• ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
    kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
    sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
    ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.

    (bkz: ömer hayyam)
  • "modern insan, bir devlet hastanesinin doğum kliniğinde dünyaya geliyor, oradan yuvaya, yuvadan okula, sonra da ya bir fabrika ya da bir büroya geçiyor. modern insan artık kendi yaşamını sürdürmüyor. ölümü bile kendinin değil çoğu kez." diye devam eder bu düşünüş.
  • varoluşçuluk, genel olarak ateist çizgide seyreder.insan dünyaya fırlatılmış bir varlıktır.insan dünyaya gelerek varolur ondan sonra özü oluşur.diğer tüm varlıklar için işleyiş bunun tersi yöndedir.mesela bir sandalye ''oturacak bir araç'' düşüncesinden yola çıkarak oluşturulur.sandalye yapılırken önce onun özü belirlenir ,sonra bu fikre göre sandalye yapılır.yani önce sandalyenin özü vardır,bu öze göre sandalye var olur. insana gelince, insan varolmadan önce hiçbir şeydir.ancak varolduktan sonra bir şeyler olacaktır.yani kendi özünü oluşturacaktır.özünü oluştururken başkalarından etkilenecek,başkalarını etkileyecektir.bu varlığından insanlığa karşı sorumlu olmayı gerektirir.insan özünü oluşturmada özgürdür.esasen varolmayı kendi istememiştir , buna zorunlu bir özgürlük veya sartreın deyimiyle özgürlüğe mahkum olmak denebilir.

    korkunun da varoluşçulukta önemli bir yeri vardır.insan korku sayesinde evrendeki sonlu yerini görür yani korunmazlığının ve fırlatılmışlığının farkına varır.baştan itibaren elinden kurtulamayacağı ölüm tarafından belirlenen varlığını yaşar.
  • insan denilen varlık kendine çok önem verir. dünyanın bile kendisinin test edilmesi için yaratıldığını düşünür. yitip gitmekten müthiş bir korku duyar. diğer mahlukatlar gibi ölüp gidecek olmayı kabullenemez. kendinin mükemmel olduğu inancıyla çelişecek durumlarda hemen yaz çizer. sorumluluk kabul etmememek için acizliğinin, yaptığı hataların sorumluluğunu bir üst varlığın üzerine yıkar.

    böylece acı çektiği bir dünyanın kendi seçimlerinin eseri olmadığı fikriyle rahatlar. önüne konulanı yemekle yükümlü olduğunu varsayarak mevcut şartlarda en iyisini yaptığı düşüncesiyle telkin olur.

    bu vaziyete varolmayışçılık denir. varoluşçuluk bunun tersidir.
  • varoluşcu felsefe bizim toplumumuzda pek yer edinmemiştir ve varoluşcu edebiyat bizde neredeyse hiç yoktur(varoluşcu yazarlar bir elin parmaklarını geçmez). bazı ülkelerde varoluşçuluk çok az etkili olmuş bir felsefi akımdır. bunun sebepleri toplumların gelişmişlik seviyesi, sehirleşmişliği ve ekonomisine bağlanabilir. ekonomik sorunlarını aşamamış toplumlarda daha ziyade marxizm kökenli ideolojiler hüküm sürmüştür ve populer olmuştur. bunun sebebi de marxizmin eylemciliği ve pratik sonuçlar vaadetmesidir ki bunların içerisinde temel gereksinimler de vardır. bunun dışında varoluşçu düşünceye bağlanmak gelenekçi toplumlarda daha da zordur; çünkü gelenekçi toplumlar varoluşculuğun temelinde yatan insanın var oluş sorununu sorgulamazlar. mâmafih, ekomomik sorunlarını ve temel gereksinimlerini aşmış toplumlarda varoluşculuk kendine platform bulabilmiştir. zira barınma, açlık ve cinsellik gibi alt düzey gereksinimleri aşabilen bu toplumlarda insan bu sefer kendi varlık sorununa takılı kalmıştır.
  • sartre her şeyi bilen bir insan değildi,ama bildiği çok iyi bir şey vardı o da var olmak ile yok olmanın somut ya da soyutla ilgisi olmadığı..çoğu insan için varolduğunuzannedicilik ten ibarettir aslında,başkalarının gölgesinde,onların birikimi,fikirleriyle,onların kurallarına göre yaşıyorsan var değilsin,ham bile değilsin,yoksun.
  • "varım o halde düşünüyorum"
  • varoluşculuk derki insan için varoluş, özden önce gelir. öz, sürekli nitelikler topluluğudur varlık ise dünyada etkin olarak bulunuş demektir. yani önce varolursun, ondan sonra bi öz'e sahip olursun.
    yada, insan kendini nasıl yaparsa öyle olur derler.falan filan.
  • insan ne isterse o olabilir çünkü dünya üzerinde sadece insan kendi varoluşunu yaratabilir ve biçimlendirebilir. insan özgürdür ne isterse onu yapar ama bunun sorumluluğunu taşımak zorundadır. bir eylemi yapsak da yapmasak da ikisinin de sonuçlarını taşırız.bu ekol tamamen bireysellik üzerine kuruludur. sanıldığının aksine varoluşçuluk bireyi bunalıma götüren,intihara sürükleyen bir görüş değildir. tam tersine bireye güç ve kendine güven verir. ancak ileri aşamaları ve yanlış anlamalarda nihilizme çok fazla değen yönleri olduğu için olumsuz sonuçlar doğurabilir.
  • yanılmıyorsam, varoluşçuluğa göre ölümden sonra yaşam, reenkarnasyon, cennet cehennem, hayvan mezarlığı gibi oluşumlar yoktur, direk simsiyah bi boşlukta kalırsınız sap gibi... bu yüzden de hayatın anlamı yoktur, ne de olsa cızlamı çekeceksiniz, ne diye kasıyonuz ki? işte varoluşçuluğa göre insan hayatına bir anlam katmak için dellenir, bi baltaya sap olmaya çalışır. mesela insanlık için bişeyler yapar.. bu yüzden de varoluşçuluk bir hümanizmdir (sartre) {valla kafam iyi... acaip sallıyor olabilirim} bence saçmalıktır...
hesabın var mı? giriş yap