• "yalnız yaşayan insanların, kendi içlerinde başlayıp biten eğlenceleri vardır."

    oğuz atay
  • "abi evlenirsem karşı daireyi de karıma alırım ne güzel beraber yaşarız"

    diyebilecek mantıktaki, kurulu düzenlerini bozmaya yanaşmayan hayalperest insanlardır..

    ama iyi insanlardır. severler, sevmezler değil.. sadece yaşam alanıyla alakalı fikirleri biraz radikal
  • ikiden fazla adamı çağırmam eve. birileri gelince paniklerim, sürekli etrafı toplama moduna geçerim. onlarda bana katılırlar, temizlik yaparız birlikte. yok eğer efendi adamlarsa, etrafı dağıtmazlarsa varlıklarını unutup kitap okumaya falan dalarım. tv yi açarlarsada kızarım ses oluyo diye. hele karınları acıkanlara hiç katlanamam kovarım onları.
  • bu insanların diğer insanları "eve davet etmek" konusundaki kıstasları, çan eğrileri farklıdır.
    evleri, tamamına hakim oldukları kutsal topraklar, kendileri de bu toprakların derebeyi olduğundan başka herhangi bir yerde iyi vakit geçirdiği, ya da geçireceğini düşündüğü insanlarla süprizlerin bile kontrolü altında olduğu evinin rahatlığında görüşmek çoğu zaman daha fazla bir keyif vaadeder.

    sözgelimi evde arkadaşlarıyla başbaşa vakit geçirme eylemini ailenin birkaç günlüğüne şehir dışına çıktığı günlere sıkıştırmak zorunda kalan bir birey için ev sahipliği yeterince tecrübe edilmemiş olabilir. bu durum kişide kararsızlık ve muallak yaratabilir. oysa evinin prensi adam bu kararı çok daha çabuk verir. zira kafasında çoktan konuyla alakalı bir şema oluşmuştur. kimlerle evde takılmak keyiflidir, kimlerle değildir, kimlerle neler yapılır, neler dinlenir-izlenir, yenir, içilir.

    ev ortamının avantajları sonuna kadar kullanılır.
    örneğin mekan özgürlüğü iletişime çok farklı bir rahatlık katar. bir cafe ya da restoran ortamında sadece sözcüklere indirgenilmek durumunda kalan muhabbetler ev ortamında beden dilinin sunduğu tüm imkanlarla yapılabilir. koltuktan koltuğa, bilgisayardan televizyona geçilebilir, salonda yarışıp odalar turlanabilir hatta alakaya bakıp bir koşu mutfağa gidip gerçekten çay bile demlenebilir.

    yalnız yaşayan insan için evinde biriyle vakit geçirmekle dışarıda görüşmek arasında çoğu zaman rahatlık faktörü, keyif ivmesi ve ev sahibi avantajı şeklinde içeriksel farklar vardır. bu nedenle çoğu zaman alt mesajı olmayan, alengirsiz davetler daha doğrusu tercihlerdir bunlar.
  • evdeki her şeyi bıraktığı gibi bulan insanlardır.. başlarda hoşlarına gitse de bu durum zamanla sıkılırlar..

    arkadşları arayıp abi ev lazım dediklerinde peki abi derler, bazen ama evden çıkamam ufak odada işinizi görürsünüz de derler, o zaman kulaklıkla müzik dinler içerdekilere varlığını hissettirmemeye çalışırlar herhalde uyurlar.. sonuçta kendi evlerinde rezil olurlar..

    eve sık gelen on onbeş kişiden en fazla ikisi üçü ev olmasa da onu ziyaret eden eski arkadaşlarıdır. gerisinin ne olduğundan emin olamaz, bişey de diyemez..

    sonra bi akşam kendisi bi odada, başka bi arkadaşı da sevgilisiyle beraber diğer odada yatarken kalkıp entry girmeleriyle tanınabilirler..
  • tamirattır, yemektir, ilk yardımdır, küçük çaplı terziliktir her işten azar arzar elinden gelen insanlardır.. bir yerleri sökülürse kendileri dikerler, acıkınca kendileri yemek yapar yerler, evde boyadır alçıdır bir iş olduğunda kendisi halleder, bir yerleri kesilse kendi kendilerine tedavi olurlar..

    ama ciddi bir şey olursa 3 günden önce de bulunmazlar, belki hemen hastaneye kaldırılırsa kurtarılabilecekkern pisi pisine ölüverirler.. gene de yalnızlığın huzurunu değişmezler başka bir şeye..

    bir garip öldü diyeler/ üç günden sonra duyalar/ soğuk suyla yuyalar/ şöyle garip bencileyin

    cinsinden bir dörtük akıllarına gelir, doğru mu yanlış mı hatırladılar bilemezler.. bir başlarına vakit geçirmenin kitabını yazarlar zamanla.. sıkılmamayı öğrenirler.. ama sonra gene akıllarına gelir,

    bilmezler yalnız yaşamayanlar/ nasıl korku verir sessizlik insana/ insan nasıl konuşur kendisiyle/ nasıl koşar aynalara/ bir cana hasret/ bilmezler..

    diye başkalarına seslenirler.. lakin gene duyan olmaz..

    tutun kollarımdan düşerim şimdi/ yalnızım dostlarım yalnızım yalnız

    deyip, gene kendi başlarına ayakta dururlar.. bilirler ki düşecek olsa yakında tutacak kimse yoktur..

    bıraksanız yalnızlık üzerine yüzlerce şarkı şiir söyleyebilirler.. hepsini sizin de bildiğiniz bu sözlerin, bu kadar yalnızlığı anlattığını farkettiğinizde, şaşırırsınız.

    gerçekten.
  • büyük olasılık ömürleri diğer insanlardan daha uzun olacak kişilerdir.

    hesap ortada..
    doğduğun gün standart 150 sene ömrü olsa bi erkeğin..
    kız bul, kavga et, barış, ayrıl, evlen, yarı ömrün gider, kaldı 75
    her çocuk, derdi, hastalığı, okulu, evden kaçtı, kız kaçırdı, 10ar sene götürse iki çocuk olsa 20 daha gitti, kaldı 55
    ekonomik durumlar kriz buhran filan falan 5 de öyle gitsin kaldı 50,
    aile düzenli yaşam insana bişeyler katar, katsın katsın 20 sene hadi 30 sene katsın, ne eder 80.
    hesap aşağı yukarı tuttu...

    peki yalnızlık kahreder insanı üzer.. götürsün götürsün 50 sene götürür gene 100e kadar yolu var..

    şimdi soruları alalım:

    - sigara alkol?
    - yalnızken üzülüp içen adam evliyken de dertlenir içer, çok fazla etki edeceğini düşünmüyorum. başka?

    - hasta oldunuz, koşup gelen kimseniz yoksa..
    - çoluk yok çocuk yok kazandığınız parayı sizden başka yiyecek kimse yok.. mezara mı götüreceksiniz o parayı? verin bi huzurevine baksınlar size aslanlar gibi.. başka?

    - çocuklarınızla birlikte mutlu bir ömür sürmek fikri cazip değil mi?
    - arkadaşım çocuğun dersane parasına motorsiklet alırsın, karının çizme parasına kendine şaane bi kılık kıyafet efendim tam koşum tabir edilen güvenlik ekipmanlarını alırsın, gezersin. daha eğlenceli değil mi? gezerken düşünmen gereken bi kayınvalide kayınpeder de yok.. başka?

    - on milyon dolar versek yanınıza hangi üç şeyi alırdınız?
    - zevzekleştiniz, sanıyorum başka ciddi bir soru kalmadı..
  • insanlardan ne çok uzaklaştığını zamanla gören insanlardır...

    arkadaşlarıyla ilişkilerini internet üzerinden yürütüp kendilerince bir dokunulmaz alan edinirler.. o saatlerce netten konuştukları arkadaşlarıyla buluşmak için 450 km yol alırlar, buluşunca konuşacak şey bulamazlar..

    kalabalıkta canları sıkılır, ve 3 kişi olan bir yer kalablaıktır. her biirni ayrı ayrı istediği kadar seviyor olsun, arkadaşının evde 3 kiş aynı odada oturduğu zaman açıp bilgisayarı internette takılmaya başlar.. yanlış anlaşılırlar.. aslında doğru anlaşılırlar. yalnız yaşamaya o kadar güzel alışmışardır ki, herhangi bir olayın kontrolleri dışında olmasına tahammül edemezler..

    ulaşımlarını bisiklete sağlayan insanlardansa hele varın siz hesab edin trafikte takıldıkları zaman çekecekleri ısdırabı.. esasen bir nevi kendilerince bohem hayatı sürdürmek isterler.. fakat hayat buna izin vermez öyle olunca da arada kalır sinir olur kötü insna olurlar..

    hasılı kelam, bi garip insanlardır..

    hallerinden memnun olsalar da çoğu zaman, şikayet etmekten de geri durmazlar.
  • ne kadar seviyo olsa da bi yakını akrabası arkadaşı vs. geldiği zaman, ilk başta "oley beaa bikaç gün evde yannız deilim, eğlenirim" dediği halde, çok kısa bi süre sonra, dağınık da olsa kendince düzenli olan evinde bir başkasının yaşamasını kendi düzenini bozmaya yönelik bi daranış olduğunu düşünerek sinir olan insanlardır...

    yalnızlığa kendi kurdukları düzene alıştıktan sora bi başkasını hazmedemezler.. onun için de yalnız yaşamaya devam ederler

    çoğu zaman yalnızlıktan şikayet ederler, ama bir başkasına kapıyı açtıktan 4 dakika sonra yalnızlıklarını özlemeye başlarlar..
  • önceleri evde ses olmamasının eksiklik hissettirmesi zamanla yerini özgürlük ve iç sesini dinleme olarak değişiklik göstermiştir bu tip insanlarda. zaman geçtikçe alış veriş yaparken evdeki eksikleri hatırlama, akşam ne yiyeceğini önceden düşünüp ona göre davranma, fatura zamanlarını hatırlama, gelir-gider ayarlaması yapma gibi basit görünen ama aile yanında yaşanırken genelde sahip olunmayan özellikleri gelişir. kitaplarına, kasetlerine, cdlerine daha bir bağlı olur bu insanlar. özgürlüğün gerçek tadını almışlardır. canları neyi ne zaman isterse o zaman yapmaya alışırlar. evlerinin her yerini kendileri yerleştirip dağıttıkları için de her şeyin kontrolleri altında olduğu nadide yaşam birimleri birleşimi olur ev onlar için. yalnız yaşama süreci uzadıkça kendileri ile barışık yaşamayı da öğrenirler. mesela kendileri için özenle yemek yapmaya üşenmemeye başlarlar. çoğunun tütsüleri ve mumları vardır.
    kısaca güzel insanlar olma olasılıkları az değildir.
hesabın var mı? giriş yap