• almanya'da yaşadığım dönemler sık sık giderdim.

    geçen sene bursa korupark'taki şubesine gittik 3 yaşındaki yeğenimle. çocuk işte, kaşla göz arasında ben aman yapma dur derken askıda duran bir kolyeyi tutup çekti. her yer boncuk. elimde sadece kolyenin etiketi kaldı.

    yanlış bir şey yaptığını anladığı için de ağlamaya başladı.

    elimde etiketle kasaya gittim. ufaklık kolyeyi koparttı da ödemek istiyorum dedim. çocuk sonuçta kazayla olmuştur, zaten sigortalı sorun yok dediler ve kabul etmediler. ufaklığa dönüp bak sorun değilmiş, yanlışlıkla oldu çünkü dedim. bunu duyunca sustu. yüzünü gözünü sildi.

    o sakinleyince mağazada almak istediğim ürüne doğru yöneldim.

    o esnada yan tarafta kahve içen 60 yaşlarında bakımlı bir kadın yanıma gelip çocuğu da alıp buradan çıkar mısınız dedi.

    bir an anlayamadım, sebebini sordum. çocuk sesinden rahatsız olduğunu söyledi.

    bakın alışveriş merkezindeyiz, her yer çocuk, gürültü, kıyamet. ve kadın beni 5 liralık kahve aldığı bir dükkandan dışarı çıkarmaya çalışıyor.

    zaten iş çıkışı. yorgunum. muhtemelen spor kıyafetler de giydiğim için olduğumdan genç/çömez duruyorum ve beni bastıracağını düşündüğü için oldukça küstah bir tavırla çıkmamı bekliyor.

    kadına dönüp gayet sakin bir tavırla hanımefendi, şu anda evinizin salonundayız da ben mi farkında değilim. rahatsız oluyorsanız gitmenize bir engel görmüyorum ben dedim. duraksadı bir an. gitti masasına oturdu.

    konuşmaya şahit olan kasadaki arkadaş yanıma geldi ve çocuğu biz oyalayalım burada oyuncaklar var, siz alışverişinizi yapın lütfen dedi.

    muhtemelen kendimi savunamasaydım araya da girecekti.

    işte o gün gönlümü fethetmiş markadır kendileri.
  • türkiye ile almanya fiyatlarını karşılaştırınca sinirden ağlamak istediğim firmadır. kahve makinam var ama sadece fiyatları karşılaştırmak için iki siteyi de açıp fiyatlara göz attım, şu şekildeydi:

    türkiye'de cafissimo easy fiyatı 849 tl
    almanya'da cafissimo easy fiyatı 49 euro

    hatta ben baktığım hafta kahve makinası indirimde 29 euro+30 kapsül hediyeliydi. görsel

    bir aylık asgari ücret üzerinden hesaplarsak; ali 2,7 adet makina alabilirken, hans 32,5 tane makina alabiliyor, hatta geçen hafta indirimle almış olsaydı 55 tane (oha!) makina alabiliyordu.

    kolaylık oluyor diye kapsül kahveye alışkınım; burada kapsül kahveleri 24,95-27,95 tl arası değişirken almanya'da 2,89-3,99 euro arası değişiyor.
    1 kapsül = 9-10 kapsül neredeyse.

    tamam ithal ürün anlıyoruz da 10 katı, 20 katı fiyat mı olur? iyi ki ehonomimiz çoh eyi, allah muhafaza 30-40 katı da olabilirmiş.

    debe editi: bu entry ile debe’ye girdiğime şaşkınım. tisikkirlir sipirmin.
    kahvenizin yanına kek isterseniz tarifi de bırakayım: portakallı kek (#102721863), tarçınlı havuçlu kek (#97340239).

    edit: görsel uçmuş, yeniden eklendi.
  • “benim böyle bir şeye ihtiyacım varmış, ama varlığından haberim yokmuş” tarzı ürünleri satan dükkanlar zinciri.
  • bundan 2-3 ay evvel burdan bi bot aldım. karda kışta ayı gibi giydim. tepe tepe kullandım. derken bu botun sol tarafında hafif bi açılma oldu. su geçirmiyordu ama gene de görünüm olarak hoş değildi. tamirciye götürsem 5-10 liraya hallederdi kesin.

    ben önce bi tchibo'ya sorayım dedim. belki kendi tamircileri vardır ya da ne bileyim, olmaz ya hani, değiştirirler belki falan dedim. botların fişi falan da yoktu yanımda elbette.

    mağazaya götürüp botu gösterdim. çalışan kişi bi 10 saniye falan inceledi ve fişiniz var mı dedi. ben yok ne yazıkki dedim. neyse önemli değil diyerek ürünün kodunu kasaya girdi ve iade yaptı. bana da aynı ürünün o an ellerinde olmadığını ve yerine istediğim herhangi bir ürün alabileceğimi söyledi. bu işin bu kadar kolay olmasına gerçekten şaşırdım.

    eleman ne "siz patlatmışsınız bunu" dedi, ne "kalite birimimize yollamamız lazım" dedi, ne "fişi olmayan ürünlerde değişim yapamıyoruz" dedi. bunların herhangi birini dese gık etmeyecektim muhtemelen. standart satıcı tepkilerine alışık olduğum için sineye çekecek ve uğraşmadan eve dönecektim. bu yaklaşımları sayesinde hiç para iadesi tribine falan girmeden, aynı tutarda bi eşofman takımı aldım ve çıktım.

    demem o ki, müşteri ilişkileri gayet süper olan firmadır. çalışanları gayet ilgili ve güleryüzlüdür (en azından benim gittiğim mağazalarda hep öyleydi). insanlara zorluk çıkarmak yerine, kolaylık yapmaya çalışırlar. üstün alman teknolojisi böyle bir şey demek ki.

    darısı bizim firmalarımıza...
  • tüm küresel emperyalist şirketler gibi çalışanlarının sigortalarını düzenli yatıran, mesayi ve yıllık izinlerini günü gününe kullandıran bir şirkettir. yasalar çerçevisinde değerlenidirilen emek ücreti neyse verir. yine yol (servis, toplu taşıma kartı ya da nakit) ve yemek (ticket ya da nakit) giderlerini karşılar.

    öve öve bitiremediğiniz yerel ve emperyalist olmayan kuruluşlar ise çalışanların sigortalarını asla yatırmazlar ve izin isteyene vermezler. asgari ücret onlar için bir şey ifade etmez. yol ve yemek için ayrı para ödenmez.

    senin kahveci ıvır zıvırcı üstünden yapacağın siyaseti zkiyim. zaten beeceremiyorsun bari deneme.
  • çok sevdiğim ve müezzini olduğum dükkan.
  • son dönemde birçok şey aldım burdan, genelde spor amaçlı outdoor ürünlerdir. hep memnun kaldım diyebilirim. bugün yaşadığım bir olay da güvenimi artırdı. sosyal mecranın bir yerlerinde paylaşayım dedim, belki bir gören olur, yiğidin hakkını yiğide vermeli çünkü.

    bugün akşam palladium'daki mağazalarına girdim. şarjlı bir hoparlör vardı, daha önceden de görüp almamıştım. telefona falan bağlıyosun işte kabloılu, usb'den şarj oluyo, istediğin yerde dinliyosun. internet sitelerinde "mükemmele yakın ses" falan yazıyodu. ben de aldım gittim kasaya. kasadaki genç kadın ürünü aldığımı görünce, "bu üründe çeşitli sıkıntılar yaşadık, bir kaç iade geldi, problem olursa getirin değiştirelim" dedi. tabi ben duyunca hem bunu söylediğine sevindim, hem de "e deneyelim madem" dedim tabii dedi hemen, açtı paketi. problem varsa napıyosunuz dedik, dedi değiştiryoruz ya da isterseniz iadesini yapıyoruz, hiç sıkıntı değil. abi taktım, verdiği ses telefonumla aşağı yukarı aynı, gereksiz yani almam. bi de problem falan olabiliyormuş. dedim benim içim kaçtı iyice, almayayım ben bunu. kasadaki görevli hanım kızımız, "hani ortam sesini hesaba katın ama içinize sinmiyosa birşey diyemem" dedi ama gayet güler yüzle dedi bunu. ya dedim almayayım, kusura bakmayın, zahmet oldu. dedi "ne demek". sonra çıkarken baktım kredi kartımı kasada unutmuşum, geri döndüm, dedim kartım sizde mi kaldı. "evet burda ya çektim ki ben parayı ehehehe" dedi, dedim "hayrını gör", gülüştük.

    diyeceğim o ki, ürün sonuçta dışarıdan geliyor, satıyolar bir şekilde, ama dürüstler, varsa bir problem çatır çatır söylüyorlar, gayet de güler yüzlü bir şekilde. bi tchibo kodamanı bu yazıyı okuyosa ödüllendirsin lan bu çalışanını. sonuçta 39 tl az kazandınız bugün ama güven kazanmak daha önemli di mi?

    not. kahveden pek anlamam da insandan anlarım.
  • her yerde pıtır pıtır şube açmasının birincil sorumlusu benim annemdir. kendisi her evden dışarı çıkışında elinde bir sürü tchibo torbasıyla eve gelir, gerekli gereksiz ne varsa kapıp gelir. tchibo, annemden o kadar memnun ki evin iki adım ötesine yeni bir dükkan açmıştır. kadıncağız torbaları taşırken yorulmasın diye düşündüler heralde.
  • buradan 50 liraya bir ütü, 50 liraya da bir saç kurutma makinası almıştım. o gün bu gündür çatır çatır ütü yapıyorum ve bundan zevk alıyorum, tabanı süper kaygan, buharı kuvvetli, kablosuz özelliği süper.
    kurutma makinası da çok güçlü, soğuk üfürme ve 3 kademeli sıcaklık seçeneği var. ne saçım eridi ne de makina.

    (şimdi övdüm ya, kesin makina patlar, ütü alev alır... 2. derece yanıkla entry editlerim.)
  • reklamında kendine "çibo" diyen marka.

    yüzyılın "sorunsal"ı çözüldü ayol.
hesabın var mı? giriş yap