hasretmek
-
-
bir şeyi, sadece belli bir kişiye özel olmak, ondan başka kimseye tahsis etmemek kaydıyla tahsis etmek.
(bkz: inhisar)(bkz: münhasır) -
(bkz: delilleri hasretmek)
-
cümle içinde bir örnek:
ancak bir cumartesi gününü dükkân dükkân gezmeye hasredebiliyordu. / kürk mantolu madonna -
örnek cümle;
ne ki tüm yalpalamalarına karşın amaçsız bir yolculuk, sıradan bir gezinti, bilinçsizce bir sağa sola savruluş değil, aksine kararlı bir yürüyüştür, kuşaklar boyu sürecek düşe kalka bir yürüyüş, öyle ki tarihsel olarak tek başına bir lider veya soyun yetenek ve öngörülerine, sırf ayrıcalıklı bir zümre, sınıf veya kurumun öznel becerilerine, sadece kendine özgü zenginlikleriyle ayrışmış bir bölgenin nisbî kazanımlarına hasredilemeyecek denli kollektif bir yürüyüş. -
-
-
günümüzde pek kullanılmayan, anlamını başka bir kelimenin dolduramadığına inandığım için keşke hala kullanılsa dediğim kelime...
"boş zamanlarını benimle gevezeliğe hasrediyordu." ( kürk mantolu madonna) -
örnek bir cümle
(46:6)
insanlar, haşredilmek üzere toplandığında, o taptıkları onlara düşman olurlar; onların ibadetlerini de inkâr ederler. -
"oluşuma katkıda bulunan, bu
vazife uğruna el el kenetlenen, beynini ve kalbini buna hasreden* bütün o kimselerin gözleriyle... bir eşi daha bulunmayan bu macerayı yaşamış olan bütün insanların gözleriyle..."(bkz: insanlığın medeniyet destanı)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap