• 1935 yapımı bir alfred hitchcock filmi. üstadın sonrasında iyice kafayı takacağı casus ve yanlış adam temasının merkezde oldu film mr. memory'nin her boka gülen ve atlayan bir seyirci kitlesi karşısında yaptığı şovla açılır. sonrasında ortalık karışır ve silahlar patlar. salonda bulunan ve ingiltere'de misafir olan bir kanadalı yeni tanıştığı hatunla evine gelir. kadının peşinde ajanlar vardır. sonrası klasik hitchcok gerilimi; serçe parmağının yarısı olmayan bir adam, 39 basamak adlı bir örgüt, polisten kaçan ve suçsuzluğunu ispatlamaya çalışan masum bir karakter, bir türlü suçsuz olduğuna inandıramadığı gerizekalı bir kadın, iyiliksever köylü kadın, açgözlü köylü erkek, otel işleten tonton teyze gibi bir dizi karakter de cabası. başroldeki adam ayhan ışık'ı andırıyor.
  • hitchcock nerede sorunsalından mustarip bünyelerin meraklarını gidermek açısından: filmin başlarında, esas oğlan ve isminin anabella smith olduğunu öğreneceğimiz bedbaht hatun tiyatro çıkışı otobüse binecekleri sırada, yanlarından geçer ve elindeki çöpü yere atar alfred amcamız.

    (bkz: cameo)
  • hitchcock'un north by northwest'e kadar uzanan "yanlış adam" ekolünden ilk filmidir. aa pardon bir de her boku bilen adam var bundan önce. neyse.. hiçkoğun kariyerinde rampa görevi yapan filmde, kameranın tıpkı bir kuş gibi hareket halindeki arabanın içinden çıkıp yola doğru seyirttiği bir sahne vardır ki, burdaki teknik daha sonra rope filmindeki kesintisiz çekim olayının da temelini oluşturmuştur.

    ayrıca hitchcock sette iki başrol oyuncusunu birbirine kelepçeledikten sonra anahtarları kaybetmiş ayağına yatmış. böyle de şakacı, böyle de tonton bir insan. yanakları poful poful.
  • --- spoiler ---

    iskoçyalı yazar john buchan'ın 1915 yılında yayımladığı gerilim casusluk romanının adıdır. aynı zamanda, bu romandan uyarlanan 1935 tarihli alfred hitchcock filmidir. film, hitchcock'un uluslararası başarıyı yakaladığı ilk filmidir. başrollerini nazım hikmet'in gençliğini andıran robert donat ve madeleine carroll'un paylaştıkları bu politik entrika, hitchcock'un 24.cü filmiydi. fakat hitchcock, ancak bu filmiyle beraber yönetmen ustalığının doruğuna erişmiş ve bundan sonra çekeceği filmlerin karakteristik yapısını yakalamıştı. "39 basamak", hitchcock'un bundan sonraki filmlerinde sıklıkla başvuracağı 'suçsuzluğunu kanıtlamaya çalışan, başı tesadüfen belaya girmiş adam' temasını işlediği ilk filmidir. film, londra'ya yeni gelmiş kanadalı çiftçi richard hannay'in (robert donat), tiyatroda tanıştığı bir kadının aynı gece esrarengiz bir şekilde öldürülmesiyle hem aranan bir suçlu durumuna düşmesi, hem de kendisini uluslararası bir casusluk entrikasının içinde bulmasını anlatmaktadır. filmin konusu 1930'larda geçmektedir; oysa romanda olaylar birinci dünya savaşı'nın arifesinde geçer. kitabın yazarı john buchan, aynı zamanda ingiltere parlamentosu'nun bir üyesiydi ve 1935-1940 yılları arasında kanada genel valisi olarak görev yapmıştı. "39 basamak", onun en ünlü eseridir ve 1915 yılından beri piyasadaki baskıları asla tükenmemiş, kitabın sürekli olarak yeni baskıları yapılmıştır. "39 basamak", romanın baş karakteri olan gizli ajan hannay'in ilk macerasıdır. yazar john buchan, ajan hannay karakterini bundan sonra yazacağı birkaç romanında daha kullanacaktır. bu romanlar; greenmantle (1916), mr standfast (1919), the three hostages (1924), the courts of the morning (1929) ve the island of sheep (1936)'tir. bunlardan greenmantle'ın konusu istanbul'da geçer ve türkiye'de doğudaki sır adıyla yayımlanmıştır. film, eski teknolojiyle çekilmiş olmasına karşın oldukça başarılıdır. bunda hitchcock ustanın payı da büyüktür. ayrıca ilk kez bu roman ve filmde geçen "herşeyi bilen adam" teması, daha sonra da birçok edebiyat ve sinema eserinde kullanılacaktır.

    kaynak: vikipedi

    --- spoiler ---
  • criterion theatreda taze izledim oyunu, gercekten yolu londra'ya dusunlerin izlemeden gelmemesi gereken oyunlardan. gerci ben biraz tersten gidip once okan yalabik ve demet evgar'li turk versiyonunu izlemistim, bizimkiler tipkisinin aynisini yapmislar**. bir de oyun baslamadan bir saat once ogrenci biletleri 15 pounda satiliyor. iyi bir yerde oyun izlemek icin dunyanin parasini bayilmaya gerek yok.
  • 1935 yılında hitchcock'un çektiği romandan uyarlama film.

    86 sene önce çekilen bir filmin beni bu kadar keyiflendirmesi hakikaten çok güzel hissettiriyor. filmde birtakım boşluklar yok mu, elbet var. ama o kadar akıcı ki, bir tutam bile sıkılmadım. 86 yıl evvel çekilmiş olmasının getirdiği bir hürmetten olsa gerek ki, eksikliklerini görmezden geldim.*

    öte yandan 1934-35 yılının gündelik yaşamına dair şeyler görmek zaten başlı başına ilgi çekici. sosyolojik anlamda yaklaşacak olursak, taşra ve şehir arasındaki devasa fark göze çarpıyor. karakterler hiç derin değil, film öyle bir imkan tanımıyor. karakterleri analiz etmeye çok fırsat olmuyor, karakterler giriyor ve çıkıyor. esas oğlanı da tam anlayamadan, hatta filmin sonunu da tam olarak göremeden film bitiyor. eksikliklerine rağmen aklıma kazınan filmlerden biri oldu.
  • eski zaman filmlerini izlerken en çok giyilen kıyafetlere imrenerek bakıyorum bu filmde de öyle oldu. her neyse, filmi izlerken yorumlarında sıkıcı olduğundan bahsediyorlardı sanırım fazlasıyla zevksizler. çok akıcı bir film. casusluk şebekesinin içine düşen kanadalı bir adamın üstüne kalan suçtan dolayı masumluğunu ispatlamaya çalıştığı bir film. hanımefendiler de pek güzeller.
  • yıllar boyunca pek çok filmde izlediğimiz birilerinden kaçan kişinin o anda karşısına çıkan tören kalabalığına karışarak izini kaybettirdiği sahnelerin öncülünün, 1935 yapımı bu hitchcock klasiğinde yer alan hannay'in kasabadaki geçit törenine karışarak polislerden kaçtığı sahne olup olmadığını merak ettiren filmdir.
  • 1935 alfred hitchcock filmi, çok sevdim. siyah beyaz filmleri daha ilgiyle izliyorum nedense.

    --- spoiler ---

    hannay'ın evine aldığı kadının -hava yollarına ait bir bilgiyi, ülke dışına sızdırmaya çalışan kesik serçe parmaktan kaçar- öldürülmesiyle; suçsuzken suçlu konuma düşmesini, pamela denen ilk başta şirret, gıcık görünen ama sonra kalbinizi fethedecek kadın tarafından ele verilmesiyle polislerden kaçmasını anlatır. bazı yerlerde sıkılsam da genel olarak büyük keyif alarak izledim.
    aklımda kalan birçok kare var. mesela londra köprüsünde trenden atlaması, onun gözüyle gölün ekrana gelmesi. pamela ile şelalenin altında saklanmaları o anın büyüsü, gizemi siyah beyaz olmasından mı kaynaklanıyor bilmem ama o sahneyi renkli de görmek isterdim.

    şelaleden sonra bir köprüye varırlar, hava puslu, solda bir ağaç var. uzaktan hannay ve pamela gözükür belli belirsiz. bu kare çok hoşuma gitmiştir, ama resim bulamadım.

    crofters'ın karısını da yanında götürmesini beklerdim, o ucube adamla kalmamalıydı. londa kadınlarının çoğu gibi ayaklarını boyamalıydı. ayrıca pamela'nın kelepçeyi çıkardıktan sonra, kaçmadan önce, ince çoraplarını giymeye çalışması ilginçti. o zamanlar giyim kuşama bu denli mi dikkat edilir, şık olmak önemlidir bilmiyorum.

    çok güzel afişleri de var.

    alfred hitchcock ın izlediğim ilk filmiydi, devamı gelecek.

    --- spoiler ---
  • alfred hitchcock'un filmde kurnaz köylünün karısını dövdüğü sahneyi kameraya almayıp sadece bir tokat sesi ve bir nidayla seyirciye aktarması, 1935 tarihli bir filmde kadına şiddet konusunda gösterilen hassasiyeti yansıtması bakımından benim için dikkat çekiciydi.
hesabın var mı? giriş yap