• (bkz: müeyyide)
  • peygamber sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki:

    "bazı insanlar alçaltılmadıkları ve yalnız bırakılmadıkları sürece müslüman olmamaktadır."

    (fadailu sahabe lil ımam ahmed - sahih)

    "bişr b. el haris rahimehullah'ı şöyle derken işittim:

    'onlarla (yanı cehmiyye) ile oturmayın ve onlarla konuşmayın. hastalandıklarında ziyâret etmeyin. öldüklerinde cenazelerine katılmayın. bunları onlara yaparsanız nasıl dönecekler?'"

    (abdullah b. ahmed, es sünne)
  • esasen hukuk kuralları da ahlak, görgü, örf ve adet ile din kuralları şeklindeki diğer sosyal düzen kurallarında olduğu gibi toplumsal yaşamı düzenlemek ve sürekli korumak için vardır.bu yönüyle, hukukun diğer sosyal düzen kuralları ile arasında bir fark bulunmaz.hukukun yukarıda yer verilen tanımından da anlaşılacağı üzere; sosyal yaşamı düzenleyen kurallar içinde, diğerlerinden farklı olarak, hukuk kuralları, maddi yaptırıma bağlanmış kurallardır.bu bakımdan hukuk kuralının belirleyici unsuru, yaptırım olarak karşımıza çıkar.

    maddi yaptırımı uygulama yetkisi ise prensip itibariyle devlet tüzel kişiliğine aittir.bir diğer deyimle, hakkı ihlal edilmiş olan bir kişi, kural olarak, kendi hakkını bizzat kendisi kuvvet kullanarak koruma cihetine gidemez.zira ihkak-ı hak, (bkz: ihkak-ı hak) kural olarak yasaktır.(istisnai olmak üzere bkz. tbk m.64) şu halde, hukuk kuralına uymayanın karşısına devlet dikilir ve bu kimseye, zor kullanarak, kurala uymasını sağlar ya da yaptırım uygular.sonuç olarak, hukuk kuralları, çeşitli maddi yaptırımlara bağlı olması bakımından, sosyal yaşamı düzenleyen diğer kurallardan ayrılırlar.

    hukuk düzenin getirmiş olduğu emir ve yasaklara uygun biçimde davranmama, onun yapmasını emrettiği şeylerin yapılmaması veya yasaklamış olduğu şeylerin yapılması halinde karşılaşılacak maddi tepkiye (sonuca) yaptırım (müeyyide) adı verilir.daha kısa bir deyişle, hukuk kurallarına aykırı davranışlara, hukuk düzenin bağlamış olduğu sonuçlara ilişkin genel kavram yaptırımı ifade eder.hukuk düzeni de kendisine uyulmadığı takdirde bu uymamaya yaptırım uygulayabildiği sürece varlığını koruyabilir.
  • eğer iki ülkenin yakın tarihte düşmanca ilişkileri olduysa veya türkiye ve iran'daki yaptırımcıya karşı bir antipati durumu varsa, herhangi bir işe yaramayan, aksine yatırım uygulanan halkı hükumet etrafında mobilize eden hareket. en son venezuela'ya uygulanan yaptırım, amerikan karşıtı hissiyatı çok güçlü olan halkı ne kadar nefret etseler de maduro'ya yaklaştırdı. guiado ne kadar akılcı biri gibi görünürse görünsün, amerika'nın ve latin amerika'daki karşıt devletlerin desteğini aldığı için halkta ciddi bir şüphe ve kaygı uyandırdı. amerika ve john bolton bunu göremeyecek kadar salak mıydı yoksa kasten mi yaptılar (zannetmiyorum) orası muamma.

    türkiye'ye gelince, biz ekonomik durumu henüz venezuela kadar çökmüş olmayan ama amerikan karşıtlığı oldukça güçlü bir ülkeyiz. s400'ü seçerek ağır ekonomik yaptırımlarla karşılaşmak ve rusya-çin eksenine kaymak bizi kısa vadede venezuela eşiğine getirebilir. fakat mesele doğu vs. nato bloğunda olma meselesi değil. mesele kendi bağımsız kararımızı verebilme meselesi. ama bunun yolu yeri geldiğinde amerika'ya racon kesip sonra sincar bölgesi'ndeki hukuksuzluk yüzünden nota verdiğin çin'e "bizi brıcs'e alın" diye ağlamak zorunda kalmak değil. veya düşürdüğün uçağın diyetini ödemek ve suriye'de destek bulmak gibi ucuz şeyler için s400 almaya yönelmek değil.

    yerli markan olmadan, coğrafyanda siyasi devamlılık olmadan (tek başına hükümet kurmayı kast etmiyorum) ve bir taraftan yaptırım yediğinde devreye sokacağın güçlü ve çeşitli ekonomik planların ve alternatiflerin olmadan istediğin kadar dünya devlerini karşına al. başaramazsın. ordunun güçlü olması yetmez.

    güneyindeki sınır komşularınla ticaretin bitme noktasına gelmiş. eti ve samanı bile ithal ediyorsun. savunma sanayii dışında ihracat lokomotifin yok (ki savunma sanayisi ürünlerimizin gerçekte ne kadar yerli olduğu tartışılır). halkına sunduğun eğitim ve sosyal hizmetler yerlerde. seçim üstüne seçim yapıyorsun. dış borç, enflasyon ve işsizlik son zamanların en yüksek seviyesinde. halkının yarısı sana karşı tavır almışken ve içerde ciddi bir sosyal gerilim varken böyle işlere girişmek hata.

    umarım kısa süre için yaptırımlar boynumuzu bükünce tıpış tıpış geri dönmezler de en azından devletin bir haysiyeti kalır.
  • ekonomik yaptırımlar, bir veya daha fazla ülke tarafından hedeflenen bir devlete, gruba veya bireye karşı uygulanan ticari ve finansal cezalardır. ekonomik yaptırımlar çeşitli siyasi, askeri ve sosyal konular için uygulanabilir. ekonomik yaptırımlar yerel ve uluslararası amaçlara ulaşmak için kullanılabilir.

    ekonomik yaptırımlar genellikle yaptırımları uygulayan ülke ile söz konusu yaptırımları alan ülke arasında iyi ilişkiler kurmayı amaçlamaktadır. bununla birlikte, yaptırımların etkinliği tartışmalıdır ve yaptırımların istenmeyen sonuçları olabilir.

    ekonomik yaptırımlar, çeşitli ticaret engelleri, gümrük vergileri ve finansal işlemlerle ilgili kısıtlamaları içerebilir. bir ambargoya benzerdir, ancak ambargo genellikle doğrudan uçuşa yasak bölge veya deniz ablukası ile daha ciddi bir yaptırım anlamına gelir .
  • isteklerini yerine getirmenin yegane yolu
  • dünyamızda, bir hukuk sisteminin verimli biçimde işlemesi için gerekli en önemli öğelerden. ne kadar istesek de leges imperfectae ile bir yerlere varamayız.
  • baskinin kendisi degildir baskiyi yaratacak etkenlerdir. bu birseyden yoksun kilmak da olabilir. isteneni yapma, özügrce yürüme, davranma hakkından men etme - e tipi cezaevi gibi.
  • yasalarin cogunda mueyyide olarak gecer.
  • bir i$in yapilmasini saglamak icin konulan kural/ceza silsilesi..
hesabın var mı? giriş yap