• kişilerin yetenekleri vardır, ve kişiler yeteneklerini; bu dünyanın her doğan çocuğa kavratılan primitif kurallarını, toplumsal yaşam denen robotsu saçmalığı, kokuşmuş düzenleri, ayrımcı değer ölçülerini, sorgulanmamış önyargıları, vicdansızlığı, güç ve çıkar ilişkilerini kutsallaştıran kullukları, kapitalist arzuları, başarı denen sanılsamayı, daha ötesi bizi bu dünyaya gönderen tanrı'yı protesto etmek için kullanmalılardır. kişiler, yeteneklerini, tüm bunlara meydan okumak, tüm bunları umursamadıklarını göstermek ve bu yetenekleri kendisine vermesine rağmen, kendisini bu boktan düzene layık görmüş, kötü gidişata rağmen hiç bir şey yapmayan, yeteneklerini kullanmaya fırsat bile bulamamış insanların canlarını alan tanrı'ya ve dünyaya, "hassiktir" diyebilmek için, "harcamalılardır". ve, kişiler, yeteneklerini tam da hayata karşı kullanarak savaşmalı, kendilerini her türlü pisliğe bulaştırarak, bedenlerini keyif veren maddelerle zehirleyerek, kendilerini, kendileri öldürerek ve yalnızca kendileri için üreterek, bu tanrı'dan ve bu dünyadan intikam almalılardır. işte bu yüzlerden, düşünmek ama filozof olmamak, yaşamayı bilmek ama durmak, olmak ama olmamak, yazmak ama yazar olmamak mühimdir benim için.
  • insanlar doğarken bazılarının doğum paketine fazladan eklenmiş özelliklerdir.
    "hımm bu bebek de diğerleri gibi oldu ama ses tellerinde yeni bir şey deneyeceğim bunun, dur bakalım nasıl olacak" demişler çocuk gitmiş freddie mercury olmuş, zeki müren olmuş. kiminin kulağının hamurunu bol mu tutmuşlar nedir gitmiş david gilmour olmuş.
    işte sonra resim heykel yapanı, nasıl tutulduğunu bile bilmediğimiz enstrümanları ağlatanı, kelimelerle dünyayı sallayanı derken bu yetenek işinin ucu kaçmış gitmiş.

    yeni nesil ebeveynlerin manyaklaşmasındaki rolü de az değil bu kör olasının. "acaba benim minik ciniısımda hangi yetenek pusuya yatmış bizim onu ortaya çıkarmamızı bekliyor" diye sabrını, servetini, akıl sağlığını yitiren var. (dayanamadım araya dedikodu alacağım. bizim bir arkadaş kocasının çocuğuyla ilgili yetenek arayışına istinaden "şuradaki çabasını yatakta görsem, şu arayışını klitorisin yeri konusunda gösterse yemin ederim mozart doğururdum ama bu bile fazla" demişti. acaba noldu o çocuk? keman derslerine başladıktan sonra görüşmeyi kesmiştim, kulak kanaması sebebiyle acile kaldırıldım.)
    ama işte bilemezsin ki belki de senin şansına tek elle sinek yakalama yeteneği düştü. bana sorarsan o da güzel ama işte dünya genelinde henüz o kadar popüler değil.

    sorun da bu, bir yeteneğinin olması dünyadaki varlığını çok daha anlamlı kılacakken o yeteneği ortaya çıkaracak ve sana fırsat verecek kişinin senden haberdar olmaması dünyayı sensiz bırakacak. kim bilir bunca yıl neleri ıskaladı bu dünya? kendi adıma kafam rahat ben standart doğum paketi kapsamında dümdüz gelmişim ama mayasını bol tuttuğumuz yavrum üzerinde yaptığım çalışmalar henüz sonlanmadı. en az 3-5 sene daha arayacağım, bulursam zaten haberiniz olur. (kemana başlarsa evde dinleti vereceğim, şimdiden davetlisiniz. aaa hayatta bırakmam!)
  • keman hocamın "aslında iyi de çalışıyorsun ama...?!!" diyerek naçiz bedenimde eksikliğini vurguladığı allah vergisi.
  • "yetenek başkalarının vuramadığı hedefi vuran nişancı gibidir;
    dahi ise başkalarının göremediği bir hedefi vuran nişancı." *
  • toplumun coguna gore bir isi daha iyi yapabilme ozelligidir yetenek..

    ancak bazi insanlar vardir ki bu olayi biraz abartmislardir..

    ornegin barcelona'da las ramblas'ta dolasirken adamin biri sokakta fotograf ciziyodu..evet abi resim cizmiyodu resmen fotograf ciziyodu hem de 8.1 megapiksel..

    hayatimda bu derece cizim yetenegi olan birini gormedim..

    simdi de pismanim neden fotograf cizdirmedim adama diye,ne guze kara kalem fotografim olcakti..
  • geliştirilmeye müsait beceri. nüfuz ettiği bünyede kendini erken yaşlarda gösteriveren, geliştirilmek için de sahibine her türlü sinyali veren; gelişimi de kişinin ortamına ve cesaretine bağlı olan mefhum. bu haliyle aynı anda hem sıradan hem de olağanüstü olabilen şey. geliştirildiğinde ve kullanıldığında lütuf, kendi haline bırakılıp unutulduğunda da lanet olabilen.
  • ululanmış öfkedir nazarımda.
  • "kelimenin en geniş, en kuvvetli anlamıyla kabiliyetli olmak, ebediyen yaşamak demektir."
    (bkz: boris pasternak)
    (bkz: doktor jivago)
  • kimde görsem, nerede karşılaşsam heyecanlanmama sebebiyet veren şey. insan bünyesindeki tesiri yaşama sevincine denk olan göksel* özellik.
  • yet kökünden gelir, aslen bir işi yapabilmek için gerekli meziyetlerin bünyede bulunması anlamına gelir. o işe yetmek... bu bağlamda incelenince sonsuz sayıdadır seçenekler. yani bir insanın "yeteneksizim" demesi en hafif üslup ile kendini hor görmektir. tabi burada ayırıcı ve belirleyici kıstas; toplum genelinin normal koşullar altında daha az becerebildiği işleri yapabilme becerisine "yetenek" denmesidir. tabi herkes benim gibi düşünmüyor ve kelimeleri işe yarar bir şekilde kullanıyor.
hesabın var mı? giriş yap