ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"ingilizce ismi dragonfly (ejderha sineği), ispanyolcası caballito del diablo (şeytanın midillisi) olan bi hayvanın türkçe ismi nasıl yusufçuk olur yahu. ülkemizdeki yusufçuklar bu yüzden özgüven eksikliğiyle büyüyor."
kendi iletimdir, o kadar da ukalayım.
ekşi itiraf
-
bugün benim için özel bir gün.
üniversite yıllarından tanıdığım biri ile çok uzaklardan görüşme fırsatım oldu. çocuk 20'li yaşlarının başlarında.
"cf" oldum, "cf'yim" tarzı bir şey dedi. dikkat bile etmedim. sonra baktım google'dan, cystic fiberosis(sp) diye bir şeymiş.
"akciğer nakli yaptılar bana" dedi. "geçen sene tam bugün saat 15:xx'te".
bir an şaşırdım, fotoğraflarını gördüm. çocuğun göğsünün altından boydan boya kesmişler. ameliyattan ~bir hafta sonra hastanede her tarafına borular bağlı iken çekilmiş fotoğrafları vardı. gülüyordu.
sormadım bile neden "bir yılı kutluyorsun" diye. dinledim sadece. ve sonra baktım google'a...
akciğer nakillerinden sonra 1 sene yaşama oranı %80, 5 sene yaşama oranı ise %25'lerde imiş.
çocuk nasıl derseniz, içi içine sığmıyor. nasıl tutunuyor hayata, nasıl değer veriyor her geçen saniyesine. ilk işini de kapmış, nasıl mutlu....allah değil 30'unu, 90'ını, 100'ünü göstersin diye dua ettim...
ve düşündüm, ulan iki gün öncesine kadar ufak ufak sorunlar yüzünden kendimi dünyalar şanssızı ilan eden ben değil miydim?
şehir fırsatını kaçırdı diye bütün gün ağlayan iş arkadaşım değil miydi?
şu an sol frame'de dikkat çeken başlıklardan biri sevgiliden ayrıldıktan sonraki ilk gece değil mi?
bazı şeyler beynimin içimde dolanıp durdu. hayatı sorguladım, hepimizin elinde olan ve dönüp bakmaya bile tenezzül etmediğimiz rutin "şanslar", "fırsatlar" o çocukta olsaydı neler yapardı diye sordum kendime.
utandım.
siz siz olun, kıymetini bilin sahip olduklarınızın. aşk acısıymış, şuymuş buymuş...değmez. insan böyle anlarda anlıyor işte.
ders dolu bir gün geçirdim.
otel sahipleri zararlarını nasıl tazmin etsin
-
gitsinler çin cumhurbaşkanından talep etsinler. ama adam makatlarına yarasa şiş sokarsa karışmam. ytd.
edit: gene başa kalan bir başlık. cesur yürek(ler) kaçmış.
araba kullanırken yapılan en keyifli şey
otobanın ortasındaki feci kaza anı
-
alkolden ehliyetine el konulmuş, ehliyetsizsin
araç sürerken cep telefonu kullanıyorsun, canlı yayın yapıyorsun
bir insana çarpıp öldürüyorsun
durmayıp kaçıyorsun
evine gidip yatıyorsun
polis gelip seni evden alıyor
ve
adli kontrol şartıyla salıveriliyorsun
bu nasıl adalet?
yurt dışından türkiye'ye gelince fark edilenler
-
insanlar çok çirkin amk.
aniden sahibinin yüzünü ısıran pitbull
-
pitbull'lar psikolojisi bozuk ve genetik hafıza problemi yaşayan hayvanlardır. siz onun dibinde severken koklaşırken bir anda sizin kim olduğunuzu ve nerede olduğunu unutur. kendisini tehlikede hissedip saldırıya geçer. bir pitbull'a asla güvenemezsiniz. istediğiniz kadar internette kötü köpek yoktur kötü sahip vardır deyin bu böyle.
istanbul'da yaşamak
-
bu sehri terkedemeyisin asil nedeni "ihtimaller hastaligi" dir.
6 aydir denize inmemissinizdir ama denizin orda oldugunu bilmek, "gidebilme ihtimali"ne baglanirsiniz.
evci bi insansinizdir, ama gece hayati, bar vs gibi ortamlarin varligini bilme ve istegidiniz zaman "ulasabilme ihtimaline" baglanirsiniz.
butun konserler, muzeler, tiyatrolar etkinlikler ordadir ama gitme sikliginiz senede bire donusmustur bile hayat temponuzdan, fakat nasi olsa elinizin altindadir dimi "istediginiz zaman kacabilme" ihtimaline baglanirsiniz.
iste bu sehirde kaldikca nufuz eder bu hastalik, gittikce kronikleserek.
ihtimaller hastaligi.
mesele sadece makarna kömür değil arkadaş
-
bulgur da var tabi.