hesabın var mı? giriş yap

  • şizofreni teşhisi konulmuş bir adam için "kimya teknisyeniymiş gitsin çalışsın" diyen cahil ötesi sözlük yazarlarının olduğunu ortaya çıkarmış eski oyuncu.

  • rüzgar'ın etrafındaki arkadaşları ve peşinde koşan kızlar zaten onunla aynı karakterde olduğu için etkilenmeyecektir. hatta teselli bile edeceklerdir "mağdur" arkadaşlarını. çünkü bura türkiye, ne bekliyon.

  • ben bu şehirde single income ile istediğim özelliklerde ev satın alamayacağımı ve bir partnerim olmazsa ömür boyu kiracı olacağımı uzun zaman önce kabullenmiştim. zira ne sırf ev alabilmek için bu güzel şehri bırakıp florida'ya, texas'a ya da south carolina'ya taşınırım, ne de single family house yerine condo/attached'e razı olurum.

    *
    san diego'da ev satın almak her zamankinden daha zor. çünkü satın alacak ev az ama talep fazla. bu durumun birkaç nedeni var:

    1- diğer california şehirlerinde olduğu gibi san diego'da da yıllarca konut inşa edilmedi. çünkü konut inşa etmeyi zorlaştıran bürokratik yasalar vardı, building permit almak çok uzun sürüyordu ve maliyet çok yüksekti.
    san diego yıllar boyu epeyce göç aldı ama covid ile birlikte göç sayısında müthiş bir artış oldu. fakat ortada bu artışı karşılayacak sayıda ev yoktu. hem dünya genelinde artan ev fiyatları trendi hem de talep nedeniyle satışta olan/olmayan her evin değeri arttı. satışa çıkan evler değerinden daha fazla listelenmesine rağmen bidding wars yaşanıyor ve en yüksek teklifi veren evin sahibi oluyordu.

    2- covid dönemi ve sonrasında göç edenlerin bir kısmı da sf ve la'in zenginleri ve senior tech bro'ları oldu. onlar için san diego'daki konut fiyatları inanılmaz ucuzdu. zira geldikleri yerde $2m'a alamayacakları ev sd'de $1-1.5m idi. bunun farkına varan ev sahipleri ev fiyatlarını en tepeye çıkararak sd'de yaşayan orta sınıfın ev hayaline ket vurdu.

    3- buralar eskiden ('70-'80'ler) dutlukken en iyi evleri satın alanlar prop 13'in vergi avantajı nedeniyle asla taşınmadılar.
    bir kısmının geliri sd ortalamasının ($83k) altında olan bu insanlar şu an milyon dolarlık evlerde yaşıyor. içi bakımsız olan okyanus manzaralı/okyanusa yakın evlerin, o evlerin önündeki 20-30 yıllık eski arabaların nedeni de bu.

    4- stro yönetmeliği bugünlerde short term rental'a %1 sınırı getiriyor olsa da daha önce olmayan bu sınır ve eyalet dışı llc şirketlerin kiralamak amacı ile satın aldığı evler nedeniyle ev bulunamıyordu.

    başka bir açıdan bakıldığında san diego, la ve sf'den daha iyi yaşam kalitesi vaat etmesine rağmen ev fiyatları onlara göre daha düşük. yani aslında underpriced. fakat sd'deki maaşlar, la ve sf'e göre epey düşük. zaten sd'nin en büyük problemi de bu!
    ortalama gelir daha yüksek olsaydı ev fiyatları konusunda bu kadar çok şikayet edilmeyecekti zira sd pahalı olmayı hak eden bir şehir. bu denli talebin olması da bu hak edişinden zaten.

    daha çok tech şirketinin sd'ye taşınması/açılması ile, biotech sektörünün daha başarılı olması ile ev fiyatları daha da artacak ama ne yazık ki gelir aynı oranda artmayacak.

  • acik ve net. annem annem diye aglayani ve anasi yuzunden surekli bosanma ile tehdit edeni kapinin onune koyacaksin. sanki bir onun anasi var amk, sanki biz piciz. ben niye bu kadar sinirlendiysem, hic.

  • ikisi de aşağı yukarı kendi ülkelerinde aynı işi yapan insanlara verilen paralardır. yani bir öğretmen türkiye de 100 tl kazanmak için çalıştığı süreyle, almanya’da bir öğretmenin 100 euro kazanmak için çalıştığı süre aşağı yukarı aynıdır. bu durumda türkiye’deki öğretmenin alım gücü almanya’daki öğretmene göre aşağı yukarı 6-7 kat daha azdır. yani kimse salak değil merak etme. insanlar döviz kurlarını karşılaştırarak bir sonucu varmıyor. alım gücüne bakıyor. sen de gelip burda 5 euroya trollük yapıyorsun.

    edit: çok mesaj geldi. ben sadece şunu demek istedim: birebir nominal değerlerle karşılaştırınca da zaten 6 kat civarı alım gücü farkı çıkıyor. yani 100 tl ve 100 euro karşılaştırmasını yapan insanlar da bunun farkında demek istedim. bir arkadaş şurada hesaplamış. isteyen bakabilir.

  • 1- oncelikle marketten, damak sevkinize gore en az 3 cesit çay alinir. tercihlerimi yazmayacagim. ulkemizde cok kaliteli cay marlalari var. ama kesinlikle lipton degil. (benim tercihim)

    2- ayrica bergomat aromasi alinir.

    2- bu çaylar buyuk bir kapta harmanlanir.

    3- daha sonra hafif hafif sallayarak toz kisminin cokmesi saglanir, bekletilir ve elenir. toz kismi atilir.

    4- kesinlikle sebeke suyu, en kaliteli olsa bile damacana suyu kullanilmaz. yorenizde damak zevkinize uygun dag suyu bulunur.

    5- oncelik bakir, sirasiyla çelik yada porselen caydanlik kullanilmalidir.

    6- iyi bir cay icin kesinlikle dogalgaz yada tüp tercih sebebi degil. eger tercih edilecekse(zorunlulukta) kisik ates olmali. ıyi bir cay suyu köz veya ateş kullanilarak kaynatilmali.

    7- yine damak zevkine gore soguk suya demleme yapilmali yada ilik su tercih edilmeli.

    8- su kaynatilirken kesinlikle boş demlik icine cay atilmamali.

    9- cay demlendikten sonra demlige kesinlikle su ilavesi yapilmamali. demlik bitince yeni cay demlenmeli

    10- demlenirken, cayin icine karanfil, seker vb seyleri kesinlikle atmamali. cok sacma zaten.

    11- demligin icindeki cay karistirilmamali, dibe cokmesi beklenmeli.

    12- bardaklar isilip ilk cay cekilmeli.

    13- cay bardaginda kasik olmamali

    14- cay sekersiz icilmeli.

  • arkadaşlar ben maçtaydım.

    bıçak fırlatılması gibi bir durum yok.

    bıçağı çeken bizzat bursaspor'lu josue.

    ibreti alem için maç iptal edilip, finale fenerbahçe çıkartılmalı.

  • teşekkür editi: ilk giriyi yazdıktan bir hafta sonra annemin solunumu hiperkapni (kanda karbondioksit yükselmesi) nedeniyle durdu. acil serviste 1 gün boyunca non-invazif mekanik ventilasyona (maske ile solunum cihazı) bağlandı. sonrasında ankara üniversitesi göğüs hastalıkları bölümüne yatırılarak prof. dr. demet karnak tarafından takip edildi. bir hafta sonrasında taburcu oldu.

    şu an oldukça iyi. oksijeni sadece uyurken kullanıyor. bipap cihazını günde 2 saat kullanıyor. bilinci yerine geldi. ne diyebilirim ki? beklentimin o kadar ötesinde ki günlerdir sevinçten ağlıyorum.

    arayan, ilgilenen, mesaj atan, dua eden, konuyu üstte tutmak için uplayan ve aklıma gelmeyen birçok konuda destek olmaya çalışan herkese çok teşekkür ederim. mesajlarına yanıt veremediğim yazarlardan da özür diliyorum. allah hepinizden razı olsun.

    üst edit: arayan, mesaj atan, ilgilenen herkese çok teşekkür ederim. birkaç doktor ismi verdiler. yarın onlarla görüşeceğim.
    biraz rahatlatacak öneriler sunanlar oldu. onları da uygulamaya çalışacağım.
    maddi destek önerisinde bulunanlar da oldu. böyle bir ihtiyacımız olmadığını belirtmek isterim.

    merhaba;
    ankara'dan yazıyorum.
    annem 67 yaşında, 23 yıldır akciğer sarkoidoz hastası. 14 yıl önce de mitral kapak replasmanı ve triküspit t ring annüloplasti yapıldı. beş yıl önce geçirdiği pnömoni nedeniyle evde oksijen kullanmaya başladı.

    yaklaşık 3 ay önce kalp yetmezliğinin ilerlemesine bağlı ödem, solunum sıkıntısı gibi şikayetlerle yeniden kardiyolojiye başvurduk. yaklaşık 8 kilo ödemi attı. eski kilosuna geri döndü. pro-bnp düzeyin 330'den 400'e düştü. bnp düzeyi 120'ye düştü. oda havasında oksijen satürasyonu % 87'ye kadar çıktı ki çok rahatlamıştı.
    20 gün öncesi spo2 oda havasında % 60'a kadar düştü. akciğer enfeksiyonu olabileceği söylendi. iki hafta kadar çeşitli antibiyotikler aldı. sonrasında da antibiyotikleri kesildi.

    sorun şu ki annemin kliniğinde herhangi bir düzelme olmadı. iki yastıkla bile hala uyuyamıyor. sürekli boğulurcasına kalkıyor ve otruduğu yerde uyukluyor. en son yapılan ekoda pulmoner basıncı 65, ef: 56. bir önceki ekosunda ef: 40, pulmoner basınç 85'ti.

    annemi rahatlatacak bir önerisi veya farklı bir tedavisi olan bir doktor var mı içinizde veya böyle bir doktoru tanıyan?

    son akciğer röntgeni
    bir önceki akciğer röntgeni
    tomografi raporu
    tomografi.raporu
    tomografi raporu

    gerçekten çok çaresiz durumdayım. yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.

    edit: yardımcı olmaya çalışan herkesten allah razı olsun. gerçekten yaşlı gözlerle okuyorum yazdıklarınızı.

    kaç doktora gittiysek yapılabilecek bir şey kalmadığını, sadece palyatif desteklerle devam edebileceğimizi söylediler. ben hemşireyim. durumun ciddiyetinin de farkındayım ama bir gecede oksijen düzeyinde % 27'lik bir azalmanın sadece kalp yetmezliği ve sarkoidozdan kaynaklandığına inanamıyorum.

    akciğer nakli çare olur belki diye başkent hastanesine danıştım. yaşı itibariyle annemin akciğer nakli sırasına alınmayacağını biliyorum. annemle kan grubum uyuyor. dokularımız da uyarsa kendi akciğerimden vermek istedim ama türkiye'de henüz canlı vericiden akciğer nakli yapılmıyormuş. artık ne yapabileceğimi bilmiyorum.

    kullandığı ilaçlar:
    diltizem 1x 120 mg
    digoksin 1x1 tablet haftada 5 gün
    coumadin 1x 2,5 mg
    lansor 1x 15 mg
    lasix tablet haftada 2 gün
    cozaar 1 x 50 mg

    edit: son kan tetkikleri
    kan tetkikleri 1
    kan tetkikleri 2
    kan tetkikleri 3
    kan tetkikleri 4

    bilinç bulanıklığı, nörolojik defisiti yok. inr ve hemogram tahlillerini üstte ekledim.

    iletişim bilgilerim şu şekilde:
    e-mail: y.eskigulek@gmail.com