ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
4 temmuz 2022 asgari ücret zammı
-
yüzde 50 azdır en az yüzde 1500 yapılması lazım olan zamdır. böylece bir nebze daha rahatlatır.
(bkz: hayallerde yaşıyor bazı ibneler)
ekonomi cahillerinin savunduğu hayatımızı daha da beter hale getirecek zam.
kambo
-
(bkz: alternatif tıp)
bir cins kurbağa salgısının, ejder kanı ağacı ile sıvı ortamında birleşiminin deriyi yakarak (hafifçe) tahrip edilen bölgeye sürülmesi ve bu ikilinin kana karışmasıyla uygulanıyor. erkeklerde kol kadınlarda bacakta yapılıyor.
şaman tedavisi olan bu uygulamanın bilimsel olarak da açıklaması yapılmış vücuda sağlam iyileştirici etkileri ortaya konulmuş.
uygulaması (henüz kendim yaptırmasam da) bazı ritüellerle oluyor. kendisi de şaman ve aynı zamanda tıp doktoru olan arkadaşım bu uygulamayı yapıyor ve kesinlikle tavsiye ediyor. (kalp hastaları ve hamileler hariç)
kambo
az bilinen görgü kuralları
-
sabah 10'dan önce, akşam 10'dan sonra gereksiz mevzular için telefonumu meşgul edenlere hödük gözüyle bakıyorum. öğrenin bir zahmet şunu.
bir de bir hanımla sokakta yürüyorsanız er kişi olarak, kaldırımın yola yakın tarafından yürümeniz önemlidir.
türk dizi tarihindeki en gerçek aşk
-
armağan ve haydar
(bkz: yedi numara)
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
- biliyor musun defne, bugün annenle benim evlilik yıldönümümüz*
- yıldönümü nedir baba?
- (açıklıyorum)
- öyleyse size bir sürpriz yapacağım! benim dediklerimi yazar mısın baba?
(buradan itibaren uzun bir mektup yazdırıyor, aşağıdaki paragraf o mektuptan ufak bir bölüm)
sevgili banu ve barış, iyi ki evlendiniz. siz evlenmeseydiniz ben olamazdım. olduğum için çok mutluyum çünkü evde her gün oyun oynuyorum.
hayata dair iç burkan detaylar
-
sabah işe gelirken yolda 2 çocuk el etti. durdum. gidecekleri yer benim yolumun üstüymüş, 12-13 yaşlarında ya varlar ya yoklar. biri urfalı, adı onur; diğeri çankırılı, adı fazlı.
"gelin" dedim. koşa koşa neşeli bir şekilde arabaya bindiler. işe gidiyorlar. yolda muhabbete başladık.
restoranda garson! olarak çalışıyorlarmış. çocuklar başka bir hizmette çalışıyorlar ama utandıkları için mi garson demeyi seçtiler kestiremedim. ben yine de her ihtimale karşı görevimi yapıp restorana, düzene, sisteme sıkı bir sövdüm.
- "iş başı kaçta?"
- "08:30 abi."
- "paydos saat kaçta?"
- "12"
- "öğlen 12 mi olm?"
- "yok abi, gece 12"
- "olm 12 çok değil mi yavv."
- "bu iyi abi, bundan önce başka yerde çalışıyorduk gece 2'yi buluyordu, hele bir de bayram arifesinde gece 3'ü 4'ü bulduğu oluyordu abi."
çocuklar en az 15 saat çalışıp gece 12'de eve geliyorlar ve buna iyi diyorlar. hem de günlük 25 lira için. kahır mı etsem yoksa benden neşeli oldukları için imrensem mi bilemedim.
ezgi mola vs özge özpirinçci
-
kimse kusura bakmasın ama; bunlar kim?
burcucum çok güzel çıkmışsın
-
bir facebook kalıbı.
o burcu'yu çıkar aslı'yı koy, aslı'yı çıkar kübra'yı koy kübra'yı çıkar cnm'ı koy.
eline geçse ilk fırsatta yolucak fotoğraf altında pirenses muamelesi yapıyor. bitmedi samimiyetisliğiniz.
telefon kayıt harcının 20 bin tl olması
-
gençler telefonda ötv indirimi beklerken, karne hediyesi gecikmedi.
ufak tefek cinayetler
-
dürüm yiyen avukat detayıyla yarmıştır ahaha!
sözlükçülerin yediği tarihi ayarlar
-
sözlükçülerin herhangi bir zamanda ve herhangi bir mekanda, eşinden, dostundan, arkadaşından, sevgilisinden yediği ve bir daha da unutamadığı ayarlardır.
sözlük hep egonuzu kabartacağınız yer mi olacağıdı ?
benim hikayem bundan 10 sene öncesine tekabül ediyor. düşün işte 10 yıldır unutamadım...
daha 15-16 yaşlarındayım... işbu ayarı veren kız, tüm hayvanlardan korkuyor. kedi, köpek hadi neyse de, dur birazdan söyleyecem... ! çok samimi değiliz, birbirimize açıkçası biraz da gıcık oluyoruz.
ayrıca ortamda bir de başka bir kız var ki, yeni gelmiş (babasının tayini buraya çıkmış… olurdu öyle şeyler, sonra 2-3 yıl içinde giderlerdi. vizonteledeki gibi.), hoşlanıyorum ve bir şekilde onunla daha çok konuşmak istiyorum.
oturmuş açıkhava bir kafede muhabbet ediyoruz, o sırada 5-6 metre öteye bir kuş konuyor ve kız bu kuştan tırsıyor.
bir insanın bir kuştan korkabileceğine ilk kez orda tanık oluyorum ve
-yuh ya, diyorum, senin de korkmadığın herhangi bir hayvan türü var mı ?
-var, sen.
diye kısa ve öz bir kroşeyle işimi bitiriyor orda. masada diğer elemanlar gülemedi bile o kadar ağırdı ki. halbuki gülseler, "off" deseler "abowww" deseler belki de bu kadar koymayacak. hele de hoşlandığım kızın yarı sırıtmalı surat ifadesi yok mu dün gibi gözümün önünde halen... bak yine fena oldum.
300 yıl sonra gelen edit: bu hikayede beni nakavt eden kızın adı birgül’dü. kocası onu terketti (galiba ona da böyle ayarsız bir ayar verdi :) ). hoşlandığım kızın adı da özay. ne oldu ne etti hiçbir fikrim yok. tolstoy okuyunca böyle saçma detaylara giresim geldi. bye.