• kimseye zararı olmayan, kimsenin tavuğuna kı$$$$ dememiş ki$iler için kullanılan söz.
  • (bkz: kendi capinda)
  • kendi dünyasında yaşayan. o dünyaya girmek istediğinizde çok zorlayan insan tipi. en sevdiğimden.
  • tuna kiremitçi'nin 25 aralık tarihinde ada müzik'ten çıkacak olan ilk solo albümü. albümdeki tüm şarkıların söz ve müziği tuna kiremitçi'ye aitmiş.

    sana dairiyle ilk gençlik bunalımlarımızın tercümanı olan tuna kiremitçi'den o tuzlu yaşlara yaklaştığımız ya da yakaladığımız şu günlerde hatalarımızın, geride bıraktıklarımızın, ileriye ertelediklerimizin, hiç geri gelmeyeceklerimizin şarkılarını bekliyoruz ister istemez. kendi halinde ismi sanki bunu müjdeler gibi.

    şimdi elbette her şeyi denedi, bir de müziği deniyor diyenler olacaktır. edebiyattan edindiği şöhreti müziğe tahvil etti diyenler de çıkacaktır. onlara, varlık'taki birkaç şiiriyle adını bildiğimiz tuna kiremitçi'yi tanımamız aslen 95 yılında albüm yayınlayan kumdan kaleler ile olmuştu diye hatırlatmak isteriz. git kendini çok sevdirmeden de, köşe yazarlığından da çok önce yani. hepimiz kendi halinde, kendi evindeyken... elbette tuna kiremitçi de öyleyken...
  • biçareyim adlı parçasıyla dikkat çeken tuna kiremitçi albümü. ayrıca pek çok parçada geri vokallerde eda özülkü var.
  • yeni aşk adında harika bir şarkıyı içeren tuna kiremitçi albümü.
  • tuna kiremitçi'nin yeni yaratığı. kumdan kalelere dağıldıktan sonra hayran kalanlar (adama değil) için yine huzur verici bir albüm. içerdiği şarkılar:
    01 dal rüzgarı affeder
    02 birden geldin aklıma
    03 biçare
    04 mucize
    05 yeni aşk
    06 şairin şarkısı
    07 beyoğlu
    08 hayallerin neydi
    09 az kalsın
    10 evvel zaman
  • apartman girişinden sayarsak ikinci kat aslında ama, dairenin baktığı cephe yukarıda kalıyor. çok eski panjurlar var, uzun zamandır kimsenin açmadığı belli. hani küflenmiş, sarı-gri bir ipi olur ya böyle, çekmeye çalışırsan ya büyük bir ses çıkarır ve açılır ya da kopar gider o ip. ondan sonraki 20 sene de kimseyi rahatsız etmeden öylece kopuk durur, kimse de gelip tamir etmez.

    panjurların arkasından bakınca yüksek bir yerde olduğunu anlıyorsun. yukarıdasın. bir sürü eski püskü bina ve bakımsız bahçe var, ama yüksektesin. hafiften bir öğleden sonra güneşi vuruyor içeri. serin bir üsküdar-altunizade rüzgarı. bi miktar nem - bi miktar rutubet kokusu. ev sade döşenmiş -kızlar evlenmeden önceki dönemde ayrı evde yaşıyorlarsa çeyizlerini "o" evde kullanmazlarmış, o ev bir nevi geçiş dönemi. metamorfoz başlangıcı.- fotoğraf çerçeveleri alınmış ikea'dan, duvara asılmış ama içi boş -acaba takıldığında içinde birileri vardı da fotoğraf çıkarılıp yakıldı mı, yoksa hakikaten alınmış, fakat bunun içine kimin fotoğrafını koyayım ki mi denmiş, bilmiyoruz.- iki bekar kadın yaşıyor evde, bir çift nutella kavanozundan anlıyorum. yerler öyle temiz ki sanki annem silmiş. bu kızın elleri çamaşır suyu kokuyor olmalı. bu kız bir gün bana kahvaltı hazırlamalı.

    evim güzel, diyor, "memnunum". bir insanın en önemli yeri yuvası. iyi bir araban olmayabilir, trafikte çile çekersin. iyi bir işin olmayabilir, ama iyi bir evin yoksa, evinde huzur yoksa yaşam iyicene çekilmez olur. o yüzden şanslı. evi güzel, manzarası güzel, öğlen güneşi alıyor, ki bu çok önemli. ve serin.

    perdeler uçuşuyor rüzgardan, içeride bir sessizlik var. sessizlik, huzur ile gerginliğin bir karışımı. huzurlu çünkü kız güzel, ben keyifliyim, ev sakin, hayat güzel. gergin çünkü bu bir ilk. yaşam tarzımın saçma getirilerinden biri bir sürü insanın evine ve hatta hayatına kısa süreliğine misafir olmak. o gerginliği iyi biliyorum. birinin evine bir kere gittikten sonra bir kademe atlamış olursunuz hayatında. birinin hayatına dahil olmak istiyorsanız önce evine dahil olmaya çalışın. ilk sefer evin yabancısı olursun, ama sonra bu kanıksanır, ve kolayca alışılır. evine gitme rahatlığına eriştikten sonrası kolay.

    çok konuşmuyor. ben çok konuşurum, konuşturmayı da iyi bilirim. insanları çözmeyi seviyorum, birkaç cümleye çözülmelerini izlemeyi seviyorum. tık, tık, tık işlerim insanı, yolunu yapmak denir ya, yolunu yaparım işte. ama bazısı çözülmez, kutuyu açmaz, bir ipucu dahi vermez. kıvırır bir şekilde. susar. çıkmaz sokağa sokar, geri vitese takarsın tedirgince. sonra arkadan bir araba daha gelir, trafik sıkışır. oyuna gelmemeye çalışıyorum.

    çok kendi halinde. aylardır hayatında değişik bir şey olmamış olabilir. ev - iş sarmalında, istanbul trafiğinde, kalabalık otobüslerde buharlaşmış bir hayat gibi. aylarca deniz kenarına gitmeyip, boğazı sadece sıkışık metrobüste köprüden karşıya geçerken görürsün ya böyle, -terli bi dayının koltuk altından 3 santimetrekare-, işte ona şükreder gibi. fark edilmemiş bir güzellik gibi, bazı insanları görünce "nasıl sıkılırsın ya?" diye şaşırırsın. tam öyle. insan nasıl sıkılır bu kadar güzelken?

    -
    antep fıstıklarının olduğu bir kasede, ilk önce zaten büyük kısmı açılmış olanları açarsın. neredeyse tamamen kapalı olanlar hep sona kalır, herkes kolaya kaçar, en son onlar kalır. çoğunluk bırakır, açmakla uğraşmaz. kimisi zorlar, bazen açmaya çalışırken kabuğu da kırar, içindeki fıstığı da parçalar, elindeki son fıstık heba olur gider.
    -

    hava güzeldi, kız çok tatlıydı, ev çok temiz ve huzurluydu. her şey o kadar sakin ki.

    bir orada, bir burada olan bir insanın hayatına dahil olmaktan korkmam. hareketli insanların hayatına dahil olmak beni tedirgin etmez, beni o kadar da önemsemeyeceklerini bilirim. ama söz konusu kendi halinde yaşayan, sakin bir insan olunca biraz çekiniyorsun. birinin hayatında çok önemli olmak büyük bir sorumluluk. gece yatmadan önce düşündüğü, sabah kalkınca aklına gelen ilk şey olmak. insanın hayatında kahvaltıyı uğruna hazırladığı biri olmalı. biz de tam olarak ondan kaçınıyoruz zaten. o yüzden sevişmenin ertesi sabahı, kahvaltıdan önce uzuyoruz o evden.

    bunca yıldır aptalca ilişkimsilerle uğraşan ben, acaba kendime yeni bir oyuncak mı buldum? heyecanla pakedini açıp, iki hafta oynayıp sonra kenara bi yere atacağım bir cici bebe mi bu? yoksa büyüdüm, hakikaten sakinleştim, artık huzur peşinde miyiz? sevişmek olağan sonuçta, sabaha kahvaltı yapacak birini bulmak mı oldu yeni arayışımız?

    aylarca yağmur yağdı. tam da o gün hava çok güzeldi. o hazırlanıyordu, ben pencereden dışarıyı izliyordum.

    http://www.eksiduyuru.com/…291/kendi-halinde-kizlar
  • yalın bir hal, ulaşmak için bir ömür gerekebilir, gözler farklı görüp dil farklı tınlar her ses farklı görünür, fark kendinin belirmesinde sanıyorum.

    sanıyorum öyleyse kendi kendimeyim.
  • dünyadaki herkesin sahip olması gereken sıfat.
hesabın var mı? giriş yap