hesabın var mı? giriş yap

  • haklı olarak yapilan bir eyleme konu olan klip.

    lan berber benim saçımı oyle traş etse bombalardim dükkanı. ne yapsa az. apaci kardesimiz hakli yani.

  • uzun zamandır ekşide karşılaşılan en güzel ve seviyeli fikir beyan edilen konudur.

    hepinize laflar hazırladım ve geliyorum* hem herkesin haklı olduğu hem de herkesin haksız olduğu geyikdir. türkiye'de sw seviliyor sevilmesine de insanlar son yıllarda eskiden olduğundan daha fazla gösterişe düştü. şimdi nasıl ticarilere iyi gözle bakılmıyorsa eskiden de stationlar için tesisatçı arabası elektrikçi arabası yakıştırması yapılırdı. ne var ki aslında vatandaşlarımıza çok uygun bir karoseri yapısı olan sw fiyat avantajı ile hafif ticarilerin yaygınlaşması sonucu satış adetleri azaldı. türkiye'de araç alımında en önemli etmenlerden biri de aracın ikinci el satış değeri ve hızıdır. bunu da satış adetleri çok etkiler. aslında sw ülkemizdeki kullanıcıların alışkanlıklarına çok uygundur. çoluk çocuk pikniğe gider, memleketinden birşeyler taşır, yeri gelir iş için kullanır yeri gelir eşya taşır sw tam ihtiyacını görür fakat fiyat dezavantajı ile ticariler karşısında yenilmiştir. bunda da en büyük etmen vergi sisteminin saçmalığıdır.
    işin görsellik boyutu tamamen subjektif bir olgudur. aerodinami olarak sw çoğu modelde sedandan iyidir. aslında swlar sedanın uzatılıp kapanmışı değildir. a,b,c sınıfı araçlar hb, sw olarak tasarlanır, sedan formu ise sonradan kesilip biçilir. sıfırdan sedan tasarım genelde full size araçlarda olur.
    sw tercihini kökenden ziyade ihtiyaç belirler yani birisi köylü olduğu için sw tercih etmez ama köyde büyük yükler yükleyeceği bir araca ihtiyacı olduğu için sw tercih eder. tıpkı bir kent soylu isviçreli varsılın kayağa gitmek için sw tercih etmesi gibi ihtiyaçtan doğar. türkiye'de de bu ihtiyaç kişi başına düşen gsyih düşük ve gelir adaletsizliğinin yüksek olması sebebiyle daha ucuz, erişilebilir, çok satmasından dolayı ikinci el değeri yüksek, yedek parça fiyatları ve işletme maliyetleri düşük olan ticari araçlara kaymıştır. emin olun bu ekonomik parametreler insanımız lehine biraz gelişse kimse ne ticariye ne sedana bakar. günümüzde dahi bu zor ekonomide insanlar prestij davasına aslında sw ve hb karoseriden doğan suvlara yönelirken ekonominin biraz daha iyi olduğu yerde ticari sadece ticaride kullanılır.
    boyut olarak ise swlar genelde sedanlar ile aynıdır yani park için bir dezavantaj oluşturmaz. bazı sportwagon olarak adlandırılan c sütunu ile d sütunu arasındaki eğimin fazla mesafanin kısa olduğu modellerde ise klasik swlere oranla bagaj hacmi dezavantajı oluşabilir. özellikle 2000 sonrası dönemde artan kasa çeşitlemeleri ile beraber pek çok melez karoseri görüyoruz. burada da yine dünyada artan bir eğilim olan bireyselciliğin, pazarlamacıların bir enstrüman olarak kullandığı popüler bir kavram olan kişiselleştirme sonucunda farklı beğenilere hitap etmek için kökeni sw ve coupe araçlar olan suv coupe gibi ara formlar ivme kazandı. tabi ülke olarak olmayan paramızla biz de bundan nemalandık. hatchback olamayacak araçları sw formu olan suv niyetine almaya başladık. zaten bu suv meselesi başlı başına ayrı bir konu.

    bagaj konusunda ise sedanların bagajları hayli büyümesine rağmen yükleme eşiği sorunları nedeniyle kullanışlı değildir. suvların bagajları ise büyük lastik çapından kaynaklanan büyük davlumbaz ve süspansiyon sistemi sebebi ile aracın boyutuna göre küçük kalır. otomobile bakarsınız kocaman görünür ama bagajı açarsınız 350 litre gibi mütevazi bir hacimle karşılaşırsınız. yine bu lanet olası popülerlik kavramlarının sonucu olarak sosyal medyadan tutun araç seçimlerimize kadar. spor keskin hatlı araç talebi dolayısıyla bazı sw modelleri gerçekten bahsedildiği gibi sedanıyla neredeyse aynı bagaj hacmine sahip olabiliyor. bunda da sebep az önce belirttiğim c ve d sütunu arasını coupe formlu tasarım ile birleştirilmeye çalışıp beğeniye hitap etme. bu da bizim sw araçta beklediğimiz fonksiyonelliği öldürüyor ve insanlar yine başka kasa seçeneklerine yöneliyor.

    sw'den bahsedip volvo'dan bahsetmemek olmaz. her ne kadar 2. nesli ile hatchback'e daha yakın olsa da düşük hacimli motorlar ile ülkemizde sunulan v40 dönemine göre gerçekten çok iyi satmıştı. ilk nesli de harika bir sw olan v40 pek çok piyasa handikapına sahip olsa da iyi bir satış grafiği sergilemiş, dünya piyasalarında yaşanan dolar bolluğundan nemalanan ülkemizde de halkımızın takdirine mashar olmuştur.

    suv çılgınlığını bir kenara koyarsak, gerekli koşullar oluşursa ve markalar bunu iyi süzerse; türkiye gibi zayıf ekonomideki bir ülkede bile station volvo en çok satan sw arabalar arasına girmesi işten bile değildir.

    edittos: muzmin rocker'ın haklı katkısı ile: "2. nesil v40 'ın sw olanı v50'ydi. v40 hatchback olarak tasarlandı". ben ise entrymde volvo ürün gamındaki araçların isimlendirmesinde; her şeye uygun, çok yönlü manasına gelen versatility'den hareketle v harfini kullanmasından dolayı 2. nesil v40'ı hatchbacke yakın sw olarak değerlendirdim.

  • benzer formatta 3 adet reklam entry yazılmış, 15-23 tane fav almış üçü de, favlayanlar da aynı yazarlar. reklam olduğu baştan belli .

  • dukkan - tukkan
    test - tes
    peeencere, teeencere, anneeem, meydaaaana, kaleeem...
    üçgen - üçken
    yine - gine, gene
    bisiklet - pisiklet
    bisküvi - püsküüt, pisküüt, büsküüt, pisküvi, püsküvüt...
    ataş - ataç
    çiftlik - çiflik
    sütyen - südyen
    ayakkabı - ayakıbı
    pantolon - pantalon, pantılon
    herhalde - eralda
    film - filim
    falan - felan
    bebek - böbek
    artist - artiz, artis
    harf - arf
    kelebek - kebelek
    paylaço - palyanço
    jeton - ceton
    jöle - jöle
    gazete - gaste, gazte
    keşke - keşki
    kirpik - kiprik........

    ayrıca (bkz: turkce yazildigi gibi okunmaz).

  • en iyi olmak estetikle alakalı ise ronaldinho gelmiş geçmiş en iyi futbolcu olurdu.

    bu adam inzaghi'den beleş golcü pozisyon alması + fenomen ronaldo'dan bitiricilik + ibrahimoviç'ten de fizik almış. hile gibi bir şey.

  • son zamanlarda özel günlerde herkes kendi kulvarından farklı reklamlar ile mesajlar yayınlıyor. ancak kiğılı farklı bir işe imza atarak, 10 kasım günü için çok özel bir proje yapmış. buradan bahsettiğim projeyi görebilirsiniz. şahsen ben çok etkilendim, herkesin yaşayabileceği bir ceket düğmesi kopma meselesini bu kadar yerinde kullanabilirlerdi.

    youtube linkini'de paylaşıyorum.

    edit: youtube linki eklendi, imla.

  • sevmediğim kişiliktir. gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki, gücü olanın yanında, gücü ve karizması olmayanın karşısında bile olma tenezzülünde bulunmayacak kişidir. bir programını izlemiştim, bedenen özürlü fakat zihnen çok pratik bir insanı konuk etmişti. ismini hatırlamıyorum ama adam bir buluş yapmıştı. icat sahibiydi. adamı küçümser bakışlarını, aman bitse de gitsek hallerini, senle ne diye muhattap oluyorsam tavırlarını ismini duydukça hatırlıyorum.

    ama bu aynı insanı acun ılıcalı'nın karşısında, yahut karizması olan kadın veya erkek kişilerin karşısında ezilip büzülürken, onları gereksiz övgülere boğarken görüyoruz. sevmiyorum kendisi gibi burnu yüksek, içten pazarlıklı kişileri. para ve güç herşey demek değildir.

  • uzulmesine uzuluyorsun da 7 cocuk nedir be teyze?

    bizi merhamet, sizi de cahilliginiz oldurecek.

    edit : asagida (#122747946) no'lu girdide arkadas laf atmis ve aynen su cumleyi kurmus;

    --- spoiler ---

    ben 3 çocuk da yaparım, 13 çocuk da yaparım. devletin sosyalliğini kaybetmediği hiçbir ülkede bu sorun olmaz. sosyal devlet dediğin, zor durumdaki ailenin nüfusuna bakmadan yardım yapmak zorundadır.
    --- spoiler ---

    devlet dedigin cebinde parayla gezen bir organizma degil. harcamalarimizdan vergi keserek ya da urettigini satarak butce olusturan bir sistem. sen keyfine gore bakamayacagin cocugu yapacaksin, sosyal devlet bu vergileri sana dagitacak, yapmasi gereken hizmetten geri kalacak oyle mi?

    ayak bile yorgana gore uzatiliyor. duygusallik baska gercekcilik baska. bakamayacagin cocugu dogurmayacaksin arkadasim.

    bunun ak parti ile alakasi ise bu iktidar doneminde yasamak cok daha zorlasti ve insanlar daha cok acliga maruz birakildi. ama bu gercek bile senin bakamayacagin cocugu dogurabilecegin anlamina gelmiyor.

  • (bkz: uzun seviyorlar demek)

    edit: bir kaç ay önce girseydim debeye telefonla arayıp "debeye girmişim" diyebileceğim biri vardı. burada edit falan yapacaktım hatta. hep düşünmüştüm bunları. şimdi son bir haftada ikinci kez basit bir bakınızla da olsa 14. sıradan debeye girmişiz. ama artık o kadar da büyük bir anlam ifade etmiyor. yine de debeye girmek güzel tabi oylayanların ellerine sağlık.