• şimdi bu zagor’un babası mike wilding denen adam taa irlanda’dan gelmiş. demiş "macera dolu amerika", “ben amerika’da orduya girip yükseleceğim”. zaman kötü tabi, 1800ler… adamı ayakta skiyorlar. irlanda’dan gelip de orduda yükselmek, orduevinde 2 dolara masa donatmak kolay değil ama adam yılmamış, orduda yavaş yavaş otorite sahibi olmaya başlamış. çok hırslıymış. neyse, bu, yükselme gazıyla bir gün, aylardır izlerini sürdükleri vahşi kızılderilileri, abenaki yerlilerinin sakladığını öğrenince, köylerine gidip bir hışımla dalmış bunların ortasına, siz misiniz benden adam saklayan, allahın tüysüzleri diye bir girişmiş böyle, bele bele.. hırsını da alamamış tabi , komuta ettiği askerlerine temizleyin, yıkın, koman diye emirler vermiş o andaki hırsıyla. orada güzel bi kızılderili katliamı yaptırmış netekim.

    tabi eleman artık bu katliamla anılmaya başladığından derbeder olmuş, ayrılmış ordudan. sağda solda sürterken bir hatunla tanışmış, sevişmişler falan sotada. akabinde evlenmişler, eleman da derbederliğe tövbe edip sigortalı bir iş bulmuş, dokuz-altı ekmeğinin derdine düşmüş. tabi o devirde daha kaput yok, 9 ay sonra bir çocukları da olmuş, adını da patrick koymuşlar.

    elemanımız küçük ailesiyle mutlu mutlu yaşarken, katliam yaptığı abenaki yerlilerinden bir grup, solomon kinsky denen fanatik bir adamın önderliğinde basmış bunun evi, kırmış dökmüş, tarumar etmişler ortalığı.. kıymışlar küçük patrick’in anasına babasına. küçük patrick de hemen sıvışmış oradan, doğru ormana seyirtmiş. tam bunu kaplanlar çiyanlar skertecekken wandering fitzy adındaki bir avcı bulmuş bunu. demiş bunu ormanda aslanlar yetiştirip de, tarzan gibi dal taşak ağaç tepelerinde sürteceğine ben yetiştiririm adam olur hiç olmazsa. eğitmiş bir güzel, adam etmiş patrick’i. küçük patrick de pek yetenekliymiş. yan komşunun odunluğundan arakladığı bi nacağı yanında taşımaya başlamış, büyümüş delikanlı çağa gelince, tutturmuş intikam diye tabi. oğlum yapma, etme demeye kalmadan, gitmiş bu solomon denen elemanı köyünde bulmuş, oradaki yerlilerin kafalarını da sıradan yarmış nacağıyla. tam solomon'u da öldürecekken, solomon “dur” demiş, “sen aman nedir bilir misin” deyip babasının ne mene bi adam olduğunu kunilin önde gideni, katliamcı olduğunu bağırmış patrick’in yüzüne. patrick tabi bi beyin amcıklaması orda… bu sırada seleman da afallayan patrick’in üzerine atlamış, tam bu sırada yetişen wandering de dalmış aralarına, durun yapman, koca adamlarsınız, yakışıyor mu derken cumburlop yuvarlanmış ikisi yardan aşağı. patrick kalmış bir başına.

    gerisi malum işte, patrick bakmış iyice psikopata bağlıyor, tamam artık demiş. şiddet yok artık. hatta bir hafta sonra arka mahalleden elemanlar, bunu, “artiz misin lan sen”, diye laf atıp dövmelerine rağmen bu kararından vazgeçmemiştir. daha sonra avare olmuş bizimki… bir tiyatro grubu olan sullivanlarla takılmış, orda akrobasiyi öğrenmiş, şan dersleri almış, ahyaak adlı eseri o günlerde bestelemiş, bir gün pantolonunun ağı yırtılınca sullivanların terzisi bunun masmavi pantulunun götüne kocaman beyaz bi yama yapmış, patrick de ayıp olur diye bir şey dememiş ve yıllar boyu oradaki yamayı hatıra olarak taşımıştır.

    iyice büyüyüp serpilince de, toplamış tüm kızılderili kabileleri, “lan bana bakın… bundan sonra kızırderelilerin ve adaletin koruyucusuyum. her kim siz kızırderelilere bi yamuk yapar, borç takar, ateş suyunu kaskallar karşısında beni bulur” diye yemin etmiş. kızılderililer baştan bunu sallamamışlar tabi, daha kızılderili demesini bilmiyo diye içlerinden gülmüşler ama, patric güldüğünü gördüğü iki yerlinin bekmezini oracığa dökünce, bunlar da patrick’e aslansın kaplansın diyerek za-gor-te-nay adını vermişler.

    netekim, netekim… o adaletin savunucusu zagor da, babası mike olacak adam da zamanında çok kızılderili öldürüyo. tabi şimdi, çiko, var, süper mike var, drunky duck var... bunlar da başka sefere artık.

    kenan evren / şen kardeşler kıraathanesi / 1982
  • (bkz: ahmet fevzioğlu)
    bilen bilir, pek kimse de bilmezdi soyadını. genelde zagor aşağı, zagor yukari.
    zagor'a asansör muamelesi...

    ekürisi hayvan'la takılırdı genelde. 2000'lerin başı istanbul enduro tayfa iyi bilir.
    o tayfanin yarısı yeni nesilden ustad muamelesi görerek ileri sürüş dersleri veriyor şu an zaten.

    zamanin ilki wattabeyi zagor yapmıştı.
    bileni azdır; mimardı esasen...

    ben o zamanlar erken 20'lerinde, yarı deli bir topal ördek olarak takılıyorum motor camiasında*
    her yere en son gelirdi bu. tüm kamplara, tüm festivallere, tüm etkinliklere...
    gelirken topcase tablasina ahtapotla bağladığı 5 litrelik efes fıçı'yı hatırlayan olur mu buralarda bilmem.

    bi gün bi aralık sonu, yılbaşı yedigoller kampına akşam saat 22.00 gibi yekten geldiğimde; "kız sen beni tahtimdan mı edicen" diye sataşmasına mukabil başlayan muhabbetimiz ateş başında ve herkesin çadırlara çekildiği saatlerinden çok sonrasına sarkarak terör yaratmıştı ortamda...
    "serseri" koymuştu adımı. kız serseri aşağı, kız serseri yukarı ondan sonra...
    delfina'ya asansör muamelesi

    "içip içip davul gibi binme şu motora" diye çok beynini siktim ama kâr etmedi.
    babam motorcuydu benim, çok arkadaşı öldü motorda.. hepsi de alkollü kazalarda öldü....
    zagor da biliyordu yaşlı bir ihtiyar olarak yataginda huzur içinde ölmeyecegini. istemiyordu da zaten bunu.
    maalesef deplasmanda, benim memleketimde; izmir'den gelip altinyol'a bağlanan viyadük altındaki virajda bitti hikayesi....
    zagor

    şimdi rehberde ölen birinin numarasının olması başlığını gördüm, aklıma geldi. halbuki 25-30 rahmetlinin daha numarası duruyordur muhtemelen 20 yıllık rehberimde. hiçbirini silmiyorum çünkü, ulaşılabilir oldukları kandirmacasi işime geliyor...
    bi nevi red diyelim.

    bu eski serserileri çok özlüyorum...
  • zeki demirkubuz'un şaheserleri masumiyet ve kaderde, esas kahramanların * * şehir şehir dolaşmalarına neden olan gizli kahraman.
  • bir dostum bir amerikaliyla konusurken konu zagor'a gelir, ancak yeni dunyali amcamin zagor mevzuunda ziyadesiyle cahil olusuna sinirlenen bizim eleman tutturur: "yahu nasil bilmezsin! za-gor te-nay! baltali ilah... hani darkwoord forest..." aslinda kizacak hicbir sey yoktur cunku zagor, italyan cizgi-romanidir!
  • zaman zaman tutarsız tavırlar da sergiler.. örneğin: bir gemiye zorla kapatılıp bi şekilde florida'dan darkwood'a dönmesi gerekir.. yolculuk sırasında bi kasabada çiko haksız yere "maça bacağı" olarak anılan haydut olduğu zannıyla tutuklanır.. şerif zagor'a alenen "madem bu kadar beceriklisin, haydutu yakalayana kadar arkadaşını hapiste tutucam" der.. zagor ise "bu alenen şantaj.. kalleş herifin tekisin şerif.. onu yakalıycam ve senin de her iki gözünü morartıcam.." der ve sözünü tutar.. iki kasaba sonra ise zagor mayaların gizli şehrine girer.. sızdığı binada bi adam kurban edilmektedir.. adam iplerle bağlanmış bir kuyuya sarkıtılmaktadır.. adamı tutan ipi kesecek bir bıçak vardır.. bu bıçak da bir ipe bağlıdır ve ipin altına bir mum yakılır*.. bi kişi hariç diğer görevliler** gider.. zagor bu görevliyi bertaraf edince kurban adama sorar "rahibi alaşağı edicem bana yardım eder misin?".. adam ise "onu kimse yenemez.. etmem.." deyince zagor, "o zaman seni kurtarmama gerek yok.. ip de kopmak üzere.." deyip dönüp gitmeye meyleder.. e o zaman bre zagor.. sen kalleş bi şantajcı olmadın mı şimdi diye sormazlar mı adama? sorarlar da cevap veremiyo tabi.. kendi de farkında hatasının..

    * şimdi adamı kuyuya atmadın direk.. iple sarkıttın.. hadi bunu anladık.. ipi mumla yakmadın da ipi kesecek bıçağı tutan ipi mumla yakmak nedir mayalı kardeşim? yani mekan izin verse ya da ip bolluğu olsa o ipi kemirecek fareyi tutan ipi koparacak bıçağı tutan ipi çözecek vampiri tutan ipi yakacak mumu ateşleyecek kibrit mekanizmasını dengede tutan buzun erimesini mi bekleyeceksin mesela? nedir bu idam seremonisindeki fantazi yaklaşımı?

    ** başka kelime gelmedi lan aklıma? gardiyan?
  • zagorun tek sevdiği kadın avusturyalı frida dır. o yüzden diğerlerine yüz vermez, en fazla öpüşür. bu yüzden hep kasıkları ağrır. ah o darkwood daki kulübenin dili olsa da konuşsa.
  • darkwood ayısıdır kendisi. yanında da şişko pezevenk çiko'yu gezdirmektedir. taşak oğlanı niyetine. ahyak diye bağırır sık sık. ormanın akıllısı o'dur, cesuru kahramanı o'dur, uçan kuş ondan sorulur. tekme tokat girişir herkese ama bi yandan da kurnazdır kafayı kullanır. yıllarca zagor okudum en sonunda anladım ki tiksinmişim ben bu heriften, kırmızı tişörtünden de, baltasından da.
    bu eşşoleşşek o kadar kurnazdır, o kadar kurnazdır ki; ensesinde gözü vardır ibinenin. adamın haydutluğunu osuruğundan anlar. o kadar kurnazdır ki arkadaşlar, sinsice bizi de kandırmaya çalışır. kötü adamı tekme tokat dövüp adamın izzet-i nefsini iki paralık ettikten sonra adama sırtını döner. bak bak bak. kurnaz ya. zaten sopadan sinirleri yıpranmış olan kötü adam, kalan bir damla enerjisiyle 'du vurayım şunu,' 'du uçurumdan atayım,' der harekete geçer. bu sinsi zagor baltayı vurmak için bu anı beklemektedir zaten. niye? kendimi korudum demek için. halbuki ilk andan itibaren o herifi öldüreceğini bilmektedir. fakat kendi gücünden emindir, sınırlarını bilmektedir -ki bu sınırlar da geniştir, kaplan gibi dövüşür, at gibi koşar- o yüzden bekler. aklınca bizi kandıracak. az kalsın ölüyodu, iyi oldu alçak herifi öldürdü dedirtecek bize.
    ah o süper mike bi gün tutacak ensenden, o hellingen vericek lazeri götüne götüne. it seni. teks yakalasın bi gün seni de bak dünya kaç bucak. zagor tenay.
  • en güzel maceralarından bir kaçı:

    - darkwoodda deprem olur. yerin altından tek gözlü, kısa boylu bir ırk çıkar. bu ırk yöredeki kızılderilileri kaçırmaya başlar. dostumuz tonka da zagor u çağırır. ama o yerin altında daha da değişik yaratıklar vardır.
    - darkwood bölgesinde durduk yerde kaos yaşanmaktadır. kızılderililer, bir grup tarafından kışkırtılmaktadır. oldukça profesyonel olan bu grup bir yolunu bulup zagor u işlemediği bir cinayetle başbaşa bırakır. zagor hem tunikan kızılderililerinden kaçmak hem de bu müthiş grubu yok etmek zorundadır.
    - zagor un azılı düşmanı hellingen in kapatıldığı skylab adlı gözlemevinden haber alınamamaktadır. bölgeyi iyi bilen zagor ve birkaç asker üsse vardıklarında yanmış cesetlerle karşılaşırlar. hellingen den ise iz yoktur. bir süre sonra hellingen in uzaylılarla temasa geçtiği ve onları askerlere karşı kışkırttığı öğrenilecektir.
    - darkwood'da wahomi adındaki puma-maskeli bir kızılderili taraf toplamakta ve yöredeki kalelere saldırmaktadır. zagor da çiko'yu da yanına alarak kaleleri korumaya gider ama wahomi ye esir düşer. ardından wahomi amerikadaki bütün kabile reislerini toplar. amacı barışı koruyan zagor'u küçük duruma düşürmektir.
    - darkwood bölgesindeki kızılderililer bu sefer şeytan maskesi adında çılgın bir büyücünün etrafında toplanmıştır. oldukça etkili bir büyücü olan şeytan maskesi bir anda zagor un en büyük düşmanı haline gelmiştir. yapılan bir düello da zagor a yenilir. ama döneceğini söyleyerek kendini uçuruma atar. zagor da ardından maskesini bulur. ancak 1 hafta sonra şeytan maskesi eskisinden daha güçlü olarak döner.
    - yolu haiti ye düşen zagor ve çiko burada steve (yanılmıyorsam) adında zengin bir adamın yönettiği bir çete ile yerliler arasındaki çatışmaya düşer. çete devamlı olarak yerlilerin mütevazı ayinlerine baskın yapmakta ve onları öldürmektedir. steve, oğlunu yerlilerin kaçırdığını iddia etmekte ve bulana kadar ayinlere baskın düzenleyeceğini söylemektedir. zagor da çeteye katılır ama aslında steve in amacı başkadır. bu arada yerliler voodoo büyüsü yapmaya karar verirler.
    - mohikan kızılderililerin köyü korkunç bir saldırı sonucu paramparça olmuştur. kurtulanlar ise delirmiştir. sanki vahşi hayvanların saldırısına uğramış köyün sırrı sonra öğrenilir. prometheus adında çılgın bir biyolog insanlara biyolojik olarak kanat takabilmiştir. ancak işin arkasında zagor un eski bir düşmanı vardır ve prometheus u kullanmaktadır.
    - hazine avcısı kazmakürek bill bir gün çiko'yu hazine buldum diye kandırır. hazine ormanın derinliklerinde bir gölün içindeki batık gemidedir. zagor dan gizli göle giderler ama gölün suyu garip bir şekilde parlamaktadır. bu parlak su gemideki ölmüş denizcileri zombiye çevirir.

    en azılı düşmanları: timber bill, tek gözlü jack, pequot, hellingen, kesiksurat, kışyılanı, karanlık zagor
    dostları: çiko, kazmakürek bill, postacı duck, tonka, ..

    edit: serüvenci dirk pitt e şükranlar.
  • ne uzaylıları okla öldürmesi, ne gorillerle güreşmesi... bu adamı muhteşem yapan bir özelliği varsa o da bir sopanın ucuna, bir taş parçasını hiç çıkmayacak şekilde bağlayabilmesidir.
  • "tekmeyle kovalarım sizi!" diyecek kadar sinirli, "onları kızdırmak yerine anlamaya çalışmalı, inançlarına saygı göstermeliydiniz" diyecek kadar da anlayışlıdır. hem beyazların, hem de kızılderililerin sevgisini kazanmayı bilmiştir. prof. hellingen'le olan maceralarının tadına doyum olmaz.
hesabın var mı? giriş yap