• benim kafamın bir türlü almadığı çağ ismiydi bu çocukken. ilkokulda çağları öğrendiğimiz vakit yakın çağ neden yeni çağ'dan sonra geliyor anlamazdım. yeniyse en son çağın o olması gerekmez miydi diye düşünürdüm. hala daha şüphelerim var bu konuda.
  • türkler hariç başka hiçbir milletin başlangıcının 1453 olduğunu bilmediği çağdır.yanlış nerdedir bilinmez.
  • elektrik motorunu ilk defa yapan faraday o zaman için tam olarak neyi hayal ediyor neyi amaçlıyordu düşündünüz mü hiç?
    nikola tesla alternatif akım'ı icat ederken konunun buralara kadar uzanacağından haberdar mıydı acaba?
    graham bell telefonu tasarlarken bugünün insanının organı haline gelecek bir aygıta dönüşeceği fikrini nasıl karşılardı ilk anda acaba?
    ya da tutunamayanlar'ı yazarken büyük bir buruklukla selim'i konuşturan oğuz atay... "herkesin bir işte yaşadığı güçlükleri, tecrübelerini yazarak kayda alsa çeşitli konularda oluşan büyük bir monografi havuzu olsa..." derken bugünün internet havuzunu, blogger'lık ve vlogger'lık mesleğini görse nasıl bir fikre kapılırdı acaba?

    yeni çağ böyle bir şey artık. ön görülemez haldeler.

    geometrik artışı gösteren korkunç bir skala var. yeterince ciddiye alınabiliyor mu bilmiyorum.
    binlerce yıllık insanlık tarihinde faraday ilk jeneratör'ü denediğinden bu yana 200 yıl bile geçmedi. tarih 1830
    alternatif akım bulunduğunda 1900'lü yıllara geçmek üzeydi takvimler.
    cep telefonları ve internetin hayatımıza girişi de 25 yılı geçmez.
    bugün olmazsa ölecek konuma geleceğimiz sosyal medya kavramı 10 yıl önce neredeyse yok gibi bir şeydi.
    wright kardeşler ilk uçaklarını yaptıklarında yıl 1903'tü üzerinden 60 sene geçmeden insanlar uzaya çıkmayı başardı.
    aslında düşündüğünüz zaman milyarlarca insanın gelip geçtiği bu toprak parçasında sadece 2 insan ömrü kadar zamanda geriye gittiğimiz zaman karşımıza çıkan şey "bugünün referansına göre tamamen karanlık bir çağ."
    sadece 2 insan ömrü. 150-200 yıl öncesi ile 1000 yıl öncesi arasında; bugün ile 50 yıl öncesi arasında olandan daha fazla bir fark yok.
    konu birden nerelere geldi farkında mıyız?
    cidden korkmuyor muyuz?
    bir ürperti hissedemiyor muyuz cidden?
    2 insan ömrü diyorum oğlum.
    ayrıca geometrik yani katlanarak hızlanan bu değişimin sonucu olarak bir sonraki değişim skalası çok daha az olacak. önümüzdeki 50 sene içerisinde insanlık tarihinin toplamından daha büyük bir sıçramaya ya da adına ne derseniz o değişime şahit olmamız da gayet makul bir çıkarım olacaktır. 25-50 sene sonraki dünyayı hayal edebiliyor muyuz?

    kredi kartlarının hayatımıza girmesi de çok masumdu başlarda. şimdi insanlar nakit taşımıyor neredeyse.
    kripto paraların devrimine şahit oluyoruz mesela.
    yakında her hangi bir kağıt alış verişi olacağını da zannetmiyorum. kağıt paranın tamamen ortadan kalkacağından eminim. tüm bunlar bugün olduğundan daha fazla sanal ortama aktarılacaktır.
    artık devlet vatandaşlık bilgilerimiz için e-devlet diye bir şey oluşturdu. tüm vatandaşların bilgileri sanal bir portal havuzunda toplanıyor.
    resmen var olduğumuzu ispatlamamıza yarayan vatandaş kartlarımız çipli hale getiriliyor mesela.

    çok yakında, birikimlerimiz, kredi kartlarımız, coinlerimiz, maaşlarımız, sosyal medya profillerimiz, cv'lerimiz, sevdiklerimiz, fotoğraflarımız, kitaplığımız, şiirlerimiz, günlüğümüz tüm varlığımız muhtemelen o kimlik çiplerde muhafaza edilecek.
    elektronik ortama taşındık farkında değiliz. yakında elektronik çiplere taşınacağız.

    i·nsanlar çuvalla para verip sanal gerçeklik gözlükleri satın alıyorlar mesela. garip garip cihazlar takıp zorla sanal ortama adapte olmaya çalışıyoruz. çünkü yeni çağ burada değil, sanal ortamda gelişecek. taşınıyoruz.

    yapay zekalar mesela.
    bu hayatta benim için sırrını koruyan en büyük gizemlerden bir tanesi yapay zekaların akıbeti olacaktır. nereye gidiyoruz?
    sofia çıkıp sana ahlak felsefesinden bahsedip, etik argümanları kurduğu zaman nereye saklanacaksınız?
    yapay zeka'ların kurguladığı filmleri izlerken, yazdığı romanları okurken ne hissedeceksiniz? düşündünüz mü?

    i·şlerimizin, eğitimlerimizin büyük çoğunluğunu dijital ekranlar karşısında yapmak zorundayız artık. çalışma saatlerimizde bilgisayar olmazsa olmazımız oldu. ama yetiremiyoruz dinlenme sürelerimizi de bu dijital ekranlarda harcıyoruz.
    sosyal medya zaten tamamen gerçekliğimiz olmuş durumda durduramıyoruz efendim!
    filmleri buradan izliyoruz, arkadaşlarımızla buradan iletişime geçiyoruz, kitaplarımızı bile e-book olarak okuyoruz. artık eline kalem almayı neredeyse unutmuş olan yazarlar var bugünün dünyasında.

    gün içinde beynimize giriş yapmasına izin verdiğimiz gerekli gereksiz türlü verinin toplamını orta çağda insanlar ömürlerinin tamamında ancak alıyordu.

    i·nsan ırkının geldiği bu yeni çağda sıradan olan insanlar adeta elektronik çöplüğe dönüşmüş durumda.
    i·şin kötüsü bu garip de karşılanmıyor.
    müthiş bir hız tutkusuna sahibiz mesela.
    i·nternetim 5 dakika yavaşlamaya görsün. duvarlara kafa atma kıvamına geliyorum. i·nsan delirecek gibi oluyor.
    bu aletler yokken ne yapılıyordu acaba?

    kıçımıza ne zaman mikro çip takılacak onu bekliyorum artık.
    daha ne kadar mankurtlaşacağız onu bekliyorum artık.
    ne zaman yok olacağız ya da eşiğine geleceğiz onu bekliyorum artık.
    ya da daha ne kadar dejenere olunacak merakla bekliyorum.
    yeni ahlak kavramlarımız, etik değelerimiz, yeni kavramlarımız, ürettiğimiz terimler, anlamını değiştirdiğimiz kelimeler neler olacak merakla bekliyorum artık.
    kenara çekildim. koşan koşsun, geride kalan kalsın. merakla bir sonraki bölümümüzün netflix'e düşmesini bekliyorum ben.

    yeni çağ...
    kapkaranlık.
    sakın yanlış anlama. yalnız karamsarlıktan bahsetmiyorum.
    öngörülemez oluşundan bahsediyorum. yeni çağın en büyük handikabı bu: öngörülemezlik.

    hiç boşuna fütüristik teoriler geliştirmeye gerek yok. yeni çağ tahmin edilemez hale gelmiş durumda. o eşik bence çoktan geçildi.
    tarih; bilinmezliğin kapısından içeri girdi. i·nsan oğlu süratle sürüklenmeye devam ediyor.

    bu bilinmeze doğru geometrik olarak sürüklenişimiz beni derinden sarsıyor. derinden korkutuyor.

    bilgiye düşman değilim.
    yeniliğe karşı değilim.
    değişimin durmasını isteyecek kadar ahmak değilim.
    tek bir gönül kırgınlığım var.
    tek bir umutsuzluğum var.
    tek bir korkum var.

    "yozlaşmış insan"

    i·nsan yozlaştıktan sonra, insan dejenere olduktan sonra, toplum paradigmasını düşük değerler üzerine yeniden inşa ettikten sonra; ölümsüz olsak, marsa koloni kursak, savaşları bitirsek, kıyameti engellesek, kainatı baştan kursak neye yarardı?

    hiç düşündün mü?

    bilim kurgu roman ve filmlerinde anlatılagelen distopya'dan çok ama çok daha kötüsünün sırf "öngöremediğimiz" için mümkün olabileceğini...
    hiç düşündün mü?
  • dünya'daki çoğu tarih otoritesi tarafından amerika'nın keşfi olan 1492 senesi başlangıç tarihi olarak kabul edilen çağdır.

    edit: anlatım bozukluğu düzeltildi.
  • (bkz: new age)
  • ingilizlerin early modern age dediği çağdır. yani erken modern dönem derler. ingilizler yakın çağa ise late modern age (geç modern çağ) derler.

    fransızlar ise époque moderne derler ki modern zamanlar demektir. frenkler yakınçağ için ise époque contemporaine derler ki, günümüz moderni çağdaş modern gibi bir anlamı vardır.

    her millet için başlangıcı ve bitişi değişiktir. bizim tarihimizde yeniçağ, cennet mekan firdevs-i aşiyan, gazi sultan ebu'l feth muhammed han-ı sani hazretlerinin, konstantineyeyi fethe müyesser olması (h.857/m.1453) ile başlar, fransa inkılab-ı kebirinin zuhur etmesi (h.1203/m.1789)ile nihayete erer.
  • shirley maclaine'in de savunucularindan oldugu, modernizasyonla fazla rasyonellesen insanin kurtulusunun kendi icine bakmak oldugunu savunan akim. dunyanin kurtulusu icin politize olmadan once bireysel dengeyi ve barisi saglamanin gerektigi iddia edilmektedir. akim, paranormal dedigimiz, bilimsel acıklaması yapilamamis olaylarin insanin icindeki gucten kaynaklandigi, tanrinin hepimizin icinde oldugu, reenkarnasyon sayesinde ruhlarin maddesel dunyaya gelerek deneyim kazanip olgunlastigi, aklin ve bedenin, ruhun maddesel dunyayi tecrube etmek icin kullanilan araclar oldugu gibi iddialar one surmekte, kuantum fizigi, felsefe ve psikoloji alanlarindaki teorilerle, ruhsal ogretiler ve dinler arasindaki paralelliklere isaret etmektedir. boylece bilginin tek oldugu, ona ulasmak icinse bilim adamlari kadar dar goruslu olmamak gerektigi savunulmaktadir. herhalde isvicreli bilim adamlari bu ise cok bozulmaktadir. ne yani deterjanlari gurular mi test etsindir.
  • yeni kıyamet anlayışı ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için (bkz: http://www.egelife.com/content/view/239/)
  • yeni çağ = 1492 - amerika'nın keşfi
    yakın çağ = 1789 - fransız devrimi

    rusya, çin, japonya dahil tüm dünya bu çağları böyle tanımlıyor. türkiye'de farklı tanımlanması bizim eğitim sistemimizin ne kadar çağ dışı ve dünyadan kopuk olduğunun bir göstergesi. uygar insanın bir özelliği de gerçekleri kabullenip ona göre yaşamaktır, hoşuna gitmeyen gerçekleri reddedip hayal dünyasında yaşamak değil.
hesabın var mı? giriş yap