hesabın var mı? giriş yap

  • ölümüne sadakat ve çat isimli kitaplarını büyük bir keyifle okuduğum, ölümüne sadakat' i herkese şiddetle tavsiye ettiğim ve tam bir erkek kitabı ama kadınlar da büyük bir keyifle okur diye tanımladığım muzip bir yazar. kitapları kolay okunur, eğlencelidir ve ilşkiler üzerine yazılan sabun köpüğü romanlara, kişisel gelişim zırvalarına falan kıyasla çok daha öğreticidir bence.

    ben samimiyeti çok severim edebiyatta ne var ki günümüzde bazı türk yazarları, yeraltı edebiyatı adı altında samimiyeti en büyük samimiyetsizlik haline getirmiş durumdalar. ben nick horby' i gerçekten samimi bulurum.

    slam (çat)
    high fidelity (ölümüne sadakat)

  • 301 işçinin öldüğü soma maden kazası davasından şu an hapiste olan tek kişi madencilerin avukatı can atalay.

    25 kişinin öldüğü çorlu tren kazası davasından şu an hapiste olan tek kişi kazazedelerin avukatı can atalay.

  • en sag seritte duran araca bahane bulan ve kazanin gerekcesi olarak gosteren herkesin -varsa eger- surucu ehliyeti elinden alinmalidir.

    3 serit degistirerek makas atan pust dururken sag seritte duran araca suc bulmak gercekten buyuk aptallik.

    evet, bazi yollarda duramazsiniz, duraklayamazsiniz, park edemezsiniz. zorunlu haller disinda bir sebep disinda durmussa eger, hep beraber linc edelim ancak durma gerekcesini bilmeden bu kadar aptalca yorumlar yapmayalim lutfen.

  • çinli bir turistle çekilen fotoğrafın altında şöyle yazıyor;

    çin'de iç karışıklık yokmuş. sizi çok ucuza çalıştırıyorlar dedim. verdim fitneyi. darısı yeni mültecilerimizin başına.

  • hp alin hem sicak hem soğuğu yaşayin. kasada yanma ekranda donma şeklinde

    yıllar sonrası için edit: lenovo hiç almayın! hp'yi rahmetle ararsınız.

    2020 editi: başlığa baktım şukela modunda en tepede kendimle karşılaştım. şunu söylemem lazım 2003 de toshiba aldım 5 sene taş gibi sağlam çıktı. 2008de bir toshiba daha aldım 6 sene çatır çatır kullandım. sonra ne olduysa ( olan belli aslında maliyetler ve rakiplerin kalitesiz ve düşük fiyatları tabiki) bu japonlar piyasadan çekildi. lapin çinlisine topun korelisine kaldık. en son seviye işlemci ram vs va kullansalarda hiçbiri 5 para etmiyor. ah be toshiba kalitesi seni rahmetle arıyoruz.

  • 2002 öncesinde fen lisesi --> odtü --> savunma sanayisi yolunda ilerleyip, tek bir kişiye ağız bükmeden, kendi çabam ve doğuştan gelen yeteneklerim sayesinde ekonomik özgürlüğümü kazandım, sınıf atladım, aileme güzel bir hayat sunma imkanı edindim.

    eski türkiye bana ve benim gibi milyonlarca vatandaşına mutluluğu kovalama hakkı sunuyordu.

    yeni türkiyede mutluluğu kovalama hakkınız akp il başkanlığına, tarikatlara, cemaatlere olan yakınlığınıza göre var ya da yok. ben 2002 sonrasında doğsaydım, kaliteli bir hayat yaşayamazdım.

  • katılımcılarının çoğunun özgürlükle hakla falan derdi yoktur.

    polis 8 mart'ta kadınlara, 1 mayıs'ta işçilere şiddet uygularken vur vur diye tempo tutan tipler iğneden korkuyorlar diye kendilerini özgürlük savaşçısı sanıyor. lan lideriniz abdurrahman dilipak, neyin özgürlüğü?

    vücut bütünlüğüne tecavüze karşıysanız yarın toplanmışken el kadar çocukların sünnet edilmesini de protesto edin.

    devlet dayatmasına karşıysanız, hazır bir aradayken zorunlu askerliği de kınayın.

    bunun için ilkeli omurgalı olmak gerekir. 3 cümlede 5 yalan söyleyen adamlarda ne ilkesi ne omurgası ...

  • hollandalı taraftarlara bak amk gözlerinin içi bile gülüyor. dert tasa yok, esrar serbest, tribünde bira serbest, özgürlük var, siyasal islam yok ve milli takımları rakiplerini eziyor.

    bizim ise, dert tasa var. bira 15 birim para, özgürlük yok, eğlence yok, fahrettin altun var, siyasal islam var, insanlarımız mutsuz ve yetmezmiş gibi milli takımımız eziliyor.

  • türk futbol tarihinin kaderini değiştiren maç. bir çocuk için en unutulmaz anlardan birinin sahibi.

    üçüncü sınıftayım. sabahçıyım ve 5.50 gibi bir saatte kalkıyorum okula gitmek için. annem disiplin sahibi, derslerimi galatasaray'dan bile daha çok önemseyen bir fanatik. sarı kırmızıya olan sevdam, anamdan bana geçme. ertesi sabah önemli bir sınav var ve saat 20.45'e doğru zorla yatağıma itiliyorum. tabi ki ağlayarak. elimde saatim, benim için büyük bir klasik olan uyuma numarasıyla uzanıyorum. dakikaları sayıyorum. 21.44 gibi kalkıp ''anne ben geldim, bu maçı izlemezsem ölürüm. lütfen anneciğim'' diyeceğim. kalbi yumuşayacak ve izin verecek. o da galatasaray'a sevdalı, bu aşkımın anlamını herkesten daha çok biliyor. plan bu. son hatırladığım saatte 21.39'u gördüğüm. kalkamıyorum yataktan, imkansız, olmaması gereken bir şeyi yaşıyor ve uyuyakalıyorum.

    büyük bir sarsıntıyla uyanıyorum. gözlerimi açtığımda annem beni yataktan kaldırmaya çalışıyor. derin uykumdan hızla ayılıyorum, ''ben uyumayacaktım'' diyorum. gözlerim dolu dolu. ''çabuk kalk, penaltı atıyoruz'' diyor annem. gözlüğümü bile takmadan yarı uykulu çok heyecanlı koşuyorum salona. babam da orada. skoru görüyorum, 2-2. bir golün uefa kupası'na katılma hakkı kazanacağımıza yettiğini adım gibi biliyorum. bozuk gözlerimle normal mesafeden televizyonu rahat rahat görmemin imkanı yok. yapışıyorum ekrana.

    ümit geliyor...

    sonrasını biliyorsunuz.