• tomris uyar'ın bir öykü kitabı. bir seçim yapmam gerekirse "sağlar", kitaptaki en güzel öykü.

    bir romandan eksik tarafı olmadığı gibi, bir şiir kitabından da çok çok fazlası var. tomris uyar, bana göre, yazacak çok fazla ve farklı şeyi olduğu için öyküye yönelmiş ve bunu da o kadar iyi yapmış ki, ne zaman düşünsem, keşke bir de roman yazsaydı diyemiyorum.
  • tomris uyar’ın, ilk baskısı 1973’te yapılan ikinci öykü kitabı ödeşmeler’e daha sonra şahmeran hikâyesi de eşlik etmiş.

    "selanik'te kaç-göç yoktu o yıllarda, evet. peçeymiş, yok cara girmekmiş... rumlarla yahudilerle iç içe yaşarlardı." tomris uyar- ödeşmeler ve şahmeran hikayesi

    "evet, astım bindirdi. anjin dö puatrin keza."

    "şoför olan, oğlandı herhalde, babasıyla gelmişti. ekmek parasını kendi kazandığı halde korumalı ailelerde sürüp giden o anlaşılmaz bağı koparamamıştı çocuk."

    "suzan abla uzandı, nesrin'in komidinine baktı, bir esen marka kolonya çıkardı, limon çiçeği."

    [- yeşil geceler değil bir kere: "yeşil gece." o senin dediğin "beyaz geceler".]

    "gittikçe büyüyen, bütün gövdeye yayılmaya kalkışan bir yarayı kızgın demirle dağlamak gibi acıtıcı, ondurucu birşey..."

    "iyi okullarda okuyanlar kopamazlar birbirlerinden. hep buluşurlar."

    [neci olduğumu sordu bana. asıl mesleğimi söyleyemezdim, çünkü yok böyle bir meslek. "köpek gezdiricisiyim," diyemezdim. ona olan saygımdan. biraz. "uşağım," diyebilirdim belki ama prens, otelde kalıyor üç aydır, uşak da sayılamam uşaklık edemediğime göre.]

    "coşkun, dalaşkan bir denizin; balıkçı motorlarına, geceleri yalnız gezinenlere aman vermeyen yırtıcı denizin o acınacak durumu, birdenbire uysallaşışı, evcilleşişi, gölleşişi, kendi içine (yüreğine sanki) kapanışı duruyordu karşısında -"

    "erkek kalabalıkları, erkek kabalıkları, açık-saçık konuşmalar, gülüşmeler: bahis tutuşup kahve-çay ısmarlamalar, itişmeler, elleşmeler, küfürler. sonra ansızın, gazinonun önünde birinin karısı belirince, saygıyla yerinden fırlamalar, en güzel sözcükleri seçmeler, gül sunmalar."

    ["sapık" diyebilseler, inansalar öyle sevinecekler ki, biliyorum.]

    "ne var ki ikisinden biri ölmeden tutkuya yer yoktu yaşamalarında."

    "beyaz gömlek bir simge aslında; hüzünle yetinmenin simgesi."

    "israfil dönmez: temir oğlu, posof'un gergisuban* köyünde 49 hane numarasında kayıtlı.
    (...)
    kadir kamacı: şehriban'dan doğma, 1947. taşlıtarla minibüsünde şoför muavini.
    mahmut morgül: laz, çayeli'nde hamurkar.
    (...)
    tasula karamihal: abdi kızı, eleni'den doğma, 1940. büyükdere'de terzi."

    "aşağılarında beton bir uçurum vardı. ansızın belverdi merdiven; demirin tınlaması duyuldu."

    "ruhsar, öylesine istiyordu ki buralardan kurtulmak, daha kapıda açmıştı eteğinin kopçasını, zırzırını indirmişti."

    "renksiz böcekler gibi kıvrılan, sürünen, ansızın yukarılara fırlayan harflerle doluydu sayfalar."

    "camsap korkuyla karışık bir tansımayla dizüstü çöktü: delikanlıları yaz geceleri düşlerinde aldatan, genç kızları memeleri büyürken döşeklerinde yüzüstü uyutan güzel şahmeran'dı bu."

    "ukap eski kitaplardan hazret-i süleyman'ın bir mührü olduğunu, bu mühür sayesinde perilere, cinlere ve bütün hayvanlara söz geçirdiğini okumuş."

    "belkiya kandı, aramanın bulmakla bir olduğunu sandı. ukap dünyayı elde etmek, insanları yönetmek tutkusundaydı."

    "hangi yılan süte ve şaraba karşı koyabilir?"

    "ihanet, sevgi söz konusu olduğu zaman vardır."

    "- ifritlerime en büyük kötülüğü yaptın, dedi şahmeran sert bir sesle. acımayı, bağışlamayı öğrettin onlara."

    "filhal ol geyicek ol aradan öyle seğirtti kim gök tere battı. geldi ol velinin kapısı önünde durdı. boyuncuğun uzattı, 'boğazlan beni!' diye işaret eyledi. ol veli bunu gördi, ağlamak duttı, zari zari ağladı."

    "cihan şah yürüyerek girdi kente. ve gördü ki her yer kapalı, sokaklarında bir ayak sesi bile yok. mahalle aralarına vurdu."

    "bana zalim deme zalim kölenim
    aşkı muhabbeti baştan bilenim
    dünya ve ahirette bile olalım
    gel güzel gidelim sevgi bağına"

    "insanoğlu, yürüdükçe, yeryüzünde kendisine kurulan tuzakları bir bir atladıkça daha bir akıllı, dayanıklı olur ey belkiya! ben de yürüdükçe adımlarım açıldı, yolum düzleşti; kafamdaki bulanık tasarı ansızın ışıdı, gerçekleşti."

    "babil kralı keyhüsrev hastaydı. kırmızı yaralar gün geçtikçe azıyor, bütün bedenini kaplıyordu. kaç genç kızın, körpecik dulun, tutsakların, cariyelerin ve ortalıkta gezinen gariplerin kanını içmeye alışmış bedeni, o kanları geri püskürüyordu şimdi. sihirbaz vezir şehmur bu derdin devasını biliyordu: bütün günahları eritecek kadar temiz ve yaman, bembeyaz ve katışıksız şahmeran'ın eti. şehmur çıktı hükümdar'ın huzuruna, şahmeran'ın etini istedi. biliyordu ki, halktan biri mutlaka görmüş olur şahmeran'ı ve şahmeran'ı görmüş olan insanoğlu'nun belden aşağısı pullarla kaplıdır."

    "bundan böyle, bilinsin ki danyal oğlu camsap, sarayımızda oturacak ve kendini bilime verecektir. yine bilinsin ki kentin en güzel kızı afitap'la nikahlanacaktır." tomris uyar - ödeşmeler ve şahmeran hikayesi
  • --- spoiler ---
    "... düşündüm: şehirde bir gürültüdür gidiyordu. herkes sinirli, sevinçsizdi. ama bizler, burada karın örtüsü altında unutulmuş olanlar, haberleri çok geç, yani bir şey yaşanıp, yatışıp durulduktan sonra alanlar; biraz daha serinkanlı, yıllar ötesinden düşünebiliyoruz. herkes birinin çocuğudur, en önemlisi bu. bilirsin benim aklım erkem pek bu konulara. suphi gibi kesin fikirler yürütemem olaylar üstüne, ama o gün düşündüm ister istemez: ...."
    --- spoiler ---

    s.55
    ocak, 1971
    elişi göllerde

    yky 11. baskı
    istanbul, ağustos 2023

    ----
    tomris uyar: duyarlı ve bağımsız bir öykücü
    https://www.yapikrediyayinlari.com.tr/…_pdftadi.pdf

    ----
    "tomris uyar, postmodern anlatım tekniklerinin neredeyse hemen hemen hepsini hikâyelerinde uygular. “derin kazın”da bahsettiği kadın cinayeti vakasını ise “sağlar” hikâyesine montajlamayı tercih ederek, bu meselenin altını tekrar çizmek ister. birkaç tane gazete haberiyle bu olayı vurgular. aynı zamanda da haberlerin gazetelerde nasıl yorum bulduğunu göstermek ister."

    s.169
    gürman şahin, a. (2021). tomris uyar’ın hikâyelerinde kadına yönelik şiddetin işlenişi. korkut ata türkiyat araştırmaları dergisi, 4, 157-173.
    the journal of ınternational turkish language & literature research
    sayı 4/ nisan 2021
  • “derken bir soru belirdi: kötü ya da yoz örneklerine bakarak itici bulduğum postmodernizmi yeterince incelemiş miydim?”
    -----------------
    tomris uyar postmodernizm üzerine karşılaştırılmalı şekilde isimlerini de vererek üç kitabı hatmettiğini ve ek olarak çok sayıda deneme okuduğunu söyledikten sonra kendi yargısını şöyle belirtiyor.
    -----------------
    “doğrusu her düşünce akımından ya da eleştiri yönteminden geriye önemli izler kalacağına ilişkin kanım değişmedi, ne var ki postmodernizmin yutturmacılığa çok açık bir alan olduğu daha da pekişti gözümde.”
    tomris uyar - yüzleşmeler
    bir uyumsuzun notları (1995 – 1999) sayfa 125-126

    kitap ilk olarak “ödeşmeler” ismiyle 1973 yılında yayınlanmış. yky bütün eserleri serisi içinde yayınlarken ödeşmeler ve şahmeran hikayesi’ni aynı kitapta birleştirerek basmış. okurken veya değerlendirirken ikisini ayırt etmek gerekiyor. her kitabın söz ve sanatsal ereği farklı olabiliyor. kaldı ki bu örnekte de böyle. okuyucunun tomris uyar okurken fark edeceği ilk şey öykü okumanın roman okumaya pek benzemediğidir sanırım. öykü kitabını dil, anlatım, kullanılan teknik, zaman, mekan, bütün değişkenleriyle birlikte okumak gerekiyor. biraz yazar gibi okur bulması gerekiyor öykünün kendi değerini bulması için.

    iyi ki öykü dünyamızın üzerinden tomris uyar gibi bir yazar geçmiş diyelim.

    “– ama sonra yine sevilen bir kedi oluyor kediler arasında.” bu sözün yer aldığı paragraf o kadar güzel yazılmış ki, öyküler arasında seçim yapmak istediğimde bu paragraf yüzünden “köpek gezdiricileri” öyküsünü seçtim.
hesabın var mı? giriş yap