• yapan kişinin gıcık sıfatına nail olduğu eylemdir. sinir etmektir karşı tarfı ama içten içe sinir olur işte o karşı taraf, öyle bir şeydir işte gıcık etmek. açığından, gediğinden yakalarsın kurbanını, sonra yavaş yavaş üstüne gidersin.
  • bir insanın asab ayarları ile inceden inceye oynamak. ilgili kişinin sevmediği davranış ve tutumları gözünün içine baka baka yayvan bir sırıtış ve yavşak bir edayla sergilemek. aynısı bunu yapan kişiye yapıldığında, o kişinin içinde bulunduğu ayarlarıyla oynanmış psikoloji ve sinir durumu ise "gıcık olmak" şeklinde fiile dökülebilir.

    yazdım, oldu. iki hal de gayet eğlenceli bir şekilde devam ediyorsa söz konusu durum ufaktan ilyas salman ve şener şen'in karşılıklı atışması gibi "gıcık etmek vs. gıcık olmak" şeklinde sürüp gidebilir. tabi alakasız bir benzetme olabilir. aklıma geldi bak; "yaz kızım; 30 kilo çimento" .

    ben gidip bi köşede içli içli ağlayıp geliyorum.
  • anımsayan kızkardeşim. biz ikimiz ninemi gıcık etmek için özel adlı mekanlardan suçıkan'a mal güttüğü* yere yanına gittiğimizde şöyle ünnemeye* başlamışız: "babanne! babannee!"

    ninem bir türlü bize ey, dememiş. ta umudumuz geçip, 'ninee!' diye bağırınca, bir çalılığın ardından 'ey!' diye çıkıvermiş.

    sonraları, kızkardeşim ninemin yeğeniyle evleneceği sıralar gene nineme takılıyormuş: "karıları herkese kocasının dediği gibi hitabetmez mi? ben de sana onun gibi hala de'cen (diyeceğim)." ninem gene 'eyyer ey dersem,' demiş.
hesabın var mı? giriş yap