• herhangi bir meydanda, herhangi bir ortamda hiçbir adres,kişi veya kişiler gösterilmeksizin sadece "hırsız var" dediğinizde dahi; "sen bana ve partime hırsız diyemezsin!!11!" diyerek o sözü üzerine cuk diye alanların, "hırsızların eline geçti" diye ağladıkları il.

    edit: yazım hatası
  • doğduğum, büyüdüğüm, yaşadığım bizim hep göz bebeğimiz olan ancak türkiye'nin en gelişmemiş şehirlerinden birisi.
    konum olarak 3 büyük şehir (istanbul, bursa, kocaeli) tarafından çevrelenmiş. bir çok insanın sadece transit geçerken kullandığı bir şehir. yıllardır, bu transit geçişi şehri cazip hale getirip kendi avantajına kullanamayan şehir.

    iş imkanı açısından kısırın da kısırı bir şehir. yeni üniversite mezunu bir yalovalı iseniz ve torpiliniz yoksa en az 1 sene iş arar, daha sonra çalışmaya bursa'ya ya da istanbul'a gidersiniz. sanayileşme açısından zayıf bir şehir olduğundan üniversite mezunlarının da iş bulma olanakları çok sınırlıdır. büyük fabrikalara ya da büyük tersanelere girmeniz için de mutlaka ama mutlaka torpiliniz olması gerekir. yani yalovalı gençlerin yalova'da kendi başlarına hayatlarını devam ettirebilmeleri çok zordur. kiralar çok yüksek hayat gereksiz pahalıdır yalova'da.
    sanayileşmenin zayıf olmasına karşı farklı bir yönü de gelişmemiştir. ne tarım ne hayvancılık ne hizmet sektöründe bir öne çıkışı yoktur. öne çıkıştan kasıt türkiye çapında değil kendi içerisindeki insanlara iş imkanı sağlayacak kadar bile yoktur. köylülerinin çoğu tarımı ve hayvancılığı unutmuştur. nerede kolay bir kapı var bir bakarsınız bir çok köylü o işi yapmaya başlamış. mesela çiçekçilik bir köyde bir yerde çiçekçilik başlar bir bakarsınız ertesi sene bütün köylerde o iş yapılır yani aslında kendi kendilerini baltalarlar. hazıra alışmış bir insan yapısı vardır yalova'da. çiçekçiliğin para etmemeye başlaması üzerine bir bakarsınız bir yerde köy kahvaltıcıları, kır düğüncüleri çıkmaya başalr ertesi sene tüm köylerde köy kahvaltıcıları, kır düğüncüleri türer ve bu şekilde de yine kendi kendilerini baltalarlar. hatta size komik bir şey daha söyleyeyim mesela bir köyde bir çiftçi serasına bir ürün ekti atıyorum domates, diğer köylüler bakar nasıl para kazanıyor mu diye, eğer kazanıyorsa aman allahım tüm köy domates eker hatta civar köyler bile eker. tam bir komedi. hazıra alışmış bir insan yapısı var dedim ya yalova'da kafa olarak da öyle olduğundan kimse yeni bir fikir atmak istemez. yeni fikir atan umutlu insanlarında fikirlerini çalıp yayıp herkesin birlikte batmasını sağlarlar. haliyle anne babalar bu kolaycılığa alışmışken onların çocukları da nasıl olsa dededen kalma yerleri satıp geçinip gideriz mantığıyla hareket eden insanlar. üniversite okuyup, iş aramadan köylerine ve şehirlerine geri dönerler. ve bu rahatlık nedeniyle köylerde veya şehir merkezlerinde kalan nesil kendisini yetiştirememiş, avam bir nesil olarak ortaya çıkmaktaıdr.

    insan olarak yerlisi pek bulunamayan bir şehir. yerlisi olduğu söylenen insanlar da zamanla zorunlu göçler ile ülkemize gelmiş ve atatürk tarafından kendilerine yurt verilmiş insanlar. ilk zamanlar köylerde yaşayıp daha sonra şehir hayatına katılmışlar. yerlisi olan esas varlıklı insanlar da bu şehirden hiçbir şey olmayacağını önceden görüp yerlerini satıp ya da kiraya verip büyük şehirlere çoğunlukla istanbul'a gitmişlerdir. yani yerli bir kültür bir örf anane yoktur. bu temeli olmayan kültür yapısı sebebiyle meşhur hiçbir şeyi yoktur yalova'nın. herkes kendine yalovalı der ama biraz muhabbet etseniz size nereden göçtüğünü kökenlerini anlatır. bu nedenle en meşhur şeyi kıssaya konu olan kaymakamı. gençler de göçünce ya da hazıra alışınca ortak bir kültür oluşturulması çok zor olmaktadır.

    çok yobaz bir yerli(yukarda bahsettiğim anlamda, göç ile gelen yerli) esnafı vardır. kendine güveni olmadığından kesinlikle kimse kimseye güvenmez. para bozdurmaya gitseniz para sahte diye korkup paranızı bile bozmazlar. esnafı genelde yerlidir ve tok satıcıdır. bir malı alıp almamanız umurunda değildir. dükkana girerken selam verseniz, selamı alan, sizi güler yüzle karşılayan esnaf sayısı çok azdır. çünkü çoğu esnaf zaten kendi mülk sahibi olduğu dükkanında iş yapmaktadır ya da güvendiği başka bir geliri ya da menkulu mevcuttur. yani sizin ondan bir şey alıp almamanızı umursamazlar. dükkan batsa da kendisini kurtaracak başka bir kaynağı olduğundan ne gelse kardır mantığıyla bakar. dışardan gelip esnaflık yapan insanları çok rahat seçersiniz o yüzden. sizi mutlaka güleryüzle karşılar ve ne ihtiyacınız varsa yardımcı olmaya çalışırlar.

    sağlık hizmeti açısından çok zayıftır. eğer kaliteli bir sağlık hizmeti almak istiyorsanız istanbul'a ya da bursa'ya gidersiniz. şehrin en büyük hastanesi 2002 yılında açılan yaşar okuyan devlet hastanesidir. o zaman neden kimse sorgulamamış bilmiyorum ama devletin bir bakanı bir ile hastane yapıyor ve hastaneye kendi adını veriyor :) neyse,
    sağlık açısından da 20 senelik bir hastane ve sınırlı olanaklar ile hizmet veren bir kaç sıradan özel hastane bulunmaktadır. sağlık açısından o kadar yetersizdir ki yıllardır her sabah yalova'dan bursa'ya uludağ üniversitesi tıp fakültesine muayene olmak için gidenlerin kullandığı otobüsler kalkar. yeni yapılan 400 yataklı şehir hastanesi ile bir nebze olsu sağlık anlamında şehir rahatlayacaktır.

    eğitim olarak, yıllarca en iyi okulları ve dersaneleri fetö terör örgütünün elinde bulunan okullardı. neyse ki temizlendi eşit bir eğitim sistemine geçildi. tüm türkiye'yi saran özel eğitim liseleri burada da mevcut. en ünlüleri de mevcut ancak lise olarak eğitim kalitesine vakıf değilim o yüzden üniversite aşamasına geçeceğim.
    üniversite olarak önce küçük bir kampüs ile başladı. yeni yeni daha büyük ve bir arada olan bir konuma geçti diyebiliriz. güzel bir konum ve kampüs var şehrin biraz dışında çınarcık yolunda ancak yalova çok küçük bir yer olduğundan şehir dışı bile diğer illere göre çok yakın. öğrenci sayısının da seneler geçtikçe yeni açılan fakülteler ile artacağını düşünüyorum. fakat bu öğrenci kapasitesini verimli olarak kullanmak için şehirde bu eğitimleri destekleyecek öğrencileri kabul edecek firma sayısı az olduğundan bilgi öğrencilerde çoğunlukla teori olarak kalacakrtır. fakat eğitim kalitesi olarak gerçekten kaliteli bir eğitim verilmekte üniversitede bunu okuyan ya da yeni mezun olan arkadaşlarla konuştukça daha net anlayabiliyorsunuz.

    turizm herhalde yalova'nın tutunduğu en güçlü dal. şehirn gerçekten doğal güzellikleri muhteşem. arkanızda upuzun yemyeşil dağlar varken denize girebiliyorsunuz ya da üzerinize çam ağaçlarından kar tozları düşerken kaplıca suyu ile dolu açık havuzda keyif sürebiliyorsunuz. yamaç paraşütü, trekking, dağcılık ve bisiklet sporu açısından da oldukça güzel ve bozulmamış doğal güzelliklere sahip. belki de şehirn gelişememesi doğal olarak korunabilmesini sağlamıştır.
    çınarcık, armutlu, termal, esenköy en bilinen turistik ilçeleri deniz turizmi olan yerlerde yaz aylarında termal kaplıca turizmi olan yerlerde ise sonbahar ve kış aylarında nüfus oldukça artmaktadır. yakın olması babında istanbul bursa ve kocaeli'nden gelecek olanlar için hafta sonu değerlendirilebiecek bir konumdur. fakat turstik yerlerdeki esnaflar şehir merkezinden çok daha yobazdır. genelde 4.5 ay çalışıp bütün sene yatarlar. konuşurken yüzünüze bile bakmazlar nasıl olsa sizin yerinize birisi geleceği için çok rahattırlar. bu kadar güzel doğal hazinelerin bu kadar zayıf karakterli insanların eline kalması çok kötü. öyle olmasa zaten mutlaka adlarını bir şekilde tüm ülkeye duyuracak bir tatil semti oluşturabilirlerdi.
    denize girmek istiyorsanız esenköy en temiz denize sahiptir fakat denizi taşlık. eskiden yani depreme kadar şehir merkezinde bile denize girmek mümkündü ve deniz tertemizdi. o kadar temizdi ki deniz yıldızları deniz atları bulup kuruturduk. 20 yılda bu hale gelmesi inanılmaz. bir çok sebebi var tabi bunun.
    çınarcık deniz olarak vasat bir ilçe. ege'de akdeniz'de denize girmiş bir insan asla çınarcık'ta denize girmez. genelde beach club'lar ve gece külüpleri nedeniyle hafta sonları gençlerin akınına uğrar. ama buralara giden tipler genelde aranan yanı avcılar ve avlanmak isteyenlerdir. çınarcık'ta nezih bir şekilde denize girebileceğiniz ya da güneşlenecebileceğiniz bir yer yok. esenköy biraz daha ailelerin tercih ettiği bir konum. denizi çok güzel ve soğuktur. genelde insanlar yol kenarındaki taş olan sahil alanlarında denize girerler. o aranan barzo tipler burada bulunmaz. gelişmemiş bir ilçedir. doğru düzgün paralı bir plajı bile neredeyse yok ama deniz açısından tercih olarak ilk sırada olmalıdır.
    armutlu deniz olarak diğer ikisi arsında kalmış genelde muhafazakar ailelerin tercih ettiği bir konum. burası da gelişmemiş bir yer. bir tatil köyü dışında doğru düzgün bir plajı yok. eğer aileniz ile gelmeyecekseniz genç olarak buraya gelmeniz anlamsız olur size hitap eden bir şey bulmanız çok zor. gösteriş sevdalısı muhafazakar yapısı itici gelebilir.
    termal özellikle kaplıca turizmi açısından hazine gibi bir yer. kışın yerliden daha çok yabancı turist çekmektedir. doğru düzgün kalınabilecek oteller son 5 yılda ortaya çıktı ama gerçekten kayda değer oteller mevcut. eskiden adeta bir arap istilası altında olan bir ilçeydi fakat artık bu turistler buraya o kadar da fazla gelmiyorlar sanırım artık tüm ülke onların rahat gezip yaşayabildikler bir yer olduğu için farklı yerlere gidiyorlar. kaplıca turizmi çok yaygındır. bir çok hamam ve doğal sıcak su kaynağı bulunmakta. ayrıca orman olarak da muazzam eşsiz bir ormana sahip 4 mevsim ayrı güzellikteki bu gezi ormanı bence kaplıcaların çok çok önünde kalmakta. yalovanın ilçelerinden en güzelidir. eğer doğayı seviyorsanız mutlaka gezip görmeniz gerekir. ayrıca ilçeye 40 dakika mesafede bir şelale ve göl de bulunuyor bu bölge de gerçekten mutlaka gezilip görülmesi gereken bir bölgedir. ayrıca içerisinde bir atatürk köşkü de bulunmaktadır.

    çiflikköy, gelişmemiş bir ilçedir. içerisinde küçük bir avm ve güzel bir sahil bulunmaktadır. sahil olarak denize girilemeyecek ancak oturup izlenebilecek sakin sahillerden birisidir. sahilin şehir merkezine uzantısında yürüyen köşk bulunmaktadır. doğal güzelliği korunmuş güzel bir yapıdır. mutlaka gezilip görülmesi gereken bir noktadır. deniz kenarında bir çay ya da türk kahvesi içerken köşkü ve denizi izlemek oldukça keyiflidir.

    belediyecilik açısından yalova çok farklı partiler tarafından yönetilmiş fakat hiç bir zaman ihya olmamış bir şehirdir. belediye başkanlarının en büyük icraatı kaldırım yenilemek bisiklet yolunu söküp tekrar bisiklet yolu yapmak ve 2 ay içerisinde kuruyan çiçekleri ekip hizmet verdiğini sanmaktır. ne akp ne chp ne de bağımsız olarak hiç bir belediye başkanı bu ile herhangi bir katkı yapmamıştır. mesela son yıllarda şehrin en önemli sorunu trafik için hiç bir çözüm bulunmamıştır. parklara yeni çiçek ekmek parkomatları istihdam etmek ile belediyecilik yaptıklarını sanarlar. şehrin göbeğinden porsuk kadar olmasa da daha küçük bir dere akmakta olup şehre güzel bir görüntü katmaktadır. ancak bizim başkanlarımız buranın yanlarını beton diktmekten demir parmaklık yapmaktan öteye gidemezler. ne bir temizleme ne bir çevre düzenleme çalışması yapılmamıştır. hatta bazen o kadar kötü kokar ve rengi o kadar kötü olur ki neredeyse şehrin kanalizasyonunun buraya bağlandığını düşünürsünüz. belediyecilik açısından da hiçbir zaman hizmet yapılmak üzere gelinen bir şehir olmamıştır yalova.

    özet olarak şehirden ne kadar uzaklaşırsanız o kadar güzelleşen, şehire ne kadar yaklaşırsanız o kadar bohem olan kabuğunu henüz kıramamış bir emekli şehir yalova. umarım ilerde bu emekli şehri sıfatından kurtulup kendisine yeni nesile uygun bir sıfat bulan ülkenin gerisinde kalmayan bir şehir olur yalova.

    edit: imla
  • 70'li yıllardan itibaren göç almaya başlamasıyla, yerlisi sayılan kitlenin merkezde, doğu kökenlilerin emir bayırda, yunanistan göçmenlerinin esentepede, bulgaristan göçmenlerinin göçmen mahallesinde ikamet ettiği son derece kozmopolit bir şehir.
    yıllar içinde kalabalık artışıyla beraber bu lokasyonlar elbette değişti.
    yalova'nın yerlisi sayılan ve birkaç sülaleden oluşan kitlenin ikinci, üçüncü kuşakları (üstem, üstel, aslan, özkartal, erbul, koçal, aydın bu köklü ailelerin bazıları)ticaret hayatından umduğunu bulamadı veya uğraşmak istemedi. işyerlerini önce kiralık devrettiler sonra da pek çoğu tamamen sattı.
    bu sayede, merkezde ticaret erbabı tamamen değişti ve bu değişim ahilik kavramını da yerlebir etti, yalova için.
    dolayısıyla, artık gerek öğrenci, gerek turist, gerek iş amacıyla yalova ziyareti yapanlar esnaflardan bolca şikayet eder oldu.
    çok değişik bir ilçeydi yalova.
    örneğin, merkezde atatürk ilkokulu bahçesinde bir voleybol sahası vardı. 80 li yıllarda, rahmetli ayı niyazi abi, mehmet okur'un babası, amcası ve şimdi adını hatırlayamadığım büyüklerimiz eşofmanlarını giyer ve o sahada, son derece iddialı ve bol seyircili voleybol maçları oynardı. televizyonun bu denli yaygınlaşmadığı o yıllarda belki de ülkenin %80'i bu sporu bilmiyordu.
    endüstri meslek ile yalova lisesi rekabeti vardı.
    endüstri meslek lisesinin basket takımı asil çelik (döküm fabrikası takımı) adıyla bursa amatör ligde oynamasına rağmen yalova lisesi de çok iyi oyunculara sahipti.
    ulusal bayramlarda bando takımları bile rekabet halindeydi. hatta end. meslek lisesi bir bayram öncesi heybeliada'ya gidip askeri deniz lisesinden bando eğitimi almıştı. beden eğitimi hocaları değil dışarıdan gelen eğitmenler hazırlardı bando takımlarını.
    bir diğer ata sporu da, teksas, tommiks, zagor, mister no, teks gibi çizgi romanlara para artırma. bir nevi kumar. kitap yere konur ve kitabı almak isteyen, belirli bir mesafeden üzerine madeni para atardı. eğer para kitap üstünde kalırsa kitap parayı atanın olur, yere düşerse, para, kitap sahibinin olurdu.
    paranın kitap üzerinden kayıp yere düşmesi için üzerine ayakkabı cilası süren vardı. bu etkinlik ta ki rahmetli ayı niyazi abi gelene kadar sürer, o göründüğü anda herkes kitapları toplayıp kaçardı. bu tür bir kumara asla izin vermezdi.
    bir dolu sinema vardı. ayrıca açık hava sinemaları da çoktu.
    sonradan düğün salonu olacak olan, ergün sineması, zamanın duayen sanatçılarının konserlerine ev sahipliği yapardı. biletler adeta karaborsa olur ve insanlar son derece şık giysilerle gelirdi.
    mahalle maçları da güzel olurdu. her mahallede maç için alanlar vardı. merkezde atatürk ilkokulu bahçesi, hükümet konağı yan sahası, göçmen mahalle kavaklık gibi.
    ayrıca kaymakamlık kupası maçları görülmeye değerdi.
    acarspor, esnafspor, coşkunspor, gençlerbirliği, gop, bahçeli gençlik merkez takımları, köy takımları, aralarında inanılmaz rekabetçi maçlar olurdu. kupayı da genelde merkezdeki takımlar alırdı.
    belki de kültürel ve sosyal olarak, ülke ortalamasının 20 yıl önünde olan ilçe, il olmasıyla beraber tüm hasletlerini kaybetti.
    (kültür ve sosyal yaşantıda 20 yıl ilerilik, yalova'ya amerikalıların bıraktığı bir mirastı bu da başka bir entry konusu)
  • sürekli göç alan şehir. durduramıyoruz efendim sürekli geliyorlar. şehir 5-10 sene evvel deprem sonrası yapılaşmanın azalması ve insanların bölgeden uzaklaşmasıyla oluşan küçük sahil kasabası modunu korumaktaydı. sahil kasabası modundayken şehrin bir ucunda gördüğünüz birini 2 saat sonra alakasız bir yerde tekrar görebilirdiniz. şehir halkının birbiri hakkında bu adamı bir yerden tanıyorum ama şeklinde düşünmesine neden olacak kadar çok denk geldiği bir şehirdik biz. inşaat ya resulullah diyenlerin desteğiyle şehir büyüdü ve özellikle yaz aylarında turizmin de etkisiyle iyice kalabalıklaştı. şimdi sokaklarda bırakın yalova'nın yerlisini türkçe konuşan birine denk gelmek bile mucize resmen. belediyenin iktidar partisine geçmesiyle kentteki yapılaşma durmayacak gibi görünüyor. zaten küçücük şehir nereye kadar kalabalıklaşacağız merak ediyorum.
  • akp'nin babayı aldığı il. an itibariyle chp'nindir. birazdan muharrem ince açıklama yapacak.
  • yalova, konumu nedeniyle prehistorik dönemden itibaren * sürekli bir yerleşim yeri olmuştur. hititler, frigyalılar, persler, bitinyalılar, romalılar, roma’nın bölünmesiyle de bizanslıların yönetiminde kalmış,1326 yılında tamamen osmanlı’nın kontrolüne geçmiştir. evliya çelebi seyahatnamesinde yalova’yı 700 ev, 7 camii, 3 han, 1 hamam, 50 civarı dükkanıyla anlatır.

    gazi mustafa kemal atatürk’ün yalova benim kentimdir şeklindeki ifadesi onun yalova’ya olan sevgisini apaçık ifade etmektedir. bu sevgiyle paralel olarak ömrünün son dönemlerinde sık sık yalova’yı ziyaret etmiştir.

    1929 yılında yatıyla bursa’ya giderken yalova’nın önünden geçerken büyük bir çınar ağacı görür. çok etkilenir ondan ve tekneyi yanaştırmalarını ister. karaya çıkar ve ağacın gölgesi altında dinlenir. ve buraya köşk yapılmasını emreder. 22 günde köşk yapılır. 1 sene sonra köşke tekrar gider ulu önder. çalışanlar çınarın köşkün çatısına zarar verdiğini belirtirler ve kesilmesi gerektiğini söylerler. fakat o köşkün kaydırılmasını ister. çalışmaları yerinde izler ve köşkün adı yürüyen köşk olarak anılmaya başlanır.

    konuyla ilgili olarak 9 ağustos 1930 tarihli vakit gazetesinin baş sayfa haberi. köşkün taşınması

    ve yalova ile ilgili ilginizi çekebilecek diğer görseller :

    26 mayıs 1935 tarihli akşam gazetesi baş sayfa haberine göre fransız şehir planlamacısı henry prost’un yalova ve istanbul hakkındaki görüşleri

    “türk inkılabı, cihanda ileri gidişin bir remzidir. inkılabı seven yaşar.” 29 ekim 1935 tarihinde belediye binası önünde bayram kutlaması

    23 nisan 1964 yılı bayram kutlaması. çiçeklerle bezeli atatürk tablosunu en önde taşıyan siyah önlüklü talebeler

    yoğun insan trafiğinin olduğu iskele ve gazino detaylı güzel bir fotoğraf

    efes pilsen* ve akbank tabela detaylı, mobil benzin istasyonlu, klasik arabaların olduğu cumhuriyet caddesine ait bir fotoğraf

    10 temmuz 1974 yılı yalova’nın sembolü haline gelen heykel’den bir fotoğraf

    arka planında heykel’in olduğu, turistik lüle taşı pipo satan bir dükkanın önünde hatıra fotoğrafı çeken bir vatandaş

    yalova’da bir otobüs yazıhanesi

    ve son olarak yalova - bursa arası sefer düzenleyen uçak otobüsleri firmasına ait, detayları oldukça hoş olan bir bilet

    eğer yalova'ya yolunuz düşmediyse, gezilecek yerler şeklinde bir listeniz varsa, yalova'yı listenize eklemeyi ihmal etmeyi unutmayınız.

    #seyahat #tarih #kültür #edebiyat #eğitim

    limited edition : debe listesine 32.sıradan girmişiz. ilginiz için teşekkürler.
  • sanılanın tersine bursa'nın değil, istanbul'un ilçesiyken il olan şehir..
  • yalova'nın merkezi ile ilgili olarak eski balıkçılar kahvesi,yıkılan 80'lerin 90'ların efsanesi teras cafesi,gondol cafesi,tarkanların,müzeyyen senarların gerçek anlamda cüzi bir miktarla sahne aldığı sahildeki donanma tesisleri , 90ların hamburgeri meşhur dolar büfesi,yaşar okuyanı,hayrettin karacası,tigem'deki çeşmesi,öss türkiye 3. olduğu meşhur yıllar,meinkampf'ın ilk çevirmenlerinden olan sosyal-demokrat belediye başkanı(teyide muhtaç bilgi),05:50 adalar sirkeci,06:30 kartal vapurları,metronom mağazası,aliler,yıldırım kemal,araştırma plajı,eski kristali,baronet oteli,yakamoz restorantı,eski atacan,o zamanki süper lige oynayan tunahanlı yalovaspor'u...marmara salonu,playland...şimdi hiçbirisi yok diyebilirim.siteler'i , çınarcık'ı uzmanlarına bırakıyorum oralar ayrı konular.
  • akp'nin seçimlerde hile yaptığının ispatlandığı bir başka il.

    (bkz: 30 mart 2014 yalova belediye başkanlığı seçimi)
  • muharrem ınce'yi yarin ankara'da da gormeyi umuyorum! hayirli olsun yalova!!!
hesabın var mı? giriş yap