• 24 saat pijama giydigin halde kol saati takmaktir.
  • tus; tıpta uzmanlık sınavına hazırlanmak demektir.

    tus'a hazırlanmak ise:

    istifa edip evde oturmak,
    25 yaşından sonra babadan harçlık istemektir.

    hayatının en güzel yıllarını eve kapanarak geçirmek, sözde ideallerin ve güzel bir hayat için aslında hayatının bir kısmını çoktan heba etmektir.

    aylarca her türlü programdan ve hobiden acı çekerek mahrum kalmak,
    "tus'tan sonra" ile başlayan yapacakların listesinin,
    aslında öncesinde yaptıklarından bile fazla olması demektir.

    sağlığına zarar vermek demektir.
    aylarca strese bağlı dispeptik yakınmalar çekmek,
    25'inden sonra sivilce çıkarmak,
    aylarca yaptığın tek egzersizin odalar arası yürüyüş ve giyinirken yapılan esneme hareketlerinden ibaret olmasıyla fit vücuduna 5-10 kg eklemek demek,
    kahve, çikolata
    ve dolayısıyla selülitle tanışmak demek,
    gluteus maximus'un oturmaktan horizontal genişlemesi demek
    konjonktivit olunca hastaneye sonra giderim demek,
    dişin sızlayınca çürümesin diye dua etmek ve diş hekimine gidememek demektir.
    apandisit olma ihtimaline bile "allahım nolur tus'tan sonra oluyorsa olsun" demektir.

    tuvalette bile dakika saymak, ders çalışmak dışında her yaptığını bir 10 dk'ya sığdırmaya çalışmak demek
    gün içinde en çok, sabah kahvaltısına ayırdığın o bir saat vakti iple çekmek demektir.

    kitap ve gazete okumayı bırak, gazetede gördüğün manşetlerden ve başlıklarından akrostij ve kısaltmalar yaparken kendini bulmak demektir.

    sebepsizce tüm sevdiklerinle kavga etmek,
    yıllardır görmediğin arkadaşlarını bu yıl da görememek demektir.

    evde oturmaya alışmak ve dışarıda bir hayatın olduğunu unutmak,
    hep hayal kurmak ama bir yerden başlayamamak demektir.
  • ne pis bir surecmis yahu, yakinen tanik oldum, fena.

    zaten cok hardcore bir sinav olmasinin yani sira enteresan bir tepki zincirine de yol aciyor. soyle ki; cok sevdigim, yakin bir arkadasim abartmiyorum hic lise hazirliktan beri; arkadas ben hacettepe tipa gidicem dedi ve cidden saglam calisarak, ustelik de ingilize olanini kazandi, hacettepenin. buraya kadar tamam (tamam derken hakikaten sikintili ve zor bir surec, varan 1). ıyi hos kazandi hacettepeyi, ben de ankara'da bi bolum kazandim; vardik gittik ankara'ya. ayni sehirde oldugumuzdan dolayi yine o 6 sene tip egitimi arti 1 sene hazirlik egitimi kismina da sahit oldum. her hafta komitesi, internlugunde nobetleri biseyleri, yine dev sikinti, zor. neyse bu ikinci sancili kismi da bitirdi sukur, ama etti mi size varan 2. ha sonra okulu bitirdi, bu sefer de millet pratisyen yeaag diye bikbikliyor, yine. atandi dogunun ucra bir kosesine, lakin bu pratisyen muhabbetinden ikrah getirdi bu kez de. ucuncu bossu kesmesi lazimdi. nihayete erdirmeliydi. geldi catti tus asamasina. varan 3! yine bu zalim sinava nasil calistigina sahit olan birisi olarak, (ve daha kazanma kisminda cuvallamis birisi olarak da ayni zamanda) sapka cikartiyorum komple doktorlara.

    neyse ki gun itibariyle uzmanligini da kazandi cerrahpasada, bir sevinc bir nese haber aldim, havalara uctuk. lakin yine bitmemis, bu uzmanligini alana dek de bir sure daha surunuyorum tadinda, booool nobetli zamanlar yasayacaginin cok farkinda.

    soyle ki kazanmasi, okumasi, bitirmesi, pratisyenligi, sinavi kazanmasi, uzmanligini almasi; yemin ederim cile pinari. bu arada calisirken gordugu mudahaleleri (hasta yakini vb.) hic saymiyorum. hele ki doktorlara genel bir kani var sozluk gibi mecralarda olsun vs. cileden cikmamalarina ben sahsen sasiyorum.

    hastasi vefat etti diye havaya ates acan hasta yakinlari (allahi cezalandiriyorlarmis, punisher stili), aptal devre muhabbetleri; dinlerken ben darlaniyorum o derece.

    neyse ki dunya iyisi, ultra sabirli bir insan ve cok da iyi bir doktor. ha cogu da oyle aslinda, oyle olmayan doktorlarin sebebi bu sinavdir bence. (bkz: bu da boyle bir animdir)

    edit: hohenheim of lightin eklemesiyle bu is burada da bitmiyormus; uzmanlik bitince zorunlu hizmete (muhtemelen dogu), sonrasinda da yan dal gibi bir bolum sonu canavari daha varmis.

    ben yazarken yoruldum.
  • tusun açılımı aslında şudur ; 6 yıl süren eğitim ardından ki bunun son senesi amelelik olan azarlanılmaya ,depresyona ,strese doyulan onca yıldan sonra kıçınız sandalyenin şeklini alana kadar senelerce çalışılan sınavdır .eger kazanamazsanız şu olur daha pratisyen hekimi telaffuz edemeyen insanlar size "aman bu pratizyanmış" derler . acillerde 36 - 24saat nöbet tutarsınız e darp , kavga , dogunun ücra bir köşesinde devletsiz halde yaşamayı saymıyorum bile . kazanırsanız da şu olur (bi kısım için) bunlar ne para kazanıyordur be deyip en pahalı hale mahkum olursunuz . ve bu durum bazı hastanelerde onundeki simitçinin daha fazla para kazandığı gerçeğiyle birliktedir. unutmadan uzman olmak için ; 6 sene tıp + kıçın düzleşmesi ,saç dökülmesi+en az 4-5 sene asistanlık süresi ve bunlar arası bol bol zorunlu hizmet yükümlülüğü için seyahatler(!) gereklidir.
    yani söylemesi kısa içeriği yaz yaz bitmeyecek olandır . (bkz: açılın ben doktorum)
  • princeton üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre 700 sınav arasından dünyanın en zor ikinci sınavı seçilen sınav. (birincisi ise amerikan yargıçlık sınavıymış)
  • burayı soru hazırlayan hocamlar da okuyordur muhakkak, şu sınav hakkında iki üç kelam edelim. öncelikle bu tıpta uzmanlık sınavı, yan dal uzmanlık sınavı değil. lütfen asistanlarınıza sormanız gereken soruları bize sormaya çalışmayın. biz sizin hayali cerrahi çizgilerinizi, özel etüv saklama maddelerinizi, hiç görmediğiniz bakterilerin, hiç karşılaşmadığınız hastalıkların ismini bilemeyiz. bilmemeliyiz de. zor soru sorayım diye bilinmeyecek soru hazırlamak sizin klasınızı veya hekimlik bilginizi ortaya koymaz, sizin kitap sayfası çevirebildiğinizi gösterir. emin olun biz de çevirmek öğrenmek istiyoruz lakin 11 ayrı dersin her kıt bilgisini, günde yüzlerce hasta muayene ederken öğrenemiyoruz, kusura bakmayın.

    siz bu sınavı gereksiz yere bu kadar zorlaştırdığınız için, gencecik yeni hekimler ya mesleğe başlamıyor, ya da başladığı meslekten istifa etmek zorunda kalıyor. daha maaş alamamışken, sizin yüzünüzden dershanelere 15 bin lira para ödüyor, kamp kitap derken binlerce lira daha masraf yapıyor. dershaneler, umut tacirleri de sizin yüzünüzden milyonlarca lira ciro yapıyor. bu sınav diğer ösym sınavları gibi normal, insani bir sınav olsa hayatımızda ne değişir? tusta yüksek alan hekim daha iyi hekim olduğu için mi puan alıyor? daha rahat internlük, daha fazla vakti olan, istifa edip evinde çalışan, parası olup kampa, iyi hocaya giden kazanıyor. sizin tıpta uzmanlık sınavından beklentiniz, yaratmaya çalıştığınız düzen bu mu? hekimlerin sizin zor sorularınıza çalışmak için ülkeyi hekimsiz, ailesini borç batağında bırakması mı? herkes istediğini alsa, piyasayı serbestçe belirlesek, kimse bizim üzerimizden milyonlar kazanmasa mesela? bir aptal test sınavı yerine mesleğimize odaklanabilsek?

    bir düşünün sadece.
  • tıptan usandırma sınavı
  • çalışmaların bir türlü yetişmediği sınav. kimisi 4. tekrarını yetiştiremez kimisi 13. tekrarını... hepsi bi yana kazanmak istiyosanız intern'lükte ah almayın arkadaşlar. bi saat fazla çalışabilmek için 6 yıl birlikte dirsek çürüttüğünüz adamlara iş kitlemeyin. namaz kılmaya gidiyorum deyip 4 saat sonra "mescitte uyuyakalmışım abi" diye dönmeyin acile. hepimiz aynı yolun yolcusuyuz, gerek yok böyle şeylere.
  • 1 yıl önce 12 bin kişinin girdiği, bu sene şubatta 17 bine yakın doktorun girdiği sınav. bu durumda eylül 19 için de tahminen 18-20 bin arası birikim olabilir.

    o kadar pahalı bir sınav olduğu halde neden giren sayısı arttı?

    tus artık olmayacak bir konuma geldi de o yüzden. tusta normalde sorular genel olarak kaliteliydi. e, ne oldu da bozdu?

    kolay soruların aşırı kolay zor sorularınsa aşırı zor olduğu seçmeyen sadece elleyen bir sınava çevirdiler de o yüzden. insanlar da daha fazla umut kaybediyorlar.

    pratisyen hekimin bilmesi gereken şeyleri içeriyor mu?
    cüzi miktarda

    detaya girerek hekimlik becerilerini beceriyor olabilir mi?
    aynen öyle.

    buradan o şubattaki kolay soruları aşırı kolay, zor soruları da aşırı zor yapan hocalara demek istediklerim:

    soru hazırlamayı bilmiyorsanız hazırlamayın.

    atipik soru hazırlamış olmak sizi zeki yapmaz, hazımsız yapar.

    87'de adınızı yazarak girdiğiniz sınava bir de şimdiki sınavların ve konuların ağırlığına bakın. bu şekilde vasat doktorlar elde edersiniz, ayrıntıda boğulan insan temel bilgiyi şaşırır! benden zekisinizdir, bunu nasıl göremiyorsunuz?

    siz mezunken endokrinde sadece diyabetle tiroit varmış be! gelip kendinizi şimdiki ağırlıkla mı kıyaslıyorsunuz? sizin sorularınız ortada. bu salaklıkta sorularla ne yapmış ya da yapacak olabilirsiniz? o hazırladığınız soruların hangisi pratikte bir pratisyenin işine yarayabilir?

    amacınız ego kasarak 17 bin kişinin umutlarıyla oynamaksa aynı kalitesiz sorulara devam edin.

    en uç noktayı buldum soracağım diyorsanız da aferin.

    tus sorularını asla ve asla hekimlik pratiğiyle alakası olmayan birine hazırlatmayın artık ne olur ya?

    mikro sorularını veteriner,
    biyokimya sorularını kimyager,
    pato sorularını biyolog,
    genel cerrahi sorularını kafası şaşmış gıcık çömez asistan,
    dahiliye sorularını uptodate,
    farma sorularını fda hazırlasın.
    benim yerime de kapıcı girsin sınava! şansı daha yaver gider, he?

    şaka bir yana ben yıldım. kalmış 70 küsür gün... dayanamıyorum! benim öldürdüğüm gençliğin, emeğin ve yaşadığım stresin, zorlukların karşılığı olan hakkım; gece yatağınızda, sabah yüzünüzde, öğlen karşınızda, akşam da kulağınızda olsun.
  • kimilerine göre kazanmanın hayal, dünyanın en zor ikinci sınavı; kimilerine göre aşılması gereken bir süreç.

    çoğu tıp fakültesi mezunu arkadaş 6 senelik tıp fakültesini iyisiyle kötüsüyle bitirdikten sonra (ne yazık ki) bu zorlu eğitim üzerine bir ihtisas yapmak istiyor. ne yazık ki dedim çünkü aile hekimliği veya pratisyenliğin aslında ne kadar değerli olduğu ve layığıyla yapmanın ne kadar meşakkatli olduğunu yurdum insanı bilmemekte, dolayısıyla hekim kişi bir uzmanlık alanında kendini yetiştirmek, toplumda saygın bir yere gelmek ve haklı olarak kendini layık gördüğü yerde çalışmak istemektedir. oysa ki ancak ücra bir yurdum köşesinde gecenin bir vakti gelen müphem şikayetleri olan hastanın aciliyetini değerlendirmesi gereken pratisyen hekim bilir genel tıp nosyonunun ve ona hakim olmanın ne kadar değerli olduğunu.

    ancak bu entry pratisyen-aile hekimliğinin ne kadar değerli olduğunu anlatmak için yazılmadı. tus sınavında "başarılı" olmak isteyen hekim arkadaşlara kendi çapında başarılı olan başka bir hekim arkadaştan öneriler niteliğinde yazıldı.

    öncelikle arkadaşlar tus sınavı ne kadar zor gibi gözükse de bu sınavda başarılı olan kişilerin sizden zeka ve bilgiyi hazmetme yönünden üstün olmadığını bilin. bu sınav tamamen kendini adama sınavıdır. herkesin çalıştığı kitap bellidir. herkes aşağı yukarı aynı kaynaklardan, aşağı yukarı belirli bir süre boyunca( istisnaları saymazsak 5. ve 6. sınıf) çalışmaktadır. kimileri fakülte hayatı boyunca, 6 sene textbook okusa da çoğu kişi sınavlara hoca notları veya slaytlardan çalışmıştır. dolayısıyla bu sınava kafa yormaya başlarken bence ilk adım, rakip dediğiniz insanların sizden farklı olmadığını anlamanızdır.

    birkaç naçizane öneri söylemeden kendi sürecimi özet geçeyim. ben ortalama bir tıp fakültesi öğrencisiyken ilk kez tusa dersaneyle beraber 5. sınıfta çalışmaya başladım. 2 sene iyisiyle kötüsüyle çalıştıktan sonra girdiğim tustan 72 puan aldım. kendim başta olmak üzere birçok tusiyeri gözlemledim ve aşağı yukarı hangi durumda nasıl çalışılır bir fikrim oldu. bu puanı alırken de zorlu intörnlük şartlarında 2 ay hiç kitap açmadığım da oldu, acil nöbetlerinde uykusuz kalırken ertesi gün ancak 2 saat yalandan kitap açtığım da oldu.

    ilk etapta önerilerim 5. sınıfta tusa temiz bir sayfa açan arkadaşlara: arkadaşlar dershaneye kaydolun. biliyorum bu işin cılkı çıktı, her şey piyasa oldu ama gerek dershanelerin koca textbookları özetlemesi gerek de çıkmış tus sorularına hakimiyeti, gerekse içeriden bilgileri gerçekten 3-5 adım öne atıyor sizi dershaneye gitmeyen bir kişiye kıyasla. durumu olmayan arkadaşlar da bir şekilde mezun arkadaşlardan kitap temin edebilirse internetten ses kayıtlarına ulaşıp dinlesinler. çünkü ne kadar azimli olursanız olun textbook çalışıp tusta başarılı olmak çok zor. belki çok iyi bir hekimsiniz ancak hiçbir hastanın hayatını sitoplazmik izositrat dehidrogenaz hangi tepkimelerde vardır bilgisiyle değiştiremezsiniz. bu tarz şeyler ancak tus için gereklidir ve böyle bir bilgi için bilmem kaç sayfalık harper-lipincott okunmaz. zaman ve kolaylık sizin için çok önemli. çünkü bu sınava hiçbir zaman tam hazır olarak giremiyorsunuz. zaten gerekmiyor da. ancak öğrendiğiniz bilgileri kolay tekrar edip akılda tutabilmeniz önemli. evet, diyelim dershaneye kaydoldunuz. geriye yapmanız gereken sözel olarak çok basit olsa da pratikte aslında en zor şey. arkadaşlar derslere gidip o hafta işlenen yerleri tekrar etmeniz, o konuyla ilgili çıkmış soruları çözmeniz gerekiyor. eğer bir sebepten ötürü derse giremediyseniz mutlaka offline'dan o konuyu dinleyin (3 sayfalık kısmı kaçırsanız dahi). 5. sınıfta bunun dışında yapmanız gereken bir şey bence yok. önemli olan tusu bir yerinden yakalamak ve bırakmamak. çünkü arayı açtığınızda gerek mental gerek zamansal olarak toparlamak çok zor oluyor. bir de tabii ki hastane dersleri önemlidir, hocaların katkısı su götürmez bir gerçek fakat ben bölüm sınavlarına yine dershane kitaplarından çalışmıştım. hem tus açısından bir tekrar oluyor, hem de zaten konular detaylı olarak anlatıldığı için aşağı yukarı sınavlar için yeterli oluyor (istisnalar tabii ki olabilir). ilk deneme sınavından itibaren girebildiğiniz her denemeye girin. konular bitmeden çözdüğünüz denemeler hazin sonuçlar doğuracak olsa da emosyonel hafıza diye ayrı bir şey de var. ayrıca ne kadar deneme çözerseniz girdiğiniz tus sınavında o kadar rahat edersiniz arkadaşlar.

    bu dediğim sözde kolay, pratikte zor 3-5 şeyi yaptıktan sonra kitaplarınız doldu ve siz az çok olayın içine girdiniz diyelim. şimdi hem sözde hem pratikte zor olan bir kısım var: intörnlükte çalışmak. ne kadar her fakülte için aynı şartlar geçerli olmasa da çoğu fakülte bir şekilde intörnlükte yaptıklarından şikayetçi ve bezgindir. bu bezginlik, yorgunluk ve gelecek kaygısı içinde bir de sayfalarca kitapları tekrar tekrar okumak gerçekten sözde de kolay değil. ama arkadaşlar hepimiz zaten bulunduğumuz konuma zor şartlarda çalışarak geldik. burada da farklı bir durum geçerli değil. öncelikle kendimize çalışma programı oluşturuyoruz. bu tamamen kişisel, gözlemlerime göre. konulara hangi sırayla çalıştığınız minimal önemli olabilir ama çalışabilmeniz yanında çok küçük bir önemi var. ben her zaman temel çalışmayı daha kolay ve keyifli bulduğumdan ilk başta klinikleri çalışır, son kısımlarda da temel çalışırdım ki hadi şu genel cerrahi bitsin fizyoloji çalışıcam, o kolay geçecek diye motive ederdim kendimi ( yazınca ne kadar saçma bir şeyle uğraştığımız belli oluyor*). bu dönemde kendinize karşı toleransınız da olsun. kimi zaman bir nöbet tutacaksınız ve ertesi gün mental ve fiziksel olarak yok olacaksınız. o dönemde masaya oturmak yerine akıl sağlığını güçlendirecek hoşunuza giden bir aktivite yapmak tus açısından daha faydalı olabilir. sınav çalışma süreci uzun koşu gibi, enerjiyi korumak da lazım.

    mezun ve çalışan arkadaşlar için de aynı şeyler geçerli. eğer kitaplar doluysa belirli bir sırada yılmadan, gerekirse ağır tempoda ama düzenli çalışmak, denemelere girmek, eksik konulara eğilmek önemli. eğer kitaplar dolu değilse birinci öncelik kitapları doldurmak ve çıkmış tus sorularını çözmek olmalı.

    gelelim birkaç spot bilgiye:

    arkadaşlar etrafınızda sizle çalışan birileri olsun. bu işi yalnız başınıza yapmak gerçekten mental olarak yorucu. aralarda beraber muhabbet edeceğiniz, birbirinize soru sorup motive edebileceğiniz insanların çevrenizde olması çok önemli.

    uzmanlık kazanmayı sadece pratisyen kalmamak için değil, hayatınız boyunca yapacağınız işi seçmek olarak görün. eğer çok istediğiniz bir bölüm varsa bu da sizi ayrıca motive ediyor. aynı zamanda ne yapacağını bilmemenin verdiği bir motivasyon bozukluğu da çok oluyor. sınava çalışırken aklınızda artık sadece tus olsun. dahiliye mi yazıcam, genel cerrahi mi ikileminde olmayın. hani gerçekten bu seçimlerde çok kararsızsanız da aklınızı kurcalayan bu düşünceyi erteleyin. kendinize puan hedefi koyun. ama tusa çalışırken başka ikilemler içinde olmayın.

    en çok merak edilen ve herkesin kafasını kurcalayan bir soru da kaç saat çalışmalı, kaç tekrar atmalı. arkadaşlar olaya tekrar veya çalışma saati gözüyle bakmayın. önemli olan birim zamanda ne kadar konuyu özümsediğinizdir. bazen hızlı okursunuz 8 saatinizi ayırdığınız sayfa sayısını 3 saatte yaparsınız. bence olaya kaç sayfa çalıştım gözüyle bakmak daha doğru. bunu da bir zaman sayfa eğrisine koyarsanız sonunda belli bir platoya ulaşan doğru orantı grafiğine getirmek sağlıklı olacaktır. yani başta saatte 10 sayfa yapıyorsanız bir sonraki tekrarda 15 olur, 20 olur ama max da 40 olur ( sayılar tamamen kişisel bence, bunun bir üst sınırı yok). bir kitapta günlerce de takılı kalmayın. ilk başlarda bir kitaba 3-4 gün ayırmak iyidir örneğin. bu da aşağı yukarı bir branş için 1 hafta eder. bu da bir genel tus tekrarına 2,5 ay kadar ayırmaktır. daha sonra 4 gün 3 gün olur, 3 gün 2 gün olur, bir tekrar 2 ayda biter.

    kendinize 1-2 aylık programlar yapın. atıyorum; "ben 1 ayda temel tekrar edicem veya bu 2 ay içerisinde klinik okuyup soru çözücem" gibi. bu çalışma motivasyonunuzu artırır, bir yön belirler. ama bu programlar rasyonel olsun. "acil stajında ben tüm tusu tekrar edicem yeah" gibi bir yaklaşım hayal kırıklığına sebep olabilir.

    okuma hızı da önemli. 5. sınıfta ders sonrası konuyu tekrar ederken ağır ağır, anlaya anlaya okumak lazım. olaylar içinde neden sonuç ilişkisi kurmak lazım. çünkü ilerde daha seri tekrarlar yapmak gerektiğinden bu lüks öğrenme durumunu erken aşamalarda halletmeliyiz. ilerleyen dönemde de dediğim gibi bence çok anlamaya çalışmadan, hızlı okumak, kitaptan kopmamak lazım. hani "burada da anlamadan geçtim hacı ne işime yaradı" demeyin. o anlamadığınız yer bir şekilde bilinçaltında duruyor ve tekrar okuduğunuzda aynı eforla anlıyorsunuz. yine anlamadıysanız yine geçin, bir sonraki okumaya bırakın. zaten tus öyle bir sınav ki anlamadan girdiğiniz çok yer olacak.

    tüm kitaplarınız dolu ve artık seri tekrar ediyorsunuz. ancak denemelerde bir branşta sürekli yanlış sayınız yüksek. bu durumda belki kitabı doldurdunuz ancak tekrar offline dinleyip eksik bir yer kalmış mı diye bakmakta yarar var. veya dershane haftasonu ders yapıyor. kendinizi eksik hissediyorsanız bu derslere kesinlikle katılın. ben okusam daha çok sayfa yaparım diye düşünmeyin, muhtemelen kaçırdığınız bir şeyler var.

    arkadaşlar çok önemli bir şey var: detaylarda boğulmayın, nerenin altını çizdiyseniz orayı okuyun. zaten aşağı yukarı altı çizilen yerlere hakim olunca 70 yapılıyor. kalan detaylarda boğulup tip1-tip2 pnömosit hangisiydi diyorsanız ciddi çalışma hataları yapmışsınız demektir. tus zaten 30 yıldır belli şeyleri sürekli soruyor, soracak da. öncelikle işin abc'si olan bazı bilgileri adınız gibi bilip sonra henüz sorulmamış detay bilgilere yönelmekte fayda var.

    sınava yaklaştık diyelim. son 1-2 ay kaldı. bu dönemde istifalı veya yeni mezunsanız boş olacaksınız ve işte bu son aya güvenmek lazım. bütün çalışmalarınız aslında son ay için. son ayda ne kadar hızlı ve efektif tekrar edeceğinizi belirleyen şeyler yukarıda anlattıklarım. bu son ayda n'oluyor bilmiyorum ama çevremdeki çoğu insan puanlarını en az 3-5 artırdı. daha çok artıran da oldu. yani bu süreçte ne kadar demotive olursanız olun, bu son aya ve kendinize güvenin arkadaşlar. bu dönemde de son 1-2 haftada kesinlikle sadece temel çalışmak lazım. artık son hafta genel cerrahi bakmayın. ha temelde iyisiniz kendinizi genel cerrahide çok eksik görüyorsunuz, yine bakmayın. temel çalışın arkadaşlar. kısa dönem hafızanıza güvenin. hepimiz aşağı yukarı bilgiyi tutabilen insanlarız. bu son zamanlarda çalışılan temel sizi çok öne atacak, çalışmadığınız klinik ise belki 1-2 puan düşürecek. çünkü klinik bir nosyondur. ezberden ziyade bir yaklaşımdır, matematik sorusu gibidir. bir kere öğrenince unutmak temele göre daha zordur.

    bir de şu kamp mevzusu var. arkadaşlar bence kitaplarınız doluysa, seri tekrar edebiliyorsanız asla gitmeyin. hem size bir şey katmaz hem de zamanınızdan olursunuz. ama tusa az zaman kaldı hala kitaplar boş, kamp bulunmaz nimet olur o zaman.

    biraz branş branş irdelersek; temelde bol bol tekrar atmak önemli. okuduğunuz yeri okuyabildiğiniz kadar daha okumak lazım. çünkü öyle bir şey ki mesela biyokimya çalıştınız, 2. tekrarı yaptınız, denemede 2 yanlış gibi gayet güzel bir sonuç ortaya koydunuz. aradan 1.5 ay geçtiğinde aynı denemeyi çözseniz bile muhtemelen yarısını yapamayacaksınız. arkadaşlar bu herkesin yaşadığı gayet doğal bir şey. çok unutuyorum sanırım ben gerizekalıyım demek ne kadar yanlışsa da hepimiz hissettik, hissedicez. bu işin cilvesi bu. fakat burada önemli olan herkesin böyle hissettiğini ve bunun sürecin normal bir parçası olduğunu bilmek. evet, temelde çok tekrar, çıkmış sorulara hakimiyet gayet güzel sonuçlar aldırır. klinikte de soru çözmek önem kazanıyor. klinik tekrarı attıktan sonra, çıkmış tus sorularını bitirince konuyla ilgili zamanımız varsa yandal soruları veya ekstra vaka soruları çözmek bize çok şey katar. katar ama klinik biraz da şanstır. bilmediğin yerden gelir, yapamazsın, çok moral bozmaya gerek yok.

    arkadaşlar tusta 240 soru var, bunlardan bir kısmı gerçekten herkesin yapması gereken, bir kısmı da kimsenin yapmaması gereken sorular. her branştan 3-4 yanlış yapınca çok iyi bir puan yapıyorsunuz. yani aslında gözünüzde büyütmeyin. yapmanız gereken şeyleri yapın, geri kalanına ne sınavda ne sınav sonrası kafayı takmayın.

    benim buraya yazdıklarım da aslında mucize önerilerden ziyade aşağı yukarı herkesin mutabık olduğu bilgiler. bu sınavı bir amaç olarak görmekten ziyade istediğiniz uzmanlığa yerleşmek için bir araç olarak görmek lazım. yani tusta başarı 70 yapmak değil, istediğin bölüme yetecek kadar puan yapmaktır. bu yazdıklarım aslında ana hatları, işin abc'si. ama hep detaylarda boğulmaya alışık olan bizler çalışma sürecinde de detaylara boğuluyoruz. içi boş kitabımız varken anatomiden 2 net nasıl artırırım diyoruz gibi. temel şeyleri yoluna koyduktan sonra gerisi gelir, herkese kolaylıklar diliyorum.
hesabın var mı? giriş yap