• almanya'da max stirner'den sonra gelen en önemli anarşist düşünürdü. güney almanya'daki karlsrube'de orta sınıf bir yahudi aile içinde 1870'te dünyaya geldi. öğrenciyken alman sosyal demokrat partisi'ne katıldı. onu hapishaneye götüren siyasal faaliyetler yüzünden freiburg üniversitesi'nin tıp okulu'na kabul edilmedi.aşırı görüşlerinden ötürü 1891'de spd'den ihraç edilen küçük bir grup'ta yer aldı.iki yıl sonra anarşist oldu. bir konuşmasında devlet için şu sözleri söylemiştir:

    "devlet sosozyalizmine, tepeden inmeci bürokrasiye karşı savaşıyor, özgür birliği ve sendikayi, otoritenin yokluğunu, insan zihninin bütün engellerden kurtulmasını, herkesin bağımsızlığını ve refahını savunuyoruz. herkesin önünde herkese hoşgörüyü öven bizleriz. fikirleri ister doğru ister yanlış olsun, onları güç kullanarak yada başka bir yolla ezmek istiyoruz."
  • ayrıntı yayınları tarafından basılmış devlete karşı toplum kitabında sıkça referans verilen, devletle ilgili savsözü tekerleme haline gelse de; doğru düzgün türkçe çevirisi olmayan, bir güzel insandır.
  • kropotkin ile birlikte eko anarşizm'in önücüsü anarşist.

    rolf cantzen, daha az devlet daha çok toplum: özgürlük, ekoloji, anarşizm adlı kitabında şöyle der:

    "endüstriyalizme karşı çıkan, insanlara doğaya yeniden katılma çağrısı yapan landauer tekrar tarıma dönmeyi önerir ve toprağın kimyasal gübrelerle işlenmesine de karşı çıkar, çünkü bu toprağı bir doğa parçası olmaktan çıkararak kendisi de doğanın bir parçası olan insandan koparmaktadır."
  • landauer, eylemle propaganda yanlısı fransalı anarşistleri (ravachol, emile henry vb.) eleştirirken, "şiddetle asla şiddetsiz bir ortamı gerçekleştiremeyiz ve anarşiyi yaşamak için yeniden doğmak (öl ve yeniden doğ) gerekir" derdi. yeniden doğan insanın vicdanı da yeni olacaktı –hiç olmayacaktı. landauer’in 1895 ile 1905 yılları arasında ilginç çalışmaları var. bir taraftan siyasal-felsefi bir anarşizm üzerine yazarken, diğer taraftan da bu fikirlerini gizemci (mistik) bir anarşizmle birleştirmeye çalışır. ve gerçekleştirilmesine değer verdiği anarşizmi devletsiz ve otoritesiz bir ortam olarak algılar. ama bu ortamı yaşamak için şiddet ya da devrim gibi politik teraneleri benimsemez, sadece bugünden hareket ederek istenilen ortamı kurmak ister. anarşizmi geleceğe bırakmayı, bir dindar insanın öte dünyadan ümitlenmesine benzetir. dolayısıyla anarşistler anarşizmi yaşadıkları ortamlarda (tüm ilişkilerinde) gerçekleştirebilirler ancak. bundan yola çıkarak da landauer, olsa olsa ancak “anarşist kasabalar” kurulabilir, der ama anarşist toplum gibi düşünceleri beğenmez (bak: landauer’in paul eltzbacher’e 02.04.1990 tarihli mektubu)...

    alıntı
  • devlet devrimle yıkılabilecek bir şey değildir diye başlayıp devam eden meşhur sözü söylemiş düşünür.

    landauer kapitalist toplumun devlet tarafından temsil edildiğini, değişen koşullara harika şekilde adapte olduğunu, sosyalist topluma götürmekten ziyade, toplumsal yaşamanın gelişmesi yoluyla proletaryayı entegre ederek dejenere ettiğini, hakikaten sosyalistleri absorbe edip, ideolojilerini lüzumsuz hale getirdiğini görüyordu.

    "absorbe olmamanın ve sosyalizmi kurmanın tek yolu,
    yerel, gönüllü örgütlenmeler yoluyla devletin alanının dışında çalışmaktır." der.

    landauer, kooperatifleri sosyalizme doğru ilk aşama olarak görür. tüketici-üretici birliklerinin hatırısayılır miktarda parasal sermaye üzerinde kontrol sağlaması durumunda, bir kredi birliğine ihtiyacı da hisseder. "hiçbir şey tüketiciler birliğini bina, fabrika, ev, atölye ve gerekli toprakdan ortak kredi yardımı ile kendi kendileri için çalışmaktan alıkoyamaz" der.

    landauer'e göre,
    gönüllü ekonomik birliklerin yanında yeni, komünitelerin yaratılması gelir. sosyalist kültürün temel formu bağımsız ekonomiler ve değişim sistemleri ile komünitelerin birliğidir. toplum toplumların bir toplumudur. bu sosyalist komüniteler kapitalist ilişkilerle mümkün olduğu kadar ilişkilerini koparmış olmalıdırlar.
    komünitenin gelişmesi kapitalizmin lağvedilmesinin anahtarıdır.

    kitlelerin topraksız olmalarından dolayı toplumların kapitalist olduğuna inanıyordu. bu topraksız insanların ev ve yiyecek için kapitalizme bağımlı olduklarını söyleyen bakış açısıdır. toprak sahibi kitleler herhalukarda kendi yiyeceğini kendisi üretir ve kira vermez. bundan dolayı da gerçekten de bağımsızlığa sahiptir. birileri için çalışmak zorunda kalsalar bile, bu işverenin şartlarından ziyade daha çok kendi şartlarında olacaktır. bundan hareketle işçi ve işveren arasındaki sözleşmenin gücü eşitlenmiş olur.
    diğer taraftan topraksız işçi kira ödemek ve açlıkla karşıkarşıya kalmak durumundadır. muhtemel işvereniyle sözleşme yapmaya yapmaya geldiğinde eşit olmayan bir durumla karşıkarşıyadır. rekabet toprak sahibi işçinin leyhine işler. sömürebilme ihtimali sınırlandırılmış, iş’i küçük kalmış ve diğer ekonomik aktörlerden daha fazla gücü kalmamıştır.

    özetle kaleyi içeriden fethetmek gerekir demiş gustav amca.

    http://umitsahin.blogspot.com.tr/…min-tarihsel.html
  • 1870 –1919 yılları arasında yaşamış, değeri yeni yeni anlaşılmaya başlanan anarşist düşünür.
  • gustav amcaya göre okul, "militarizmin öncüsü"dür; çocukların ruh ve zihinlerini tekdüzeleştirip aynılaştırır ve disiplin altına alır; asileri ayıklar ve çocukları kapitalist pazarın dayanışmayı dışlayan, hiçbir bireysel farklılığı ve özelliği dikkate almayan rekabetine alıştırır.
  • "biz devletiz ve gerçek bir cemaat oluşturan kurumları yaratana kadar devlet olmaya devam edeceğiz” diyen cemaatçi anarşist.
  • "devlet sadece bir devrimle yıkılabilecek bir şey değildir. bir durumdur, insanlar arasında belirli bir ilişki biçimidir, bir insan davranışı modudur. onu ancak başka ilişkiler kurarak yıkabiliriz, başka türlü davranarak yıkabiliriz."

    - gustav landauer
hesabın var mı? giriş yap