how fortunate the man with none
-
basiretli süleyman'ı gördün
başına ne geldiğini biliyorsun
onun için karmaşıklıklar anlaşılır görünüyordu
doğduğu güne lanet etti
ve gördü ki herşey beyhude
ne kadar yüce ve bilgeydi süleyman
dünya ne yazık ki beklemedi
fakat hemen neye devam edeceğini fark etti
bilgelik onu bu duruma getiren
ne kadar şanslı,hiçbirşeyi olmayan adam
cesur sezar'ı görürsün sonra
ne olduğunu biliyorsun
hayatında onu tanrılaştırdılar
ve aynı şekilde öldürttüler (ölümcül bıçağı kaldırırlarken)
ne kadar yüksek sesle bağırıyordu: sen de mi oğlum.
dünya ne yazık ki beklemedi
fakat hemen neye devam edeceğini fark etti
cesaret onu bu duruma getiren
ne kadar şanslı,hiçbirşeyi olmayan adam
dürüst sokrat'ı duydun
hiç yalan söylememiş adam
düşündüğün kadar minnettar değillerdi
onun yerine yöneticiler karar verdiler onun acı çekmesine
ve eline zehri verdiler
insanların asıl oğlu ne kadar da dürüsttü
dünya ne yazık ki beklemedi
fakat hemen neye devam edeceğini fark etti
dürüstlük onu bu duruma getiren
na kadar şanslı,hiçbirşeyi olmayan adam
işte burda görebilirsin saygıdeğer halkı
tanrının kendi yasalarını muhafaza ederken
şimdiye kadar o önem vermedi
sen evinde güvende ve sıcak oturan
acılı,müşkül durumumuzu rahatlatmaya yardım et
ne kadar erdemlice başlamıştık
dünya ne yazık ki beklemedi
fakat hemen neye devam edeceğini fark etti
tanrı korkusu bizi bu duruma getirdi
na kadar şanslı,hiçbirşeyi olmayan adam*
yaklaşık 10 dakika süren bir isyan dead can dance'den, 'kaybedecek birşeyi olmayanları' göklere çıkarma odaklı bir manifsto... ne süleyman'ın bilgeliği(bilgiye sahip oluşu ve bilgiyi kullanışı) ona sonuç getiriyor, ne sezar'ın kudreti onu ihanetten ve metalin soğukluğundan kurtarıyor,( tarafından tanrı muamelesi gördüğü halkının da katıldığı kumpanyada, soyunun bile ona sırt çevirdiği bir anda gözlerini yumdu yüce hükümdar.) ne de sokrat'ın dürüstlüğü onu mahkumiyetten ve athena demokrasisinin zülmünden kurtarabildi,doğru sözleri noktalandı sadece ölümüyle. (bkz: apology) inanan halk bile inançlarının karşılığını alamadı,şimdi inanmayandan,kuralları ihlal edenlerden daha kötü durumda... erdemleri onlara fayda sağlamadı bu acımasız dünyada,sahip oldukları sonlarını getirdi yerküre hareketine devam ederken.
(eflatunun cumhuriyet adlı eserinde hocası sokrat'ın diyaloglarına yer verilir,bunlardan en meşuru zalim thrasymachus'la girdiği tartışmadır. ondan erdemlerin en büyüğü olan adaleti tanımlamasını istediğinde 'adaletsizlik' mutluluk getirici demiş ve onu bir erdem olarak saymıştır; ama sokrat müthiş diyalektiği ile ona bunun doğru olmadığını, mutluluğun en büyük erdem olan 'adil olma'dan geleceğini göstermiştir.
eflatun doğruyu,uygunu göstermeye çalışır eserinde hocasından da destek alarak... görülüyor ki bu eserde umudunu yitirmiş,fıçıya tıkılmayı isteyen bir profil çiziyor grup. özellikle de 'it's .... that had brought him to that state' dizelerinde,noktaları dolduran erdemlere bağlıyor kahramanlarımızın sefaletini;halbuki onları bitiren noktaları dolduranlar değil,onları daha da boşaltanlar. erdemlerinin çarpışmada yenik düştüğü kötülükler,ahlak dışılıklar... inançları değil, taptıkları yanlış mabetler halkları da çökerten...) -
mutter courage adlı bertolt brecht oyunundan bir bölüm.. brendan perry'nin mükemmel sesinden bir dead can dance şarkısına dönüşmüştür. metin ve müzik itibarı ile virtüözite :
you saw sagacious solomon
you know what came of him,
to him complexities seemed plain.
he cursed the hour that gave birth to him
and saw that everything was vain.
how great and wise was solomon.
the world however did not wait
but soon observed what followed on.
its wisdom that had brought him to this state.
how fortunate the man with none.
you saw courageous caesar next
you know what he became.
they deified him in his life
then had him murdered just the same.
and as they raised the fatal knife
how loud he cried: you too my son!
the world however did not wait
but soon observed what followed on.
its courage that had brought him to that state.
how fortunate the man with none.
you heard of honest socrates
the man who never lied:
they werent so grateful as youd think
instead the rulers fixed to have him tried
and handed him the poisoned drink.
how honest was the peoples noble son.
the world however did not wait
but soon observed what followed on.
its honesty that brought him to that state.
how fortunate the man with none.
here you can see respectable folk
keeping to gods own laws.
so far he hasnt taken heed.
you who sit safe and warm indoors
help to relieve out bitter need.
how virtuously we had begun.
the world however did not wait
but soon observed what followed on.
its fear of god that brought us to that state.
how fortunate the man with none. -
bertolt brecht'in şiirine dead can dance bestesi ile ünlenmiş ve daha sonra da dinleyenleri karanlığa sürükleyen bir şarkı olan "how fortunate the man with none" noekk adlı bir proje gurubu tarafından geçen sene(2006) "cover"lanmıştır. (bkz: noekk)
-
hipnotik etkiye sahip şarkı... arkadaki sürekli ritm, sözlerin ahenki (bkz: bertold brecht), brendan perry'nin sesi.... mükemmel karışım.
-
güneş doğuyor yüce tepelerin ardından. bir zamanların alçak sınırları, bugüne yükselecekleri günü bekledikleri ve tadacakları arzularını görüyor bu aydınlık ışıkta.
"öylesine sıradan bir yaşama doğan garip bir oğlan çocuğu."
katıksız sofraların yegane arada kalmış hüzün bekçisi, evveliyatından yediği bir tokatla annesinin sevgiyle hazırlamış olduğu, içinde kainatın meyvesi olan kasesine kafası battığında daha dört yaşındaydı. onun bu içtenliğine ve buruk iç çekişlerine kim bilir, yaratıcısı bile kudretinden bahşettiği bir emirle yağmur bulutlarını yollamıştı o gün o semtin dört yanını yıkayıp arındırmaya. devam eden günlerine binaen yaşamakta olan bu olgunluk ve tecrübeyi bilmiyordu ki; bir zamanlarında yitik olmak için kullanacağını. bu pis ve aç dünyanın dört tarafını saran korkuya, nasıl karşı koysun tek başına. mücadele öyle bir zamanda ortaya çıkar ki bu onu samimi bir şekilde bekleyecek kadar dirayet gösterilemeyecek bir zaman serisi oluşturur. şimdi dediğinde oluşan bu karmaşık gen sürülerine bir kelam aktarabilmek için çırpınan bir garip oğlan. söyleseniz ya ona, biten bu şeyleri aramasa koymak ve dizi haline getirmek için dört yanına. önününe bakmasa gerisine vurulmamak adına; gerisine bakmasa önünü dizmek için yarına.
bilmiyor musun ki o nehirlerin içinde bir yol ve akış için çok çaba sarf etmedi, bu onun yaratabileceği belki de en pis şeydi ! aralıksız mana aramanın sebebi nedir öyleyse? bunu bir görev belleme, biliyorsun ki bu görevi belleyenler için azap doludur bu topraklar. eyüp yapardı öyle olsa, oysa ebuzer için benim yalnızlığım demişti, sen tadabildin mi yoksa yüreğin yangın yerine mi döndü o buhranda? öyleyse söyle gocunma; ondan gayrı hissedebileceğini kim dedi sana?
bu yürüyüşün bir sonu olacak elbette, gören gözlerin dehşetle bakacak onca yaşama ve aklını hiçe sayanlara. en iyisi yoktur, en kötüsü olanı bulduğunda. hedefler kime göre uzanıyor boylu boyunca, kimileriyse bir fare kapanında ki peynir için uzvunu kaptırıyor bu yolda ?
anla,
anla ki;
çaresi olasın yanmış bir odunun kendine yaptığı eziyete. öyle ya su olmasaydı bir vakit, topraktan geçip can bulamayacaktı bendine...
bil ki kim kendine iyilik ederse, kendinden başlayıp kötülük etmiş olur tüm yaşamlara...
öğreneceğin çok şey var daha ahkam sahibi, bunların hepsinden bir bir taştan ev dizeceksin kendine. içinde soğuktan nefesin kesilinceye kadar ara bu karmaşık düzenin sistemsiz işleyişini. bu kelamın içinde gizli oysa, kendine yaptığın kötülük ve iyilik. bu bir yaşamın sonudur, sen kovala ama bir yanınla. diğer yarısına bırak arınmışlığı, o götürür seni;
ahdin olduğu ve ahdin bozulduğu o mekana...
işte budur bu söz,
sakın ola dökme o yaşı,
yıkama kirlenmiş duyguları
bu sana demek istenilen
son söz,
demek için son nefesinde;
ne kadar şanslıdır, hiçbir şeyi olmayan adam...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap