• dünyanın en büyük korku-gerilim yazarının türkiye’de altın kitaplar sebebiyle nasıl çocuk oyuncağına döndüğü anlatayım. efendim stephen king sürekli yazıyor. her sene birkaç tane roman çıkarıyor. kalemi çok kuvvetli ve çıkardığı her kitap direkt çok satanlar listesine giriyor. ben yaklaşık 5 yıldır stephen king okurum ve türkiye’deki en beceriksiz yayınevinde olması beni aşırı rahatsız ediyor. şöyle ki, yurtdışında her yeni kitabı için özellikle koleksiyoncular için sert kapak baskısı da çıkar. ama gel gör ki altın kitaplar yalnızca popüler olan, para kazandırma ihtimali yüksek kitaplar için bunu yapıyor. örneğin bir kara kule serisinde ciltli baskı göremezsiniz. ayrıca o kitabının filmi çıktığı gibi hemen dayadılar film baskılı versiyonlarını. e millet de saldırdı haliyle. özellikle eskiden, satmaz düşüncesiyle 1000 sayfa üstü kitaplarına nasıl sansür uygulayıp 300 sayfalara düşürdüklerini anlatmama da gerek yoktur herhalde. efendim bu altın kitaplar hiçbir sözünü yerine getirmez. yurt dışında yeni çıkan bir kitabı için “şu tarihte türkçede!” diye duyuru yapar fakat o tarihten 6-7 ay sonra çıkartır. üstadın son çıkan 2-3 kitabı hala türkçeye çevrilmedi. bu büyük bir bahtsızlıktır. varsa yoksa “o” reklamı, dayatması. kısacası bu büyük usta, türkiye’de yayın haklarının altın kitaplarda olması sebebiyle hiçbir şekilde hakettiği değeri göremeyecektir. umarım altın kitaplar yaptığı yanlışlardan tez vakitte döner. ticari kaygıları anlıyorum fakat, limitli baskı sayısıyla her kitabı için ciltli versiyon yapılabilir. neyse çok uzattım, herkes hayvan mezarlığını över durur fakat bulabiliyorsanız ceset kitabını okumanızı şiddetle tavsiye ederim. korku-gerilim haricinde neler yazabiliyor şahit olun. teşekkürler iyi akşamlar :)
  • bilen bilir, kendisi imzalı kitaplarının amazon veya ebay'da ikinci el olarak fahiş fiyatlara satılmasına ayar oluyor. yeni romanının imza günlerine gelen kişilerin samimiyetine hiç inanmıyor. bu nedenle olsa gerek değişik bir metot denermiş: sadık okurlarını ödüllendirme yöntemi. tabi bu benim yorumum. kendisini babam kadar iyi tanıdığım için vardığım kanı bu. o imzanın hiçbir zaman mezata çıkmayacağını biliyor...

    efendim stephen king, gizli gizli kitapçıları dolaşıp raflardaki kitaplarını imzalayan yazardır. bir seferinde kitapçı kendisini tanımamış ve polis çağırmış. okuduğum en enteresan adamlardan birisidir. bir insan örümcek korkusunu yenmek icin masasındaki fanus içinde tarantula besler mi ya!
  • bu yazarin kitaplarini okudugunuza emin misiniz? yaratik ismiyle cevrilen kitabi(desperation) ingilizcede 720 sayfayken link türkcede 432 sayfa link aradaki 300 sayfa nereye gitti?

    kitaplari hep eksik basiliyor. yillar sonra bazilari "tam metin" olarak yayinlanmiş. bahane olsun diye kitabin üzerine "sansürsüz" yazmışlar. ancak hala çogu kitabi eksik basilmış haliyle satiliyor.

    millete yarim kitap okutuyorlar. ayip yahu.
  • külliyatını incelemeye devam ettiğimiz süper yazardır.

    -the green mile * türkçeye seri kitap olarak çevrilmiş, daha sonra filminin başarısı üzerine birleştirilmiş nefis bir kitap. bir idam mahkumu ile hapishane müdürü ve gardiyanlar arasındaki gizemli ve sevgi dolu ilişkinin öyküsü. tek kelime ile bir başyapıttır. filmi de tom hanks'in oyunu ile tam bir başucu filmi haline gelmiştir. kesinlikle hem filmi hem romanı tavsiye ederim.

    -desperation * gizemli bir kasabaya yolu düşenlerin tüyler ürpertici hikayesi. kasaba şerifi ' ne de fazla bulaşmamak lazım derim ben. bir çırpıda okunacak karton kapaklı klasik bir gerilim romanı. okursunuz, zevk alırsınız ve daha sonra unutursunuz. eğlencelik ama keyifli. tv dizisi de yapıldı ama pek başarılı değil.

    -the regulators* richard bachman adıyla yazdığı romanlardan birisi ve desperation ile aynı dönem piyasaya çıkmış, desperation king etiket ile çıkarken bu bachman olarak çıkmış ama ortak bir hikayesi var. ama bu bağlantı, sırayla okumak gibi bir durumu getirmiyor. öyküleri bağımsız, temeli aynı diyelim. bu romanı şu an okumaktayım, king bachman mahlası ile yazarken pek karakter derinliğine inmemiş gibi görünüyor. bitirince düzenlerim yazıyı.

    -bag of bones * gizemli bir ev, karısını kaybetmiş bir yazar ve hezeyanları. fena değil ama kesinlikle en iyi king romanlarından birisi değil.

    -hearts in atlantis * 5 kısa öyküden oluşan nefis bir öykü kitabı. özellikle "sarı giyen adamlar" kara kule ile olan bağlantısı ve gizemli yabancısı ile nefis bir öyküdür. komik bir şekilde; bu kısa öykünün sinemaya uyarlanmış halinin adı bir başka öykü olan "hearts in atlantis"tir. adamlar kitabın adını kullanmış ama hikayenin adı bu değil. neyse; anthony hopkins'in oyunculuğu ile başarılı bir filmdir. kitap da king'in 98 yılında yeniden dirilişi gibi bir kitaptır.

    -storm of the century* bir adaya fırtına ile gelen kötü varlığın millete çektirdikleri ve kişilerin kendi iç hesaplaşmalarını çok başarılı bir şekilde yansıtan senaryo. evet bir senaryodur bu kitap ve tv filmi olarak 3-4 bölüm halinde yapılmıştır. kitabı okumadım açıkçası ama film fena değildi.

    -the girl who loved tom gordon * bir ormanda kaybolan kızın başından geçen hafif fantastik bir öykü. çok başarılı değil, ama o dönem 55 yaşında olan king'in bir kızın gözünden de başarıyla yazabileceğini göstermesi bakımından güzel bir roman olmuş. tavsiye sıralarımın altında bulunmakta.

    -the dreamcatcher * çocukluk arkadaşı olan bireylerin bir orman kulübesinde karlar altında av partisi düzenlerken başlarına gelen uzaylı istilası tecrübesini konu edinse de özünde arkadaşlık, dostluk ve sevginin verildiği başarılı bir yeni dönem king eseri. filme de alınmıştır. ancak romanı filmden daha iyidir. tavsiye ederim.

    -black house * the talisman'daki kahraman çocuk jack sawyer büyümüş ve dedektif olmuştur. psikolojik sıkıntıları bastırmış olsa da devam etmektedir. ancak bir gün tüm bu eski anılarını canlandıracak bir olayla karşılaşır ve gösterdiği tepki sonucu dedektiflikten atılır. arkadaşı ile birlikte bu olayı incelemeye başlar. ucu bucağı olmayan bir olaylar zincirinin içinde, eski kabusları ile yüzleşir bulacaktır kendini. peter straub ile birlikte the talisman' ın devamı olarak yazdığı bu kitapta king, sanatının doruklarına yaklaşmaktadır gerçekten. tek kelime ile nefis bir roman. ama önce tılsım* okunur ise ikisinin tadı damakta kalır. hatta 3. bir kitap ile seriye devam edileceği söylenmekte. yine bu kitap da kara kule ile bağlantılar içermektedir. 2010 a tarih verilmiş the talisman'ın devamı olarak yine ileride sinemalarda izleyeceğimizi söylemekte imdb sitesi.

    -everything s eventual * hakikatten karanlık 14 öykü içeren nefis kısa öykü kitaplarından birisi. tadı damakta kalıyor. hele kara kule serisi kahramanı roland' ın kısa bir macerasını anlatan the little sisters of eluria* filme bile çekilebilecek kadar yaratıcı ve büyüleyici.

    -from a buick 8* karakterlerin harika bir biçimde tasvir edildiği ve bir polis garajında 20 yıl yatan esrarengiz bir araba etrafında gelişen bir fantastik roman. yine diğer dünyalarla bir alakası var kitabın, çeşitli bağlantılar. keyifli bir çalışma ama pek hareketli değil.

    -cell * ülkemizde yayınlanan son king romanı. cep telefonlarından yayılan bir sinyalin kullanıcıları çıldırttığı bir dünyada hayatta kalanların savaşı. nefis bir roman, king eski tarzına daha olgun bir üslup ile dönmüş diyebilirim. 2009 a tarih verilmiş sinema uyarlaması için.

    -lisey s story* romantik gerilim, doğaüstü öğelerin gündelik hayattaki tezahürü ve büyük bir aşk ı anlatan son king kitabı. biraz temposuz. ikinci yarısı hareketleniyor ama ben nedense ısınamadım ve bitiremediğim bir king kitabı oldu! bir ara bitiririm.

    -the colorado kid*: 2005 te çıktı. bir polisiye gerilimmiş. alıp okuyunca editlerim. edit: gayet akıcı, kısa ve öz. gizem öğesi yerli yerinde, sıcak bir atmosferi var hikayenin. okunable!

    -duma key: 22 ocak 2008 de çıkmış bu romanın son dönem king eserlerinin en iyisi olduğunu düşünüyorum. geçirdiği ağır bir kazadan sonra resim çizme yeteneği kazanan ve bu resimlerde çizdiği şeylerin gerçeğe dönüştüğünü gören bir adamın hazin hikayesi. bu adam heroes'un ressamı isaac ve king'in eski romanı the dead zone daki karakterin melezi gibi görünse de yine de çok iyi roman olmuş bence ürpertiyor. okuduk gördük ki son 10 yılın en bomba king kitabı. cell ile birlikte bu ikili son dönem king eserlerinden en güzelleri. harika bir öykü. yer yer çok geriyor insanı, bilinmezlik ağı dolaşıyor insanın üstüne başına. finali de çok başarılı. king yine kırmış geçirmiş valla.

    - just after sunset : okumaya kıyamadığım için odamdaki rafta bana bakıp duran stephen king in son kitabı. uzun süre ara verdiği kısa hikayelere geri dönmüş...

    eveet; ve geldik bir fantezi efsanesi the dark tower' a. bizde 8, orjinalde 7 kitap halinde basılan ve 22 yıllık bir yazım serüveni. king'in diğer çoğu kitabı ile bağlantılar içeren binlerce sayfalık bir baş yapıt. king'in ve fantezi edebiyatının doruk noktası. burada fazlaca söz etmeye gerek yok. sadece kitapların bakınızlarını vererek yazımı noktalamak istiyorum konsepte aykırı düşmemek için. sadece şunu söyleyebilirim, bu seriyi okumayan king okudum veya fantezi okudum demesin. işte kitapları;

    the gunslinger*-1982
    the drawing of the tree*-1987
    the wastelands*-1991
    wizard and glass*- 1997
    wolves of the calla*- 2003
    song of susannah*-2004
    the dark tower*-2004

    peeh, ne göz kaldı ne bilek... hepsi el emeği göz nuru valla... ama değdi sanırım, en sevdiğim yazar olan stephen king amcama sevgilerimle, bu incelemeyi ona ithaf ediyorum...
    fin...
  • gençliğinde cebinde beş kuruş parası kalmadığı için para karşılığında kızılhaç'a kan veren, hatta bazen abartan ve limiti doldurduğu için kanını satamayan bir adamdır stephen king. ev kiralayacak para bulamadığı dönemde ailesiyle beraber bir karavanda yaşamış. karavanda yazdığı ilk kitabını çöpten geri dönüşüm yaptıran eşi sayesinde adını taaa buralara kadar duyurmuştur. kitabı raflarında olmayan bir kütüphane yoktur sanırım (siemens de öyle dermiş ya, bizim ürünümüzün kullanılmadığı bir fabrika yoktur diye). yayınevleriyle kitaplarının satışında kelime sayısı üzerinden pazarlık ile anlaşmış bir yazardır da. kibirden uzak mütevazı yaşar, görgüsüz değildir. pinti ise hiç..

    geçmişindeki annesini terk eden babası yüzünden hayatta babasız ayakta kalmıştır. babasından nefret eder, annesinin çırpınışları ve çalışkanlığını hep kendine örnek almıştır. üretkenliğini buna borçludur. annesi, eli boş kalanın aklını şeytan doldurur dermiş. işte cem yılmaz'ın genetik fakirlik olarak kısaca özetlediği durum nedeniyle elon musk'a rest çekiyor mavi tık'ın ücretli olma ihtimali yüzünden. olay bu. parasının kıymetini bilen biridir. maine'de yaşadığı bangor ilçesinde çoğu kuruma yardım eder hala..

    edit: imla.
  • stephen king çağımızın en üretken ve sevilen yazarlarından biri. korku türünde ustalığıyla tanınır ama yetenekleri bunu çok aşıyor. karakter yaratımı, diyalog kurma ve atmosfer yaratma konusundaki dehası her türde eserler vermesini sağlıyor. onlarca ödüle layık görülen yazarın yarattığı dünya edebiyatın modern klasikleri arasındaki yerini aldı bile...

    yarın stephen king'in ilk romanı carrie'nin yayınlanmasının 50. yıl dönümü! tele kinetik güçlere sahip eziyet gören bir genç kız hakkındaki hikaye, anında üne kavuşan bir başarıydı ve 1976'da popüler bir filme dönüştü. king, kitaplarının gişe rekorları kıran filmlere uyarlanma serisini 1980'lerde de sürdürdü: the shining, the dead zone, firestarter, cujo, children of the corn, stand by me, the running man, ıt, misery gibi dönemin en büyük filmlerinden bazıları king'in eserlerinden uyarlandı... ve henüz 1990'lara bile gelmedik!

    (bkz: carrie/@justin mcleod)
  • amerika olan yazar; adam amerika'dır. amerikan taşrasını muazzam dinamikleriyle muazzam bir şekilde aktarır. şüphesiz ki abd olan amerika...

    yazık ki salt korku ustası diye biliniyor; adam sosyolog, antropolog, siyaset bilimci vb. romanları/öyküleri cidden amerikan toplumu hakkında düşünmeye itiyor insanı.
  • bir gece kitabını okuyordum. kapının biri çarptı, gereksiz yüksek bir ses oluştu. o gerilimde bunun kitabı elimden fırladı, ayağımla yumuşatmak zorunda kalmıştım. öyle de orspucocuğu bir yazardır. en iyi kitabı hayvan mezarlığı olup o kitap amerikan edebiyatının en iyi kitaplarından biridir zaten.
  • ilk parasını annesinden kazanıyor, dört hikaye yazıyor. karşılığında her hikayeye bir çeyreklik veriyor annesi. abisi dave tarafından hep ilginç ve trajikomik olaylar başına geliyor, bunlardan biri bir gün abisi ile gezerken tuvaletinin gelmesi ve tuvaletini yaptıktan sonra silemeyeceğini söylemesi ama abisinin yap işte yaprakla silersin kovboylar ve kızılderililer öyle yapıyor diyerek onu gaza getirmesiyle bağırsaklarını boşaltması. eh tabi steven bu başına ne geliyor? zehirli sarmaşıklara silmiş kıçını. testisleri trafik lambası gibi yanıyormuş. kıçı kaburgalarına kadar kaşınırken annesi ve abisi ona baktıkça gülüp duruyorlarmış. yayımlanan ilk hikayesi alabama, birmingham'da mike garrett'ın çıkardığı bir korku dergisinde olmuş. adı dehşetin yarım dünyası ama steven kendi başlığını daha çok seviyormuş; ben genç bir mezar hırsızıyım. lisbon lisesi için spor makalesi yazmış, lisbon falls'taki worumba dokuma fabrikasında çalışmış. tabitha spruce isimli yengemize hem zekasından, hem kahkahasından, hem de fabrika işçisi gibi küfür edişinden etkilenerek aşık olmuş ve evlenmiş. ve tabi ki hala aynı kadını seviyor... tabitha'da yaşadıkları herşeye rağmen stephen'a deliler gibi aşık. durum böyle olunca doğru düzgün iş bulması lazım stephen'ın; uma'daki eğitim fakültesine giriyor ve öğretmen diplomasını eline alıyor. bir kızı ve bir oğlu oluyor. parasızlığı had safhada. bir gün kızı ateşler içinde yanıyor hastalıktan...naomi ateşler içinde yanarken stephen'a bir posta geliyor, stephen umarım bu beş parasız günlerimizde başka bir fatura değildir diyor açıyor ve dugent yayıncılık'tan hayaletin garip huyları için beş yüz dolarlık çek geldiğini görüyor. kızına ilaç alıyor, doktora gidiyor ve üzerine güzel bir akşam yemeği bile yiyorlar.
    göz romanını yazarken aynı zamanda hampden kasabasında ingilizce öğretmenliği yapmaya devam ediyor. göz baskıya alınır mı alınırsa ne kadar verirler diye hayaller kuruyorlar karı- koca. tabi hayaller fakir hayalleri. 60 bin dolar falan verirler diye tahmin ediyor zavallı stephen. sonra bill thompson arıyor ve bir yere otur diyor... oturuyor musun diye soruyor stephen hayır diyor. telefonları mutfak duvarına monte edilmiş şekilde. (ah lanet olası amerikan film sahnesi gibi) ve göz'ün ciltsiz baskı hakları dört yüz bin dolara signet books'a satıldı diyor. eh gerisini siz düşünün... stephen'a milli piyango vurmuş gibi oluyor. (yamulmuyorsam 200'ünü sözleşme gereği bill alıyor) stephen eşine ve çocuklarına ulaşamıyor o an eşi tabby annesinde ve tamda annesinin evinden çıkmış. stephen deli gibi evin içinde bir o yana bir bu yana dolaşıyor...çarşıya gidiyor bangor'un ana caddesinde açık tek dükkan laverdiere. oraya girip tabby'e saç kurutma makinesi alıyor.
    1985'te alkol problemlerine - uyuşturucuyuda ekleyen stephen ayık olmayı unuttuğunu söylüyor...çocukluğunda kıçını zehirli sarmaşıklara bilmeden süren stephen şimdi bile isteye körü körüne zehirli sarmaşıkları tüm bünyesine salıyor. 1975'te medyum'u yazarken 1986 da sadist'i yazarken, 1986 baharında şeffaf'ı yazarken burnundaki kokainin neden olduğu kanamaları kesmek için burnunda pamuklarla gece yarılarına kadar arı gibi çalışıyor. bir gecede bir kasa ellilik içerken yazdığı kujo hakkında o kitabı çok severim. keşke sayfalara aktarırken güzel yerlerinin tadını çıkardığımı hatırlayabilseydim diyor.
    o kadar dağıtmış ki kendini, karısı , ailesi , arkadaşları ona karşı bir müdahale grubu kurmuş. karısı kendisinin ve çocuklarının onu çok sevdiğini ama gözlerinin önünde intihar ediyor oluşuna şahitlik etmek istemediklerini söylüyor.
    stephen'ı stephen yapan bugün nedir dersek bence çok iyi ve ona inanan bir eşinin olması. her zaman ona destek , parasızken, yazdıkları red işareti ile geri geldiğinde hiçbir zaman desteğini esirgemiyor. bırak şu yazmayı da para kazandığın işlere zaman ayır demiyor. ona her zaman inanıyor hatta yazdıklarından beğenmediklerini çöpe buruşturarak attıklarını bile alıp okumuş ve bunun üzerine devam etmelisin stephen iyi bir nokta yakalamışsın diyerek ona fikirler vermiş. ikinci olarak gerçekten yetenekli bir adam. alkol - uyuşturucu kafası muhakkak ki katkı sağlamıştır ama onları kullanmadan önce de gayet iyi yazdığı hikayeler olmuş. ailesinin - özellikle de çılgın abisinin katkıları da var. abisinin okulda çıkardığı dergiyi, dergi yapan adam bile o.
    bunları nerden mi biliyorum?
    sizi şuraya alayım, detaylardan mahrum kalmayın.
    (bkz: yazma sanatı)
    (bkz: on writing)

    edit;
    azrail koşuyor kitabını 1 haftada yazmıştır. günde on sayfa yazdığını söylüyor, yani 2000 kelime. bu da üç aylık sürenin sonunda 180.000 kelime eder. seri üretimin en büyük yardımcısı huzurlu ortam diyor stephen. başarısının sırrını soranlara ; fiziksel olarak sağlıklıyım ve evliyim diyor (evet çoğunuzun aksine evlilikten memnun olan bir insan)
    yazarken ac/dc, guns'n roses ve metallica gibi hard rock grupları dinlemeyi seviyor. gerçekten sevdiği ve planlayarak yazdığı kitabı çağrı , zorlama ve ruhsuz olan romanlarınınsa uykusuzluk ve çılgınlığın ötesinde olduğunu dile getiriyor.
    en iyi yazdığı saatler sabah saatleriymiş. yılda genellikle 70-80 kitap okuyormuş.
  • stephen edwin king ismi ile 1947 yılında bugün, portland, maine'de doğmuş olan sai.

    ''canavarlar gerçek, hayaletler de. içimizde yaşıyorlar ve bazen, onlar kazanıyor.''

    king, 1970 yılında maine üniversitesi'nden ingilizce lisans derecesi ile mezun oldu.

    kısa öyküler yazarken, diğer işlerin yanı sıra öğretmenlik yaparak ve temizlikçi olarak çalışarak geçimini sağladı.

    telekinetik güçlere sahip, eziyet çeken bir genç kızı konu alan ilk yayınlanan romanı carrie, 1974'te yayınlandı (1976 ve 2013 filme uyarlandı) ve hemen popüler bir başarı elde etti.

    carrie, king'in korkuyu, dehşeti, fantaziyi ve bilim kurguyu harmanladığı birçok romanın ilkiydi.

    bu tür çalışmalar arasında 'salem's lot (1975; tv mini dizisi 1979 ve 2004); the shining (1977; film 1980; mini dizi 1997); the stand (1978; mini dizi 1994 ve 2020–21); the dead zone (1979; film 1983; tv dizisi 2002–07); firestarter (1980; film 1984); cujo (1981; filmi 1983); the running man (1982; filmi 1987); christine (1983; filmi 1983); thinner (1984; filmi 1996); ıt (1986; mini dizi 1990; filmler 2017 ve 2019); misery (1987; filmi 1990); the tommyknockers (1987; mini dizi 1993); the dark half (1989; filmi 1993); needful things (1991; filmi 1993); dolores claiborne (1993; film 1995); dreamcatcher (2001; filmi 2003); cell (2006); lisey's story (2006; mini dizi 2021); duma key (2008); under the dome (2009; tv dizisi 2013–15); 22/11/63 (2011; mini dizi 2016); joyland (2013); the shining'in devamı olan doctor sleep (2013; film 2019); the shining; revival (2014); the outsider (2018; mini dizi 2020); the ınstitute (2019); ve later (2021) sayılabilir.

    king, aralarında the running man'in de bulunduğu birkaç erken dönem romanını richard bachman takma adıyla yayımladı.

    king, bachman olduğunu kabul ettikten sonra ilk dört bachman romanından oluşan bir koleksiyon olan the bachman books'u (1985) kendi adıyla yayınladı; aynı zamanda "why i was bachman" adlı makalesini de içeriyordu.

    king daha sonra bachman'ın adıyla the regulators (1996) ve blaze (2007) kitaplarını yayımladı.

    king's mr. mercedes (2014), finders keepers (2015) ve end of watch (2016), emekli dedektif bill hodges'a odaklanan sert polisiye romanlardan oluşan bir üçleme oluşturdu.

    king ayrıca, ilk bölümü the gunslinger (silahşör) 1982'de çıkan the dark tower adlı bir seri roman da yazdı; 2012'de sekizinci cildi yayınlandı.

    serinin film uyarlaması 2017 yılında gösterime girdi.

    king kitaplarında vampirlerden, kuduz köpeklere, dengesiz katillerden ve bir ateş manyağından hayaletlere, duyu dışı algı ve telekineziye, biyolojik savaşa ve hatta kötü niyetli bir otomobile kadar akla gelebilecek hemen hemen her terör üreten temaya odaklanır.

    king, dolores claiborne karakterinden adını alan daha sonraki kurgusunda, zor ve zorlu koşullarla karşı karşıya kalan çoğu kadın olan kahramanlarının keskin ayrıntılara sahip psikolojik portrelerini sunmak için korku türünden ayrıldı.

    her ne kadar bazen disiplinsiz ve kaba olarak küçümsense de king'in kitapları onun gerçekçi ayrıntılar, güçlü olay örgüsü ve okuyucuyu dahil etme ve korkutma konusundaki şüphesiz yeteneği kullanan yetenekli bir hikaye anlatıcısı olduğunu gösteriyor.

    çalışmaları sürekli olarak siyaset ve teknolojinin bireysel bir insan yaşamını bozma ve hatta yok etme potansiyeli gibi temaları ele alıyor.

    takıntı, alabileceği biçimler ve bireyleri, aileleri ve tüm toplulukları mahvetme gücü, king'in kurgusunda yinelenen bir temadır ve christine, misery ve needful things'in anlatılarına yön verir.

    1990'ların başlarında king'in kitapları dünya çapında 100 milyondan fazla satmıştı ve adı korku kurgu türüyle eşanlamlı hale gelmişti.

    kısa kurguları night shift (1978), nightmares and dreamscapes (1993), hearts in atlantis (1999; film 2001), just after sunset (2008), ve the bazaar of bad dreams (2015) gibi ciltlerde toplandı.

    different seasons'da (1982) yayınlanan "rita hayworth and the shawshank redemption" hikayesi, popüler film the shawshank redemption'a (1994) ilham kaynağı oldu.

    king'in eserlerinden çok sayıda başka tv ve film uyarlaması yapıldı ve bunlar arasında john carpenter, david cronenberg, brian de palma, stanley kubrick ve rob reiner gibi önemli yönetmenler yer aldı.

    king'in bu projelere çoğu zaman çok az katılımı olsa da, mini tv dizisi the shining (1997) ve lisey's story'yi (2021) yazdı.

    ayrıca birçok sinema filmi senaryosu da yazdı.

    king, bir araba çarpması sonucu aldığı ağır yaralanmaların iyileşmesi sırasında tamamladığı on writing (2000) adlı kitapta hem kendi kariyerini hem de yazma zanaatını keşfetti.

    ayrıca kitap dağıtımının farklı biçimlerini de denedi: the plant zenith rising, 2000 yılında yalnızca e-kitap olarak yayınlandı, internet üzerinden dağıtıldı, okuyuculardan bunun için ödeme yapması istendi ancak ödeme yapmaları gerekmedi ve ur kısa romanı 2009'da yalnızca kindle elektronik okuma cihazı kullanıcılarına sunuldu.

    “drunken fireworks” adlı kısa öykü, basılı yayınlanmadan önce 2015 yılında sesli kitap olarak yayınlandı.

    king ve yazar eşi tabitha king'ten, üniteryen evrenselci bir papaz olan naomi king adında bir kızı ve romancı joe hill ve owen king adında iki oğlu var.

    owen king'le birlikte kadınların uykuya daldıklarında kozalara sarıldığı sleeping beauties'i (2017) yazdı.

    stephen king, 2003 yılında ulusal kitap vakfı'nın amerikan edebiyatlarına seçkin katkı madalyasını ve 2015 yılında ulusal sanat madalyasını aldı.

    mutlu yaşlara sai.
hesabın var mı? giriş yap