aki kaurismaki
-
iranlı yönetmen abbas kiarostami'nin abd hükümetinin vize vermemesi üzerine filminin gösterimine katılamamasından dolayı iranlı yönetmene destek için festivale katılmaktan vazgeçen finli ünlü yönetmen. filminin gösteriminde okunan mesaj şöyledir:
"bu koşullar altında, festivale katılmaktan vazgeçmek zorunda kaldım, çünkü abd hükümetinin iranlı bir yönetmene ihtiyacı yoksa finli bir yönetmene hiç mi hiç gereksinim duymayacağını düşündüm. üstelik bizde petrol de yok..."
yaşa be aki! -
“hayatın anlamı insanın doğasına saygı gösteren kişisel bir ahlak geliştirmek ve bu ahlakla yaşamaktır”
diyen abi. noktayı koyan abi. -
filmlerinde işçi sınıfına, yoksulluğa, poster ve afişlere, hastane ya da yatakhane odalarındaki tek tip yataklara, pastel renklerinde ve uyumla boyanmış duvarlara ve köpeciklere yer veren; toplumun kimi sorunlarına arka plânda ufacık da olsa değinerek hatırlatmada bulunan; özellikle dekorasyonel minimalistliği ile izleyicinin gözlerini yormayan finli yönetmen.
mubi'deki filmografisinde izlediğim birkaç filminden sonra şöyle bir araştırayım dedim. bulduğum sahnelerle de argümanımı desteklemeye geldim.
tanımda da belirttiğim üzere kaurismaki benim için ilk olarak minimalizmi ve pastel renkleri çağrıştırmıştı:
le havre filminde yağlı boya tablosu gibi duran bu sahnede adeta her şey ikea'dan döşenmişçesine sade ve gösterişsiz. le havre 2 - 3
fallen leaves filmindeki bu yemek sahnesi de öyle. ki çok güzel bir sahnedir. eşinizle çekinip film afişi gibi bastırmalık.
drifting clouds renklerin pastelliği ve uyumu. sadelik.
the other side of hope da yine dekor, sadelik ve renkler.
belki karakterlerin işçi, yoksul, göçmen vs. olmasından mütevellit çok fazla kişisel eşyalara ya da fazla dekora yer verilmeyen filmler ortaya çıkmıştır. ancak genel olarak nordic kültüründe böyle bir yaşam tarzına sahip oldukları inancını taşıyorum. bizim toplumda malumunuz evlerimiz eşya, eşya, eşya... kapı arkaları, çekyat/baza altları, dolap üstleri hep eşya ile dolu.
bir başka konu ise duvar poster ve afişleriydi. yine farklı filmlerinden sahneler bırakacağım:
le havre 1 - 2 - 3 - 4
the other side of hope 1 - 2
fallen leaves 1 - 2
hastane sahneleri ya da karakterlerin uyudukları yerler dikkatimi çeken diğer bir husustu. bulabildiklerimi iliştireyim şuraya.
the man without a pass zaten malumunuz.
fallen leaves
le havre 1 - 2 - 3 yine burada kitabın kapağı ile okuyan kadının kıyafetinin uyumu, diğer ziyaretçinin kıyafeti ile duvarın üst kısmının ve vazonun uyumu, hastanın örtüsünün rengi ile duvarın alt renginin uyumu. hasta kadının kıyafeti ile yanındaki çekmecelerin, kitap sayfasının ve pencere pervazının uyumu.
ariel 1 - 2
fallen leaves
drifting clouds
lights in the dusk
the other side of hope
köpek için ise
the man without a pass
the other side of hope
le havre
fallen leaves görsellerine ek olarak lights in the dusk filminden de bir görüntü yerleştirerek girdimi noktalıyor; hepinize fazlalıklarınızdan kurtulduğunuz ömürler diliyorum. -
"tüm umutlar tükendiğinde, karamsar olmak için bir sebep kalmamıştır."
-
filmleriyle iskandinav refahı mitinin altını oyan büyük bir hümanist. fakirler için kapkaranlık bir dünya tasviri yapar. bu karanlık dünyada bulduğu güzelliklerse yine insanlar olur. filmleriyle küçük insanları ve bir araya gelip kurdukları küçük dünyalarını kutsar. sinema anlayışı da mizah anlayışı da minimalisttir. sessiz film olabilecek kadar az diyalog bulunur filmlerinde. ufak detaylar yakalar, siz de yakalayabilirseniz filmlerinin içine girebilirsiniz. minimum diyalogla ulaştığı mizahla bazen jacques tati'yi anımsatır.
politik olarak da takdir edilesi bir insan olsa da, bir ara türkiye'deki insan hakları ihlallerini sebep göstererek istanbul film festivali'ni boykot etmiş, filmlerini göndermeyip bizi üzmüştü. oysa filmlerini izleyecek insanlar hortum süleyman değil ki. neyse ki tavrını değiştirdi ve son filmi festivalde gösterildi.
sineması hakkında da en iyi fikri verebilecek, 2002'de sight and sound'a verdiği favori filmler listesi şöyle:
au hasard, balthazar - robert bresson
broken blossoms - d.w. griffith
casque d'or - jacques becker
greed - erich von stroheim
l'age d'or - luis bunuel
l'atalante - jean vigo
mon oncle - jacques tati
nanook of the north - robert flaherty
rome, open city - roberto rossellini
tokyo story - yasujiro ozu -
kamera hareketlerini az kullanan, toplumcu gerçekçilik akımındanım diyen, karakterlerine çok sigara içiren, karakterleri değil kamerayı ağlatabilen, renk kullanımı muthiş olan bir o kadar müthiş finli yönetmen.
" ben gençken yani 10000 bira önce" cümlesi ile tanımlama konusunda benim için çığır açan insan.
izleyiniz ve izlettiriniz. -
neden üçlemeleri sevdiği sorulduğunda, tembel bir insan olduğunu, bir film çektiğinde bunun bir üçlemenin ilk filmi olduğunu ilan edince iki film daha çekmeye mecbur kaldığını, kendini böyle zorlamasa yan gelip yatacağını söyleyen yönetmen.
canım aki! ne kadar haklı bir sebep. -
adını ne zaman duysam, görsem matti pellonpaa'nın bazen muzip bazen kederli yüzü, kati outinen'in anlam arayan soğuk bakışları, eski klasik bir amerikan arabası, 60'lar rock'n roll ve limandan uzaklaşmakta olan bir gemi gelir aklıma. filmleri bunca kargaşanın ve bayağılığın içinde, trafikte camdan bakan ve gülen bir bebek-çocuk gibidir. umut aşılar, nefes aldırır. eninde sonunda trafiğin biteceğini ve evinize gideceğinizi söyler. sisteme, kabule, paraya ve topluma karşı takındığı tavır "sadece filmlerde olur" nakliyle geçmez izleyiciye.
bu arada ustanın hazırladığı bir top 10'a ulaştım. sıralamalara karar veremediği için sıralamada birden filmi tek sıraya koyduğu filmler var.
(1)
* (1952) casque d’or / jacques becker
* (1966) au hasard balthazar / robert bresson
(2)
* (1953) tokyo monogatari / yasujıro ozu
* ( 1949) banshun / yasujiro ozu
* (1962) sanma no aji / yasujiro ozu
(3)
*(1953) ikiru / akira kurosawa
*(1965) akahige / akira kurosawa
(4)
*(1956) written on the wind / douglas sirk
*(1974) ali fear eats the soul / rainer werner fassbinder
(5)
*(1959) shadows / john cassavetes
*(1968) faces / john cassavetes
*(1974) a woman under the ınfluence / john cassavetes
*(1976) the killing of a chinese bookie / john cassavetes
*(1977) opening night / john cassavetes
(6)
* (1930) à propos de nice / jean vigo & boris kaufman
*(1933) zéro de conduite / jean vigo
*(1934) l’atalante / jean vigo
*(1922) nanook of the north / robert flaherty
(7)
*(1941) 49th parallel / michael powell
*(1949) the small back room /michael powell & emeric pressburger
(8)
*(1969) l'armée des ombres / jean pierre melville (ps: kalp, kalp, kalp)
*(1966) le deuxième souffle / jean pierre melville
(9)
*(1938) le quai des brumes / marcel carne
*(1948) ladri di biciclette / vittorio de sica
(10)
*(1955) the night of the hunter / charles laughton
*(1951) ace in the hole / billy wilder
*(1965) simón del desierto / luis bunuel
*(1987) shake otis at monterey / chris hegedus & d.a. pennebaker
11(bonus)
*(1984) this ıs spinal tap / rob reiner
(copy-paste değil, alın teri*) -
- iki finli bir barda oturuyormuş. birkaç saat süren bir sessizlikten sonra biri diğerine kadehini kaldırarak "şerefine" demiş. diğer adam hemen tepki göstermiş, "ben buraya muhabbet için gelmedim."
-
"eğer işsizlik üzerine bir film yapmasaydım, aynada kendi yüzüme bakmaya utanırdım" -kaurismäki
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap