hesabın var mı? giriş yap

  • bir çare olabilir.

    1903 yılında kurulan ve merkezi istanbul'da olan firmamızın futbol şubesinde görevlendirilmek üzere aşağıdaki niteliklerde takım arkadaşları aramaktayız.

    - sağ bek mevkinde en az 5 yıl deneyimli,
    - 25 yaş ve üzeri,
    - askerlikle ilişiği ve yurtiçi-yurtdışı seyahat engeli bulunmayan,
    - iletişim becerileri güçlü, sorumluluk sahibi ve disiplinli,
    - tercihen yurtiçi-yurtdışında gerçekleşen büyük ölçekli turnuvalarda yer almış,
    - gerektiğinde stopere ve liberoya kayabilecek,
    - veli'yi görünce korkmayacak,
    - yedek kalmanın bir ceza değil fırsat olduğunun bilincinde,
    - tercihen çat pat da olsa meramını anlatabilecek kadar ingilizce bilen,
    - takım çalışmasına yatkın, başarının sinerjiden geçtiğini bilen,
    - tff, uefa ve benzeri federasyonlardan mevcut cezası bulunmayan,
    - kronik sakatlığı, disiplin, uyum, adaptasyon sorunları yaşamayan,

    takım arkadaşları aramaktayız. senelik ücret dolgun olup kahvaltı ve öğlen yemekleri tesislerimizde ücretsiz olarak verilmektedir.

    müracaat: süleyman seba tesisleri, fikret bey, ahmet nur bey, mete bey.

  • filmdeki karakterler şu an ne yapıyor;

    deniz: 2 sene sonra girdiği sınavda mimar sinan end. tasarım bölümünü kazandı. 5 sene okudu. 2003'te mezun oldu. biraz bakındı. askerliği aradan çıkartmak istedi. gitti geldi, işe girdi. 2014 e kadar deneyim kazandı, kazandığını yedi. tam para kazanmaya başlayacaktı ki memlekette bombalar patlamaya başlayınca çalıştığı şirket turkiyeyi terketti. 1 yıl boş kaldı. sonra son maaşının yarısına iş bulunca kaçırmak istemedi. halen o şirkette çalışıyor. umraniye serifalide oturuyor. evlendi. 2 yaşında oğlu var. şimdiden yüzme kursuna verdi çocuğu. konut kredisi taksidinin bitmesine 4 yıl kaldı.

    denizin annesi; çocuklarının hayatını darlamaya devam etti. kizi üniversitede işletme okurken eve çıkınca o da kızının yanına gitti. yaşlandıkça huysuzlasti. simdi deniz ile ebrunun çocukları olunca yaşama azmine kavuştu. bi birine bakıyor bi diğerine.

    ebru; trakya üniversitesi işletmeyi bitirdi. 2001 yılında mezun oldu. 1 sene yurtta kaldı sonra arkadaşları ile eve çıktı ailesinden gizli. 3 sevgilisi oldu. 3. ile halen evli. okulu bitirince ingilizce kursuna gitti. ingilizce anlıyor ama konuşamıyor mertebesine erişti. 2004 te garanti bankasına girdi mt olarak. halen garanti bankası selamicesme şubesinde yönetmen olarak çalışıyor. brüt 14.000 alıyor neti 10.000 anca yapıyor. çocuğu 10 yaşında. göztepede butik bir okula gidiyor. konut kredisi taksiti yeni bitti. yeni ev bakıyorlar.

    denizin babasi; 2000 yılında emekliliğine 6 ay kala kalp krizinden öldü.

    aslı; bir sonraki yıl 18 tercih yaptı. odtü sosyolojiyi kazandı. 2003 yılında bitirdi. istanbulda bir iki ajansta takıldıktan sonra 2005 te fransaya gitti master için. orda medyaya merak saldı. turkiyeye döndü. dijital medyanın ilk yıllarında önemli dergilerde çalıştı editorlukler yaptı. 2010 yılında evlendi. 2016 yılında besiktastaki bombalı saldırıda yaralandı. sonra turkiyeyi terketti. halen fransa'da yaşıyor.

    burak; serseri gibi takildi durdu 2 3 yıl daha. 2001 krizinde bodrumda kriz sebebiyle batan bir barı -çevresi çok geniş olduğu için- onlardan aldığı borçlarla devraldı. 2006 yılında tüm borçlarını bitirdi. 2013 yılına kadar şahane isler yaptı. sonra sıkıldı. 500bin dolara barı devretti. o tarihte yeni bir mimar sevgili yapmıştı, onunla amerikaya gitti. 6 sene orada yaşadı. orada mimar sevgilisinden ayrıldı, yazılımcı bir kızla takıldı. onun sayesinde bitcoin işine girdi. bir süre devam etti. sonra sıkılıp bıraktı. btc 1300 dolar iken 150 bitcoin karşılığında işi devretti. bitcoin 20bin doları görünce herseyi bıraktı barda çalışmaya başladı. 2020 de amerikadan geçici olarak ayrıldı. halen bodrum'daki yazlığında takılıyor. su an 95 bitcoini ve 110 adette etheurum'u var.

  • amerikan emperyalizminin ilk disavurumu olan savastir.william mckinley baskanligindaki kuba'yi kurtarma bahanesiyle abd ispanya'ya savas acmis,kuba'yi abluka altina alarak ispanyollari zayif dusurmus,sonra saldirmis,akabinde tum ispanyol somurge filolarini yok ederek kendi konumunu saglamlastirirken,filipinler'i bagimsizlik vaadiyle isgal ederek kendi kontrollerine alip orada 600000 filipino'yu oldurmuslerdir.bu arada bonus niyetine guam vb. pasifik takimadalarini kontrol altina almislar,ispanyol tehlikesini ortadan kaldirip karayiplerin ve pasifiklerin yegane gucu olmuslardir.bu savas,abd'nin dunyada buyuk guc olma sinyallerini ilk verdigi savastir.

  • elinizi pantolonunuzdan içeri daldırıyortunuz. takın fazla daldırmayın, tadece birazcık daldırın. eliniz ıtlak olmatın. biliyortunuz ki tu en büyük dütmanınızdır. yavat yavat indirin elinizi, bir tertlik hittedecektiniz, itte o tiktir. tutun tutun, korkmayın. itte tiki tuttunuz.

  • mp3'ün müzik piyasasını öldürmediğini, aksine canlandırdığını düşünen zihniyettir.

    aslında sanatçıların ticaretten pek anlamadığının ilk göstergesi 1990'lı yılların başlarında yaşanmıştı. başta orhan gencebay üzere birçok müzisyen, kravat takıp, takım elbise giyip koltukaltlarında klasörlerle özel radyolara savaş açtılar. oysa özel radyo televizyonlar sayesinde pazar büyüdü ve beylerin (çok özür dilerim ama) biti kanlandı. talk show'lar, özel programlar, diziler falan. özel radyo ve televizyonlara açılan aptalca savaşın bir benzeridir mp3'e açılan savaş. mp3 müzik pazarını büyütür ve sanatçıların doğrudan albüm gelirlerini azaltsa bile medya endüstrisinden aldıkları parayı artırır.

    aslında gelişen teknolojinin kişilerin ekmeğini böleceği fikri yeni değildir. kökeni matbaa'ya karşı çıkan hattatlara, hezarfen ahmet çelebi'yi öldürmeye çalışan kayıkçılara, bir de metro yapılmasına karşı çıkan taksici dolmuşçulara kadar dayanır. "mevcut teknoloji ile nasıl para kazanırım" ın değil, "eskisi gibi nasıl para kazanırım" ın dışavurumudur.

    ben 1 günde 10 cd'de alsam 10 yılda 1 cd'de alsam aynı fiyat tarifesini uygulayan ve bana herhangi bir sadakat veya saygı göstermeyen satıcıya ben neden karşılıksız sadakat göstereyim? hem pazarlama adına hiçbir girişimin olmasın, 50 sene önceki plak satış yöntemlerine aynen devam et, rafa cd'leri dizip manav gibi müşteri bekle, ondan sonra teknolojiye savaş aç. değirmenle kavga etmenin 2000 yılı versiyonu. (bkz: don quijote) daha önce radyoyla, televizyonla yapılan kavga şimdi de bilgisayarla yapılıyor.

    bugün dünyanın en çok kopyalanan ürünleri microsoft ürünleridir ve ne ilginçtir ki dünyanın en zengin adamlarından biri bill gates'dir. biz kopyaladıkça adam zengin oluyor. çünkü dünyayı kendi ürününün bağımlısı yapıyor. o zengin olduğu için intikam duygusuyla kopyalamıyoruz. tam tersi biz kopyaladıkça adam zengin oluyor. yani beatles'ın mp3'ünü indirmeyen adam ertesi gün gidip beatles cd'simi alacaktır? tabii ki hayır. tam tersi mp3'ünü dinledikten sonra birçok albümün orijinal cd'sini aldığımı bilirim.

    son bir soru : futbolcular ile hentbolcuların kazandıkları paralar arasındaki uçurumun nedeni nedir? eğer cevabınız "stadların büyük, kapalı spor salonların küçük" olması ise zaten anlaşamayız. ancak cevabınız "ürün bağımlılığı" ise ortak bir zemine yaklaşıyoruz demektir. bu ürün bağımlılığını yaratmanın en kolay yolu ise bedava kullanımdır. insanlar futbola para vererek değil mahallede bedavaya oynarak, televizyonda bedavaya seyrederek alıştı çünkü. tıpkı kopya microsoft ürünlerine bedavaya alıştığı gibi.

    sözün kısası: birkaç sözlük yazarının fikriyle bu iş değişmez. daha geniş vizyonlu, global ve teknolojiyi kabullenen çözümler üretilmeli.

    hal böyleyken böyle..

    not : "filanca suser şarkı söylüyor, nefis de saz çalıyor. ondan iyi mi bileceksin" tarzı eleştiriler var. söylemek istediğim şey tam da budur. para kavgası sanatçıyı küçültür ve toplumdan uzaklaştırır. metallica mp3 ile mücadeleyi abarttığında bir toplantı çıkışında eski bir metallica hayranı "hey james, here is a dollar, sing me a song" diyerek suratına para fırlatmıştır. ne oldu şimdi? metallica mı kazandı?