• gormemisin zit ozellikli arkadasi.
  • ne kadar ulvi bir mana icerse de, icten ice * aci barindirir bu paye. hayatta hep guzelliklerden, hosluklardan, hosnutluklardan gorup geciremiyor insan ki az evvel sayilanlarin orani dusuktur acilara, izdiraplara, sikintilara vs olumsuzluklara oranla. eh haliyle de gorup gecirilenler, yasanmisliklarin arasina not edilenler, iz birakan/izi kalanlar, yasamayi/hayati ogretenlerin/ogretmeye calisanlarin agirligini hissettirir coklukla ki pek dillendirilmez bu kismi, gorduk gecirdik denir, ayaktayiz en saglamindan mesaji verilir, ulviyetiyle paralel konumda birakilir.
  • tam okuyamayıp gömmüş geçirmiş diye algıladığım sıfat *.
  • görmüş geçirmiş büyüğümüzün verdiği vasiyet gibi akıl:
    "teknen varsa kıçında, in varsa başında olacaksın."

    bir görmüş geçirmiş insan sözü: "sırtımda gök ottan ayrısı bitti*."

    (bkz: sofranın alt başında kavganın üst başında ol)
    (bkz: baştutar), bir bilen, eşek sikmek
    (bkz: hebilim hübülüm)
  • görgülü, geçmişte iyi günler yaşamış, güngörmüş, deneyimli:
    "bizim aramızda en görmüş geçirmişi, en okumuşu sensin." - azra erhat*
  • çok ayıp.
  • bir avukat emeklisi teyze vardı. muhtemelen sigaradan kalınlaşmış sesiyle, sahildeki evinin salonunda bize ikram ettiği kahveleri, kekleri sehpalara koyduktan sonra koltuğuna kurulur, yaşanabilecek tüm zamanları yaşamış olduğunu düşünen insanların özgüveniyle başını hafif geri atarak geçmişten dersler anlatırdı. başının arkaya gitmesiyle onun geçmişe bakıyor olmasının ya da geçmişten geliyor olmasının bir ilgisi var mıydı, bilmiyorum. sonuçta kadın, görmüş geçirmişti işte.

    klasik teyzelerde görülmeyecek modern ama oturmuş ev dekoru, ikramlarının kiminin hazır olması, konuşmalarının pratik ve akılcı olması, onun biçimli yüzünü daha da güzel gösteriyordu galiba.

    günlük konulardan bile bahsetse, hep geçmişte geçirdiği günlerden bahsediyor gibi gelirdi. “ee, biz bunların hepsini yaşadık, gördük; hayatta neler oldu, neler… yaşadık, sonuna geldik; ondan böyle rahatça arkama yaslanıp keyifle oturuyorum.” der gibi konuşuyordu. her şey iyi, hoş da, o ses tonundaki “yaşadık artık, bitti, yakında ölürüm, ölüme hazırım. siz de beni son görenlerden biri olursunuz.” tınısı bana hüzün veriyordu.

    şimdi de bir youtuber hanımefendi var, onu ben küçükken tv'de hep güzel bulurdum; yıllar sonra youtube'da görünce de sevinmiştim. fakat geçenlerde onda da şu bizim avukat teyzenin ses tonunu gördüm. hatta bu hanımda sadece ses değil, kelimeler de vardı. o zamandan beri çıkan birkaç videosuna bakamadım.

    tamam, önceki videolarında da hep yaşıyla dalga geçer gibi “ben sümerler döneminden geldiğim için…” gibi komiklikler yapıp gülümsetirdi; konuşmaları da hep avukat teyze gibi görmüş geçirmiş olgunlukta, “eh artık biz yaşadık”cılıktaydı ama bu son videolarında veda eder gibi yapması biraz fazla geldi.

    iyi insanlar görsün, geçirsin ama bitmesin; görüp geçirmeye devam etsin. onların yerine, dünyayı hak etmeyenler buradan geçip gitsin, bitsin.
  • analiz edememiş, akıllanamışsa, öğrenenemişse, öğrendiklerini uygulamaya sokamıyorsa havada kalan boş bir özelliktir.
hesabın var mı? giriş yap