• beraber kafa çektiğimiz, aşk acısından muzdarip bir arkadaşım, ortamda bu şarkının çalınması üzerine burnunu kadehinden o gece ilk defa kaldırmış ve "bir gün yetmiş yaşına geleceğiz ve bu hala çalınıyor olacak, di mi abi" diyerek yeniden hayata dönmeyi başarmıştır.
  • bu şarkıyı beğenmeyen müzisyenler demet akalın ya da şu yeni yetme tırrek-rapçiler felan herhalde.

    bu şarkıda kullanılan gitar teknikleri, gitar-vokal uyumu vs kendine hastır ve taklit edilemez-benzeri yapılamaz. direkt taklit olduğu anlaşılır. tiyatral olarak taklit edilebilir sadece. o yüzden senin o çakma müzisyenlerine göre değildir. iddialı mı olacak bilmiyorum fakat, dünyada solo gitar ve vokali beraber bu kadar rahat şekilde icra edebilecek müzisyen ben bilmiyorum. gitarist ayrı-vokal ayrı şekilde icra edilebilir fakat aynı tad alınamaz. çalan ve söyleyen, sadece söyleyenden her zaman üstündür. (becerebiliyorsa)

    bu yüzden hemen her şarkının youtubeda coverını bulursun. hatta bazıları orjinalinden iyidir. bu şarkının doğru dürüst coverı bile yoktur.(gitar+vokal aynı kişi) olanlar rezalet. çünkü kimse mark knopfler değildir.

    edit: biraz büyük konuşmuşum. şu cover oldukça güzel. https://www.youtube.com/…oa&ab_channel=maryspender. bunun gibi başka coverlar da vardır elbet ama tabi ki mark knopflerı tercih ederim. mark bu şarkıyı çalıp söylerken kendiyle ve gitarı ile sohbet eder gibi yapmış bu işi. değişik bir duygu.
  • sultans of swing mark knopfler in taa 1977 den günümüze kadar bircok versiyonda çalageldigi ve de her versiyonun ayri ayri guzel oldugu 100 yil dinleseniz bikmayacaginiz bir klasigidir. live at the bbc de ki pure versiyon (ki 6 38 dk surer) bende apayri bir tat birakir kendilerine swing sultanlari diyen bir jazz band in hikayesidir hemen her mark knopfler yapiti gibi ozenle hazirlanmistir.

    ayrıyeten binbir zıt düşüncedeki insanları ortak bir payda da ortak bir zevkte buluşturabilen ender şarkılardandır.

    sultans of swing oyle bir ritimde çalınır ki aklınıza şu karakterdeki insanları hatırlatır :

    kendine güvenen ama bir o kadar da kasıntısız adam
    neşeli ama bir o kadar da vakur adam
    hayata bakış açısı pozitif ama bir o kadar da gerçekci adam
    işini iyi yapmayı seven ama bir o kadar da gırgır adam
    yetenekli ama çok da ön plana çıkmayı sevmeyen adam

    listeyi uzatmak mümkün velhasıl kısaca bu parça mark knopfler karakterini, onun efendi duruşunu anlatır.
  • bu öyle bir şarkıdır ki muhtemelen dünyanın en lezzetli davullarını ve gitarlarını ve vokallerini dinleyebileceğiniz nadide eserlerden biridir.. (şu noktada nadide sultans of swing esprisi geldi aklıma ama bağlayacak yer bulamıyorum).. knopfler'ın o umarsız, içten, içki masasında sohbet edermişcesine yakın gelen vokali acayip bişeydir bi kere.. adam hikaye anlatır şarkı söylemez.. şan man yoktur.. ama çok bi nefistir.. davul ise bir kutuya 400 atak sıkıştırmayı seven mastürbatif davulculara "siz ritminizi sağlam tutun, araya 2 minik bişey koysanız o da iş görür, ama yerini bilicen" der gibidir.. özellikle sırf hihati açıp kapayarak davulcu şarkının tansiyonunu gitarla birlikte gerer çözer gerer çözer.. hele ilk solodan biraz sonra gelen bir atak vardır.. dünyanın en güzel ataklarından biridir.. sadece ride ve trampette stick control etüdü gibidir ama uf işte.. nefis kompil..
    gitara gelince.. bu şarkının riffleri koy bi kenara 2 solosu vardır.. vasata yakın ile iyi gitarist olma arasındaki fark bunlarda gibidir.. vasata yaklaşamamışsanız ilkini çalamazsınız, iyi değilseniz ikincisini çalamazsınız..

    elinize sağlık be abilerim.. sağlığınıza duacıyız..
  • gitar ve insanin sohbet ettigi parcalardan biri. dire straits cok baska gruptur.
  • "o kadar müzisyenin içinde bulundum" birisi de kafama vurup siktir git lan demedi.

    efsane şarkıdır.
  • stratocaster için yazılmıştır..ilk dönemler stratocaster ile çalınmıştır.. çiğ et tadındadır biz vahşi hayvanlar için.. zaman ilerler mark baba schecter ile tanışır.. strat kasa schecterle bu kez az pişmiş kanlı biftek tadındadır. zamanla pensa suhr gelir o zaman parça da bir ağırlaşmıştır.. daha bir yavaş çalınır.. sondaki solo uzar.. arada bi nefes alıp verişi yavaşlar şarkının piyano önce hafiften bir masaj yapar. sonra saksafon gelir suni teneffüs için ve daha sonra mark baba o rosewood klavyeye alışılageldik tuşesi ile dokunmaya başlar. sonrası.... yok ki... biter işte.. o ara anlatılamaz....

    hayatımın bir özetidir sultans of swing
  • dire straits'in populer olmasindaki en onemli kilometre taslarindan olan 70'li yillardaki parcalarindan en onemlisi..
    parca sonundaki gitar solo yarmistir.. hele live versiyon ucmustur
  • benim 10 yaşında tanıştığım, kızımın iki buçuk yaşında salonun ortasında zıplayarak tanıştığı şarkı. "bir daha baba bir daha" diyerek kaçıncı kez dinliyoruz bilmiyorum, ama onun bu kadar zevk aldığını gördükçe gözlerim doldu. kendi çocukluğunuzu hatırlatırken, kendi çocuğunuzu oradan orada zıplatan güzel şarkı. klasik dediğin böyle bir şey herhalde.
  • birisi kalkıp da "her sabah güne tek bir şarkıyla başlamak isteseydin hangisi olurdu?" diye sorsaydı (niye sorsun, o ayrı konu) cevabım sultans of swing olurdu. ama sabah kalkar kalkmaz şarkı dinleyebilecek, daha doğrusu öyle bir işlemle uğraşabilecek bir yapının insanı değilim, o da apayrı..
hesabın var mı? giriş yap