• "water does not resist. water flows. when you plunge your hand into it, all you feel is a caress. water is not a solid wall, it will not stop you. but water always goes where it wants to go, and nothing in the end can stand against it. water is patient. dripping water wears away a stone. remember that, my child. remember you are half water. if you can't go through an obstacle, go around it. water does." //

    "su direnmez. su akar. elini suya daldırdığında tek hissettiğin okşamadır. su katı bir duvar değildir, seni durdurmaz. ama su her zaman gitmek istediği yere gider, ve en nihayetinde hiçbir şey ona karşı duramaz. su sabırlıdır. damlayan su taşı yıpratır. bunu hatırla çocuğum. yarı su olduğunu hatırla. eğer bir engeli aşamıyorsan, çevresinden dolaş. su öyle yapar."

    margaret atwood - the penelopiad
  • ilkokul seviyesinde bir çocuğa bunun formülü h2o dediğiniz vakit o çocuk suyun neden laboratuvarda üretilerek afrika gibi susuzluktan kırılan bölgelere verilmediğini sorgular. böyle bir durumda karşınıza alıp olabildiğince basit şekilde anlatın. yoksa benim gibi lise çağına kadar sorunun cevabını düşünür durur.

    halbusi suyun basit olarak hidrojen ve oksijenden oluştuğu ifadesi, su molekülünün yaradılışında gerçekte neler olduğunu tam yansıtmaz. bilimsel adı dihidrojen monoksit olan su molekülü, iki hidrojen ile bir oksijen atomundan oluşur ama pratikte bu atomları birleştirmek mümkün değildir. suyun oluşmasındaki gerçek reaksiyon "2h2 + 02 = 2h20 + enerji" şeklindedir; yani iki molekül su elde etmek için iki molekül diatomik hidrojen ve bir molekül diatomik oksijen birleşir ve suyun yanında büyük miktarda bir enerji ortaya çıkar.

    suyu yaratmak için öncelikle hidrojen ve oksijen atomlarını bulup, bunları moleküler olarak bir araya getirmek gerekir ama bu arada haka birçok hidrojen ve oksijen atomu boşta kalır. her bir atomun elektron yörüngeleri birbirine bağlanırken aniden patlama şeklinde bir enerji açığa çıkar. hidrojen aşırı yanıcı, oksijen de yakıcı olduğundan çevredeki atomlara yayılan bu patlama büyük bir enerji boşalımı yaratır.

    hidrojenin oksijenle temasında yanıp patlamasının ne denli güçlü ve tehlikeli olduğunun en çok bilinen iki örneği hindenburg zeplini ve challenger uzay mekiğinin başına gelenlerdir. bünyelerindeki hidrojenin yanmasının havanın oksijeni ile temasa gelip patlaması sonucu ateş topuna dönen bu iki farklı zamanın hava ve uzay araçlarından geriye az miktarda su kalmıştı. bu su challenger'da su buharı olarak havada görülebilir bir bulut oluşturmuştu.

    dünya üzerindeki tüm nüfusa yetecek kadar içme suyu üretebilmek için gerekli büyüklükte bir kimyasal reaksiyonun sonunda o nüfusun sonunu getirebilecek bir patlama olabilir. ne gariptir ki birleşince dünya'daki yaşam için en önemli şeyi oluşturan iki element aynı zamanda kontrolden çıkıp ortalığı yakıp kavurabiliyor. bunun yanında patlama sorunu bir şekilde halledilse bile çok küçük miktarda su üretebilmek için çok fazla hidrojen ve oksijene gereksinim duyulduğundan işlem hem pratik değildir hem de maliyeti anormal yüksektir.

    aslında su dünya'da üretilmemektedir. mevcut su belli bir çevrim içinde su-bulut-yağmur şeklinde dönüp durmaktadır. dünya'daki suyun nasıl oluştuğu kesin olarak bilinmiyor. dünya'nın oluşumundan beri suyun dünya'nın merkezinde olup volkanik püskürtmelerle yeryüzüne çıktığı veya dünya dışından kuyruklu yıldızlarla geldiği şeklinde iki farklı teori var. belki tabiatın suyu nasıl meydana getirdiğini bilebilsek, kopya ederek bunu kendimiz de başarabilirdik.
  • doyulmaz icecek.. saatlerce sicak gune$in altinda basket oynadiktan sonra inandiginiz tanri.
  • yeryüzünde hiçbir şey sudan daha zayıf ve daha yumuşak değil. ne var ki su, sert ve güçlü şeylere saldırırsa hiçbiri onun yolunda duramaz, onu değiştiremez. bunu herkes bilir; ama herkes kullanamaz.

    yol ve erdem öğretileri, lao tzu
  • gidip mutfaktan almaya üşendiğim için hakkında yazılanları okuduğum içecek.
  • eski türk inançlarında yer gibi su da kutsaldı (denizler, ırmaklar, göller, coşkun akan bütün sular, pınarlar vs hepsi)

    türkler suyu, kuvvet ve bereket kaynağı olarak kabul ettikleri gibi, koruyucu ve cezalandırıcı tanrı/iye olarak da saymaktaydılar çünkü su hem hayat veren hem de (mesela sellerle ya da suda boğularak olan ölümlerde) öldürendi.

    türklerin mitolojik kozmogonisinde de dünyanın yaratılışı doğrudan suyla bağlantılıydı. yaratılışta her şeyden önce ve her yerde su olması, dolayısıyla diğer her şeyin sudan sonra ya da sudan yaratılması da suyun sakral yönünü pekiştiren unsurlardan biriydi. suyun şekilsiz olması, her yeri kaplayabilme özelliği, gökten yağması, yeraltından çıkması vs de yine kaosu temsil etmesinin nedenlerindendi. aynı zamanda hem yerden hem gökten geldiği için de tüm alemi temsil etmekteydi.

    "ilk başta yer ve gök yoktu. yalnızca sonsuz ve kapkaranlık bir su vardı."

    (bkz: yaratılış destanı/@ay hatun)

    nevruz’da kaostan evrene geçişi sembolize eden bir an olduğuna inanılırdı. alemin yattığı zaman denilen bu anda geçmişe, yaratılışın ilk çağına dönülür ve her şey bir anlığına dururdu. suların bir anlığına akmayı bıraktığı, canlı cansız her şeyin bir anlık uykuya daldığı hatta ağaçların bile uyumak için başlarını eğdiği bu an, kaostan evrene ebedi geçişin bir sembolüydü. (eski yıldan ve ona bağlı olan ne varsa sembolik olarak ölüyor ve sonra yeniden diriliyor) işte bu yeniden diriliş anı nevruz’da her yıl yeniden olurdu ve insanlar, o gün sabah kalkıp ilk iş hem kendilerini hem evlerini temizler ve bol bol su akıtırlardı. (burada da yaratılıştaki su kaplı evren anlayışının izi olabilir)

    (bkz: nevruz/@ay hatun)

    çaylar, ırmaklar ve göller, canlı ve yaşayan şeyler gibi kabul edilirlerdi. bunlar, mesela gök tanrı gibi insanlara uzak görünmediği için daha rahat iletişim kurulabilirdi. görülen kötü bir rüyayı sular alıp götürsün diye ya da iyi rüyalar gerçek olsun, çıksın diye akarsulara anlatılırdı.

    bazı türk boyları suyu tanrı bilirlerdi (poseidon gibi) bunun yanı sıra altaylılar başta olmak üzere hemen her türk boyunda bahsedilen bir su iyesi vardı.

    su iyesi, doğal olarak suda yaşadığı düşünülen iyi ve çok güçlü bir tanrı/ruhtu. türkler ona duydukları saygı neticesinde suya tükürmez ve pislik atmazdı. hatta su kenarına gittikleri zaman da saygılarını sunarlardı zira diğer bütün tanrı/ruhlarda olduğu gibi su iyesini de kızdırmanın tehlikeli sonuçları olurdu. (işin aslı ister iyi ister kötü olsun bütün ruhlar saygı bekliyordu. iyilerin çok iyi kötülerin çok kötü olduğu gerçekdışı bir romantizm yoktu. bunun da bir çeşit kutsal denge olduğunu söyleyebiliriz aslında. mesela ne kadar iyi olursa olsun bir tanrı/ruh kızarsa felaket yağdırabiliyor, ne kadar kötü olursa olsun saygıda kusur edilmezse de kimseye kötülük yapmıyor hatta koruyucu unsura dönüşebiliyordu.)

    (bkz: su iyesi/@ay hatun)

    su iyesi için yapılan saçıda da göle veya dere kenarına gidilip bir tür alkollü içecek dökülürdü.

    aynı şekilde gelin baba evinden ayrılırken arkasından su dökülmesi, koca evine girerken testi kırması da su kültüne dayalı geleneklerdi.

    (bkz: eski türklerde evlenme ve düğün gelenekleri/@ay hatun)

    yeni doğum yapmış bir kadının yanına bir tas su konması, kırk gün boyunca mezarı açık durur inancı vs da çok eski çağlardan gelen türk gelenekleriydi.

    (bkz: kırklamak/@ay hatun)

    türkler suyun kutsallığının yanı sıra ölümsüzlük verdiğine de inanırlardı ama bu herhangi bir su değil hayat suyuydu.

    (bkz: bengisu/@ay hatun)

    türk mitolojisinde beş element vardı. bunlar; su, ateş, ağaç, toprak ve madendi. (evet, türk destanlarında en çok karşımıza çıkan motifler) ve türkler bunları gökyüzündeki yıldızlarla ve gezegenlerle ilişkilendirirlerdi. (bunlar arasında hava olmamasının nedenini de göğün/tengri’nin her şeyin yaratıcısı konumunda olmasıyla açıklayabiliriz ki dört element içinde en ruhani olan da havadır.)

    kuzeyin unsuru su, yönü, yeraltında olduğu düşünülen su uçurumu ve alt yön; mevsimi kış; saati gece yarısı; rengi karaydı. hiung-nu/türkler, 'kuzeyli' diye adlandırılmaları nedeniyle kuzey yönüne saygı gösteriyorlardı.

    (bkz: türklerde beş element/@ay hatun)

    son olarak türk mitolojisinin demonolojik motiflerinden biri olan okay'dan bahsedelim. su altında yaşayan bu karakterimiz, hayvanları insan, insanları hayvan kılığına sokan şakacı bir tip.

    bir de tatar hikayelerinde anlatılan su iyesi okay var ki su içmek için eğilen insanların saçından ya da sakalından tutarak suya çektiğine inanılırdı... (şakacı demiş miydim:)

    okuma yapılan ve yaralanılan kaynaklar:
    celal beydili - türk-mitolojisi-ansiklopedik sözlük
    bahattin uslu - türk mitolojisi
    bahaeddin ögel - türk mitolojisi
  • türkçe dilbilgisi açısından istisnai bir kelime. şöyle ki; "sunun kaynama noktası" denilmesi daha mantıklı gibi dururken "suyun kaynama noktası" denilmesi icap ediyor. ama "aysu'nun ebesinin amı" yerine "aysu'yun ebesiyin amı" denilmesi dilbilgisi kurallarına aykırı oluyor. kelime olarak incelendiğinde vay babayın kemiğine dedirten bir madde.
  • "içtiğimiz su 3 milyar yaşında" diye bir bilgi kırıntısı var.
  • yangında son kurtarılacak ...
  • gecen bir yerde okumustum, gelismis ulkelerde (kisaca kuzey amerika ve avrupa) her dort insandan biri su icmeyi tamamen birakmis cunku suyun tadinin berbat oldugunu dusunuyormus. bunun sebebi insanlarin son zamanlarda giderek daha fazla tatlandirilmis mesrubat icmesidir. eger bir insan sudan baska bir sivi tuketmezse onun tad alma duyusu suya endeksli olacaktir ve suyun tadini sevecektir. cok degil sadece birkac hafta boyunca hic su icmeyerek tamamen gazli ve sekerli icecekler tuketen biri kisa zaman icinde suyun tadini sevmemeye basliyor cunku suyun tadi diger tatlandirilmis iceceklere gore cok duz geliyor. bu ozellikle genc nesilde cokca gorulen bir problem ve su anda buyumekte olan nesil su yerine artik oldukca ucuz olan meyve suyu ve gazli icecekler tuketiyor (buyukler de su yerine cay ve kahve tuketiyor). her ne kadar meyve sulari saglikli gibi gozukse de hepsi sekerle yuklu oldugu icin hem dislere hem de genel sagliga zararli oldugu kesin. bunun tam etkilerini onumuzdeki 15-20 yilda gorecegiz. gercek su ki insanlik tarihinde ilk kez insanlar suyun tadini begenmiyorlar.
hesabın var mı? giriş yap