• mike nicholsun 1971 yapimi filmi. iki arkadasin (jack nicholson, art garfunkel) universitenin ilk sinifindan itibaren cesitli kadinlarla (candice bergen, ann margret, vd.) olan iliskilerini anlatir.
    (bkz: kendi uktesini doldurmak)
  • jack nicholson seçkisi yapılacaksa five easy pieces ile birlikte gözardı edilmemesi gereken mike nichols filmi. art garfunkel bad timing'de olduğundan daha sevimli, daha ağırbaşlı, daha donuk olmayan bir rolde. gayet de iyi. kadın erkek ilişkileri filmi diyelim ama başlıngıca aldırmayıp izleyince katman katman gelişiyor. iki kendini ve kadınları bilmez sivilcelinin seks denemeleri ve yanılmaları üstünden, geçen zamanla neredeyse seks üzerinden değişimleri anlatılıyor. kamera çok artistlik yapmıyor, mekanlar falan şenlikli değil, oyunculuk ve diyalogla vuruyor film. enfes son sahnesinde nicholson'un yakın çekim yüzü akılda kalıcı. nicholson-nichols tunç uyak ortaklığı. hakikaten de uymuş.
  • bir t. coraghessan boyle hikayesi. 30 yaşındaki jim'in hayatına alena'nın girmesiyle et, vejeteryanlık ve hayvan hakları savunuculuğuna bakış açısını esprili bir dille ele alır.
  • geçtiğimiz günlerde vefat eden mike nichols çeşitli türlerde filmler çekmiş, yeteneğini daha ilk işinde kanıtlamış bir yönetmen. büyük yönetmenlerden... o olmasaydı çok güzel ve kaliteli filmlerden mahrum kalacaktık. çeşitli türleri denemişse de ben, nichols'ı en çok "ilişkiler"i anlatış şekliyle, ilişkiler üzerine çektiği filmleriyle hatırlayacağım. mesela ilk filmi who's affraid of virginia woolf... bu filmin ilk film olduğunu bilmesem kameranın arkasında en az 4-5 film çekmiş birisi var derdim. kamera hakimiyeti, açılar, kurgu şahane. neredeyse tek mekânda ve sadece 4 kişiyle geçen bir filmin en dikkat çeken tarafı diyaloglar üzerinden akması. baştan sona diyaloglar hakimdir filme. gene şaşırtıcı tarafı yönetmenin boku çıkmış evliliği yansıtış şekli. sanırsın kameranın arkasında 20'lerindeki nichols değil, 50'lerindeki nichols var. çok genç olsa da ilişkiler üzerine sağlam izlenimleri olduğunu fark ediyoruz. şaşırtıcı. yaşlanmış 2 insanın çökmüş evliliklerine odaklandıktan sonra 2.filmi the graduate ile bu kez iki genç ve bir genç-bir yaşlı arasındaki aşklara odaklandı. iki ilişkiyi de çok iyi anlattı. 2004'te gösterime giren filmiyle bir kez daha çok iyi bildiği sulara dönmüştü: 4 karakter arasındaki ilişkilere... gene enfes bir film yapmıştı.

    valla şunu söylemekten hiç çekinmem: woody allen'dan eksiği yok nichols'ın. allen da kariyeri boyunca ilişkilere (evlilik, sevgililik, arkadaşlık vs) odaklandı, nichols da. iki yönetmen de bunu çok iyi yaptılar. neyse uzatmayayım. nichols bu filminde (carnal'da) gene ilişkilere odaklanıyor. iki öğrencinin 20 yıla yayılan arkadaşlıklarını cinselliğe de, aşka da değinerek anlatıyor. bunu çok iyi yapıyor ama, ki şaşırtıcı değil. jonathan (mükemmel jack nicholson) ile sandy (art garfunkel) aynı odada kalan iki öğrencidir. sandy, jon'ın zorlamasıyla bir partide susan'la tanışır, onunla sevgili olur. ama piç jon da dayanamaz ve sonraki günlerde susan'ı tavlar. sonrasında ise nichols bu iki farklı arkadaş üzerinden ilişkilerin doğasına odaklanır. zaman geçer, üniversite biter, çıktıkları kızlar değişir. dediğim gibi üniversitede başlayan film karakterlerin 40'lı yaşlarında sona erer. bu 20 seneyi eğlenceli bir şekilde anlatır. nichols 4.filminde bir kez daha ilişkilere hakimiyetiyle şaşırtır. kıyıda köşede kalmış sağlam filmlerden. başları the graduate'i, sonları ise (odada jon ile bobbie'nin tartıştıkları sahne) virginia woolf'u hatırlatıyor. iki film kadar etkileyici kanımca. nichols gene diyaloglarla önplana çıkan bir film yapmış. izlenmeli...
  • ilginç bir final diyaloğu var.

    --- spoiler ---

    what kind of man am ı?

    a real man.

    a kind man.

    ı'm not kind.

    ı don't mean weak kind,

    the way so many men are.

    ı mean the kindness

    that comes

    from an enormous strength,

    from an inner power

    so strong that every act,

    no matter what,

    is more proof

    of that power.

    that's what

    all women resent.

    that's why they try

    to cut you down.

    because your knowledge

    of yourself and them

    is so right, so true

    that it exposes

    the lies which they,

    every scheming

    one of them, live by.

    ıt takes a true

    woman to understand

    that the purest

    form of love

    is to love a man who

    denies himself to her.

    a man who inspires worship,

    because he has

    no need for any woman,

    because he has himself.

    and who is better,

    more beautiful,

    more powerful,

    more perfect.

    you're getting hard.

    more strong, more masculine,

    more extraordinary,

    more robust...

    ıt's rising.

    ıt's rising.

    more virile,

    domineering.

    more irresistible...

    ıt's up...

    in the air.

    ( ındian music playing )

    ( organ playing )

    --- spoiler ---
  • yönetmen: mike nichols
    yapım yeri ve yılı: abd - 1971
    süre: 94 dk

    kolejde aynı odayı paylaşan iki arkadaşın 1940'ların sonlarından 1970'lerin başlarına kadar ki 25 yıllık süreçte, cinsel hayatları üzerinden karakter farklılıkları, ilişkiler, evlilik vb. kadın-erkek ilişkilerini fon alan film, bir çok eleştirmen tarafından jack nicholson’un iyi filmleri arasında gösterilmekte.

    yönetmen hikayeyi 3 kısımda anlatır: 1)kolej dönemi 2) üniversiteden kısa zaman sonraki dönem 3) orta yaş dönemi
  • şimdiye kadar izlememiş olduğuma üzüldüğüm güzel film. teşekkürler mubi.
hesabın var mı? giriş yap