fazlalık
-
bir şeyin fazla olanı, taşan bölümü
-
kesilip atılması, kusulması, sıçılması, söylenmesi, bağırılıp ağlanması, herhangi bir şekilde kurtulunması gereken yük.
-
kendi varlığıma dair mütemadiyen vardığım nokta, kısım.
aksine inandiracak ve boyle dusunmekten sucku hissettirecek bir inancim, insan sorgum var, oldu yıllardır. buraya gelip bunu honkurmenin de dikkat cekmek vs vs gibi alt metin olduğunu düşünüp karşımda dunya bilgeliklerini savuranlar da olur, olacak.
kimselerin ve kimse olmayanlarin dahi ne düşündüklerinin sonucu bu zaten. ol mayı tam anlamıyla beceremiyor oluşumdan... -
hastane bodrumları.. baraka hastaneler hariç hepsinin böyle izbe, depo desen depo değil, lazım olur desen lazım olmaz bodrum atıklığı, yığılı fazlalıkları vardır. kabız hastanenin lavman yapılamamış fekalitleri. aralarında hamam böceği ve örümceklere film çekmek gerek.
silme veya silme dolu doluluğunun fazlalık veya kabarık olan bölümü silinmiş, düzlenmiş anlamına gelmiş oluyor.
"performans sorunun yalnızca bir bölümüydü; sorumluluğu yönetmene ve oyunculara atıp kendimi temize çıkaracak değildim. oyun fazlasıyla uzundu, dağınıktı, adam etmek için ciddi bir operasyon gerekiyordu. kesip biçmeye başladım; fazlalık ya da eksiklik gibi görünen her şeyi atıyotdum." paul auster - hand to mouth a chronicle of early failure -
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap