• "müzik hakkında konuşmak mimari hakkında dans etmeye benzer" lafını ilk duyduğumda cidden içim burkulmuştu, insanoğlu'nun kutulanmış, duyuları arasındaki çizgileri kesin çizilmiş bir fenomen olduğu tartışmaya açıktır ancak yine de duyguların dışa vurumu ve ifade özgürlüklerinin esneklikleri, kavramlara başvurularak veya yenileri oluşturularak gideriliyor. hadi salt soyut bir felsefi açıdan bakmayalım insanın sınırlarına, goethe'nin "mimari'nin müziğin dondurulmuş olan şekli" düşüncesi stendhal sendromu yaşamıyorsanız düz bir mantıktan öte bir anlam oluşturmayacaktır.

    max richter'ın fat cat records (cd-13-04) menşeili ikinci albümü the blue notebooks; bu spekülatif yaklaşımın yanında
    tilda swinton'un ağzından düşen kelimeler ile richter'ın müziğinin birleşmiş bir örüntüsünü oluşturuyor. uzun lafın kısası albümün bana yaşattığı algısal bozukluk ve duygusal karışıklık 11 parçalık eserde müziğin resmini görmemi ve gayet tutarlı bir biçimde içselleştirmemi sağladı.

    daktilo sesleri ve piyano melodileri ile başlayan albümün derin, melankolik-duygusal gücü on the nature of daylight 2 parça keman sesi ile ile yüze çarparcasına tansiyonu en üste çekiyor. ambient soundu mutsuzluk ve umut arasında sıkışıp kalmış. geçtiğimiz yılın alva noto ve ryuichi sakamoto ortaklığı vrioon ile bazı noktalarda kesişen albümün akustik/dijital kombinasyonu doğal seslerin bütüne dahil olması shadow journal da anlamsız bir rüyanın tema şarkısı olarak karşımıza çıkıyor. iconography'de derinden gelen koro vokalleri, brian eno tarzı keyboardlar ile birleşiyor, aslında basit melodiler var ancak bestedeki hayal gücünün sınırları kalbe kadar ulaşmakta.

    vladimir's blues formülü itibari ile piyano ile yazılmış "klasik" bir modern müzik kompozisyonu. tekrar kelimelerin dökülmesi ile beraber albümün klasik müzik/elektronik crossover'inin en iyi işlendiği arboretum başlıyor, yer yer boards of canada'ı anımsatan klik-bölümleri mevcut. old song çok derinlerden gelen piyano melodileri ile beraber daha çok "seslerin" ön planda olduğu bir şarkı. organum'da adı üstünde org dronelarının alakasız notalarla fink attığı büyülü bir atmosfer var, tekrardan daktilo sesleri ve orkestral açıdan birliğin en çok sağlandığı the trees albümü yavaş yavaş sona ulaştırıyor. albüme ismini veren the blue notebooks nasıl intro görevini görüyorsa, written on the sky hüzünlü piyano melodisi ile albümün outrosu görevinde.

    the blue notebooks bütünlüğünü sağlamış 40 dakika süren mükemmel bir çalışma. çok erken karar vermiş olmama rağmen 2004 yılı içinde parmak ile göstereceğim ilk albüm olacak fikrim yıl sonuna kadar değişmediği sürece.
    10/10
  • "daha çok future sound of london'la yaptigi islerle taninan alman müzisyen max richter'in son albümü "the blue notebooks" klasik müzik ögelerini elektronik tinilarla harmanliyor. ancak farkli bir elektronik tini bu, albümde en çok kullanilan enstrümanlarin keman ve piyano olmasi size bu konu hakkinda bir fikir verebilir.

    albümün adi, edebiyatla ilgilenen müzikseverlerin hemen dikkatini çekmis olmali. ana fikir olarak ünlü yazar franz kafka'nin "the blue octavo notebooks"undan etkilenen bu enstrümantal yapit, bazi sarkilarin arka planinda bir bayanin* kafka'nin isbu eserinden okudugu pasajlarla gizemli bir havaya bürünüyor.

    40 dakikalik albüm, kendisiyle ayni adi tasiyan kisa bir parça ile açiliyor. sarkilarin ilkel yapisi ilginç bir biçimde güç katiyor müzige. onbir parçadan dördü iki dakikadan kisa sürüyor, tam sarkinin içine girmisken bitiveriyor. ancak bu, sarkilarin güzelligini azaltmiyor, aksine ilginç bir sekilde bu sarkilar kendilerini daha çok dinletiyorlar. horizon variations ve written on the sky bunlarin arasindan ilk akla gelenler. on the nature of daylight tüyler ürpertici bir keman partisine sahip ve albümün zirvelerinden biri. basit bir klavye melodisinin üstüne koronun eslik ettigi iconography ve gösterisli bir keman/piyano düeti olan trees yine digerlerinin arasindan siyrilan parçalardan. "the blue notebooks"un en güzel sarkisi aglayan bir keman ve güçlükle duyulabilen bir bas gitar esligindeki bir elektronik bombardiman olan 8 küsür dakikalik shadow journal: tek kelimeyle görkemli!

    basit bir albüm "the blue notebooks", ancak neredeyse kusursuz. bir müzisyenin sinirlari zorlamadan da kendi sinirlarini asabilecegini gösteriyor." *
  • albümdeki şarkılar ;

    1. the blue notebooks
    2. on the nature of daylight
    3. horizon variations
    4. shadow journal
    5. iconography
    6. vladimir's blues
    7 arboretum
    8. old song
    9. organum
    10. the trees
    11. written on the sky
  • önceden de bayılarak dinliyordum ancak 22 kasım (sözlüğün bu önemli günü) itibarı ile ve soğuğun evimdeki yansımasıyla tekrar dinlemiş olduğum albümdür (son şarkıdayım). ilk farkettiğim şey şöminemin olmaması oldu, eğer şöminem olsaydı kendimi daha iyi hissedebilirdim kitabımı okurken. gerçekten de öyle bütünlüğü sağlamış bir albüm ki şimdi bitti, kendimi boş hissetmeye başladım ........................................................................................................
    bu yüzden de sözlüğe böyle bir giriş yapma gereği duydum.
  • paylaşmaktan itinayla sakınılması gereken albüm. içinde written on the sky gibi dünyanın en umutsuz ve en umutlu notalarını bir arada barındıran bi beste varken çekiniyor insan.
  • (bkz: max kardeş cigaralık var mıdır?)

    albümün bazı anları var, nerelere götürebileceğini varın siz düşünün.
  • ... everyone carries a room about inside him. this fact can even be proved by means of the sense of hearing. if someone walks fast and one pricks up one’s ears and listens, say in the night, when everything round about is quiet, one hears, for instance, the rattling of a mirror not quite firmly fastened to the wall...
  • kafka'nın the blue octavo notebooks'undan bir alıntı olan sözleri şöyledir:

    "everyone carries a room about inside them. this fact can be proved by means of the sense of hearing. if someone walks fast and one pricks up one's ears and listens, say at night, when everything round about is quiet, one hears, for instance, the rattling of a mirror not quite firmly fastened to the wall."
  • bir çay bir kafka bir albüm. kusursuz kelimesinin dildeki fonksiyonunu açiklar nitelikte bir eser.
  • var bu mavi defterlerde bir keramet.

    (bkz: paul auster)
    (bkz: oracle night)
hesabın var mı? giriş yap