ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
91'in 7'ye tam bölünmesi
-
70+21 şeklinde hayal edildiğinde daha anlaşılır olan durum.
türk versiyonu çekilmesi mümkün olmayan diziler
mini şort modası
-
seneler sonra gelen edit: linkler kurbaa diye mesaj almaktan yoruldum. ne yüklediğimi de hatırlamıyorum. ama madem istiyorsunuz buyrun bir kaç örnek daha
https://i.hizliresim.com/iduelm.jpg
https://i.hizliresim.com/zfeej8.jpg
https://hizliresim.com/dt50jn
https://hizliresim.com/b7nuy6
https://hizliresim.com/kz7zth
https://i.hizliresim.com/zcjsyk.jpg
----
-----ilk entry-----
bi kaç örnek verelim de hatır gönül kalmasın. buyrun capsler.
1-https://thechive.files.wordpress.com/…ip=info&w=600
2-https://thechive.files.wordpress.com/…ip=info&w=600
3-https://thechive.files.wordpress.com/…ip=info&w=600
4-https://thechive.files.wordpress.com/…ip=info&w=600
5-https://thechive.files.wordpress.com/…ip=info&w=600
6-https://thechive.files.wordpress.com/…ip=info&w=600
7-https://thechive.files.wordpress.com/…ip=info&w=600
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
ailece akşam yemeğinde anaokuluna yeni başlamış ilay (4,5) ve ilkokula yeni başlamış ege (6,5)...
ilay: durun durun, yemeyin, önce yemek namazı yapmamız lazım...
romica: yemek namazı da nedir?
ilay: açın elinizi, benim bağırdığımı bağırın benden sonra, tamam mı?
romica: tamam.
ilay: kan içelim, kan içelim!!!
romica: o ne be???
ege: of ilay, öyle değil o... yediğimiz can olsun, içtiğimiz kan olsun, hepimize afiyet olsun!
12 şubat 2015 galatasaray torku konyaspor maçı
-
bu sneijder in galatasaray'da oynuyor olmasi cok acayip lan. adam dunyaligini yapmis ahiret icin çalışıyor, tek mantikli açıklama bu. aro wesley.
sabri sarıoğlu
-
hakkında mesnetsizce iddialar ortaya atılan futbolcu. neymiş idmanlarda mancini'nin yardımcılarına doğru şut çekiyormuş. oğlum adamın doğal hali o. kaleye doğru vuramıyor ki.
berk'li isim türetmek
-
(bkz: heisenberk)
buzdolabında kaselerce sütlaç var gerilimi
-
bir tek bizim eve mi mahsus olduğunu merak ettiğim gerilim.
baş sorumlusu
-sütlacı evdeki insan sayısına kalansız bölünecek şekilde hazırlamayan kişi mi?
-süd ürünlerine meraklı obur ev halkı mı?
-ya da eve ortalama üstü bir lezzet/lüks girdi diye aniden beliriveren orta sınıf hırsı, daha fazlasına sahip olmalıyım tümörü mü?
sırf bu gerilim yüzünden aile dağılma noktasına her seferinde.
şaka gibi, sorunları çözen kurum bolulu hasan usta oldu.
gizli gizli oraya gidip süd ürünü yiyorum evdeki gerilime katlanamadım için.
evet gizli gizli! çünkü isterse aylık gelirim 10.000 dolar olsun fark etmez, kadın anam bir kase sütlaca o kadar para verdiğimi duysa yine ağzıma sıçacak.
kadın huzur içinde istediğim kadar sütlaç yemeyi yasakladı arkadaş bana...
kadın anam ne zaman evdeki südü fazla bulur, sütlaç yaparsa eve bir gerilim çöküyor.
buzdolabındaki 10 kase sütlaç sinirlerimi bozuyor.
gidip yiyorum, on dakika sonra yine yiyorum. sonra "lan ya herkes benim gibi ayıysa ve yarım saat sonra kalmazsa" diye üçüncüyü yemeye niyetlenmiş mutfağa gidiyorken abim "hepsini yeme" diye kükrüyor.
"sen kaç tane yidin?" deyince 2 tane diyor.
"e sen de çok yeme" deyince kadın anam "tartışmasanıza ya" diye ünlüyor.
bi gidiyorum 4 tane kalmış. abim doğru söylediyse kadın anam da 2 tane yemiş.
kalan 4 taneyi hane halkı sayısına bölünce 1,3 çıktığını görüyor, iyice geriliyorum.
"2 tane yersem nasıl kendimi adil biçimde savunabilirim?" diye oturup düşünüyorum.
ciddiyetimi gören de sokrat'ın savunmasını yazıyorum sanır mına koyim.
sonuç olarak o sütlaçlar birkaç saat içinde bitmeden evdeki soğuk savaş da bitmiyor.
tabii buzdolabından muz, nutella, fanta 2,5 litrelik eksik olmamış 90 sonrası doğumlu gençler ne demek istediğimi pek anlayamazlar.
not: bu gerilime dayanamadığım için vakti zamanında yaptığım büyük bir hayvanlığı yazmak istiyorum:
10 yaşında falandım. ertesi gün misafir gelecekti. annem 15 kase sütlaç yaptı. yarına kadar dokunmamamı özellikle rica etti.
sinsice mutfağa girip tezgahtaki sütlaçlara baktım ve henüz sıcak olduklarını fark ettim.
"henüz çorba gibiler, 1 kaşık alsam belli olmaz. şekli tam oturmamış zaten." diye düşünüp hepsinden birer kaşık aldım.
odama gittim, uyudum.
bir saat kadar sonra annemin bağırmasıyla uyandım. birer kaşık aldığım tüm sütlaçlar, birer kaşıklık boşluklarıyla donmuşlardı. 15 kasenin hepsinin ortasında büyükçe bir çukur... insan gibi de kaşıklamamışım.
annem delirdi, bağıra çağıra hepsini alıp çöp poşetine attı ve beni gece yarısı çöp poşetini atmaya dışarı yolladı.
yolda birkaç tanesini de avuçlayıp yemiştim, ellerimi de cami avlusunda yıkamıştım. bazı kaseler hunharca poşede konduğu için kırılmıştı, kesilmiş poşetten yere sütlaç damlıyordu.
olan 15 cam kaseye oldu, harçlığımdan kesildi.
i said yes yazarak yüzük fotoğrafı paylaşmak
-
she said yes yazanlarla evleniyorlar sikinti yok
kaplumbağa eti
-
kartalların aç oldukları için, insanların piç oldukları için yedikleri et türü.
ekmek bizim geleneğimiz değildir
-
bir gece sofrada atatürk misafirleriyle otururken, ekmeğe bir kuruş zam yapılacağı hakkında bir mevzuu açıldı.
yapılacak zam hakkında herkes bir fikir beyan ediyordu. tartışmalar sürerken, atatürk “durun bakalım, bizim sofracıbaşımız ibrahim’in de fikrini alalım, o halk çocuğudur. bu hususta bakalım ne diyecek ?” dediler. sonra ibrahim’e dönüp “söyle bakalım ibrahim, bu ekmek zammına ne diyorsun ?” diyerek cevabını beklediler.
ibrahim bey arkadaşımız “paşam, ekmek fakir fukara halkın başlıca gıda maddesidir. bu itibarla yapılacak 1 kuruşluk zam zengin tabakayı zaten ilgilendirmez. halk tabakası ise günde üç dört ekmek yer, bu da cebinden 3, 4 kuruş fazla çıkması demektir. zengin ve varlıklı olanlar esasında francala yer. onun için yapılacak zam, ekmeğe değil, francalaya ve buna mümasil diğer yiyecekler olan pasta, börek, çörek, bisküvi gibi varlıklı insanların yedikleri unlu mamullere yapılmalı” dedi.
atatürk sofrada bulunanlara dönüp “ibrahim’in söylediklerini işittiniz mi?” diye sordu.
-“evet, işittik”.
-“o halde biz de ibrahim’in fikrine iştirak edelim ve ekmeğe yapılacak 1 kuruşluk zammı kabul etmeyelim”
atatürk’ün yanıbaşında - çankaya köşkü kütüphanecisi nuri ulusu’nun hatıraları - derleyen mustafa kemal ulusu- doğan kitap