• fethiye yakınlarında bir antik kent. hititlerde dalawa ve likyalılar tarafından tlawa olarak isimlendirilmiş.likya'nın 3 oy hakkına sahip 6 kentinden biri. konumu itibariyle tarih boyunca önemli bir yerleşim yeri olagelmiştir. ortaçağ boyunca da kent terk edilmemiştir. 1838 yılında kenti keşfeden sir charles fellows'un ardından buraya gelen spratt; "likya'da büyük bir şehrin kurulması için, buradan daha mükemmel bir yer seçilemeyeceğini" söyler. şehir arkasını tırmanılması neredeyse imkansız yamaçlara vermiştir.manzara inanılmazdır. bundan sonraki dönemlerde ekonomik koşullara bağlı olarak ana yolların değişimiyle kent sapa bir yerde kaldığından terkedilmiştir.
  • saklikent'e gidilirken gorulebilecek tarihi mekanlardan biri.
  • fethiye'den arabayla gitmek taş çatlasa 30 dakikanızı alır. saklıkent yolu üzerinde giderken çok eski ve küçücük bir tabela üzerinde yazan "tlos" yazısını görebilirseniz bu sessiz ve sakin açık hava müzesiyle tanışabilirsiniz.

    tabii ki kayıtlarda adı açık hava müzesi değil! fakat olay şu... hani dead poets society'de robin williams öğrencilerine okulun eski öğrencilerinin fotoğraflarını gösterir ve "dinleyin" der. işte tlos'u uzaktan görmeye başladığınızda yokuşta bir ara arabanızı durdurup inin aşağı ve tam karşınızda kalan kaya mezarlarına bakıp dinleyin etrafı! bir müze gibi... sessizce, sadece izleyin ve dinleyin. o an bastığınız toprağı eşeleyen eski ayak seslerini, tiyatrodan gelen insan seslerini, mezarlardan gelen ağıt seslerini duyarsınız işte o zaman!(duyamıyorsunuz, arabaya binip geri dönün zaten, sizden bir şey olmaz!)

    bu ritüelden sonra yukarı çıktığınızda rahatlıkla her santimini gezebileceğiniz şehir karşınızda duruyor olacak. gördüğüm antik şehirler arasında, sıcaklık ve arazi koşulları açısından en rahatça gezilebileni tlos'tur diyebilirim. gerçekten keyfini çıkarmaya bakın!
  • likya'nın doruklarında kurulmuş ayrıksı ve mağrur bir antik kent. kaya mezarlarıyla sizi masalsı bir atmosferle karşılar tlos. kentin kapısından girdiğinizde stadyumla karşılaşır, yukarı tırmanıp geri baktığınızda az ilerde tiyatroyu görebilirsiniz. ne de olsa buralarda kambersiz düğün tiyatrosuz antik kent olmaz. kentin zirvesinde hemen türk bayrağının göndere çekili olduğu yerde bulunan tek dişli kale burcu gibi duran kayaya sırtınızı dayayıp kente baktığınızda kendinizi gerçek bir antik kral gibi hissedebilirsiniz... tlos'un hakettiği değeri görmediğini gittiğim güne kadar adını duymamış olduğumdan anlayabilirsiniz.
  • giriş kapısının karşısında el yapımı hediyelikler yapan/satan bir tezgahta annesinin yanında vakit geçiren ve henüz 10 yaşlarında olan nail'den şehrin tarihini dinleyebilir, kalıntıları gezdirmesini isteyebilirsiniz. hatta istemeniz de şart değil, o gelir size tüm alanı gezdirir, mekanların hikayelerini anlatır, kendi başınıza keşfetmenizin zor olduğu bölgeleri, hatta kendi bulduğu üzeri yazılı taşları gösterir. tabi hızına ve enerjisine yetişebilirseniz.
  • hitit metinlerinde adı lukva topraklarındaki dalawa olarak geçen kent, lykia yazıtlarında da tlawa olarak anılır.
    lykia birliğindeki oy kullanma hakkına sahip altı büyük kentten biridir.
    antik kaynaklarda pek bahsedilmeyen kent, 1800lü yıllarda charles fellows tarafından tekrar keşfedilir.
    akropolisindeki türk kalesi oldukça dikkat çekicidir. kalede bir zamanlar ünlü gezginlerden spratt'ın konuk edildiği bilinenler arasındadır.
  • ...miletus ile praktisidike adlı bir perinin oğlu...tlos şehrini kurmuştur...
  • hala ayakta olsaydı belki de dünyanın en muhteşem manzarasına sahip hamamında yıkanmanıza olanak sağlayabilecek antik kent. bildiğin hamam ya bu, hamam... ama şimdikinde yemyeşil bir ova, eskisinde deniz manzarası var...
  • ayrica sakli kent yolu ustunde antik tiyatro'da bulunmakta olup cevresi girilmesin diye dikenli tellerle cevrilmistir.zamaninda orada yasayan insanlardan sadece bu yikik harabeler kaldigi dusunulerek insana hayati sorgulatir.
  • saklıkent dönüşünde uğradığımız antik şehir. ismini biliyordum ama bu kadar büyük olduğunu tahmin etmemiştim. 2 dakika bakar döneriz diye gittik 1.5 saatten fazla zaman geçirdik. uzaktan ürkütücü gözükse de yakınlastıkca çok etkileyici, en tepedeki panoramik manzarası da harika. maalesef 3'te 2'si hala kapalı.

    tlos dönüşünde ören (`araxa)` ziyareti de yaptık fakat orada pek bir numara yok. yol üzerinde birkaç mezar kalıntısı var, başka kalıntılar da varsa biz bulamadık. buz gibi dereye girme veya alabalık yeme aktivitileri mevcut.
hesabın var mı? giriş yap