• evet sevgili gençler, toplanın buraya.. aklınızda aspavalarla ilgili ne soru varsa anlatmaya geldim. yemeyin birbirinizi boş yere.. ankaradaki namı yayılmış aspavaların sahiplerini tanıyan biri olarak ve kültürünün kıyısından köşesinden geçmiş biri olarak açıklayayım size..

    aspava'nın kelime anlamı nedir? : lütfen tartışmayın artık. hepiniz belli mitler duydunuz şimdiye kadar biliyorum. kimileriniz yorumlar yaptı. bazılarınız bilimsel çalışmaya döktü. aspava kelimesinin anlamı allah sağlık,para afiyet versin amin'dir. oradaki p pide,pizza veya türevleri değildir. zira aspavacıların pideyi falan umursadığı yoktur. parayı çokça severler. daha aspavanın açılımına kasan olursa eksiyi basacam ona göre.

    ilk açılan aspava hangisidir? : aslında aspava ismi ilk olarak ankara ulusta açılan bir restoran ismidir. ve bu restoranın dürümle falan alakası yoktur. isim tecil hakkı da oraya aittir. (yanılmıyorsam yıllar evvel arena tarzı bir programda diğer aspavaların dosyası açılmıştı da sahipleri gerçek aspava biziz deyip yüzlerini kapatmışlardı.) ancak sizin bildiğiniz ilk açılan aspava, esat hassas bölgenin oradaki özçelik aspavadır.(3'lünün ortasındaki değil) hasas bölgeye falan takılmayın, bir hassaslığı yoktur yani. geçmişten kalma birşey. yalnız tam olarak aspava kültürünü yayan restoran orası değildir. bunda cadde üzerinde olmamasının etkisi de vardır. dolayısıyla şu en eski,bu döver muhabbetlerini de geçelim.

    aspava nasıl meşhur olmuştur? : aspavanın ününü buralara kadar taşıyan restoran esat caddesindeki yıldız aspavadır. restoranın ilk hali 10 metrekare civarındaydı. 2-3 masası bir tane de dönercisi vardı. o dönem ankaranın yaprak dönerini dürüme sarıp,biraz kuyruk yağı biraz salça sosu ekleyip fast food haline dönüştürmüş,yanına cacık ve patates koymuştur. ama en önemli pazarlama stratejisi restoran sahibi hacı yıldızın yemekten sonra uzun marlboro ikram etmesiyle olmuştur. (yıllar sonra esat caddesi bilmemne derneği bunu dava etmiştir ve bu uygulamadan vazgeçilmiştir)

    neden ankarada pek çok aspava isimli restoran var ve bunlar birbirinden alakasız mı? : bir kere sevgili gençler, ankaradaki aspavaların %99'u kırıkkalenin sarıkaya köyü sakinleri tarafından açılmıştır. yani birbirinden alakasız restoranlar değildir. aspavacıların hemen hepsi birbiriyle akrabadır. hatta sarıkaya köyünden olmayan kimse ekseriyetle aspava açamaz,açsa da tutturamaz. işte sarıkayalı olmayıp da aspava açan kimse genelde ya bu köyden birine dükkanı devreder, ya da kapatır.

    peki hangi aspava en iyisi? : bu tam anlamıyla yıllardır süre gelen tartışmaların en büyüğüdür. bu konuda taraf tutmayan ankaralı yoktur muhtemelen. ben size bir müşteriden fazlasını bilen biri olarak söyleyim, belli bir standardı tutturmaya en çok yaklaşan yıldız aspavadır, bunun sebebi de sirkülasyonun çok fazla olmasıdır. dolayısıyla döneri beklemez. ikramlar daha sıcak ve taze gelir. ancak tam bir standart yoktur. hafta içi boş bir zamanda gece yarısından sonra patatesler yenmeyecek kadar soğuk, dürüm bayat gelebilir. öte yandan akşam servisi diye adlandırdıkları 8-11 arası tunalıdan esat caddesine dönerken ilk aspava olan koç aspava iyidir. esat caddesi üzerindeki öz çelik aspava (hassas bölgedekinin şubesi değildir,hassas bölgedeki aspavayı kuran kişi,2 sene önce ayrılıp meşhur aspava isimli cadde üzerindeki ortanca dükkanı devir almış burayı öz çelik aspava ismiyle değiştirmiştir. sonra burayı da bırakmıştır ama isim aynı kalmıştır) orta şekerdir. 3'lünün başındaki yıldırım aspava kırıkkalelilerin değildir. nasıl ayakta duruyor derseniz, dükkan sahibi laz müteahitler işlettiği için kira derdi yoktur ve çok ince nüanslarla en kötüsüdür.

    gördüğünüz gibi ilk aspavayı kuran kişi aspavacılığı bırakmıştır. o yüzden en eski bu,en meşhur şu demeyin. zaten aspavacılık yapılacak iş de değildir. özünde.

    aspavalar 24 saat açık mı? : değil.. herkes gecenin en geç saat 5inde yemek yiyip kalktığı için bilmiyor. yemek servisi hafta içi saat 5:30 - 9:00 arası hafta sonu saat 6:00 - 9:00 arası kapalıdır. hem temizlik yapılır,hem de toptancı ve et işleriyle uğraşılır bu sürede. vardiye değişir bir de.

    aspavaların fiyatı pahalı mı? : evet pahalıdır. gün itibariyle bir dürüm 15tl'dir. yediğiniz dürüm en fazla 100gram.. butcha gibi biftekçilerde 500 gram ete ortalama 50-60 lira arası verirsiniz. bu hesaptan 500 gram dürümün fiyatı 75 lira gibi bir fiyat çıkar. biftekle dürüm arası kalite farkı tartışılmaz. ancak bunun da sebebi var. esat caddesindeki 3 dükkanın da sahipleri laz müteahitlerdir ve aspava sahiplerinden kan almaktadırlar. şöyle ki bir sene önce yıldız aspavanın dükkan kirası aylık 18bin lira idi. basit bir hesap yaparsanız korkunç bir rakam olduğunu göreceksiniz. restoranların kar edebilmesi için gece-gündüz dolu çalışması lazım. anlayacağınız şu an aspavacılık işinden çok büyük paralar kazanılmıyor. zamanında kazanan kazandı yani. bir de her ne kadar sarıkayalılar kendi aralarında kartel yaratıp fiyatı ayarlamaya çalışsalar da mikro ekonomi bilgileri zayıf olduğu için,ikramları arttırarak pazar kapmaya çalışırlar :) dolayısıyla olay rekabetçi piyasaya döner. uzun dönemde de rekabetçi piyasada kar "0" dır.

    peki bu aspavaların olayı nedir? : aspava gececi mekanıdır. clubdan çıkan gençler son model arabalarıyla gelir. rock gençleri biralarını bitirip gelir. ankaranın meşhur pavyonlarından çıkan buraya gelir, hafta sonu yanında escort gezdirmeye meraklı ankara yiğitleri buraya gelir. aslında o saate kadar açık başka bir restoran bulmak da kolay değil sebebi bu. ama çok farklı profilden insanları buluşturur. özellikle ankaranın dışından geldiyseniz, bir cumartesi akşamı buraya oturun ve gelen gideni izleyin, ankaranın gece hayatıyla ilgili gerekli bilgiyi gezmeye gerek kalmadan alırsınız.

    en önemli soru, bir misafirimiz geldiğinde ankarayı tanıtmak için aspavaya götürmeli miyiz?????

    hayır hiç gerek yok aslında. tamam ankarada öğrenciyseniz,ya da doğma büyümeli buralı değilseniz ve gençseniz götürün.. nasılsa bir yerlerde eğleneceksiniz. dönüşte götürün. ama sakın ola ankara yaprak döneri budur falan demeyin o kişiye..ankaranın en meşhur yaprak dönerini yapmak,kırıkkalelilerin işi değildir. ankaranın popüler mekanıdır deyin geçin.

    son 15 senedir yaprak döneri doğru düzgün veren bir tek aspava bile yoktur. hatta işleri kesat olduğu zaman, ya da döner yeterince lezzetli değilse hepsi kıyma katar dönere. pek çoğunuz farkına bile varmazsınız. gerçekten birine ankara yemeklerini tanıtmak istiyorsanız ulusta yeğenbey vergi dairesinin yukarısında boğaziçi restoran var. oraya götürün. ankara tava yedirin, yaprak döner için çiçek lokantasına götürün, kızılcahamamda sığır eti yedirin, beypazarına götürün.

    sen nerden biliyorsun lan bu kadar bilgiyi derseniz, orası çok uzun hikaye boşverin..

    allah ; sağlık,para,afiyet,versin amin
  • akşam iyice içilip güzelleşilmiştir. saatler sabaha yaklaşınca doğal olarak karınlar zil çalar. hep beraber aspava’ya gidilir. önce ufak bir tartışma yok sağdakine gidelim onun patatesi daha yumuşak, yok ortadakinin sosu bol. neyse ortamdaki özendiğim, hep onlar gibi olmak istediğim kızlardan biri hangi aspava’yı isterse ona gireriz. sakın yanlış anlaşılmasın kesinlikle en ufak bir ironi yok söyleyeceklerimde. yaklaşık 10 kişilik grup oturur. ortamdaki iri erkeklerin ve benim tek odak noktamız var: önümüzde ışıl ışıl bize gülümseyen salçalı patatesler. şimdi bu olağan gecelerden birinde benim ve o çok özendiğim kızların davranışlarını inceleyeceğiz:

    ben: acaba bir mi yesem bir buçuk mu? ya şimdi saat de geç oldu gidip direkt yatıcaz aslında bir yemem lazım ama bütün gece de tepindik dur yahu ben bir buçuk yiyeyim iyice doysun karnımız amaaan can boğazdan gelir. soğanı da bol olsun da midem bayram etsin.

    özendiğim kızlardan biri: masada hiç bayan yokmuş da hepsi erkekmiş gibi “naptırıyim abi?” diye soran garsona “menü var mı acaba?” diye soruyor.

    bakın dikkat edin menu diyor. benim gibi aspava’ya geldik tabi ki dürüm yeriz diye düşünmüyor.
    sonra ekliyor: “çorbalardan neler var?”
    aman yarabbim çorba diyor ya. yorum bile yapmıyorum o derece yani.

    o sırada biz: “usta patatesleri yenileyelim sosu bol olsun.. cacığa da salatalık koyalım abi biraz unutmuşuz salatalığı”

    özendiğim kız: “çok yağlı hadi bunlar yiyor sen nasıl yiyorsun şu soslu patatesi?” diye masum masum soruyor bana.
    yerin dibine geçiyorum. ne desem boş o dakikadan sonra.
    “ehi ıhhhhmm şey” geveliyorum.

    o sırada dürümler geliyor üzerinize afiyet yeme hızım da iyidir yani. bu gözlerini faltaşı gibi açmış bana bakıyor. ben hoooop indiriyorum mideye bir buçuğu.

    “ay ben bunu yesem bir hafta kendime gelemem mide ağrısından” diyor
    hemen açıklama yapma ihtiyacı hissediyorum ezile büzüle
    “çok şükür midem sağlamdır, 15 yaşından beri ailemden ayrı yaşıyorum ya ben her tür yiyeceği yedim; yerim de o yüzden yani yoksa haklısın biraz yağlı evet ehi” diyorum
    bu yine onaylamayan bakışları üzerimde salatadan takılıyor kibarca.

    canım da bir kaymaklı ekmek kadayıfı çekiyor ki dürümden sonra ama utancımdan söyleyemiyorum dostlar.
    o sırada garson tepemizde “çayçer misiniz abi?”
    narin kızımız yine kibarca “sütlü neskafe var mı acaba?” diye soruyor.
    bense artık demlenmekten iyice koyulaşmış çaydan yudumluyorum soğanlı dürümün yüzümde bıraktığı mesut ifadeyle.

    dilimin ucunda kadayıf yutkuna yutkuna eve doğru yol alıyoruz.

    edit: aynı kızlar topluca kahvaltıya gidildiğinde de kayısı, fındık, üzüm yerler.
    geceleri de saat 8’den sonra yemek yemezler. ayrıca da kahveyi light sütten isterler. çok özeniyorum biraz çabalıyorum ucundan ucundan ama yok yapamıyorum onlar gibi narin, naïf olamıyorum…..
  • bu kurumda sorulan en onemli soru:

    - abla ne yer ?

    ikincisi de:

    - abi cacik ? tir
  • belki de bu topraklardaki en ilginç yerli hikayenin şifresi...

    ......

    "1950'li yılların polisiye roman yazarı ümit deniz, yarattığı roman
    kahramanı murat davman ile ünlenmişti. suçlulara karşı aman vermez bir
    detektif olan murat davman, aynı zamanda yabancı güçlere karşı mücadele eden
    ve milli duyguları yoğun sıkı bir ajan tiplemesiydi. bu roman kahramanının
    ilginç yönlerinden biri de, özellikle içki sofrasında "şerefe" yerine
    "aspava" diyerek kadeh kaldırmasıydı. doğal olarak herkes, murat davman'a,
    aspava'nın anlamını sorar, o da "allah, saadet, para, aşk versin, amin" diye
    kısalttığı dileğini açıklardı. insanlar bu dileği zamanla çok benimsedi ve
    halk dilinde yaygın olarak kullanılmaya başlandı. öyle ki, dilenciler bile
    ellerinde aspava yazılı levhalarla dolaşır oldu.

    hal böyle olunca da, aspava ismiyle çok sayıda işyeri açılmaya başlandı ki,
    özellikle lokantalar bu isme daha çok rağbet etti. ancak lokantalar bu
    kısaltmanın açılımını biraz değiştirerek, "allah sağlık para afiyet versin
    amin" şeklinde kullanmaya başladı.

    toplumun bu denli benimsediği aspava isimli lokantayı açan ilk kişi ise
    şampiyon güreşçilerimizden mahmut atalay oldu. atalay, 44 yıl önce kurduğu
    işletmeyi "aspava şöhretler pide ve kebap salonu" adıyla tescil ettirdi.
    ancak daha sonra başına ve sonuna başka bir isim eklenerek çok sayıda kişi
    aynı ismi yine tescilli olarak kullanmaya başladı.

    ankara'nın ulus semtinde açılan lokanta, kısa sürede ünlendi. atalay'ın pide
    ve kebap salonuna koyduğu isim o kadar tutuldu ki, ardı ardına aynı isimde
    yerler açılmaya başlandı. onun yanında yetişen ustalar bile aspava isimli
    lokantalar açtı. öyle ki, ankara'da anadolu kokan lokantaların önemli bölümü
    bu ismi taşır hale geldi.

    ve geliyoruz bugünlere... ankara lokantac ılar odası'nın kayıtlarına göre,
    şimdilerde 117 adet aspava isimli lokanta bulunuyor. ankaralıların aspava
    merakı ilginç manzaralar da ortaya çıkarıyor. bir cadde üzerinde, hatta
    yanyana binalarda birkaç aspava'ya rastlamak mümkün. zamanla, istanbul başta
    olmak üzere, tüm anadolu'ya yayılan ve bu ismi taşıyan lokanta sayısının ise
    ülke genelinde 300'den fazla olduğu tahmin ediliyor.

    bu arada lokantayla aktif olarak ilgilenmeyi bırakan mahmut atalay, işleri
    şirket ortağı hilmi yılmaz'a devretti. atalay, 2004 yılının aralık ayında da
    vefat etti. şampiyon güreşçinin açtığı lokantayı bugün ortağı hilmi yılmaz
    işletmeye devam ediyor. yılmaz, aspava isminin kendilerine ait olduğu
    iddiasıyla birkaç sene önce ankara'da aynı isimle faaliyet gösteren diğer
    lokantalara karşı savaş açtı. yılmaz, kendileriyle aynı ismi taşıyan
    lokantaları dedektif gibi birer birer araştırdıklarını ve faal olan 95
    işletme belirlediklerini belirtiyor. yaklaşık 50 lokantaya noterden
    ihtarname gönderdiklerini anlatan yılmaz, ihtarnameyi aldıktan sonra 5-6
    lokantanın kendiliğinden tabelasını değiştirdiğini kaydediyor.

    sanayi caddesi'nde 1972 yılından beri devam eden aspava lokantasının sahibi
    çetin ödekbaş ise artık bu ismin halka mal olduğunu savunuyor. lokanta
    açıldığı günkü havasını koruyor. duvara yağlı boyayla çizilmiş güreş
    fotoğrafları daha ilk girişte dikkat çekiyor. ali ödekbaş, lokantayı babası
    ile mahmut atalay'ın ortak açtıklarını belirterek, "burası aspava'nın ilk
    şubesidir. bizim telefonumuz ve elektrik aboneliğimiz hala mahmut atalay
    adına kayıtlı. ekmek teknemizin faturası bile mahmut bey'in adına. bu
    belgeleri mahkemeye sunduğumuz için davayı kazandık" diyor."
  • uzun zamandır hiç bu kadar gülmediğim olmamıştı, izliyorum ama gülemiyorum. yine de izlemeye devam ediyorum.
  • aspava'da esas olan ikramdır, ikram. sen dönerine istediğin fiyatı çek. ona diyeceğimiz yok. ama salatanı, cacığını, cipsini, ayrı tabağa konmuş ekstra sosunu, dondurmalı irmiğini getir. ben o cacığa sumak nane basayım, soslu cipsimi yiyeyim. bir tane daha cips deyince de mal gibi yüzüme bakma. ben o bir tane cips daha dediğimde, hemen abi diyen garson için geliyorum aspavaya. sen hayırdır yeni nesil aspava? kime artistik yapıyon? avmnin tekinde bulunan bir aspavaya yeni angara bebesi adayı oğlumla gittim. cips ufak tabakta en fazla 10 dal geldi. sosu üstünde yoktu bile. bir cips daha dedim. yarım ağız tamam dedi getirmedi. ulan sizi biz bu hale getirdik. kendinizi ne sanıyorsunuz? biz ki yemek sonrası malboro hariç sigara ikram edilse bir daha o aspava'ya gitmeyen angara bebeleriyiz. sizi batırmasını da biliriz. önce ikram. sonra döner.
  • türkçedeki en ünlü akrostiştir.
  • ankara esat'ta, yorucu ve bol alkollu bir gece sonrasinda, bos mideleri doldururken gunesin ilk isiklarinin beklenebilecegi sicak bir mekan. soslu patates, sogansiz salata, sicak bir çorba, istemediginiz kadar demli çay ( hasaa belesçiligimden degil ) bir de uzun malboro...
    üste basan rehavet giderilir, bünyeler kendine gelir...
    (bkz: saglicakla)
  • kırşehirde bir lokanta adı
  • tesvikiye'de de bir kirtasiye vardi bu isimde. hala duruyor sanirim, ama eski gorkeminin (ya da bizim safligimizin) yerinde yeller esmekte.
hesabın var mı? giriş yap