünür, bu hataları dile getirdiği "film kutusu" başlıklı yazının sonunda şöyle der:

    " özel tv yayıncılığının yaygınlaşacağının ve yasal ortamın buna göre değiştirileceğinin somut işaretlerinin görüldüğü şu günlerde, bu iş için kolları sıvayan her girişimcinin yayıncılıkta uzmanlaşmanın önemini kavraması gerekir. neyin nasıl yapılacağını öğrenmek için fazla çaba harcamaya gerek yok. haber yayıncılığı yapacak ekibiniz bu işi en iyi yapan cnn ve bbc'yi örnek alırsa, bunun gibi en iyi eğlence yayını yapan nbc'yi, en iyi eğitim programı üreten japon yayıncılığını örnek alırsa, işlerin çok kolaylaşacağı hemen görülecektir. tv yayıncılığında yeniden keşfedilecek birşey yoktur. bütün mesele, bugüne kadar keşfedilmiş olanları iyi bilmek ve iyi uygulamaktan ibarettir."

    eylül ayında yayın saatini arttıran star-1, adalar ve bakırköy belediyelerinin kurduğu yansıtıcılarla o cıvarda artık normal antenlerle seyredilmeye başlanmış, tahmini seyirci sayısı da 5 milyona yaklaşmıştır. özel tv yayınlarının yasal olup olmadığının halen tartışıldığı bir dönemde bu "meccani hizmeti" sunanlar, adalar belediyesi başkanı recep koç (anap) ve bakırköy belediyesi başkanı yıldırım aktuna (shp)'dır. sağ ve sol belediye temsilcilerinin hizmet için yarıştığı star-1'in en önemli özelliği, hiç bir yerli yapıma yer vermeyerek tamamen yabancı film ve diziler göstermesidir.

    turgut özal'ın desteklediği özel tv yasası'nın meclis komisyonlarında görüşülmesi ise henüz tamamlanmamıştır. oluşturulan yasa taslağında, özel tv yayınlarını 12 kişilik bir kurulun denetlemesi, hem trt'nin hem de özel tv'lerin ptt aracılığıyla yayın yapmaları, bu hizmet karşılığında ptt'ye belli bir ücret ödenmesi, yasaya uymayan ya da ücretini ödemeyen yayınların durdurulması gibi maddeler yer alır. ancak yasanın meclis genel kurulu'nda ciddi bir şekilde ele alınabilmesi için bile (kasım '93) daha uzun yıllar beklemek gerekecektir. nitekim anap kırşehir milletvekili gökhan maraş tarafından hazırlanan "3257 sayılı sinema, video ve müzik eserleri kanunu"nun bazı maddelerinin değiştirilmesi ile ilgili teklif de bir yıla yakın süredir meclis komisyonlarında görüşülüp durmaktadır.

    özel tv yasası'nın komisyonlarda görüşülmeye başlanması, pek çok yeni müteşebbisin de doğmasına sebep olur. 1990 başlarında hürriyet gazetesi'nin ulusal video a.ş. ile, sabah gazetesi'nin ise tek başına giriştiği hazırlıklar hız kazanır. bu arada leventteki imaj stüdyolarının sahibi cemal noyan da sabah grubu'nun kurduğu satel'e program hazırlamak için çalışmalara başlar. karacan yayınları ile asil nadir'e bağlı intv grubu ise bu alana yeni yeni ilgi duyan kuruluşlardır. bu sıralar ingiliz basın kralı rupert murdoch'un tv-3'e talip olduğu haberleri de basında yer alır. ilk girişimi 1989 yılında yaptığı için özel tv müteşebbislerinin en eskisi sayılan, ama şu ana kadar bu yönde müşahhas hiçbir adım atamamış olan türkiye gazetesi ise ismi var cismi yok tgrt'yi (şimdilik) bir kenara bırakır ve cem ertürk yönetiminde vizyon ajans adlı yeni bir yapım şirketi kurar.

    özel tv konusunun giderek ısındığı bu günlerde, 18.ağustos tarihli güneş ekran dergisi'nde yüksel altuğ imzalı enteresan bir yazı yayınlanır:

    " yasal düzenlemeler, toplumdaki gelişmelerle birlikte ortaya çıkar. yasalar, kurallar ve ahlaki değerler, insanlar ihtiyaç duydukları için doğmuştur... oysa ülkemizde h‰l‰ tv yayıncılığı konusunda müthiş bir kaos yaşanmakta... bütün bu toz dumana neden olan karışıklık, uydu çağı yaşanırken türkiye'de halen bilmem kaç sayılı telsiz kanununa göre düzenlemeye kalktığımız içindir... neden birileri çıkıp da 'yahu arkadaşlar, gelin de şu televizyon yayıncılığı işini belli esaslara bağlayacak kanunlar çıkaralım' demez? (...) yeni düzenlemeler geciktiği taktirde ise türkiye'de tv yayıncılığı zorbalık ve şiddetin egemen olduğu orman kanunları'yla yönetilmeye devam edecektir. trt genel müdürü, basın toplantısını görüntüleyen özel tv kuruluşunun kamerasını eliyle kapatacak... derken fenerbahçe sahasının bekçisi, devlet televizyonunun kamerasını, tıpkı trt genel müdürü'nün yaptığı gibi, eliyle kapatıp trt mensuplarını kapı dışarı edecektir."

    (dikkat edilirse, bu yazı yazıldığında henüz sadece star-1 yayındadır. birkaç yıl içinde özel tv sayısının 14-15'i bulduğu zamanlarda da bu tür yazılara basında sıkça rastlanacaktır.)

    6. ekim cumartesi günü hem trt, hem de star-1 aynı anda yeni yayın dönemine başlayarak büyük bir rekabetin içine girer. ancak ekranda olumlu bir şeyler bulma ümidindeki seyirci için değişen bir şey olmamış, trt'nin mevcut 5 kanalına bir benzeri daha eklenmiş gibidir. magic box ise yeni dönemde bütün çocuklarım (all my children), hastane günlüğü (general hospital), uçak gemisi (super carrier) gibi yabancı diziler ve müzik klipleri ile trt'ye rakip olmaya çalışır. hatta rekabeti kızıştırmak ve daha çok seyirci çekebilmek için, dallas adlı diziye yeni yayın döneminden iki hafta önce, 23. eylül pazar günü başlar. reklam gelirlerini arttırmak isteyen star-1, en kolay seyirci avlama metodu olarak gördüğü şiddet ve erotizme de yavaş yavaş kaymaya başlamıştır. star-1'in 24.kasım'da gösterdiği daire tamamlanıyor ve 1.aralıkta gösterdiği son seans, basında "16 yaşından küçükler için sakıncalıdır" notuyla duyurulan ilk filmler olur. ekrandaki bu özgürlük, 8.aralık cumartesi günü yayınlanmaya başlayan "ayşe egesoy'la cumartesi gecesi" adlı yapımla eğlence programlarına da sıçrar. her ikisi de trt'den ayrılan aydoğan ergezer ve ayşe egesoy'un hazırladığı bu ilk programda ferdi tayfur, emrah gibi arabeskçilerin yanısıra, göğüs dekolteli yüksel uzel ve dansöz hülya işıl da ekranda boy gösterir.

    1990 yılı içinde video piyasası da eski parlaklığını kaybetmeye başlamış, yerli filmler bir yana, artık iddialı yabancı filmlerin kasetleri bile iş yapmamaya başlamıştır. çünkü, kanal sayısını 5'e çıkaran trt ile star-1'in sürdürdüğü rekabet ortamı, ekranda hergün en az üç-dört filmin gösterilmesine sebep olmuştur. basra körfezi'ndeki gergin bekleyişin piyasalara getirdiği durgunluk ve yüksek enflasyon da halka, para verip video kaset kiralamak yerine tv'de bedava film seyretme alışkanlığı kazandırmıştır.
    aralık ayının son günlerinde gazetelere verdiği reklamlarla seyirci sayısının 20 milyona ulaştığını ilan eden star-1, yılbaşı gecesi izleyicilerine iki bmw ile üç mazda otomobil hediye edeceğini de bildirir. bu arada, rekabeti bir adım daha ileri götürür ve yılbaşı gecesi ekrana tam 11 dansöz çıkararak kendi çapında bir rekor kırar.

    yılbaşı gecesini tek dansözle (buse başar) geçiştiren trt'nin genel müdürü kerim aydın erdem ise, resmi ekranlara eli yüzü düzgün hiçbir yapım getirememe beceriksizliğini "özel kanallarla rekabet" diye tanımlamayı tercih eder. trt'de cem duna döneminden bile daha laçka bir yönetim kuran erdem'in tek yaptığı iş, koltuğunu kaybetmemek için haber programlarında iktidar partisine yağ çekmek, geri kalan zamanlarda da ekranı en cıvık yapımlarla doldurarak şahsiyetsizlik örneği sergilemekten ibarettir. zaten trt bütçesinin 1990 yılında 120 milyar kâra geçişinin tek sebebi de, nitelikli bir program hazırlamak yerine, ekranı ucuz ve kalitesiz yapımlarla doldurmuş olmaktır.
  • kanalin en civcivli zamanlariydi, devamli olarak verecekleri buyuk hediyelerin reklami yapilir "star star staar biir" gibi jinglelar soylenirdi, bir yilbasiydi sanirim, sabahtan aksama kadar tek bir kere star lafi gecmemisti kanalda, bi gariplik oldugundan emindim, cunku telefondaki seyirciler en buyuk star1 diye odulleri gotururken sunucular bos bos gulmektelerdi, gercek ertesi gun ortaya cikti, ahmet ozal star1 isminin sahibi oldugu icin bu markayi ve de yuzbinlerce dolarlik logoyu kullandirtmiyordu. ve star1 tarihe karisti, uzanlar her zaman oldugu gibi bir yalanla kilif buldular : "artik uydudan yayin yapiyoruz ve kapsam alanimizi genislettik, butun dunya bizi izliyor, o yuzden adimizi interstar olarak degistiriyoruz..".. yemedik tabi... bir kac sene sonra uhf bandindan ayni star1 logosu ile bir kanalin test sinyali uzun sure kaldi, ahmet ozal yeni bir kanal acacakti, ama acilamadan kapandi.
  • bugunku star televizyonunun ilk acildigindaki adi.. 1993'te falan adi degi$ti inter star oldu sanirsam. kalite yabanci diziler vs. koyarlardi, $imdi ciguli'nin dizisi var ak$amlari.
  • yazılı basına ''niye ahmet özal ?'' dedirtmiş türkiye'nin ilk özel tv kanalı. sabah'ta vaktiyle üçüncü sayfada duvar yazısı olurdu her gün. meğer selahattin duman yazarmış onları. ahmet özal'ın işleri kötüye gidip kanaldaki hisselerini ortağı cem uzan'a devredince şöyle bir duvar yazısı vardı ki selahattin duman'ın, unutamam...

    ahmedi medi
    kuyruklu kedi
    bir tivi tuttu
    tivi onu yuttu
  • 56 ekran kumandasız beko hitachi marka televizyonumuzda ilk kez arzı endam ettiğinde beni sevinçten havalara uçuran ilk özel kanal. liseliyiz, trt'nin klasik programcılığından artık usanmışız. star 1'in o dönem ilaç gibi geldiğini hatırlıyorum. trt resmi ve gri idi. star 1 daha genç, dinamik ve çok renkli. özgür yayın politikası, logosu, sıradışılığı insanı cezbediyordu.

    müzik konusunda sınırlama yoktu. arabesk trt'de yasaklıyken , star 1'de rahatlıkla yayınlanabiliyordu. çok geniş bir yabancı klip arşivine de sahip olması star 1'i televizyonun 1 numarası haline getirdi. 1 saatlik klip kuşakları olurdu. youngstar galaxy adındaki müzik/gençlik programını da hatırlıyorum.

    habercilik konusunda oldukça cesurdu ama abd yalakalığı es geçilemeyecek boyutta idi. körfez savaşı sırasında yayındaki herhangi bir programı anında kesip ırak'taki işgalci abd kuvvetlerinin komutanlarının basın toplantısını canlı yayınlardı, bazen 1 saati bulurdu bu canlı yayınlar . haber bülteni sonrası yorumculuk olayı da yanılmıyorsam star 1 ile başladı. önceleri meriç köyatası, sonradan engin ardıç.

    haftasonları hulk ile transformers'ı iple çekerdik. dizileri, filmleri , trt'nin bilindik , tekdüze yayınlarından çok daha farklı idi . ninja kaplumbağalar da unutulmaz. bir de yayınladıkları amerikan güreşinin şov olduğunu anlamamız epey zaman aldı. o yumruk ve tekmeleri gerçek sanırdık.

    freddy krueger ile bizi tanıştıran, korku filmleri ile osuruğumuzu düğümleten ilk tv kanalı da star 1 oldu.

    star 1'i türk halkı olarak çok sevmiştik. yokluktan olsa gerek.
  • hangi yıl olduğunu tam hatırlamasam da kafamda en baskın şekilde yer etmiş yılbaşının müsebbibi olan kanaldır*. "yılbaşında sabaha kadar uyumama" şeklinde çok ulvi hedeflerimin olduğu döneme denk gelen bu yılbaşında bu abiler şu arabaları hediye olarak veriyorlardı: 1 mazda 323, 1 mazda 626, 1 mazda 929, 1 bmw 3 serisi, 1 de bmw 5 serisi. o zamana dek görülmüş şey değildi, millet canlı yayına bağlanıyor, yanılmıyorsam yayını izleyip izlemediklerini belirleyen bir soru ya da şifreyi bilirlerse arabayı kazanıyorlardı...
  • ahmet özalın, babasının özel televizyon yasası çıkarmasına karşılık 5 kuruş vermeden ortak olduğu televizyon kanalı, akabinde uzanlar çok iyi zktir ettiler elemanı
hesabın var mı? giriş yap