etek
-
süper bir etimolojik spekülasyon buldum: etek, etmek mastarından yani et- kökünden yapım eki ve ses evrimleriyle çıkarılmış bir sözcük olabilir. zaten biliyorsunuz, giysinin asıl adı etek değil, eteklik. giysisi eteklik olan bölgenin adı etek, etek tıraşı var, vücut bölgesi de etmek eyleminin odağı. etmek ve edilmekle ilgili yerimiz. tek cinsiyete özgü ve yalnızca edilgen bir bölge olsaydı, edek de denip geçilebilirdi. yaa, spekülasyon dediğin torba değil ki makul bir yerde büzesin.. ekleyeyim, "etmek eylemek" ve "yapmak etmek*" ikililerinde eşanlamlılarla ikili oluşturulmakla birlikte halkımız ve "sözcük yapıcı" olasılıkla etmenin cinsel nüansını, farkını gözetmiş olabilir.
ismet zeki eyuboğlu'nun türk dilinin etimoloji sözlüğü'nde temkinli biçimde etek sözcüğünün kökeni olarak etmek dışlanmaya çalışılıp itmek verilmiş. oysa aynı kapıya çıkar, ikisi de birbirini destekler ve güçlendirir. zaten türkçede i-e ses değişimi de boldur. bence artık belli ki etek, etmek* ve itmekten, itelemekten geliyor. insan yetkili ağızdan onay istiyor. daha iyi açıklaması olmadığından, ayrıca yöremizde (fethiye) etmek'in anlamı açıkça cinsel olduğundan, etek ve eteklik açıklamasını bulmuş olur. daha bile güzeli, ara aşaması var: iteklemek >>> eteklemek. ayrıca el etek öpmek*, el öpmekten başka itek nesnesini öpmek oluyor.
çocuk bulmakla ilgili sudan çocuk tutma öyküsüne fon olarak seki çayı kızkardeşime de söylenmiş: ben 10 yaşındayken en küçük kardeşim doğdu. muğla'dan hala yanından kardeşimle birlikte onbeş tatil için gelişimizde babam karşılarken bize ama anımsadığına göre sadece kızkardeşime: "anan eteğini gerdi, çaydan bir çocuk tuttu." demiş. kız eve geldiğinde ne görsün! kapkara, hepimizden farklı bir çocuk; yadırgamış, beğenmemiş. ama onbeş günde öyle bir yanıkmış* ki tatil dönüşü muğla'ya gidesi gelmemiş.
bilecik'in pazaryeri ilçesine bağlı kınık köyü bir bulgaristan muhaciri köymüş ve muhacir köylerinde evlere koyu veya toprak renginde "etek boyası" vurmak adettenmiş. burada da görmekteyiz. (bkz: kınık/@ibisile)
ilk kendisi mi buldu bilmiyorum, adli psikiyatri şefi rahmetli dr. niyazi uygur şöyle dermiş: "etik etek gibidir; kimine uzun gelir kimine kısa."
[gönlü coşup köpüren, başına testere konduğu halde hiç seslenmeyip susan zekeriyya'yı*;] feridüddin attar - mantıku't-tayr
* abdülbaki gölpınarlı açılaması: zekeriya peygamber, israiloğullarından kaçıp içi oyuk bir kavağın* içine girmiş ve kavağın oyuğu birleşerek zekeriya'yı gizlemiş. fakat şeytan eteğinin* ucunu dışarıda bırakmış, sonra da insan şekline girip gitmiş, israiloğullarına haber vermiş. onlar da kavağın üstünden itibaren zekeriya'yı testere ile ikiye biçmek suretiyle öldürmüşler.
(ilk giri tarihi: 9.7.2016)
(bkz: etek tıraşı), eksik etek/@ibisile
(bkz: etmek/@ibisile)
(bkz: giysi/@ibisile)
(bkz: yekte)
(bkz: minik etek)
(bkz: mini etek)
(bkz: şort etek)
(bkz: pantolon etek)
(bkz: fırfırlı etek)
(bkz: kloş etek), kloş
(bkz: plili etek/@ibisile)
(bkz: anvelop etek)
(bkz: dönen etek)
(bkz: evaze etek)
(bkz: lambada eteği)
(bkz: maksi)
(bkz: kot etek)
(bkz: iskoç eteği), iskoç etek
(bkz: kilt), fustanella
(bkz: evaze)
(bkz: etmişler ediyi sikmişler kadıyı)
(bkz: elini eteğini çekmek)
(bkz: el etek öpmek)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap