ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
unutulmayan kezban sözleri
-
''stajını bende görüp, başkalarıyla kariyer yapmak isteyenler…unutmayin ki: gün gelir sorarlar referansın kim diye…''
bunun büyük küçük harflerle yazıldığını düşünün işte.
yurtdışında ev için genel gider faturaları
-
konum: frankfurt/almanya
aylik temel gider (2 kisi icin)
1+1 (70m2) kira: 800 € (isinma ve su dahil)
internet: 20€
ceptelefonu gideri: 25€
otopark ücreti: 40€
elektrik: 40€
market gideri: 200-250€
is yerinden aracim oldugu icin baska aracla alakali bir giderim yok.
35 yaş üstü olduğunu tek cümleyle anlatmak
-
"35 yaş üstündeyim."
mikonos'a özel jetle künefe getirtmek
-
çalışan 50 tl daha zam isteyince "işler kötü, %4'ü bile zar zor veriyoruz" diyenlerin yapacağı türden görgüsüzlük.
unutulmaz roman satırları
-
belirli bir seviyeyi aşan insanların içe dönük olduğuna inanıyorum ben. fakat onların çoğu iç dünyalarını başkalarından tecrit etmek isterler bu dünyalarını adeta başkalarından kıskanırlar, bu sebeple dışa dönük bir elbise giyerler. oğuz atay – bir bilim adamının romanı
filenin sultanları balonunun patlaması
-
şampiyonluk kadar keyifli ya , kuduran yobaz entryleri okumak muahhahahha
eti negro
-
eti negro kırmızı çizgimizdir. politik doğruculara kurban edeceğimiz en son şeydir.
dünyanın en güzel cümlesi
-
(bkz: korkma ben varım)
sınıf annesine tepki gösteren ilkokul öğrencisi
-
helal sana dediğim çocuk. sınıf annesi diye sikindirik bir sıfatla sınıfın ortasında küçücük çocuğu rencide etmeye ne hakkı var o kadının. ağzının payını vermiş yollamış. parti kursa oy veririm bu çocuğa. söylediği her şeyde sonuna kadar haklı.
(bkz: #158099651) konudan bağımsız olarak bu şerefsizi de modlar uçurur umarım.
çalışılan sektörün bir sırrını bırakmak
-
tadım kaşığı diye bir şey yok. aşçıların minimum %80'i yemeğin, tatlının tadına bakmak için kullandığı kaşığı, kepçeyi (evet kepçeyi) tekrar ürünün içine sokuyor.
zaten masterchef 'te de görüyorsunuz; milyonların önünde dahi bunu yapan var.
yurt dışından türkiye'ye gelince fark edilenler
-
insanı üzen şeylerdir genelde... taa ki onca zaman sonra ilk defa türk yemeği yiyene kadar.
sonra trafiğe çıkanca yine üzer sizi.. o ayrı mesele.
sonra yine yemeğe oturursunuz, bir soslu dürüm, bir içliköfte.... mutlu olursunuz.
sonra atm kuyruğunda arkanızda duran adamın omuzunuzun üzerinden neredeyse el gözeneklerinizi görebilecek kadar dibinize girdiğini görüp, yine üzülürsünüz...
sonra bir tatlıcaya girip bir porsiyon baklava yersiniz... mutlu olursunuz
tatlıcıdan çıkarken ayağınız parampinçik olan kaldırım taşlarına takılır, üzülürsünüz.
ve bu gider böyle....