• az önce gördüğüm kadarıyla atv'nin belgelerini ve casus uçak görüntülerini yayımlamakta olduğu haberdarlık. bölgeye gönderildiği iddia edilen f-16'ların kalkmış görünmediği, beş gün önceden itibaren genelkurmay'a durumu etraflıca izah eden bir raporun yanılmıyorsam bir yarbay tarafından gönderildiği filan gibi şeyler, yine yamulmuyorsam belgelerin görüntüleriyle beraber yayımlandı. tabi ki burada ikna olmak ile olmamak arasında kalındığı takdirde "hayır bunlar gerçk belge değil, elimde tutmadan inanmam" demekte bir sakınca yoktur (ayrıca saygı da duyarım "inandığı her belgeyi eline alıp incelemiş adam" diye). bir ihtimal bunlar yalan bir belge olsun. o zaman da taraf'ın da atv'nin de kurumsal olarak bayağı bayağı aptal olması gerekiyor ki sürmanşetlerle kırkbeş dakikalık yayınlarla bunun altını çizsin. silahlı kuvvetlere bu şekilde çatacak kurumların, bunu bir de yalan belgelerle ve bangır bangır yapması türkiye'de ne derece mümkündür, neticeleri ne olur, sizin takdirinize bırakıyorum.

    tabi ki burada "e pkk da bu adamları öldürdü" yargısı, yapılan yorumlarda belirtilmesine gerek duyulmayan bir yargıdır. zira zaten üzerine yorum yapılan konu "tsk'nın x'ten haberdar olması"dır, x de aktütün'de pkk'nın 17 askeri öldürmesidir. herkes kendi kaynaklarını takip ediyor tabi ki, ama ben hiçbir kaynağın "şayet tsk'nın ihmali mevzubahisse bu gençleri öldüren pkk'nın suçu yoktur"a çıkacak bir ima dahi görmedim. pkk'nın terör örgütü olması, adam öldürmesi artık insanların sürekli belirtme ihtiyacı duymadığı bir şey. bunun belirtilmediği her konuşmaya "niye onlara katil demedin" şeklinde çıkış yapılabilir ama o çıkış sanki çıkış yapmak adına yapılmış bir çıkış olur. aslında çıkılan bir şey yoktur. sadece çıkış vardır. zira bu konuda pkk'ya odaklanmanın anlamı yoktur. zaten savaş halindesin, terörist bellemişsin resmi olarak, buna dayanarak bir de durumu abartıp binbir problem yaratmışsın devlet olarak, hala bu durumdan çıkarılacak esas dersin "pkk 17 kişi öldürdü" olması problemin neden çözülemediği konusunda bir ipucu verebilir herhalde. pkk 17 askeri bir sınır karakolunu ateş altına alarak nasıl oldu da öldürebildi? asıl soru budur. yoksa pkk her saldırdığında sanki bunu beklemiyormuş gibi davrananlar bana hiç samimi gelmiyor artık. pkk tetiği çekendir, yaşama hakkını ihlal etmiştir. tsk ise, belgeler doğruyu söylüyorsa, o 17 kişinin hayatını hiçe sayarak, gerekli hazırlıkları yapmayarak, yaşama hakkını ihlal etmiştir. ortaya konanlara bakılırsa neredeyse bir hafta önceden raporlanmış, bir gün önceden görüntülerle artık net bir şekilde saptanmış, katır sayısına kadar belgelenmiş bir saldırı gerçekleştikten ve insanlar ölmeye başladıktan sonra takviye çağrılmasının başka bir izahını göremiyorum.

    tsk'nın bunlara cevap vermeme hakkı vardır (enteresan bir şekilde). ammavelakin tsk madem yıpranmak istemiyor, "bu adamlar yalancı, işte bunlar da esas bilgiler" demek durumundadır. taraf da patlar, atv de patlar, bu haberi yayınlamadığına ihtimal vermediğim çoğu yayın organı da patlar. inandırıcılıkları gölgelenir. artık çamur atamazlar. bunun neresi gülünç anlamadım. tsk hem belgeleriyle itham edilecek, hem de bunu yalanlamaya dahi tenezzül etmeyecek. "siz kimsiniz ki sizi muhatap alıp cevap vereceğiz, alt tarafı basınsınız" diyecek. bu size ne anlatıyor? nasıl bir yapılanmayı ifade ediyor? bu suçlamaları, ortada bir antitez yokken, yalanlamaya bile ihtiyaç duymamasının bize garip gelmemesi gülünç değil mi?

    insanların, silahlı kuvvetlerin ciddi bir ihmalkarlığının olduğu iddialarına "bu terör örgütü adam öldürmüştür" gerçeğiyle gölge düşürülebileceğini düşünmeleri gülünç değil mi? evet, tüfekler de tetiğine basınca ateş almış diyorlar. siz hala ihmalkarlığa odaklanın. hayret bir şey.
  • ---alıntı---

    "kare kare gelen baskin • saldırının yapıldığı 3 ekim 2008 cuma günü erken saatlerden itibaren ise bu kez abd’nin anlık istihbarat desteği kapsamında insansız hava araçları (iha), aktütün’ün hemen karşısında, 10 km irak sınırları içinde kalan tepelerde bazı pkk’lı grupların saldırı hazırlıklarını görüntüleyip askeri yetkililere ulaştırdı.
    genelkurmay’ın ve ilgili birimlerin anında canlı olarak izlediği bu görüntülerde sayıları hızla artan pkk’lılar tepelere mevzileniyor, ağır silahlarını konuşlandırıyor, araziyi mayınlıyor. ama sabah saatlerinden itibaren başlayan bu hazırlıkları, saniye saniye canlı yayında izleyen askeri yetkililer, koordinatları açıkça belli olan bu hedeflere üç buçuk saat sonra müdahale ediyor. bu da zaten aktütün’de çatışmanın yoğunlaştığı öğleden sonraki saatlere denk geliyor.
    anlık istihbarat görüntüleri içinde belki en önemli ve en dikkat çekici olanı pkk’lı grupları gösteren görüntüler sürerken bir anda insansız hava aracının yer değiştirerek aktütün’ü göstermeye başlaması oluyor. insansız hava aracı’ndan gelen görüntülerin sağ üst köşesinde araca önceden yüklenmiş koordinatlar belirtiliyor. 5c ve 6c hedeflerinin koordinatları incelendiğinde iki nokta arasında yaklaşık 25 km’lik bir mesafeolduğu görülüyor. bu noktaların iha’nın uçuşu esnasında rastgele görüntülenmiş noktalar olmadığı anlaşılıyor. bu noktalar sistem hafızasına girilmiş noktalar. bu ise aktütün ve çevresinde saldırı öncesinde bir olay beklentisi istihbaratı olduğuna açık bir kanıt.

    "canli yayin başliyor • saat 09.35.35’de başlayan (insansız uçağın çektiği görüntülerde kullanılan gps saati greenwich’e göre ayarlandığı için saat türkiye yaz saatinden üç saat geride) görüntülerde koordinatlarından aktütün’e yakın olduğu anlaşılan bir tepenin üstünde görünen pkk’lı grup, güneyden gelecek bir çevirme ihtimaline karşı bölgeyi mayınlıyor, mevzi hazırlıyor, havan topu konuşlandırmaya çalışıyor. burası aktütün’e 25 km mesafede.

    "üç buçuk saat sonra müdahale • saat 13:59:02. (gps: 10:59:02) kuzey 37 15.33, doğu 44 21.40 noktasından güneydeki tepelere mevzilenmiş pkk’lı gruba ilk görüntüden yaklaşık üç buçuk saat sonra ateş açılıyor. (fotoğrafta parlayan yer) ama genelkurmay koordinatları belli olan bölgeye karada konuşlandırılmış silahlarla saldırmayı tercih ediyor. istihbarat görüntülerine rağmen genelkurmay, hava kuvvetleri’ni kullanmıyor."

    http://www.taraf.com.tr/haber.asp?id=19121

    ---alıntı---

    haberde bu görüntülerin saldıranların görüntüleri olmadığı, bunların hazırlık yapanların görüntüleri olduğu, bu hazırlıkların farkında olan genelkurmay'ın sanki bunlar yokmuş gibi davrandığı ve bunun bir ihmal olduğu yazıyor. ihmal bu konu için çok hafif bir kelime ya neyse. ha bir de ortada hala yalanlanamamış üstüne de "yayın yasağı" getirilmiş o karakola saldırı olabileceğine dair içerikli iç yazışmalar var. bugün basın toplantısında bizzat en yetkili ağızdan açıklandığı gibi bu belgelerden sorumlu olan insanların "açığa alınması" durumu var.

    her şeyi geçtim bu tarz yalan olduğuna inanılan bir haberi fazlasıyla ciddiye alıp kameralar önünde "alenen" tehditler sallamış bir komutan var. bir de işte haberi adam gibi okumayıp üzerine de "yapıştırmacı gazetecilik" diye bok atabilen tarihi boyunca da rezil olmuş habertürk denen bir kanal var.

    bu saldırı ve sonrasında gelişen olaylar bazılarının okuduğunu anlamaktan bihaber kuşbeyinliler olduğunu iyice ortaya çıkarmıştır. bari bir haberi okusaydınız ya adam gibi. sonra iki gün dut yemiş bülbül gibi susup ilk sahte fişekte ortaya fırlayan soytarılara benzemezdiniz.

    hadi bütün bunları da geçtim. şu soruların net bir cevabı varsa ona da razıyım :

    -istihbarat toplayan insansız uçak belli ki o gün boyunca o bölgeleri ve aktütün karakolunu izlemekte. iddiaya göre 350 kişi saldırmış teröristler. bütün gün o koordinatları baştan sona izleyen uçak bunların hiç birini mi tespit edemedi? bu adamlar yerin altından mı geldiler yoksa ışınlandılar mı oraya?

    ıslak yağmurluk gibi salak bir bahaneye inanacağımızı mı sanıyorsunuz? kaç dakika ıslak kalabilir ki bu yağmurluklar? silahı bombayı bırakıp bir de su deposu mu taşıyorlar bu teröristler yanlarında arada duş almak için? yoksa dere yatağı bulup katırlarıyla birlikte duş mu alıyorlar?

    bu kadar yüksek kalitede görüntü alabildiğini bir arazide adamlar "ağır silahlarla" karakolun dibine gelip, onları orada mevzileyip saldırı pozisyonuna geçerken bu görüntüleri çekenlerin elleri armut mu topluyordu?
  • gazetenin biri boyle bir haber yaparsa, "belgem kanitim var ama aciklayamiyorum" derse, sergilenecek durus nedir?

    bir ilgilenirim cunku dogru olma ihtimalinin cok muhim sonuclari olur
    iki supheciligimi korurum cunku ortada bir kanit/belge yok. gazete bilerek yalan/abarti haber yapiyor olabilir veya haberin kaynagi gazeteyi isletiyor olabilir sonradan o gazetenin guvenilirligi sarsilsin diye.

    bu kadar basit. yani nihai yarginizi simdiden yapmak zorunda degilsiniz, "kesin haberleri vardi serefsizlerin" muneccimligi ile "tarafin da ne oldugunu biliyoruz" devekuslugunun arasinda mevzilenmekte sorun yok (edit: atv yayinlamis birseyler, evet ilerki mevziye geciyoruz, uc deyince)

    yalniz daha ilginc seyler var tabii. mesela "sehitlerimiz uzerinden politika yapmayin" temennisi. standart olmus artik, "tabii yapmamak lazim da..." diye baglac olur her yana. yahu sehit kelimesinin kendisi dahi siyasi bir kavram, ne politika yapmamasi. sanki boyle siyasetten, stratejiden arinmis bir dunya var orada, insanlar spontaneous combustion sonucu durduk yere olup sehit oluyorlar konu kapaniyor. yahut sehit olumleri o an ariza yapmis bilmem ne model el bombasina indirgenebiliyor, teknik islerden sorumlu biri ihrac ediliyor, sehitlik mevzusu kapaniyor. anacigim olayin baglami tumden siyasi; kurt sorunundan, ohallerden, abd'nin irak isgalinden, tsk'nin profesyonel orduya sittin senedir gecememesinden, gecekondu gibi sinir karakollarini saglamlastiracaklarina pasalara zirhli yabanci luks oto satin alinmasindan, oradaki teror dongusunun devam etmesinin kimlere fayda sagladiginin anlasilmasindan bagimsiz nasil degerlendirebilirsin?

    "sehitlere saygisizlik". adamlar goz gore gore oldurulmusler, tsk'nin saldiridan haberi olmus olmamis, o sartlara ve tarihceye sahip bir sinir karakoluna yolladigin cocugun akibetinin ne olacagi zaten belli degil mi? ama adami boyle resmen olume gondermek sehitlere saygisizlik degil (aslinda teknik olarak dogru tabii, tsk "saygisizligi" kanli canli vatandaslara yapmis, onlar sehit olduktan sonra saygili davranmislardir)

    kissadan hisse: askeri bir mucadelenin oldugu her yerde, bunun ustunden politik rant saglayacaklar olacaktir. bizdeki ve tum militer ulkelerdeki sorun, bu rantin tekelinin tsk ve burokrasinin elinde olmasi. onlar yapinca eyvallah, baskalarinin yapma ihtimali dahi olunca preemptive refleks. dokuz kusurlu hareketler bunlar.

    bir de su: "yasam hakki her haktan once gelir ve bunun kulturel hak, toprak veya devlet kurma gibi haklardan evvel geldigini anlayamayanlardan arinmis bir toplum dilegiyle." yani asil suclu pkk, o yuzden ona odaklanalim, vs.

    abi o zaten default geliyor. ben bogazima yeni cihaz taktirdim, ne zaman sehitler uzerinden politika yapsam, otomatik olarak "pkk bir teror orgutudur, teror kotudur, pkk bitsin" aciklamasiyla basliyorum. tsk bunyesindekilerin olasi yolsuzluklari, hiyarliklari, hatta hiyanetleri bu onkabulun ustune insa ediliyor. hatta bak basliga, teror degil, pkk degil, son derece spesifik bir olayin basligi. tabii ben ssg'ye soylemistim, yeterince yakindan bakarsan o basligin dahi onunde pkk kotudur ibaresini gorebilirsin kucuk puntolarla.

    tabii asil sorun, bu dilekte oznelerin olmayisi. adam <caps>senin</caps> yasama hakkin var diye, kendinin kulturel, toprak, devlet kurma haklarini birakacak degil. gidip filistine bu cagriyi yapalim: israil filistinlileri bu saatten sonra oldurmedigi, sadece diger tum haklarini sinirladigi surece filistinlilerin siddeti mesru degildir. neyse, simdi turkiyeyi israille karsilastirdim gibi anlasilir, olay sapar, ben ucarak uzaklasayim. haha saka yaptim, tabii ki karsilastiriyorum ulan, ne farki var? nicelik ve fiyat, farki o kadar.
  • fırlamaların "hadi bakalım milliyetçiler buna ne diyecek" diye tepki gösterdiği haber.

    bütün milliyetçiler/ulusalcılar ordu aşığıdır değil mi? ben ordu içinde herkesin doğrudan vatansever olduğunu sanıyorum di mi? ulusalcı yazarları, düşünürleri biraz okumuş, dinlemiş olsaydınız bu insanların ordu içindeki "yozlaşmaya" çoktan dikkat çektiğini bilir, ulusalcı yazarların ordu'nun bazı "garip" davranışlarının sebebini sorguladığını okumuş olurdunuz.
    (bkz: #6417009)
    (bkz: #14178372)
    eşref bitlis'in suikaste kurban gittiğini herkes söylüyor. peki nasıl oldu bu iş? askerin içinde eşref bitlis'in ölmesini isteyen yoksa nasıl düşürülüyor uçağı? sınırötesi operasyon için izin alınıyor, birkaç küçük hedef vuruluyor da neden kandil'e girmiyoruz? neden kandil'i bombalamıyoruz? onlarca uçak, tank, füze, helikopter ihalesi kimin ihtiyacına göre yapılıyor?

    milliyetçinin bunları sormadığını, körü körüne orduya destek verdiğini mi sanıyorsunuz? milliyetçilerin, ulusalcıların çoğunun taraf gazetesine tepki göstermesi ordu alehinde haberleri değildir. taraf'ın belli bir kaynaktan beslenen ve belli bir amaca yönelik haber yapmasıdır. demokratlığını çifte standardla göstermesidir. habercilikten çok propogandacılık yapmasıdır. bu yüzden taraf vakit'ten kanal 7'den farksızdır benim ve benim gibi düşünen çoğu insanın gözünde.

    habere gelince, doğru olup olmadığını bilmiyorum. taraf'ın daha önce yalan haberleri de çıkmıştı. bu da yalan olabilir. ama doğruysa da hiç şaşırmam. bas bas bağırıyoruz ne zamandır "pkk bitirilmek istenmiyor, amerika pkk'ya alttan destek veriyor ve bizim siyasi, askeri liderlerimiz de amerika'ya ses çıkarmıyor" diye.. dağlıca baskını veya aktütün saldırısı'nın düzmece veya en azından haberli olması da çok şaşırtmaz beni. (bkz: pearl harbor baskını)
  • --- alıntı ---
    "... dün bir gazetede yeralan fotoğraflar, akşam da haber bültenlerine konu oldu... fotoğraf ve görüntülerin aktütün baskını öncesi ve sırasında çekildiği ve genelkurmay'ın saldırıyı sadece gökyüzünden izlediği vurgulanıyordu... peki o görüntüler gerçekten de aktütün saldırısından mı?

    ***

    bu fotoğrafın görüntüleri dün akşam hemen tüm haber bültenlerinde de yayınlandı... ve "aktütün baskınının casus uçaktan çekilmiş görüntüleri" başlığıyla... ne diyor gazete ve haber bültenleri, aynen okuyoruz: tarih 3 ekim'i yani saldırı gününü gösteriyor... bakın saatler ise olaydan 3.5 saat öncesini... ve teröristler ne yapıyor... az sonra saldıracaklar ve siper kazıyorlar...

    bir başka fotoğrafın altındaysa, casus uçaklar, saldırı anını karargaha da canlı izletti. deniyor... yani bu görüntü saldırı anında çekilmiş...

    ***

    saldırı gününü gösteren ve olaydan 3.5 saat önce çekilen bu görüntüler nereden? zaten üzerinde de var... 37. 09 enlem... 44.07 boylam... neresiymiş, kuzey irak.. aktütün ya da yakını değil... peki aktütün'e mesafe ne? kuş uçuşu 20 kilometre... peki dağları aşıp, yürüyerek gittiğinizde mesafe ne? 65-70 km. peki, siz hiç 65-70 kilometreden ve dağların ardından insan öldürebilen tüfekler gördünüz
    mü?...

    diyelim ki teknolojik gelişmelerden haberimiz yok... işte size diğer fotoğraf... burada enlem ve boylam ne... 36.20'ye 45.04 .. peki nereye
    denk geliyor... iran sınırına yakın ... daha da açalım, kandil dağı... mesafe ne? 110 km... unutmadan bu da kuş uçuşu... çünkü yürüme mesafesi dağları da hesaba katında 200 km... hadi dağların ardından 65-70 km.'den vurdu bu teröristler, bari 200 kilometreden vuramasın... değil mi? bir kez daha hatırlatalım... bu mesafeler kuş uçuşu..."

    http://www.haberturk.com/…955&cat=110&dt=2008/10/16
    --- alıntı ---

    habertürk'ün verdiği koordinatların, söz konusu görüntülerde geçen koordinatlar olduğunu teyit etmek için: http://www.haber53.com/…er_detay.php?haber_id=26757

    37.09n, 44.07e neredeymiş, şemdinli'ye kuş uçuşu mesafesi aşağı-yukarı neymiş teyit etmek için: http://www.zshare.net/image/206057583c1e7513/
    36.2n, 45.04e neredeymiş, şemdinli'ye kuş uçuşu mesafesi aşağı-yukarı neymiş teyit etmek için: http://www.zshare.net/image/2060566930da4946/
  • gönül isterdi ki duruma trajikomik diyebileyim ama içim el vermiyor komik kelimesinin cümle içinde bile geçmesine.

    göz göre göre bitirilmesine izin verilmiş 17 can var, neresi komik. çoğu evlerinden alınmış "vatan borcu" adı altında dağlara sınır korumaya yollanmış. ne borçmuş be ahmet sahte çürük raporlarıyla veya çevresiyle evinde/batıda birylerde öderken mehmet dağda kanıyla ödüyormuş. ve ahmet'in haksızlığına göz yumanlar (ki buna göz yumduklarını yıllardır biliyorduk) mehmet'in kanının akmasına da göz yumuyormuş.

    anlamıyorum ki, bu memlekette herhangi bir yönetim kadrosuna girebilmek için "kötü insanlar derneği" üyeliği mi olması gerekiyor.
  • şahane bir habercilik başarısıdır. bakın ne diyor haberde.

    "edinilen bilgiye göre; idb, 17 askerin ölümü ve 21 askerin yaralanmasıyla sonuçlanan aktütün baskınından 16 gün önce pkk’nın şemdinli bölgesindekiler başta olmak üzere sınır karakollarına saldırı hazırlığı yaptığı istihbaratını aldı."

    "şemdinli bölgesi başta olmak üzere sınır karakollarına baskın hazırlığı." adamlar daha ne desin yahu. akşam oturmasına gelmiyorlar ya teröristler tam yer ve saat versin istihbarat. "yarın akşam saat sekizi üç geçe bi münasebetiniz yoksa sizin karakola saldıracaktık da"

    ne zaman hangi karakola saldırılacağını bildikten sonra zaten ne gerek var ki önlem almaya kapatır karakolu saldırı bitene kadar takılırsın.

    sanki şemdinli bölgesinde 3 bin tane sınır karakolu var anasını satayım.
  • bu olay hakkındaki "bbg evi" görüntülerinin ortaya çıkmış olması "kurumun" içinde hala bütün bu oyunlardan sıkılan ve gerçekten bu "iki yüzlü" savaşın bitirilmesini isteyen insanların olduğuna işaret. anlaşılan onların da içi rahat değil bu durumdan.

    bu olaya en "pollyanna" bakış açısı da bu olsa gerek.

    ayrıca bu haberlerin henüz günde 40 kere anasayfasını değiştiren doğan grubu medyası ve sözlük "paramiliterlerinin" gündemine alınmamış olması da taraf gazetesinde yayınlanmış olmasından dolayı herhalde. imajların kaynağı zshare'de olsaydı şimdiye 40 tane entry okurduk.

    takacak kulp bulduklarında elbetteki açılacaklardır. so far all rights rezerved.
  • taraf gazetesi'nden kaynaklarını da açıklamasının istendiğini gördüğümüz bir haber konusudur.
    haber kaynağı istemiyorsa, hayatı güvenliği tehlikede olursa kimliği açıklanmaz. temel gazetecilik ilkesidir (bkz: haberin kaynagini gizlemek).
    hele boyle belgeleri sızdıran kişinin adını soyadını istemek iyice fantastiktir. istendiği şekilde haber kaynağı ortaya çıksa tsk icerisinde gerekli duzenlemeler yapılmalı denir ve öncelikle (belki de sadece olan bu olur) bu arkadaşın defteri dürülür. defteri dürüldüğüyle kalır.
  • bu sefer de doğuştan asker olan bazı vatanperverlerin çıkıp, "günde kaç tane istihbarat geliyor biliyor musun sen? nerden bilsin adamlar hangisi doğru, hangisi yanlış?" diye bizlerin tsk'yı karalamaktan başka işi gücü olmayan insanlar olduğunu belirtmesini beklediğim gerçek.

    "terör uzmanı" ve "stratejist" olarak bilinen ercan çitlioğlu da, aktütün saldırısının olduğu gün skytürk'e bağlanıp "o dağlar çok büyük, kıbrıs adasının üçte biri kadar yer, coğrafi koşulları bilmeden yorum yapmak yanlış" gibisinden stratejik açıklamalar yapmıştı. sonra spikerden şöyle bir ayar almıştı: "biz bu saldırıyı sorgulamak için söylediğiniz şeyleri bilmek zorunda değiliz. o askerlerin işi." bakalım ekşi sözlük stratejistleri ne diyecekler şimdi?
hesabın var mı? giriş yap