• is mulakatlarinda en cok sorulan sorulardan birinin konu materyali

    - evet huseyin bir de toplam kalite yonetimi hakkinda goruslerini alalim, inanir misin kaliteye?
    - evet beyefendi, benim allahimdir kalite. kalite cemberlerinde soluk alirim ben.
    - iste aradigimiz adam..
  • deming abinin maddelerinin türkçesi ahanda. bir felsefedir. standart değil.

    1. ürün ve hizmet kalitesini geliştirmek için organizasyonun amaçlarını tespit et.
    2. yeni yönetim felsefesini benimse. (kalifiye olmayan işgücüne, kalitesiz mal ve hizmet üretimine tolerans gösterme.)
    3. organizasyondaki kütle muayenesine son ver.
    4. organizasyonu fiyat etiketleri ile değerlendirmeyi bırak.
    5. sürekli gelişmeyi sağla.(bkz: kaizen)
    6. iş başında eğitimi sağla.
    7. liderliğin kurumsallaşmasını sağla.
    8. korkuya son ver.
    9. departmanlar arasındaki sınırları kaldır.
    10. sloganları, posterleri ve sayısal hedefleri ortadan kaldır.
    11. sayısal hedefleri ve kotaları ortadan kaldır.
    12. çalışanların iş yapmalarını engelleyecek uygulamaları ortadan kaldır.
    13. sürekli eğitim uygula.
    14. transformasyonu herkesin katılımı ile gerçekleştir.
  • aslinda amerika orjinlidir ve demingadli sahis ilk olarak amerika'da empoze etmeye calismistir bu fikri. ancak orada ciddiye alinmayinca turkiye'ye gelmis, daha sonra biz de postalayinca japonya'da gelistirmistir bu fikrini. tabii elin cakal japonu bu olaya atlamis ve mukemmel bir sistem haline getirmistir.
  • esnek üretim tarzının yarattığı yeni yönetim ve iktidar biçimlerinden biri ve şimdiye kadar endüstriyel ilişkiler tarihinde görülmemiş kadar cüretkar olanı. zira bu sisteme kültürel ve endüstriyel olarak en uygun olan japonya'da bile öncelikle işçilere (ki toplam kalite literatüründe "çalışan" demek lazım gelir) firmanın küresel kapitalist ortamda çok zor ayakta durduğunu, onları asla işten çıkarmayacaklarını, ancak firma kapanırsa herkesin işsiz kalacağını, işsiz kalmamak için firmanın amaçlarıyla işçilerin amaçlarının aynı olması gerektiğini söyler. amaç birliğini böyle yaratır. ondan sonra işçilerini bir güzel eğitir; (bu eğitim tky'nin hakikaten başarılı ve olumlu olduğu bazı batı ülkelerinde kişisel gelişime yarayacak psikoloji, yabancı dil, el sanatları gibi kursları içerse de çoğunlukla sadece işle ilgili eğitim verilir) böylece işletme "çok vasıflı" işçi elde eder. daha sonra sistem bu "çok" vasıfların mümkün olduğu kadar çok tanesinden yararlanmak ister ve işçinin iş başında geçirdiği boş zamanları azaltır, yani iki iş arasında biraz vakti kalıyorsa hemen ona başka bir iş verir, nasıl olsa öğretmiştir. ayrıca yetkilendirme söylemiyle çalışanlara daha fazla sorumluluk verilir, ama aslıdna yetki vermez, ya da gereken konularda vermez. toplam kalite yönetimi bazı durumlarda gerçekten hem firmanın hem de çalışanların çıkarına olabilir; (brisa örneği gibi) tky nedeniyle işçiler yüksek iş güvencesi ve yüksek ücret sahibi olabilirler. ancak ne yazık ki özellikle üçüncü dünya ülkelerindeki uygulamalarda çalışanların gönüllü ve ücretsiz olarak kalite çemberlerine ya da takım çalışmalarına katılmaları ve kaliteyi ulvi amaçlar (kalite herşeydir; meali: artık rekabet fiyata değil fiyat ve kaliteye dayanıyor, aman kalitesiz üretme pazar payımız azalır) için yükseltmeleri beklenmekte, ancak çalışanların hayat kaliteleri son derece düşük tutulmaktadır. iyi ve kötü verilebilecek çok sayıda örnek olmakla beraber, malesef sadece firma çıkarını koruyan örnekler çoğunluktadır. toplam kalite yönetimine sadece işletmeci bakış açısıyla bakmamak, olayın sosyal boyutlarını, ülkelerin gelişmişlik düzeylerini, o toplumun iktidarla olan genel ilişkisini, sendikaları, toplumdaki endüstriyel üretim tarzını, bunlar gibi birçok noktayı atlamamak, bütünlükçü bir bakış açısıyla değerlendirmek gerekir. crosby'nin "kalite bedavadır" sözü ne yazık ki gerçekçi değildir, sadece bedeli çoğunlukla işçiler ödemektedir. yeni bir durum mudur, hayır değildir. ama en azından yeni bir durum olmadığının üzerinde durulması gerekir. teorik olarak iyi, güzel ve faydalı olan herşey pratikte bu şekilde işlemeyebilir.
  • toplam kalite yönetimi işletmelerde şöyle uygulanır böyle böyle uygulanır demek doğru değildir, çünkü işletmeden işletmeye uygulanışı farklı olabilir. fikir vermesi açısından klasik yönetim anlayışlarıyla arasındaki farkın belirtilmesi daha uygun olur düşüncesindeyim.

    klasik yönetimlerde yönetim faaliyeti yönetici seviyesinde yapılır. çalışanlar kendilerine verilen direktiflere mot a mot uyup günü kurtarmaya çalışır. toplam kalite yönetimi anlayışında ise yönetime doğrudan katılım vardır. bunun sonucunda işletme kurumsallaşmaya başlar, tepe yönetimden en alt seviyedeki çalışana kadar "ben değil biz" düşüncesi gelişir.
    diğer yandan klasik yönetimlerde esas olan "işleri doğru yapmak" iken, tky'de esas unsur "doğru işleri yapmak"tır. böylece çalışanlar, doğru işin ne olduğunu bulmak adına beyinlerini çalıştırırlar. tespit ettikleri aksaklıkları veya işletmenin daha iyiye gidebilmesine ilişkin önerilerini yönetim kademesine ileterek işletmenin doğru işleri, daha ekonomik yapmasına olanak sağlarlar. yöneticiler daha ne ister ki: "bedava danışmanlık hizmeti."

    ancak ne var ki böyle güzel işleyen bir sisteme geçiş ne yazık ki çok da kolay olmuyor. en başta tepe yöneticiler tky felsefesini anlamalılar. tky'ye geçiş aşamasında "şöyle süper, böyle süper. biz bir aileyiz. hepinizi çok seviyorum. heyyyo!" deyip eski tas eski hamam devam ederlerse, ı-ıııh. değişim işletmenin her kademesinde olmak zorunda.

    uygulamaya konması biraz sancılı[eğitim için para harcamak gerekiyor, zaman gerekiyor...vs] olabilecek, ancak getirileri de çok fazla olan faideli bir eser işte bu tky.
  • firmaların çeşitli gruplarının kalitenin sağlanması, sürdürülmesi, geliştirilmesi yönündeki çalışmalarının pazarlama, mühendislik, üretim ve servis fonksiyonlarını en ekonomik seviyede yapılması ve müşterinin tam olarak tatmin edilmesine yönelik olarak entegrasyonu sağlamayı amaclayan sistemdir.
  • hakkında, yök kararıyla dinlenmesi mecbur kılınan, sunum yapılan sistem. yoklama alınması nedeniyle gittiğimiz eğitimin bu bölümünde telefonla konuşurken birşeyler yemememiz gerektiğini kurumca öğrenmiş bulunmaktan kıvanç duyuyoruz. aynı zamanda 2 kez çalan telefona cevap vermemiz gerektiğini, telefonda hal hatır sormadan konuya girmememiz, üstümüzün önüne astımızın arkasına düşmememiz, kaçık çorapla, beyaz çorapla gezmememiz gerektiğini de anlatan konuşmacı hocanın salonda soru soran bir akademisyeni duyamayıp "neee" diye haykırması da sanıyoruz ki kalite yönetimi diye anlatılan sistemin önemli bir parçası idi.
  • bir otomobil fabrikasında montaj işlemi 13 saniyede tamamlanmak zorundadır. işlem 13 saniyenin üzerine çıkarsa o bölümde çalışan işçilerin ücretlerinden her 1 saniye karşılığında 2 günlük kesinti yapılır.. bu fabrikada, çalışanlardan oluşan "kalite" çemberleri vardır bir de. işlemi 13 saniyenin altına çekmek adına "muazzam" fikirler üretirler..bu fikirlerden birisi , işçilerin günde yalnızca bir kez ihtiyaç molasına gitmelerinin daha uygun olacağı, bunun "kalite"ye yansıyacağı şeklindedir.

    toplam kalite yönetimi, emek sömürüsüdür.
  • çok güzel birşey de, türkiye'de uygulanması pek mümkün değil. amerikalılar bulmuş, japonlar geliştirmiştir. ama memleketimizin havasından mı suyundan mı bilinmez, komik görüntülere neden olmaktadır. mesela sabah işbaşından önce fabrika avlusunda antreman yapmak zorunda kalan ve bu sıkıcı eylemi birbirini pandikleyerek eğlenceli bir aktiviteye çevirmeye çalışan emekçi kardeşlerimiz buna örnektir.
hesabın var mı? giriş yap