• temeli hayata bakış açısına dayanan kalitesizliktir. üretim değil tüketim toplumu olmanın getirdiği olumsuz etkidir. topluma, tüketime, dünyaya, işe yarar bir şeyler katmak yerine, bulduğu parayı harcayıp bütün gün aynı konularda muhabbet eden toplumun (ki bu herkes değildir. tamamen tersi üretken insanlar da mevcuttur, ancak azınlıktadır) geldiği yerdir. zekası vardır türk insanının, ancak o zekayı nedense hep kurnazlığa ve üçkağıtçılığa çalıştırır. "nereden ben daha fazla yırtarım" "hangi malzemeden az kullanıp paranın gerisini cebime atsam" tarzı soruları çıkartan insan grubudur. zekasını üretkenliğe, bilime, çalışmaya odaklasa kesinlikle dünyaya bir şeyler katabilecek kapasiteye sahip olduğunun farkına varması dilenen insan türünü tanımlayan sıfattır.
  • belki doğrudur belki yanlış. var bir yerlerde bir kalitesizlik. çok övündüğümüz hoşgörüde var belki. bizden olmayını hemen dışlama, mensubu olmadığımız bir topluluğa bok atarak kendininkini yükseltmeye çalışma bunların hepsi birer kalitesizlik davranışı gibi gelmekte bana.
    sözlükten örnek verecek olursak eğer mühendisler doktorlara bok atarak kendi kalitesini artırabileceğini zannediyor, doktorlar karşı atakta bulunuyor. kimse kendine bakmıyor. iğneyi kime batıracağını kestiremiyor.
    öyle büyük ki egolar, öyle ekşi ki damak tatları kimse tatlı yiyip tatlı konuşamıyor, lügatımız bile ekşi klavyemize akıyor.
    etnik kökenlerle ilgili yapılan yorumlara değinmek bile istemiyorum zira.
    kalitesiz bir ülkei kalitesiz bir toplum ve kalitesiz insanlarız bi. en iyi taklitlerin çıktığı, hiçbir orjinallik ve standardın olmadığı. kimin ne yaptığının belli olmadığı, görev tanımlarının kafadan kafaya göre değiştiği kalitesiz bir türkiye. sen kaliteliydin de türkiye mi kalitesiz yaptı seni canım afedersin. siyasetçilerini de es geçmişiz, say say bitmez ki kalitesizliğimiz.
  • kalitesizliğin sebebi ne eğitimsizlik ne de benzer durumlardır. asıl sebep insanın kendi içsel durumlarıdır. kendi tabularını yıkamaması ve kendisinin alıştığı ortamın dışındaki diğer yaşamlara ve görüşlere açık olamaması durumudur. empati kuramaması, kurduğunda ise işine geldiği gibi algılamasıdır. bunun asıl sebebi ise aslında nefret ettikleri insanlara benzemekten korkmalarıdır. halbuki anlamaya çalıştıklarında ne nefret ettikleri insanlara benzeyeceklerdir ne de topa tutulacaklardır. en azından hoşgörüsüz insan kalitesizliği buradan gelmektedir.

    bir de kalite nedir? kime göre neye göre kaliteden bahsedilmektedir.

    ara sıra kendimle de çelişirim.
  • meselenin özü tarihe dayanmaktadır. şöyle bir geriye bakılsa binlerce yıllık şanlı tarihe, hep birileri kral, padişah, han, şah olmuş, diğerleri ise kuru ekmeğe talim etmiş, bu diğerlerinin arasından minik bir azınlık ise ( genellikle farklı ırklardan insanlar ) tüccar olmuş, ticaretle uğraşmış olduğu görülebilir.

    özet geçmek gerekirse, devlet vatandaşının cahil kalmasını, modernleşmemesini istemiş ( ki haydi diyince binlerce insan elinde sopalar, kılıçlar, tırpanlar savaş meydanına dökülebilsin) bu uğurda oyalanabilmeleri için din silahını kullanmış olabilir. bu sayede dini bütün ve söz dinleyen bir halk yaratmak mümkün olmuş olabilir.

    tüm bu varsayımlar gösterebilir ki geçmişi bu tarz geriliklerle dolu bir halkın 50 100 yılda modernleşip, kafası çalışan, hakkını arayan bireyler olması pek mümkün değildir.

    bu nedenledir ki her zamdan, her vatandaşın cebine eksi yönde etki eden değişiklikten sonra bıdı bıdı eden çok, ancak hoop dur bakayım iktidar, seni ben seçtim ne bu şiddet bu celal diyen yok(tur).
  • ben super bir insan degilim. hatalarim, cahilliklerim vardi, hala da var. ama sorunlari duzeltmek icin ugrasirim, daha iyi biri olmak isterim her zaman. turkiye'de yasarken icten ice hissettigim ama bir turlu tam anlamiyla cozemedigim bir durumdu bu. insanlarin kendini begenmisligi, baskalarini kolaylikla elestirmesi, asagilamasi, kullanmasi, satmasi... bunlar her statude, her cevrede sık rastladigim durumlardi.

    turkiye'de yasamadigimdan beri bunu daha iyi anliyorum. evet, dunyanin her yerinde insan insan. aptallar yine var. cahiller de var. dedigim gibi, ben de bilmedigim konular hakkinda cahilim. ama en azindan turkiye'de kendini en "elit" sanan kesim gibi bile baskasinin temel haklarina saygisiz, umarsiz, kustah degilim. boyle biri olmak beni uzer, kendi cikarin icin baskasini incitmek ve ozur dilememek onursuzlugun tanimidir bence. incinmek istemedigim kadar incitmek de istemiyorum kimseyi. (vegan olmamin temel sebebi)
    ama bu insanlarin cogunlugunun tek derdi kendi cikari... kendi cikari icin yapmayacagi, soylemeyecegi sey yok... en akilli ve naif sandigin insanlarin bile bu cukura dusmesi, durumun ne kadar vahim oldugunu gosteriyor.

    turkiye'deki insanlardan bikma sebebim: kabalik, yalancilik, bencillik ve vefasizlik idi. son zamanlarda anladim ki, bu durum hic degismiyor. insanlar kendi cikari icin birileri ile 'arkadasmis' gibi davraniyor ve isi bitince tam bir pislige donusuyor. sebebi de cok basit sanirim: empati yoksunlugu ve genel nezaket kulturunun eksikligi.

    turkiye'de yasamis ve bir zamanlar benzeri ruh hallerinden gecmis biri olarak sunu uygulamam hayatimi degistirdi ancak. ahlak felsefesinin temel taşlarından birisi olan altın kural. şöyle ki:
    "başkalarına, sana yapılmasını istemediğin şeyleri yapma."
  • sahibinden.com ilanlarindan ayrintili olarak anlasilabilecek kalitesizliktir.
  • haftanın 6 günü (eğer şanslıysanız 1 gün tatiliniz olur) köpek gibi çalısıp 3 kuruşa talim etmelerinden kazandıkları paranın ne bir konsere ne bir sinemaya gidebilme gücünü vermemesinden kaynaklı olabilmekle beraber mahalle baskısı işsizlik çekememe gibi olguların insanların üzerine hasıl olmasıyla beraber dedikodunun da dibine vurmak suretiyle kişilerin aslında yapmak isteyipte yapamadıkları şeyleri çekiştirip kendilerini dünyanın en ahlaklı insanı sanmalarından da kaynaklı olabilmektedir.ulan 3. sınıf şirketlerde bile sırf patron az daha sırtını sıvazlasın diye adamın bi götünü silmedigi kalan adamlarla calısan bir sürü insanız sözlükte sonrada gelir sana o patronun bende amına koyayım der..
  • herkes için geçerli değil ama birçoğunda gerçekten niteliksizlik hakim ve kendini doğru düzgün yetiştiremeyip eksikliklerini birilerine yaranarak kapatmaya çalışan, kendi reklamının peşinde koşup 'çoğunluk böyle yapıyor dolayısıyla doğru olan da budur' mantığında(!) hareket eden zavallı insanların ağır basmasından dolayı yararlı olabilecek potansiyele sahip insanları doğru düzgün göremiyoruz.
  • kaliteli insanların kuzey amerika ve avrupa'ya kaçmasıyla daha da ortaya çıkmış durum.
hesabın var mı? giriş yap